Nadine Gordimer, hayatımızı anlamlı kıldı
Güney Afrikalı yazar Nadine Gordimer, hep gerçek bir aydın gibi yaşadı. 90 yaşında ölen Gordimer ‘Benim ülkemde yazmak ırkçılığa meydan okumak demekti’ diyordu. Yazmak, hayatı anlamlandırmaktı onun için.
Evet, önceki gün 90 yaşında sonsuzluğa göç eden Nadine Gordimer, yalnızca yapıtlarıyla değil, eylemleriyle de Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığına karşı savaşım vermiş bir düşünce özgürlüğü ve insan hakları savunucusuydu.
Gerçi pek çokları onu 1991’de, “apartheid”in can çekiştiği günlerde aldığı Nobel Edebiyat Ödülü’yle tanımıştı; ama, bana sorarsanız, iki özelliği, onu siyasal ve düşünsel açıdan gerçek anlamda bir aydın kılıyordu.
Bir Beyaz Afrikalı
Birincisi, ırkçı Beyaz yönetimin en ağır baskıları uyguladığı günlerde, bir ara kendini “sürgüne atmayı” aklından geçirmiş, ama sonunda bu düşüncesinden vazgeçmişti: “Ben ancak burada kendim olabilirim: Bir Beyaz Afrikalı…”
Sözünü esirgemedi
İkincisi, yıllar boyunca Afrika Ulusal Kongresi saflarında, ırkçı yönetimin yıkılması için savaşım vermiş olmasına karşın, Nelson Mandela’nın ardından iktidara gelen Güney Afrika Başkanı Jacob Zuma’nın karşısına dikilmekten de çekinmemişti gerektiğinde.
Zuma’nın, hükümetçe “hassas” sayılan bilgilerin yayımlanmasını sınırlandırmaya yönelik yasa tasarısına karşı çıkarak, “İnsanların sansürden kurtulmak için neler çektiklerini bir düşünürseniz, sansürün yeniden canlandırılmasını kabullenemezsiniz” demişti.
Çünkü, yıllar önce dediği gibi, “sansür, onu yaşamış olanlar için asla bitmezdi; düş gücüne vurulmuş bir darbeydi sansür, onu yaşamış olanı sonsuza dek etkilerdi”.
Diyeceğim, sözünü, Beyaz azınlık yönetiminden de, kurtuluştan sonraki Afrika Ulusal Kongresi yönetiminden esirgememiş; politik ve entelektüel cesaretini sonuna dek korumuştu.
Gerçeğe duyulan açlık
Gordimer’a göre, “gerçek her zaman güzel değildi, ama gerçeğe duyulan açlık güzeldi”.
Gerçeğe olan açlığı hiç dinmediği için de, yalnızca Beyaz azınlığın yalnızca Siyah çoğunluğu cendereye sokmakla kalmadığı, kadınlara da zorbalık uyguladığı bir ortamda kaleme aldığı romanlarında, öykülerinde, bireylerin hayatlarındaki ödünlerin, uzlaşmaların, ihanetlerin, ikilemlerin duygu gelgitlerine açılmaktan hiç çekinmemişti.
İnsan etkileşimlerinde yaşanan tedirginliklerin, kadın-erkek, Siyah-Beyaz, tekmil bireylerin içine çekildiği karanlık burgacın derin sularına dalmaktan kaçınmamıştı.
Mandela’nın yaşamındaki yeri
Nelson Mandela, Gordimer’ın yaşamında çok önemli bir yer tutuyordu. Ama Gordimer’ın da, Mandela’nın yaşamında çok önemli bir yeri vardı.
Gordimer, Mandela için, “Taştan oyulmuş bir heykel değil; çektiği acıların kinci kılmak şöyle dursun, ‘apartheid’ denilen o zindanı yaratanlara karşı bile daha insan kıldığı, etten kemikten, uzun boylu bir adam” demişti.
Ama Mandela da, 1962’deki yargılanması sırasında yaptığı “Ölmeye Hazırım” başlıklı ünlü savunmasının editörlüğünü üstlenen Gordimer için, otobiyografisinde hapisteki günlerinden söz ederken şöyle diyordu:
“Güney Afrika’yla ilgili tüm kitapları ya da Güney Afrikalı yazarların tüm yapıtlarını okumaya çalıştım. Nadine Gordimer’ın yasaklanmamış ne kadar romanı varsa okudum ve Beyaz liberallerin duyarlılığı konusunda çok şey öğrendim.”
Eşitliğin güçlü sesi
Gordimer’ın ölüm haberi duyulduğunda, ilk açıklamalardan biri de Nelson Mandela Vakfı’ndan geliyordu:
“Büyük bir yazarı, büyük bir yurtseveri, dünyada eşitlik ve demokrasi için yükselen güçlü bir sesi yitirdik.”
Kanadalı yazar Margaret Atwood’un “en büyüklerden biri ve insan haklarının korkusuz sözcüsü” diye tanımladığı Gordimer’ın gözünde, sanat ve eylemcilik birbirine sımsıkı bağlıydı:
“Yazdıklarımda, çevremdeki hayatı kullandım, çevremdeki hayat ise ırkçıydı. Dünyanın herhangi bir yerinde de yazar olabilirdim, ama benim ülkemde yazmak ırkçılığa meydan okumak demekti.”
“Yazmak hayatı anlamlandırmaktır. Hayatınız boyunca yazıp durur ve belki de hayatın küçük bir alanını anlamlandırırsınız” diyordu Gordimer.
Hayatı, hayatımızı anlamlandırdı.
Yaşadığımız ülkeler farklı belki. Ama onun aydın kimliğinden, ödünsüz entelektüelliğinden öğreneceğimiz şeyler olsa gerek.
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Türkiye'de bir sağlık skandalı daha!
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!