MİT TIR'ları ile ilgili yeni gelişme

Adana’da MİT TIR'larına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 4 savcı ile 1 albayın tutuklunun halinin kaldırılmasına yönelik itiraz reddedildi.

MİT TIR'ları ile ilgili yeni gelişme
Abone Ol google-news
DHA
Yayınlanma: 09.06.2015 - 16:51

MİT TIR'ları soruşturması sonrası tutuklanan 4 savcı ve 1 albayın tutukluk halleri ile ilgili Mersin'in Tarsus 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşma olaylı bitti. Sanık avukatları, müvekkillerinin duruşmaya getirilmesi ya da görüntülü sistemle ifadelerine başvurulması talebinin reddedilmesi üzerine duruşma salonunu terk ederken, mahkeme de sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.

1 Ocak 2014'te Hatay, 19 Ocak 2014'te de Adana'da 'Mühimmat ve silah' taşıdıkları iddiasıyla durdurulan TIR'larla ilgili yürütülen soruşturmada tutuklanan Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman ile Adana eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay'ın yasa gereği tutukluk halinin devam edip etmeyeceği konusunda Tarsus 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşma yapıldı.

Duruşmaya katılan sanık avukatları Aziz Erbek, İsmail Ülken, Alp Değer Tanrıverdi, Ozan Varol, Mustafa Kökten ve Tolga Kaan Pataz, mahkemeye heyetinden müvekkillerinin ifadelerinin alınmasını talep etti. Talebin reddedilmesi üzerine avukatlar yasalara uygun hareket edilmediği gerekçesiyle, savunma yapmadan salonu terk etti. Avukatların ve tutuklu sanıkların savunma yapmadıkları duruşmada, mahkeme heyeti 5 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

TEK BİR DELİL YOK

Duruşmanın ardından avukatlar adliye önünde bir açıklama yaptı. Aziz Erbek, normalde bugünkü tutukluluğunun üzerinden 30 gün geçmesiyle bir mürafaa yapılması gerektiğini ancak bugün mürafaa yerine yargıcılık oynandığını öne sürdü. Yasada 'Tutuklananlar bizzat gelecek mahkemenin huzuruna yüz yüze ifadeler alınacak, ya da görüntülü sistem denilen uygulamayla cezaevindeyken SEGBİS üzerinden ifadeleri alınacak' şeklinde bir hüküm olduğunu, ancak mahkeme heyetinin bu maddeyi uygulamaktan korktuğunu iddia eden Erbek, şunları söyledi:

"Belli ki heyet tutukladıkları savcıların haklılığından utanıyor. Tutuklanan savcılar ile göz, göze gelmek istemiyor. Biz bu nedenle yasanın açık hükmünü ihlal edenler hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı ve haklarında manevi tazminat davası açacağımızı söyledik. Bütün meslektaşlarım olarak, atık gelinen nokta, gelinen aşama yargının kötü de olsa maddelerinin uygulanmasından öte tamamen yukarıdan gelen talimatlara göre insanların tutuklanmasına dönüştü. Açık bir hukuk ihlali var ama bu ihlali yapanlarda bir gün yargılanacağını unutmamalı. Savunma yapmadık, çünkü biz biliyoruz ki savunma yapmış olsak dahi bu heyet tutukluluğu devam ettirecek. Tutuklamayı gerektiren bir tek neden, bir tek delil yok. Bir tek delil koyamıyor heyet. Amaç tamamen siyasidir. Seçimlerin olmasından sonra bu yargı içerisinde yer alanların, pozisyon değişikliği de dikkate alınıyor. Belli ki tutukluluğun devamı ile ilgili verilecek hüküm tamamen durumu idare etmeye dönüşmüş durumdadır. Bu durum idare edilmekten çıkacak, inşallah bir gün yasaların uygulandığı yargı bağımsızlığının tam şekilde uygulanır hale geldiği bir Türkiye'de beraber yaşayacağız."

HUKUK GERİ DÖNDÜĞÜNDE BU KARARI VERENLER YARGILANACAK

Avukat Alp Değer Tanrıverdi 30 günlük süre içerisinde mahkemenin tutukluk incelemesini yapmak zorunda olduğunu kaydederek şunları söyledi: "Neye göre? CMK 108. Madde de savcının talebiyle, burada savcı görevini yürüten kim? Soruşturmayı savcılık sıfatıyla yürüten kim? HSK Başmüfettişi Arif Sami Kaya. Arif Sami Kaya 30 günlük süre içerisinde tutukluk incelemesi ilgili talepte bulunmayıp görevini kötüye kullanmıştır. Bunun hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Bizim talebimiz üzere mahkeme bir karar verip, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile müvekkillerin ifadelerinin, savunmalarının alınmasını istedik. Mahkeme sabah saat 09.17'de kalemdeki memurlara arattırarak, işin tabiri caizse Aziz beyin de söylediği gibi bir oyun tertip etmiştir. Bizi de bu oyuna dahil ederek, sanki o saatten sonra biz gidip müvekkillerle görüşüp, 'Tutukluluğun incelemesi duruşması yapılacak bununla ilgili ne diyorsunuz?' diye fikirlerini alıp gelecekmişiz gibi zaman açısından bu mümkünmüş gibi saat 14'te de duruşma yapmıştır. Duruşmada aynen şunu söyledik. 'Biz istiyorsanız müvekkillerimizin yanına gidelim, onlarla birlikte hukuki yardımdan yararlanmalarını sağlayarak beraber yapalım savunmalarımızı' dedik. Heyet başkanı tarafından neredeyse tek taraflı olarak bu talebimiz reddedildi. Biz de doğal olarak savunma yapmadık. Sadece şunu söyledik. '2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunun 88. Maddesine göre Hakimler ve Savcılar tutuklanamaz, yakalanamaz, gözaltına alınmaz' Bunları yerine getirenler, bu kararı verenler 'Hürriyeti Tahdit' suçu işlemiştir, baştan beri söylediğimiz gibi hukuk bu ülkeye geri döndüğünde yargılanacak ve cezalarını alacaklardır"

HUKUKİ DAYANAĞI YOK

İl Jandarma Komutanı Özkan Çokay'ın avukatı olarak cezaevinde kendisini defalarca ziyaretine gittiğini dile getiren Avukatı Tolga Kaan Pataz ise ortada bir hukuksuzluk olduğunu öne sürerek şöyle konuştu: "Müvekkilimiz, heyetin tarafsızlığından şüphe duyduğu için savunma yapmamıştı. Bu tutuklu incelemesinde müvekkilimizin SEGBİS ortamında tutuklulukta geçirdiği süre içerisinde bizim yardımımızla hazırladığı savunmasını alınmasını talep ettik. Biz özellikle çünkü diğer şüphelilerden bizim müvekkilimizi ayırt eden en önemli nokta müvekkilimiz şu ana kadar sorgu görevi gören Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesinde herhangi bir savunmada herhangi bir beyanda bulunmamıştı. Özellikle bunu altını çizerek heyetten SEGBİS sistemi ile müvekkilimizin tutuklu bulunduğu Adana Askeri Cezaevine bağlanılmasını ve müvekkilimizin savunmasından sonra bizimde beyanlar ve taleplerimiz olacağını ilettik. Ancak aynı gerekçelerle hiçbir hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle soyut bir şekilde talebimiz ret edilmiştir."

HUKUK BUZDOLABINDA ASKIYA ALINDI

Avukat Mustafa Kökten de müvekkiliyle ilgili daha önce verdiği tahliye dilekçelerinin hiçbirisinin kendisine tebliğ edilmediğini belirterek şunları söyledi: "Mahkeme başkanı şu gerekçeyle bize tebliğ edilmediğini söylüyor, 'Soruşturmayı yürüten savcılık makamı biz değiliz ve bunda görevli değiliz.' O zaman biz kendisine şunu soruyoruz. Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi şu anda tutuklama kararını hangi yetki hangi göreve dayanarak vermiştir? Burada hukukun kesinlikle olmadığını, hukukun buzdolabında askıya alındığını soğutulduğunu düşünüyorum. Çünkü hiçbir talebimize olumlu veya olumsuz bir yanıt verilmiyor. Hukuk kuralları tamamen şu anda askıya alınmış durumdadır. Dosyaları incelemeden müvekkilin savunması alınmadan CMK 196'ıncı maddesi çok açık ve net, 'Mümkünse şüpheliyi bizzat duruşmada hazır bulundurarak alacaksınız 'diyor. Bu mümkün değilse 'SEGBİS'le görüntülü sistemle savunma yapmasına imkan vereceksiniz.' Burada ben kesinlikle Anayasa Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin savunma haklarının tamamen ihlal edinildiğini düşünüyorum. Bir gün dolaba konulmuş olan adaletin, hukukun yeniden cereyan edeceğini umutla bekliyorum. Her batan güneşin arkasından her gecenin mutlaka bir sabahı olacaktır, biz o doğacak sabahı bekliyoruz."

Avukat İsmail Ülken ise, sanıkların ifadelerinin alınması gerektiğini ancak mahkemenin bunu yapmadığını belirterek, "Şu anda heyetin ne yaptığını bizde bilmiyoruz. Yani pozisyonda yasa maddeleri ihlal edildiği için biz pozisyonda bu yanlışa katkı vermemek için arkadaşlarımızla birlikte bir karar aldık ve duruşmanın ortasında geri çıktık" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon