Moda dünyası 2010'larda nasıl değişti?

2010'lu yıllar, moda dünyasında önemli değişikliklere tanık oldu. Hızlı modanın iklim değişikliğine olumsuz etkisi hakkındaki farkındalık giderek arttı. Y ve Z kuşağının hakimiyeti gözlendi. Çeşitlilik modada nihayet ana akıma girmeye başladı. Moda dünyasında son on yılda gördüğümüz en büyük yedi değişimi moda yazarı Bel Jacobs kaleme aldı.

Moda dünyası 2010'larda nasıl değişti?
Abone Ol google-news
BBC Türkçe
Yayınlanma: 23.12.2019 - 08:51
Moda
Getty Images

2010'lu yıllar, moda dünyasında önemli değişikliklere tanık oldu. Hızlı modanın iklim değişikliğine olumsuz etkisi hakkındaki farkındalık giderek arttı. Tüketimde doyum noktasına ulaşıldığı hissi yayıldı. Y ve Z kuşağının hakimiyeti gözlendi. Çeşitlilik modada nihayet ana akıma da girmeye başladı.

İşte moda dünyasında son on yılda gördüğümüz en büyük yedi değişim:

Y kuşağının etkisi

Maymun iştahlı, tutkulu, her şeyden haberdar olmaya çalışan ve kendini sık sık kaybeden Y kuşağı, yani 1981 ile 1996 yılları arasında doğanlar moda markalarının tüm dikkatlerini üzerlerinde topladı.

Geçmişte moda meraklıları yeni sezonları beklerken, dünya nüfusunun yüzde 30'unu oluşturan Y kuşağı her şeyi hemen şimdi istiyordu: Terziden siparişten tutun da kültürel aktivitelere ya da moda ikonlarıyla işbirliklerine dek.

Moda endüstrisi de bu taleplere uyum göstermeye çalıştı. Kıyafetlerin ortalama üretim süresi 120 günden 60 güne indirildi. Peki Y kuşağını memnun etmeyi başarabildiler mi? Tabii ki hayır.

Sürdürülebilirlik mevzuları hakkındaki artan farkındalık ve dört taraftan üzerlerine üzerlerine gelen ürünlerin fazlalığı karşısında aşırılık karşıtı bir hareket baş gösterdi. Aslında görünen o ki şimdi Y kuşağı da doyum noktasına ulaştı: Amerikalıların yüzde 74'ü artık parasını daha çok deneyimlere, bir restoranda güzel yemek yemek, seyahat etmek ya da hamama gitmek gibi şeylere harcamayı tercih eder oldu. Bir marka bu durumda ne yapabilir?

Podyumda çeşitlilik

2008'de süpermodel Naomi Campbell, siyah mankenlerin renklerinden ötürü ajanslar tarafından dışlandığını söyledi.

Moda sektöründe uzun yıllar boyunca güzelliğin tek bir tarifi, tek bir standardı vardı. Bu alanda son 10 yıl içinde ilerleme kaydedildi.

2015'te Denise Bidot, New York Moda Haftası'ndaki bir normal beden defilesini açan ilk büyük beden manken oldu; 2017'de Halima Aden uluslararası bir defilede podyuma çıkan ilk türbanlı mankendi.

Ekim ayında ise Krow Kian kadınların hazır giyim sezonunu kapatan ilk trans birey oldu. Ancak iş bununla kalmamalı. Moda dünyası geçerliliğini koruyabilmek adına sürüye uyma huyuyla bilinir.

Ayrıca Bidot, Aden ve Kian'ın tümü de son derece alımlı kişiler. Çeşitliliğin ne demek olduğunu anlamak istiyorsanız, Gerçek Podyum'a (The Real Catwalk) bir göz atmanız iyi olabilir. Zira başvuran herkes bu podyuma çıkma hakkına sahip.

Denise Bidot
Getty Images
Denise Bidot

Gerçek kürke elveda

On yıllardır süren kampanyalar sonucunda nihayet lüks markalar birbiri ardına kürke veda etmeye başladı. Halen çok sayıda hayvan kıyafet yapılmak üzere canlarından oluyor. Halbuki kürklerin hayvan ve gezegen dostu alternatifleri artık mevcut.

Gerçek kürke bağımlılık, aslında kimileri için çok zor vazgeçilen bir şeydi. Zira kürkün lüks tüketimle, zenginlik algısıyla doğrudan ilişkisi vardı. Rusya ve Çin gibi kürkün en büyük tüketicileri olan ülkelerde, bu anlayış hâlâ mevcut.

Peki ama kürkten neden vazgeçildi? Hayvan hakları gruplarının yürüttüğü kampanyalar sonucunda, sosyal medyanın da yardımıyla, zavallı hayvanların bir gardıropta yer alsınlar diye nasıl vahşice katledildiğini gösteren gizli kayıtlar dünya geneline yayıldı.

Gucci'nin CEO'su Marco Bizzari, kürk sektörüne son ölümcül darbeyi 2018'de "Kürk mü? Hiç modern değil," diyerek indirdi. Sırada ise kürk sektöründen çok daha fazla sayıda hayvanın ölümüne neden olan ve son derece zehirli süreçlerden geçilen dericilik var.

Yeni tür mülkiyetler

Gezegenin geleceği hakkındaki kaygılar ve insanların yenilik arayışları neticesinde yeni bir tür mülkiyet anlayışı da ortaya çıkmaya başladı. İkinci el piyasası özellikle ivme kazandı ve sanayileşmiş moda sektörüne kıyasla 21 kat daha fazla büyüme kaydetti.

RealReal ve Vestiaire Collective gibi ikinci el lüks tüketim platformları, birer kültürel fenomen haline gelmeye başladı. Ayrıca elbise kiralamak da son derece ilgi çeker oldu.

The Concious Closet (Bilinçli Dolap) isimli kitabın yazarı Elizabeth L. Cline, "Modayı sahip olduğumuz bir şeyden çok bir hizmet gibi görmeye başlamak, sektörü lekeleyen çevre krizinin çözümünde de önemli bir rol oynayacak," diyor.

Elbiselerin tadilatı da yeniden revaçta. Patagonia, tamir etme ve yeniden satma üzerine dayalı modeliyle ürünlerini geri satın alıp, tadilattan geçirip, daha ucuz fiyata satışa sunuyor. Nudie Jeans tüm ürünlere bedava tadilat hizmeti sunuyor. Eileen Fisher da az kullanılmış ürünlere tadilat hizmeti veriyor.

Yeni gündelik kıyafet

Seks her zaman çok satar, ancak bir kadının çekici görünmek için dapdar bir Herve Leger elbisesi içinde nefes almadan dolaşmasına artık pek gerek yok gibi. Spor kıyafetler, spor ayakkabılar, sokakta rahat giyilen kıyafetler artık herkesin dolabında daha çok yer kaplıyor; rahat ev kıyafetlerinin 2021 yılına dek perakende satışta 37,7 milyar doları yakalaması bekleniyor.

Yeni rahat kıyafet anlayışı kapsayıcılık, cinsiyet ayrımı gözetmemek ve sadece çiftleşmek için yeni bir partner bulmaya dayalı olmayan estetik idealleri de içeren sosyal fikirlerin bir ifadesi aynı zamanda. Bu sayede artık herkes derin ve rahat bir nefes alabilir.

Yeni gündelik kıyafet
Getty Images

Sürdürülebilirlik: Hızlı modaya tepki

Son yıllarda yapılan araştırmaların açıkça ortaya koyduğuna göre, gezegenimizi hızla bir uçuruma doğru sürüklüyoruz ve moda sektörü de bunda büyük rol oynuyor. Alarm zillerini çalanlar ise yine o sinir bozucu gençler. Yapılan bir anket çalışmasına göre Z kuşağı gençleri aldıkları ürünlerin sosyal ve çevresel etkisine, önceki kuşaklara göre çok daha fazla önem veriyor. Yüzde 70'in üzerinde bir kesim etik tüketim yapmaya çalışıyor; bunların yüzde 57'si çevreye etkinin başlıca öncelikleri olduğunu söylüyor.

Moda sektörü de bu anlayışa hızla uyum sağlamaya çalışıyor. Son olarak moda dünyasının 32 lideri, G7 zirvesinin yapıldığı Biarritz'de The Fashion Pact (Moda Sözleşmesi) çatısı altında bir araya geldi.

Ancak gemiyi batmaktan kurtarıp kurtaramayacakları meçhul. Modanın geleceği üzerine araştırmalarda bulunan Geraldine Wharry, yine de karamsarlığa çok yer olmadığı kanaatinde: "Büyümeyi ve mübadele değerini kırmızıyla çizmeye hazır olduğu müddetçe, moda sektörü bu zor zamanlarda oyunun kurallarını değiştirmeyi başarabilir."

Modada teknoloji

Geçen ay Londra'da geçici olarak açılan A Hot Second isimli mağaza, ziyaretçilerine kıyafetlerini kendilerine vermeleri karşılığında karmaşık gerçeklik yansıtan sihirli aynalarda yaşayacakları dijital bir moda deneyimi sundu.

"Burada amaç 500 kadar kıyafeti çöpten kurtarmak ve dijital modaya, sürdürülebilirlik ve modayı deneyimleme konusundaki yaklaşımlara bir içgörü ve veri zenginliği kazandırmaktı," diyor organizatör Karinna Nobbs.

Aslında yeni bir kıyafet almanın en keyifli yanı onu ilk kez üzerine giymek gibi görünse de dijital moda, sektörün hantal çevresel ayak izi sicilini geliştirmesi için bir seçenek sunuyor.

Teknolojinin bu alanda oynayacağı önemli bir rol var. AlgiKnit gibi biyomalzemeler, meyve temelli ipliklerin kullanıldığı kumaşlar, susuz ve kimyasal süreç içermeyen boyama, çamaşır makinelerine entegre edilebilen mikrofiber filtre gibi çok sayıda moda teknolojisi yeni fikirlerle ortaya çıkmaya devam ediyor.


BBC Türkçe
Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler