Ne ararsanız Alaçatı'da

Turizm beldelerinin yeni gözdesi uzun zamandır Alaçatı. Artık herkes bir şekilde Alaçatı'ya gidiyor, kışın az olan nüfus yazın katlandıkça katlanıyor. İlginçtir, Alaçatı'da her zevke ve keyfe uygun bir tatil mümkün. Peki nedir Alaçatı'nın alamet-i farikası? Buyrun yazımızda okuyun...

Ne ararsanız Alaçatı'da
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.07.2014 - 12:23

Alaçatı, son yılların gözdelerinden. Malum kimisi popüler tatil yerlerini sever, kimisi keşfedilmemiş olanı. Ancak Alaçatı'nın ilginç tarafı her tercihte insanı kendisine bağlayabiliyor olması. Sakinlik ararsanız bulmanız mümkün, hareket derseniz tam içindesiniz. Peki bu popülerliğini neye borçlu dersiniz? Şöyle küçük bir tura çıkalım o halde... Alaçatı'nın her sokağı ayrı güzel. “Bir yemek yedim, denize girdim, bir de bara gittim. Alaçatı bu muymuş?” yanılgısına düşmeyin sakın. Sokaklarını mutlaka gezin. Tarihi evleri ve o dar sokaklarının ruhu çok ayrı. Cumbalı evler, turkuvaz boyalı ahşap pencereler, avluların yüksek duvarlarından sarkan çiçekler... Unutmadan, yel değirmenlerini de mutlaka görün. Rumlar, zamanında bağcılık ve şarapçılık ile uğraşmış Alaçatı'da. Mübadele sonrası ise zorlu yıllar başlamış. Müslüman Türkler bağcılık ve zeytincilik bilmediği için, bağlar sökülmüş. Tütüncülük ve hayvancılık yapılmaya, sebze ve meyve yetiştirilmeye başlanmış. Balıkçılığın da önemi var tabii. Lezzet konusunda tam bir Ege ve Akdeniz havası esiyor Alaçatı'da. Çeşit çeşit otlar, zeytinyağlılar, midyeler derken, insan kendini kaybediyor. Midyeyi çok seviyorsanız, Alaçatı'da kime sorsanız meydanda tezgahı bulunan ablayı gösterecektir. Sevil ablanın midyelerini mutlaka tadın. Canınız pizza istediyse, İyi Pizza'nın Köz pizzasını kaçırmayın. Hiç gitmediyseniz bir kez balık mezatına bir kez de Alaçatı pazarına uğrayın. Takıların satıldığı tezgahları zaten gezeceksinizdir. Alaçatı'da en akılda kalan detaylardan biri de samimiyet. İlk gittiğinizde belki şaşıracaksınız herkesin birbirine gülümsemesine, selam vermesine. Ama sonra alışacaksınız. Çünkü samimiyet ve içtenlik dönüştürüyor insanı. Büyükşehir kaosunun verdiği soğukluktan arınıveriyorsunuz.

Alaçatı ve sörf... Dünyanın en iyi üç sörf  merkezinden birisi burası. Uluslararası sörf okullarıyla iddialılar. Piri Reis'in, daha 16. yüzyılda Alaçatı için söylediği “rüzgarı eksiksiz, denizi yufkadır” sözü boşuna değil. Alaçatı plajlarında ister sörf yapmak, ister yüzmek için tercihinize göre seçim yapabileceğiniz yer çok. Biraz daha ılık bir su isterseniz, hemen 5 dakika mesafedeki Ilıca'ya da kaçabilirsiniz.

Tatile giderken, insanın ilk tercihi dinlenmek ikincisi sosyalleşmek oluyor. Alaçatı'da her ikisi için de imkan var. Tatiliniz için birbirine benzeyen butik otellerden sakının deriz. Sakin sessiz bir yer olsun, kuş seslerini duyayım, inceden bir müzik sesi çalınsın kulağıma, huzura kavuşayım diyorsanız, Balambaka Otel'i deneyin. Adını merak ederseniz hemen belirtelim; bölgeye ismini veren Balambaka tepesinden alıyor otel. Bal damlayan bağlar anlamına geliyor. Kaostan yorulan, İstanbul'u ve gazeteciliği bırakıp Alaçatı'ya kaçan İbrahim Evrim Ayral işletiyor Balambaka'yı.  Pek çok yer görmüş olması onun için avantaj elbette. O yüzden zaten hangi otelde ne eksik, misafir neyi ister neyi arar çok iyi biliyor. Odalarda beyaz ve mavinin uyumu ilk dikkati çeken. Zeminler ahşap, tüm mobilyalar da el yapımı. Eğlencenin kalbine ve çarşıya 10 dakika mesafede. Çalışanlarıyla, kedileriyle, misafirleriyle hem bir bütünlük hem de bir mesafe söz konusu. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor, herkes istediği şekilde vakit geçirebiliyor. Aynı zamanda da samimi bir ortam var burada. Etrafı zeytin ağaçlarıyla çevrili geniş bir bahçesi, açık yüzme havuzu ve müthiş kahvaltısı mevcut. Örneğin elle toplanmış zeytin, bazı otellerde bir türlü rastlayamadığımız İzmir'e has boyoz ve ev yapımı reçelleriyle insanın aklında kalıyor. Plajlara da yakın. 13 odalı bu butik otel için önceden bilgi alıp rezervasyon yaptırmanız şart. Ayrıca gruplar ya da özel organizasyonlar için de ideal. Özenli hazırlanmış organizasyonlar ve keyifli geceden memnun kalacağınız kesin.

Daha çarşı içinde olayım derseniz, Sardunaki'yi önermek gerek. Önce 100 yıllık bir dut ağacının altında butik restoran olarak karşımıza çıkmıştı, sonrasında İzmir Karşıyaka'da bir taverna... Sonra Alaçatı'da 10 odalı butik bir otel... Sardunaki, Rum konağı konseptine sahip. Otelin bahçesinde mini bir meyhanesi de bulunuyor; “Tsakir-Kefi”. Sıcak ve içten bir otel burası da. Şimdilerde suyun öte yakasına da taşınmış durumdalar. Sakız adasında Sardunaki Chios adında bir kapınız olsun isterseniz, Sardunaki ailesiyle mutlaka tanışın. 10 yılı geride bırakan otelin Ege mezelerinden söz etmeyelim. Siz deneyimleyin ve karar verin. Bu arada küçük bir not; Otelin Ege-Akdeniz esintisi içinde sirtaki öğrenmek isterseniz de, o da mümkün.

Eğer eğlencenin peşindeyseniz, gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel Tektekçi'yi önerebiliriz. Üstelik Tektekçi bu yaz her yerde. İzmir Alsancak'ta yeni açtığı mekanın ardından, Çeşme Alaçatı'da tam dört mekana ulaşmış durumda. Tektekçi Alaçatı, Ramo Beach, Fly Inn ve son olarak da Alaçatı Port'ta açıldı. Kumsalda, merkezde ya da Port'ta, nereyi isterseniz orayı tercih edebilirsiniz. Ancak özellikle önereceğimiz Alaçatı Port olacak. Çünkü Tektekçi Mutfak ilk kez burada görücüye çıktı. Eğer lezzetin peşindeyseniz, burası tam size göre. Fine dining seviyesinde, geniş ve ilgi çekici bir menüye ve lezzet skalasına sahip. Odun fırınında pişmiş ekmek kıtırları üzerinde kopanisti, kabuklu midyesi, kidonya ve vongolesi, ızgara ahtapot şişi ve keçi sütüyle pişirilmiş levrek dilimlerini özellikle belirtmeliyim. Kızartılmış köy peyniri küpleri, deniz börülcesi, ızgara dana lokum ve kuzu pirzolasının tadı ayrıca damağımda kaldı. Küçük bir not düşmek isterim. Her biri ayrı lezzetli olan bu menü için ilk kez gidenlere tavsiyem az porsiyon bir kaç çeşit yemeleri. Tıpkı shot mantığında yemekleri de bu şekilde tercih edebilirsiniz. Mekan 600 kişilik, ama geç kalmamakta, rezervasyon yaptırmakta yarar var. Yer bulmakta zorlanabilirsiniz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon