MİT darbeyi değil akıl sağlığını araştırdı
Binbaşı O.K. MİT’e gelip bilgi verdi. Onu dinleyen MİT görevlileri O.K.’nin akıl sağlığından şüphe etti. Bütün bunların sonunda Erdoğan darbeyi ‘Eniştesi’nden öğrendi.
Binbaşı O.K.’nin MİT görevlilerine ‘Darbe faaliyeti olabilir’ dediği sırada bir MİT görevlisi daha geldi. O.K. aynısını bir kez daha anlattı. Daha sonra hepsinden daha kıdemli olan uzun boylu 4 kişi O.K.’nin yanına geldi. Olayı ağırdan aldığı anlaşılan MİT, O.K.’nin akıl sağlığından şüphe ederek, getirilen bir görevli tarafından ‘halüsinasyon görüp görmediğini’ test etmeye çalıştı. Bir kişi de Deniz Aldemir ve Murat Bolat’ın telefon numaralarını aldı. Darbe olabileceği ifadesini yeterli bulmayan MİT’çiler, O.K.’ye “Deniz Aldemir’i arayarak olayı bir netleştirelim” dedi. Bunun üzerine Aldemir’i arayan O.K, “Kuvvet Komutanı gelecek, ona arz edeceğim sen de komutan olarak burada bulun” yanıtını aldı.
Fidan geldi ama...
O.K.’nin MİT’e gittiği saatlerde Genelkurmay Karargâhı’nda 2. Başkan Orgeneral Yaşar Güler Başkanlığı’nda Teröristle Mücadele Harekatı (TMH) toplantısı yapılıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak da saat 16.16’da YAŞ hazırlıkları kapsamında Genelkurmay Başkanı ile çalışma yapmak üzere Karargâh’a giriş yaptı. O.K.’nin verdiği bilgiler üzerine Hakan Fidan, 16:16’da Orgeneral Yaşar Güler’i arayarak bilgi verdi ve müsteşar yardımcısını Karargah’a göndereceğini iletti.
17:32’de MİT Müsteşar Yardımcısı, Karargâh’a gelerek O.K.’nin ihbarının sadece “Hakan Fidan bu gece alınacak” bölümünü anlattı. MİT yöneticisi 17:54’te Karargâh’tan ayrılırken Yaşar Güler hemen Hulusi Akar’ı bilgilendirdi ve görüşmede Fidan’ın çağrılması fikri oluştu. Bu sırada Akar, Çolak ve Güler toplantı yapıyordu.
Hakan Fidan 18:10’da Karargâh’a giriş yaptı ve katıldığı toplantıda kendisinin alınacağını ifade etti, “Bu büyük bir planın parçası olabilir” dedi. Ancak Hakan Fidan’ın ihbarın en kritik bölümünü Hulusi Akar’a söylemediği bizzat ifadelerden ortaya çıktı. Bu toplantıda Akar, Orgeneral Çolak’a Kara Havacılık’a giderek olayı araştırması talimatını verdi. Orgeneral Çolak, savcılığa verdiği tanık ifadesinde “Sayın Komutan’dan aldığım görev bir darbe girişimine yönelik duyum değil, sadece izinsiz uçuşa müdahale ile ilgilidir” dedi. Çolak, Kara Havacılık’a giderken Akar da 18:30’da havada bulunan tüm araçların indirilmesi emrini verdi. Akar, 19:25’te ise 4. Kolordu Komutanı Korgeneral Metin Gürak’ı arayarak Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu’ndan hiçbir tank ve zırhlı aracın dışarı çıkmaması emrini verdi.
Hulusi Akar, TBMM 15 Temmuz Komisyonu’na gönderdiği yazıda, MİT’ten darbe olabileceği yönünde ihbarın kendilerine verilmediğini anlatmıştı. Buna karşılık sadece Hakan Fidan’ın alınacağını bilen Akar’ın tankların çıkış emrini yasaklaması ‘darbe girişiminden şüphelendiğini’ gösterdi. Buna karşılık Akar’ın Etimesgut’u yasaklarken Mamak’taki 28. Mekanize Tugay Komutanlığı’na benzer emri vermemesi ise soru işareti yarattı. Çünkü darbe gecesi Ankara sokaklarını işgal eden tanklar 28. Mekanize’den çıkmıştı.
Akar’ı eleştirdi
Ömer Halisdemir davasında tanık olarak dinlenen Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın “TSK’de kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz tedbir olarak ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Bu temel kural 15 Temmuz’da uygulansa darbe girişimi açığa çıkardı” ifadesi, Akar’ın bir diğer hatasını ortaya çıkardı.
Enişte’den öğrendi
Karargâh’ta yaşanan olağanüstü toplantıda ‘birçok önlem’ almaya çalışan Hulusi Akar ve Hakan Fidan ikilisi, en önemli işi ise unuttu! Bir binbaşının verdiği ciddi ihbarla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım bilgilendirilmedi. Sadece 19:26’da Cumhurbaşkanı’na ulaşamayınca koruma müdürü ile görüşen Hakan Fidan, dışarıdan bir saldırı gelmesi halinde buna karşı koyacak güçleri olup olmadığını sordu. Darbe olabileceğini bilen Fidan’ın neden ısrarla Cumhurbaşkanı’na ulaşmaya çalışmadığı sorusu bugüne kadar yanıtını bulamadı. Darbeyi eniştesinden öğrendiğini söyleyen Erdoğan, “Burada bir istihbarat zaafı olduğu açık bir şekilde ortada. Doğru bir istihbarat olsaydı bu Fetullahçı terör örgütünün çalışmaları engellenebilirdi” açıklamasını yapmıştı.
Kara Havacılık’a giden ve O.K’nin ihbarında belirttiği Deniz Aldemir’den dahi helikopterlerle ilgili brifing alan Çolak, ortada şüpheli bir durum olmadığını Akar’a rapor etti. Görüştüğü Kara Havacılık Komutanı, Deniz Aldemir’in FETÖ üyesi olduğundan, hatta buradaki bütün kritik kadroların bunların elinde olduğundan bahsedince Çolak, “Bunları kimseyle paylaşma” dedi. 22:22’de Hakan Fidan Karargâh’tan ayrılırken, TSK içindeki cuntacı ekip 20:30 itibarıyla darbe girişimine başladı. Saat 21:00 sıralarında Mehmet Dişli’nin Akar’ı makam odasına girmesiyle darbe girişimi eyleme dönüştü.
Öksüz’ü kim koruyor?
15 Temmuz’a damgasını vuran isimlerden ve olaylardan biri de Adil Öksüz oldu. 15 Temmuz öncesi ABD’ye giderek Fethullah Gülen’le görüşen ve dönen Öksüz, Akıncı Üssü’nden kaçarken yakalandı. Ancak devreye giren bir el, Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasına neden oldu. Jandarma karakolunda tutulan Öksüz’ün FETÖ imamı olduğu oradaki istihbaratçı polisler tarafından herkese duyuruldu. Hatta Kazan’a gelen Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca bizzat Adil Öksüz ile konuştu. Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasıyla ilgili 28 kişiye dava açıldı. Ancak açılan dava, Öksüz’ün neden serbest bırakıldığı, sonrasında neden takip edilmediği sorularını açıklamaya yetmedi. Soruşturma kapsamında Öksüz’ün kaçtıktan sonra gittiği havalimanı, İstanbul ve Sakarya’da tek bir görüntüsü dosyaya girmedi. Daha önceden Hava Kuvvetleri imamı olduğu bilinmesine karşılık Öksüz yakalanmadı, darbeye hazırlık amacıyla Ankara’da yaptığı toplantılar izlenmedi.
Siyasi ayak nerede?
15 yıllık iktidarının 13 yılında FETÖ ile açıkça ortaklık yapan iktidar, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedik” sözüyle açıkça cemaati besledi, büyüttü ve devleti ele geçirmeye dönük son hamlesi olan 15 Temmuz darbe girişimine zemin hazırladı. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturmaların en tartışmalı noktası ‘siyasi ayağı kim’ oldu. MİT’ten savcılıklara gönderilen ByLock listelerinde hiçbir bakan, milletvekili ve büyükşehir belediye başkanı gibi üst düzey isimlerin yer almaması dikkat çekti.
Ana muhalefet partisi CHP, ısrarla darbenin siyasi ayağının saklandığını ve ortaya çıkarılması gerektiğini savundu. Yargıda bazı savcılar, siyasi ayağa dokunan araştırmalara girmek istedi. Ancak girişim geri teperek, savcıları koltuğundan etti. Örneğin 15 Temmuz çatı iddianamesini hazırlayan Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen, FETÖ’nün TSK’yi ele geçirmesinde iktidarın sorumluluğuna işaret eden ifadeler kullanınca iktidarın hışmına uğradı. Önce görevden alınan İşçimen, ardından Yargıtay’a düz savcı olarak sürüldü. FETÖ ile ilgisi olmayan muhalifleri bu kapsamda soruşturan yargı, 17-25 Aralık olayından önce FETÖ’yü açıkça öven, hatta Gülen’i Pensilvanya’da ziyaret eden AKP’lileri görmezden geldi.
En Çok Okunan Haberler
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!