MeToo akımını başlatan cinsel taciz hikâyesi
Amerikalı gazeteciler Jodi Kantor ve Megan Twohey, New York Times için Harvey Weinstein’i soruşturmaya başladıkları 2017’de, kadınların daha önce hiç olmadıkları kadar güçlü olduklarını vurgulayarak başlıyorlar ‘Kadın Dedi ki - #MeToo Akımını Başlatan Cinsel Taciz Hikâyesinin Açığa Çıkışı’ (Bilgi Yayınevi) isimli kitaplarına.
PARAYI AL VE SUS!
Amerikalı gazeteciler Jodi Kantor ve Megan Twohey, New York Times için Harvey Weinstein’i soruşturmaya başladıkları 2017’de, kadınların daha önce hiç olmadıkları kadar güçlü olduklarını vurgulayarak başlıyorlar ‘Kadın Dedi ki - #MeToo Akımını Başlatan Cinsel Taciz Hikâyesinin Açığa Çıkışı’ (Bilgi Yayınevi) isimli kitaplarına.
Polislik, askerlik, pilotluk gibi oldum olası erkeklerin en tekelinde olmuş meslekleri icra etmenin yanı sıra kadınların artık uluslara liderlik ettiklerini, Almanya ve Birleşik Krallık gibi ülkeleri, General Motors, PepsiCo gibi şirketleri yönettiğini, otuzlu yaşlarında bir kadının bir yıllık çalışmayla bütün kadın atalarının hayatları boyunca kazandıklarının toplamından daha fazla para kazanabildiğini anımsatıyorlar.
Ve fakat buna karşın güçleri, hakları görece artmış görünse de kadınlara fütursuzca yapılan cinsel tacizlerin sanılacağının aksine azalmadığını her zamankinden daha fazla olduğunu ortaya koyuyorlar:
Cinsel taciz kanuna aykırıydı fakat aynı zamanda bazı işler için de bir rutin halini almıştır çünkü. Seslerini yükselten kadınlar çoğu zaman işlerinden atılıyor ya da karalanıyordur. Kurbanlar genellikle saklı oluyor, birbirlerinden ayrı tutuluyordur. Çoğu insanın da hemfikir olduğu üzere, sahip oldukları en iyi seçenek, susmaları karşılığında verilen parayı bir çeşit telafi olarak kabul etmektir.
Bu sırada suçlular, giderek daha da yükselen başarı ve övgülere yelken açmıştı. Tacizciler genellikle yaramaz çocuklarmış gibi muamele görüyor, hatta teşvik ediliyorlardı. Nadiren ciddi sonuçlar alınabiliyordu.
5 EKİM 2017 MİLADI!
Kitabın yazarlarından Megan Twohey, kadınların, eski ABD Başkanı Donald J. Trump’ın kendilerini taciz ettiğini iddia ettikleri asıl makalelerin birkaçını yazmış; ardından da onun 2016 seçimlerindeki zaferinin haberini yapmış bir isim. 5 Ekim 2017’de ise Jodi Kantor’la birlikte Harvey Weinstein’le ilgili cinsel taciz ve istismar iddialarını içeren haberlerini yapıyorlar. Ve bir şeyler değişmeye tam da o anda başlıyor!
“Büyük bir şaşkınlıkla bu baraj duvarının yıkılışını izledik” diyorlar okurlarına. Dünyanın dört bir yanından sayısız kadın kendi taciz hikâyelerini anlatmaya başlayınca pek çok erkek bir anda sapıkça davranışlarının hesabını vermek zorunda kalmıştır ne de olsa. Kitap bu zorlu süreci ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.
Bugün artık bilindiği üzere cinsel taciz ve saldırıya karşı öncü feminist ve hukuk akademisyeni Anita Hill tarafından başlatılan Me Too hareketinde; istismarın ne kadar yaygın olduğunu göstermek amacıyla mağdurların cinsel saldırı ve istismar deneyimlerini Twitter’da #MeToo -#BenDe- başlığıyla paylaşmaları istenmiş ve kısa sürede aralarında Gwyneth Palthrow, Uma Thurman ve Jennifer Lawrence gibi ünlülerin de bulunduğu pek çok kadın tarafından desteklenmiştir.
Bu iki cesur kadın Kantor ve Twohey de; #MeToo hareketinin kurucusu Anita Hill, aktivist Tarana Burke ve gazeteci arkadaşları dahil pek çok diğer kahraman sayesinde yıllardır tohumları ekilmiş değişimin dinamiklerinden birini harekete geçiriyorlar.
KORKUSUZ KADINLAR
Şu sorunun peşinde kolları sıvar Jodi Kantor ve Megan Twohey: Pek çok sorunun tıkanarak çözülemediğini hissettiğimiz bir dünyada nasıl oluyor da böylesine sarsıcı bir sosyal değişim ortaya çıkıyordu? Ardından da Harvey Weinstein’i çevreleyen sessizliği bozmak için cesur birincil kaynakların verdiği zorlu, riskli kararları ve motivasyonları paylaşmaya başlarlar.
Galler’de yaşayan Weinstein’in eski asistanı ve ev hanımı Laura Madden her şeyi anlatır. Ashley Judd oyunculuk kariyerini tehlikeye atmayı göze alarak mücadeleye katılır. Weinstein’e karşı suçlamaları yirmi yıl önce imzaladığı bir anlaşmayla bastırılan Londralı yapımcı Zelda Perkins, hukuki ve finansal ceza ihtimaline karşın konuşur. Bildiklerinden gittikçe daha fazla rahatsız olan, uzun süre Weinstein’in yanında çalışmış biri, daha önce açıklanmamış verilerle patronunun maskesini nihayet düşürmeleri için bu süreçte gözünü budaktan sakınmaz.
Jodi Kantor ve Megan Twohey, ülkemizde Sevim İrem Alkılınç’ın çevirisiyle, Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan ve araştırmacı gazeteciliğin en onurlu örneklerinden birine imza attıkları ‘Kadın Dedi ki - #MeToo Akımını Başlatan Cinsel Taciz Hikâyesinin Açığa Çıkışı’nda; bu konuda, nasıl, ne zaman ve neden gibi ince ayrıntılarla açıkça konuşan kadınları, konuşmamayı seçen diğer kadınlarla birlikte anlatıyorlar.
Kitabın basım aşamasından hemen önce yapımcının köşeye sıkıştığını, son çırpınışlarını yaşadığını fark ettiren son kartlarını ilk kez New York Times ofisinde onun önüne serdiklerini paylaşıyorlar. Oysa kitaplarında da ortaya koydukları üzere kısa süre önce hiç de o havalarda değillerdi! Weinstein, rızasız cinsel ilişki iddialarının hepsini reddetmeye devam ediyor, sürekli haberin asılsız olduğunu öne sürüyordu.
İFŞALAR PEŞ PEŞE GELİR!
Harvey Weinstein ifşaları çok büyük bir etki yaratır, bunun nedeni kısmen, gazetecilerin, işlenen suçlarla ilgili net ve çok sayıda kanıt saptayabilmesidir. Kadınları manipüle ederek, korkutarak ve baskı uygulayarak onları iş ortamında sömüren Weinstein’in mirasının kalıcı bir kaydı niteliğindeki kitap; bu bağlamda birinci ağızdan bilgiler, finansal ve hukuki kayıtlar, şirket içi yazışmalar ve diğer açıklayıcı materyallerden yola çıkarak bu süregelen davranış biçimini nasıl kanıtlara dayandırıldığını da gösteriyor.
‘Kadın Dedi ki’, Kantor ve Twohey’nin asıl haberlerinin hazırlanışı sırasında, 2017’de öğrendikleriyle o tarihten bu yana topladıkları sayısız bilgi arasında bir bağlantı kuruyor. Kitabın son bölümünde de bu bağlamda haber yaptıkları kadınların bazılarını, farklı hikâyeleriyle bir araya getiriyor Kantor ve Twohey.
Fikri takip boyu, Harvey Weinstein’le ilgili yaptıkları yeni haberlerin çoğunun, hukuk sisteminin ve şirket kültürünün kurbanları susturmaya nasıl hizmet ettiğini ve değişime hâlâ nasıl engel olduğunu; işletmelerin sapıkları korumaya zorlanmaları, bazı kadın hakları savunucularının suçların üstünü örten anlaşma sisteminden menfaat sağlamaları gibi örneklerle açıklıyorlar.
Birleşik Devletler ve dışındaki kadınların yaşamlarındaki şaşırtıcı iki yılı anlattıkları ve Londra’dan Palo Alto’ya kadar uzanan yüzlerce röportaj ve kaydı içeren üç yıllık bir sürece dayanan kitapları ‘Kadın Dedi ki’ de Weinstein’le ilgili film yıldızlarıyla yaptıkları ilk sohbetlerden notlar, Bob Weinstein’in kardeşine yazdığı sorgulayıcı mektup, Ford’un mesajlarından alıntılar ve diğer pek çok ilk elden kaynak da yer alıyor.
İLK GÖRÜŞME ROSE MCGOWAN
New York Times’ın Harvey Weinstein araştırması, en umut vaat eden kaynağın, oyuncu Rose McGowan’ın telefonda görüşmeyi bile reddetmesiyle başlamış. McGowan, aylar önce -Weinstein olduğu söylentileri dolaşan- ismini vermediği bir yapımcıyı kendisine tecavüz etmekle suçlamıştır. “Hollywood ve medyada bilinen bir sır olduğu için tecavüzcümü pohpohlarken beni ayıpladılar” diye bir tweet atmış, #KadınlarNedenŞikâyetçiOlmuyor etiketini eklemiştir.
O sıralarda eğlence sektörünün kadınlara kötü davranışlarını açığa çıkarma amacıyla biyografik bir kitap yazdığı da söyleniyordur ki Hollywood’daki hemen herkesin aksine, McGowan’ın cinsiyetçiliği ifşa etmek için geçmişte kendi kariyer hedeflerini riske attığı olmuştu.
Bir keresinde Adam Sandler’ın bir filminde oyunculara verilen notlarda yazan aşağılayıcı kıyafet gereksinimleri hakkında tweet atmıştı: ‘Göğüs dekoltesini gösteren askılı bluz (destekli sutyen tavsiye edilir)’. Sosyal medyadaki tavrı sert ve çatışmacıydı: Bir ay öncesinde, “Kızgın olmanız sorun değil. Korkmayın” diye bir tweet atmış, sonrasında, “Sistemi parçalarına ayırın” diye eklemişti. Oyuncu olduğu kadar aktivistti de.
WEINSTEIN’IN GÜCÜ!
Harvey Weinstein’e gelince... İsmi güç demekti, özellikle de kariyer yaratma ve yükseltme gücü. Kendi kendini yaratmıştı; New York Queens’teki mütevazı bir çocukluktan konser tanıtımlarına, film dağıtımı ve yapımcılığına geçmişti. Gwyneth Paltrow, Matt Damon, Michelle Williams ve Jennifer Lawrence gibi sayısız genç oyuncuyu yıldız yapmıştı.
En İyi Film dalında kendisine beş, başkalarına da kucak dolusu ödül kazandırarak modern Oscar yarışına öncülük etmişti. Hillary Clinton için yirmi yıla yakın bağış toplamış, sayısız bağış etkinliğinde desteklemişti. Malia Obama, film sektöründe staj yapmak istediğinde yalnızca ismiyle bilinen “Harvey”nin yanında çalışmıştı.
“Harvey”nin kadınlara karşı davranışlarına ilişkin dedikodular yeni değildi, uzun zamandır dolaşıyordu. Geçmişte başka gazeteciler bunu ortaya çıkarmayı denemiş ve başarısız olmuşlardı. New York Polis Teşkilatı’nın Weinstein hakkındaki bir taciz suçlamasına ilişkin 2015 tarihli soruşturması davasız sonuçlanmıştı. Gazeteci Jennifer Senior o dönemde, “Harvey Weinstein hakkında konuşmaktan korkan tüm kadınların bir noktada el ele tutuşup atlaması gerekecek” diye tweet atmıştı.
Tüm bunlara karşın Weinstein üstüne üstlük toplum içinde yaptığı feminist işleriyle övünüyordu. Gloria Steinem adına bir üniversite kürsüsünün kurulmasını desteklemek amacıyla büyük bir bağış yapmıştı. Kampüslerde yaşanan cinsel saldırılara dair birleşme çağrısı olan Av Sahası belgeselinin dağıtımını onun şirketi yapmıştı.
Park City, Utah’ta yaşanan tarihi kadın yürüyüşlerindeki pembe kedi kulaklı şapka (Jayna Zweiman ve Krista Suh tarafından Kasım 2016’da ABD’de oluşturulan Pussyhat Project, kadın haklarını desteklemek ve kadınlarla azınlıklara karşı kullanılan dili protesto etmek amaçlı yürüyüşlerde pembe yünden örülmüş, üstünde kedi kulakları bulunan berelerin takıldığı bir sosyal hareket) topluluğuna Ocak 2017’de Sundance Film Festivali sırasında katılmıştı.
Oyuncu Rose McGowan’ın Jodi’nin görüşme talebini önce reddettiğini belirtmiştik. Kantor bunun üzerine, McGowan’ı ikna etmek için şöyle bir yanıt yazar:
“Amazon, Starbucks ve Harvard İşletme Fakültesi, benim açığa çıkardığım cinsiyet sorunlarına karşılık olarak politikalarını değiştirdi. Emzirmede sınıflar arası farklılıklar -beyaz yakalı kadınların işyerlerinde pompa kullanabilmeleri, daha düşük maaşlı işlerdeki kadınların bunu yapamaması- hakkında yazdığım zaman, okuyucular şimdi ülkenin 200’den fazla yerinde kullanılabilen ilk mobil emzirme odalarını kurarak yanıt verdiler. Konuşmak istemezseniz anlarım, yayımlanacak kitabınız için bol şans diliyorum. Teşekkürler, Jodi.”
WEINSTEIN KRALKEN!
McGowan neyse ki birkaç saat içinde dönüş yaparak telefonla konuşmayı kabul eder ve anlatır... 1997’de genç ve henüz büyük bir başarı kazanmış biriyken ve özellikle “Sundance’in gözdesiyken”; bağımsız filmler kültürün merkezine yerleşmişken, festival en popüler mekân ve Harvey Weinstein de oranın kralıydı.
McGowan, Weinstein’in yanında oturduğu film gösterimini hatırlıyordu. Anlattıklarına göre Harvey Weinstein ona kuşkucu bir kahkahayla filmin adının Sonuna Kadar Gitmek (Going All the Way/1997. İngilizcede bu deyim, romantik yakınlaşma sonrası cinsel ilişkiye girmek anlamına geliyor) olduğunu söyler. Çekim sonrası da onunla görüşmek ister ki bu kulağa mantıklı gelmektedir; zira başyapımcı, yükselen yıldızla bir araya gelmek istiyordur.
McGowan, Weinstein’le görüşmek için Park City’deki Stein Eriksen Lodge Deer Valley’deki odasına gider. McGowan’a göre, tam odadan çıkarken Weinstein, onu jakuzili bir odaya çekmiş, kapısında soymuş ve yüzünü zorla McGowan’ın bacaklarının arasına sokmuştur.
Vücudundan ayrılıyormuş gibi hissettiğini, sanki tavana doğru süzüldüğünü ve sahneyi yukarıdan izlediğini hatırladığını söyleyen McGowan; “Devasa bir şok geçiriyordum, sadece hayatta kalma moduna geçmiştim” dedi. McGowan oradan uzaklaşmak için orgazm taklidi yaptığını ve zihninde kendine adım adım talimat verdiğini söyler: ‘Kapı kolunu çevir. Bu görüşmeden çık.’”.
Birkaç gün içinde Weinstein’in, Los Angeles’taki evinin telefonuna tüyler ürpertici bir mesaj bıraktığını da söyler McGowan. Buna göre diğer büyük film yıldızı kadınlar onun özel arkadaşlarıydı ve isterse kulübüne o da katılabilirdi. McGowan şoke olmuş ve sinirden çıldırmış halde patronlarına şikâyet etmiş, avukat tutmuş ve Weinstein’den gelen 100.000 dolarlık bir anlaşmayla -Weinstein’in kendi namına yaptığı yanlışların herhangi bir kabulü olmadan, özünde bu olayın üstünü kapatmak için yapılan bir ödemeyle- olay son bulmuştur(!).
Peki parayı bir tecavüz kriz merkezine bağışlayan McGowan’da bu anlaşmanın kaydı bulunuyor muydu? “Bana bir kopyasını vermediler” der ve önemli tespitlerle sorunun Weinstein’den de beter olduğunu söyler.
ORGANİZE HOLLYWOOD SUİSTİMALİ!
Ona göre Hollywood, kadınları suistimal eden organize bir sistemdi. Onları şöhret umuduyla içine çekip yüksek oranda kâr elde edilebilir ürünlere dönüştürüyor, bedenlerini bir mülk olarak kabul edip mükemmel görünmelerini gerektiriyor, sonra da onları elden çıkarıyordu.
McGowan’ın ithamları birbiri ardına gelir:
“Weinstein... Sorun yalnızca o değil, bütün bir makine bu, tedarik zinciri.”, “Hata yoksa korku da olmaz.”, “Bütün stüdyolar mağdurları aşağılıyor ve onlara yüklü ödemeler yapıyor.”, “Neredeyse herkesin gizlilik anlaşması var.”, “Beyaz erkeklerin bir oyun alanı olsaydı burası olurdu.”, “Burada kadınlar da bir o kadar suçlu.”, “Haddini aşmamalısın yoksa yerine başkasını bulurlar.”.
McGowan’ın açıklamaları ilk bakışta Weinstein’in itirazına karşı savunmasızmış gibi görünüyordu. Fakat McGowan bir anlaşma imzalandığını söylemişti. Bunun bir kopyasını bulmak zor olacaktı ancak ortada avukatlar, imzalanan bir anlaşma, el değiştiren paralar, tecavüz kriz merkezine yapılan bağış vardı. Anlaşmanın bir yerlerde belgelenmiş olması gerekiyordu. Otel odasında olanları kanıtlayamazdı ama Weinstein’in o zamanlar bir anlaşmazlığı çözmek adına McGowan’a yüklü miktarda ödeme yaptığını göstererek durumu destekleyebilirdi.
Jodi öğrendiklerinin tamamını Times’ta uzun süredir editörlüğünü yapmış, karmaşık araştırmalar konusunda uzman olan Rebecca Corbett’a götürdü. Şu önemli soruyu sordular: Başka kadınların da onunla ilgili benzer hikâyeleri var mıydı?
Geçen onlarca yıl boyunca, Weinstein yüzlerce filmin yapımcılığını veya dağıtımını üstlenmişti. Kardeşi Bob’la birlikte iki şirketin sahibi ve yöneticisiydiler: Miramax ve devam eden girişimi Weinstein Şirketi (TWC). Hatırı sayılır oranda iletişime geçilecek insan ve birkaç kıtaya yayılmış, pek çoğu büyük ihtimalle konuşmaya istekli olmayacak aktrisler ve eski çalışanlar vardı.
TRUMP!
Bu arada Megan Twohey, Times’a Şubat 2016’da siyaset haberlerini hazırlamak üzere gelmiş, başkan adayları hakkında araştırma yapıyordu. Gelişinden haftalar sonra gazetenin genel yayın yönetmeni Dean Baquet, habercilik deneyimine dayanan özel bir soruşturma için Megan’a gelmişti: Donald J. Trump’ın kadınlara karşı davranışları hiç hukuki veya etik sınırları aşmış mıydı?
Trump kendini uzunca bir süredir çapkın biri veya en azından çapkın birinin karikatürü gibi gösteriyordu. Üçüncü evliliğini yapmıştı, başkanlık yarışına cinsel münasebetleriyle övündüğü, kendi kızı Ivanka dahil olmak üzere kadınlar hakkında nezaketsiz yorumlar yaptığı bir dizi Howard Stern röportajıyla girmişti.
Trump’ın bazı yorumları iş yeriyle ilgiliydi, bu da cinsel tacize ilişkin muhtemel bir işaret olabilirdi. Trump yapımcılığına ortak olduğu ve kendisinin de oynadığı The Celebrity Apprentice (ABD’de 2004-2017 yılları arasında yayınlanan, yarışmacıların proje yönetimi ve karar alma gibi çeşitli görevlerle işletme becerilerini gösterdiği yarışma programı.) şovunda yarışmacılardan birine, “Dizlerinin üstüne çöktüğünü görmek güzel bir manzara olurdu” demişti. Bundan yıllar önce Trump’ın ilk eşi Ivana Trump, kendisini evlilik içi tecavüzle suçlamış, sonrasında suçlamalarını en aza indirmişti.
Genel Yayın Yönetmeni Dean Baquet, Trump’ın kadınlara karşı davranışlarını araştırmak için muhabir Michael Barbaro’ya da görev vermişti; ondan ve Megan Twohey’den Trump’ın kadınlara yalnızca nezaketsizce mi davrandığını yoksa ortada daha kapsamlı bir sorun mu olduğunu öğrenmelerini istemişti. Kolay olmayacaktı çünkü Trump’ın pek çok eski çalışanı gizlilik anlaşmasıyla susturulmuştu.
Fakat Mayıs 2016’da Twohey ile Barbaro yüzlerce kayda ve Trump’la birlikte ya da onun için çalışmış, onunla birlikte olmuş veya aynı sosyal çevrede bulunmuş kişilerle yapılan elliden fazla röportaja dayanarak bir makale yazmaya hazırdı.
TRUMP’IN TUTARSIZ DAVRANIŞLARI
Trump kadınlara tutarsız davranışlarda bulunmuş güçlü bir adamdı. Birlikte çalıştığı kadınlara karşı nazik ve cesaretlendirici davranabiliyordu ve pek çoğunu şirketlerindeki üst düzey pozisyonlara terfi ettirmişti. Ancak diğer yandan kadınların vücutları hakkında bitmek bilmeyen bir yorum yapma ve iş yerinin yönetiminde huzursuzluk çıkarma huyu vardı.
Twohey’nin bir araya getirdiği bulguların en önemlisi, Ivana’nın tecavüz suçlamasının da ötesinde olan birkaç cinsel saldırı suçlamasıydı. Eski bir Miss Utah güzellik kraliçesi, Trump’ın 1997’de Miss USA yarışmasının galasında ve daha sonra ofisinde olası bir mankenlik kariyerini konuştukları sırada kendisini iki kez zorla dudaklarından öptüğünü detaylarıyla anlatmıştı.
Geçmişte açılmış iki davada, güzellik yarışmasının eski iş ortaklarından biri, Trump’ın Plaza Otel’deki bir iş yemeği sırasında kendisini masanın altından elle taciz ettiğini ve başka bir iş toplantısında da kendisini ayrı bir odaya götürerek zorla “öptüğünü, okşadığını ve alıkoyarak gitmesine izin vermediğini” söylemişti.
Eski bir güzellik yarışması adayı, Megan’a, Trump’ın Palm Beach malikânesinde kendisini elle taciz ederek odadan kaçmasına ve panikle babasını aramasına sebep olduğunu söylediğinde, bir meslektaşı farklı bir ülkede yaşayan bu adama ulaşmaya çalışmıştı.
TRUMP: ‘HAYIR, YAPMADIM!’
Birçok kadının suçlamalarının birinci ağızdan anlatıldığı makale, 14 Mayıs 2016 Cumartesi günü (ABD Doğu Yaz Saatiyle) yayımlandı ve o yılın Times’ta en çok okunan siyasi makalesi haline geldi. Kendisiyle ilgili tüm eleştirel haberlere acımasızca saldırmasıyla bilinen Trump’ın tüm hafta sonu makaleyle ilgili hiçbir şey söylememesi, haberin gücünün bir göstergesi olarak kabul edildi.
Twohey ile Barbaro, başkan adayıyla yayın öncesi uzun bir röportaj yapmıştı ve Trump kadınlara her zaman saygı çerçevesinde davrandığı konusunda ısrar etmiş, ahlaksız davrandığı iddialarının hepsini yalanlamıştı.
Bu arada destekçileri de sosyal medyada, e-postalarda, öfkeli telefon görüşmelerinde doğrudan Twohey ile Barbaro’ya saldırmaya başlamışlardı. Sağ kanat haberlerinin gösterişli kralı Bill O’Reilly’nin ekibi Megan’ı tekrar tekrar arayarak itibarını zedeleyecek bir şeymiş gibi, “Feminist misiniz?” diye soruyorlardı.
Peki, başka kadınların da zorla öpülme, ellenme veya daha kötü suçlamaları var mıydı? Megan telefonda bir kaynakla görüşür. Washington Post, dedikodu programı Access Hollywood’un 2005’te kaydettiği, içinde Trump’ın kadınlara karşı saldırılarıyla övündüğü bir ses kaydının bir bölümünü bulmuştur: “Güzellere otomatik olarak kapılıyorum; birden öpmeye başlıyorum... Beklemiyorum bile. Ki siz bir yıldızsanız, izin veriyorlar. İstediğiniz her şeyi yapabiliyorsunuz... Bacak aralarından avuçlayabiliyorsunuz. Ne isterseniz yapabiliyorsunuz.”
Sonra ne mi olur? Trump söyledikleri için önce özür diler ardından da Access Hollywood kaydında söylediklerinin yalnızca soyunma odası muhabbeti olduğu konusunda ısrar eder. İki gün sonra, 9 Ekim’deki başkanlık münazarası sırasında ise o güne dek herhangi bir kadını izni olmaksızın öptüğünü veya vücutlarının müstehcen bölümlerini avuçladığını inkâr eder. “Hayır, yapmadım” der!
JESSICA LEEDS VE RACHEL CROOKS
Bu sırada Twohey ile Barbaro’nun, Trump’ın ses kaydında söylediklerinin kendi deneyimleriyle örtüştüğünü anlatan iki diğer kadının yer aldığı yeni makalesi de neredeyse hazırdır. Hem yetmiş iki yaşında eski bir borsacı olan bir büyükanne, Jessica Leeds, hem de otuz üç yaşında, Green Springs, Ohio’da yükseköğrenim yönetimi alanında bir doktora adayı olan Rachel Crooks, Times’a suçlamalarını anlattıkları birer e-posta gönderirler.
Buna göre Leeds, 1980’lerin başında Dallas’tan New York’a giden bir uçakta bir gazete kâğıdı firmasının satış temsilcisi olarak seyahat ederken yan koltuğunda Donald Trump oturuyordu. Leeds’in iddiasına göre, Trump uçak kalktıktan bir süre sonra ona doğru eğilmiş, göğüslerini avuçlamış ve elini eteğinin altına sokmaya çalışmıştı. E-postasında, “Üstüme çullanmıştı, elleri her yerdeydi” diye yazarak ekonomi bölümündeki bir koltuğa kaçtığını anlatır Leeds.
Crooks ise sözlerine 2005’te New York’a taşındığını söyleyerek başlar. Trump Tower’ın yirmi dördüncü katındaki The Trump Organization şirketiyle işbirliği yapan bir gayrimenkul geliştirme firmasında sekreter olarak işe girmiştir. Bir gün ofisinin önünde asansör bekleyen Trump’ın yanına gidip kendini tanıtmak ve tokalaşmak için elini uzatmıştır. Elini bırakmadığını söyler. Trump, onu yanaklarından öpmüş, sonra da dudaklarına eğilerek sertçe bastırmıştır. O zamanlar yirmi iki yaşındadır. “Bay Trump’ın beni bu şekilde üzerime gelebilecek kadar önemsiz biri gibi görmesine çok sinirlenmiştim” diye yazar. Hem Leeds hem de Crooks telefonda Megan’a resmi açıklama yapmaya hazır olduklarını söyler.
TRUMP’TAN TWOHEY’E: ‘İĞRENÇSİN!’
Son aşama, suçlamaları Trump’ın ekibine göndermektir. Megan Twohey e-postasını sürekli kontrol ederek Trump’ın bir sözcüsünden üstünkörü bir inkâr beklerken telefonu çalar. Arayan Trump’tı! Saldırıya geçmişti! Ona göre Leeds ile Crooks yalan söylüyorlardı. Onların kim olduklarını bile bilmiyordu. Eğer böyle şeyler yapmışsa neden polise şikâyet etmemişlerdi?
Megan kadınların onu tanıdıklarını iddia etmediklerini, kendisiyle yalnızca şans eseri etkileşimleri olduğunu açıklar. Eski Miss Utah’ın ve bir kereliğine güzellik yarışması iş ortaklığını yaptığı kişinin suçlamalarını anımsatır. Trump sinirden köpürerek hedef değiştirir. Ona göre bu kadınların ifadelerini New York Times uydurmuştur. Eğer yayımlanırsa dava açacaktır.
Twohey durmaz; peki ya daha yeni ortaya çıkan Access Hollywood kaydına ne diyecektir? Övündüğü o şeyleri yapıp yapmadığını tekrar sorar. Trump, “Bunları yapmıyorum” diye sesini yükseltir: “Yapmıyorum. Onlar soyunma odası muhabbetiydi.” Ve öfke kusmaya başlar: “İğrençsin!. İğrenç bir insansın.”
Trump dakikalar sonra bir seçim mitingi için Florida’da sahneye çıkar, seyircilerinin yüksek dozda enerjisini ve öfkesini gazetecilere yöneltmeye başlar: “Yozlaşmış medya size, Amerikalılara karşı birlik oluyor. Ve iftiracı, karalayıcı, korkunç, gerçek anlamda adaletsiz olduğunu da söylemeliyim. Fakat bu sistemi yeneceğiz.”
KADINLAR, TRUMP’A KARŞI AYAKTA!
Seçim Günü’ne dört haftadan az zaman kalmıştır. Cumhuriyetçi Meclis Sözcüsü, Access Hollywood kaydından bıktığını söyler. Senatör John McCain desteğini çekmişti. Başkan yardımcısı adayı vali Mike Pence, Trump ailesi için dua ettiğini ifade eder. Cumhuriyetçilerin bazıları adaylığını geri çekmesi gerektiğinde ısrar eder.
Trump’a karşı suçlamalarını sunmak için başka kadınlar da öne çıkar. Kadınlardan biri arkadaşlarıyla bir gece kulübündeydi. Diğeri The Apprentice yarışmasındaki eski bir yarışmacıydı. Üçüncü ise Trump’ın üçüncü eşi Melania’yla ilk evlilik yıl dönümününe ilişkin bir aşk hikâyesi haberi yazmak üzere görevlendirilmiş bir muhabirdi.
Hikâyelerinin bazıları özünde Megan’ın yaptığı haberlerle aynıydı. Söylenilene göre, Trump onlara dokunmuş, elle taciz etmiş, okşamış veya duvarlara dayayarak kalçalarını ya da cinsel organını üstlerine bastırmıştı.
Crooks’la Leeds’in dikkatlice haber yapılan hikâyeleri diğer suçlamalarla birlikte ortalıkta dolaşırken, Trump da sert inkârlardan şiddetli saldırılara geçmişti. Onu suçlayanlar yalan söylüyorlardı. Şöhret peşindeydiler. Hillary Clinton için çalışıyorlardı. Onun dikkatini çekemeyecek kadar çirkin ve sevimsiz kişilerdi. Onları dava edecekti.
Destekçileri ise onun gösterdiği hedeflere karşı bir kez daha harekete geçtiler. Fox Business sunucusu Lou Dobbs, Jessica Leeds’in telefon numarası ve adresinin paylaşıldığı muhafazakâr bir haber sitesinin bağlantısını Twitter’daki bir gönderisine ekleyerek Clinton Vakfı için çalıştığı asılsız iddiasıyla beraber, sayıları neredeyse bir milyonu bulan takipçileriyle paylaştı.
Leeds kolay kolay korkmuyordu; öte yandan Crooks endişeliydi. Ohio’daki evinin bahçesine üşüşen gazeteciler yüzünden evden çıkamıyordu. Trump trolleri ve gönderdikleri mesajlar yüzünden internete de giremiyordu: “Çok çirkinsin. Para için yapıyorsun. Birileri kafana silah dayayıp bu ülkeye iyilik yapmalı.”
#KadınlarNedenŞikâyetçiOlmuyor
Facebook’ta biri kendini onun bir aile dostu olarak tanıtıp Trump hakkında yalan söylediğini iddia etmişti. Crooks’un adı internette aratıldığında bu gönderi en üstte çıkıyordu. Aynı şekilde Crooks’un hiç adını duymadığı bir adam, daha önce çalışmadığı bir şirkette hırsızlık yaptığını iddia etmişti.
Megan da saldırı altındaydı. Trump destekçilerinin tehditleri hem telefonuna hem de bilgisayarına geliyordu. Ona tecavüz edip öldüreceğini ve cesedini Hudson Nehri’ne atacağını söyleyen bir adamdan defalarca isimsiz mesaj aldıktan sonra Times güvenliğini uyarmıştı.
Trump ise dava açmakla tehdit ediyordu. Avukatı, Baquet’ye Leeds’le Crooks’un iddialarını geri çekmesini söylediği bir mektup göndermiş, Trump ekibi de daha sonra bunu halka açık bir şekilde yayımlamıştı. “Bunu yapmazsanız müvekkilimin tüm çözüm yöntemlerini kullanmaktan başka bir seçeneği kalmayacaktır” diye yazmıştı.
New York Times’ta gazetecilere karşı korumacılığıyla sevilen başkan yardımcısı ve genel danışmanlık asistanı David McCraw, aynı şiddette bir cevap gönderdi. Cevabında, “Okuyucularımızı susturmak yalnızca onlara değil, demokrasinin kendisine karşı kötülük olurdu” diye yazmıştı. Dava açması için Trump’a neredeyse meydan okuyordu. “Eğer Amerikalı vatandaşların bu kadınların söyleyeceklerini duymaya hakkı olmadığını ve bu ülkenin anayasasının kendisine karşı gelmeye veya eleştirmeye cüret edenleri susturması ya da cezalandırması gerektiğini düşünüyorsa, mahkemenin ona çekidüzen vermesi fırsatını seve seve kabul ederiz.”
Times mektubu internet sitesinde yayımladığında haber anında patladı. Seçimden önceki haftalarda birçok kadın, internette #KadınlarNedenŞikâyetçiOlmuyor gibi etiketlerle kendilerine benzer şeyler yapan erkeklerle ilgili konuşmaya başlamıştı. Aralarında stüdyo amirinin kendisine tecavüz ettiğine dair tweetler atan Rose McGowan da vardı.
TRUMP ZİRVEYE, WEINSTEIN DİBE!
Trump’ın Başkan seçilmesinden sonraki nisan ayında Megan ve Jodi, Weinstein soruşturmasının başlatılmasına doğrudan sebep olan bir dizi gelişmeyi hayranlıkla izlerler. Sağ görüşlü televizyon sunucusu Bill O’Reilly, gücünün tam da zirvesindeyken, Times onun ve şirketinin tekrar eden cinsel saldırı suçlamalarını örtbas edişini ortaya çıkardıktan sonra, Fox News Network’teki işini kaybetmiştir.
Emily Steel’le Michael Schmidt tarafından hazırlanan makalenin yapım aşaması sekiz ay sürmüş ve O’Reilly’nin, kendisini sözlü şiddet, müstehcen davranışlar ve istenmeyen yaklaşımlarla suçlayan en az beş kadınla anlaşmalar imzaladığını kanıtlamıştır. O’Reilly ve Fox News, o dönemde kadınları susturmak için toplam 13 milyon dolar gibi bir para ödemişlerdir; bu, Amerika’nın en ünlü feminizm eleştirmenlerinden birinin yüklü miktardaki gizli ödemesidir.
Bu hikâyedeki kadınlardan yalnızca bir tanesi suçlamalarını kayda geçirmiştir: O’Reilly’nin yardımcı yazarlarından biri olmak gibi kazançlı bir teklifi, onunla otel odasına gitmeyi reddettikten sonra kaybeden eski bir konuk, Wendy Walsh.
Hikâyedeki çoğu kadının, O’Reilly veya haber kanalıyla anlaşma imzaladıklarından konuşmaları yasaktı. Olan bitenlerle ilgili bir daha asla konuşmamak için yüklü miktarda para kabul etmişlerdi. Ancak Steel’le Schmidt çok önemli bir şeyin farkına varmışlardı: Bu kadar karmaşık para transferleri asla gizli olamazdı.
Ödemelerin tamamı O’Reilly’ye yönlendirilen suçlamaların hikâyesini anlatan hukuki ve finansal bir yol haritası çiziyordu. Anlaşmalar hikâyenin ortaya çıkmasına engel olmamış, hikâyenin kendisi haline gelmişti; işlenmiş bu sözde suçları aydınlatan bir örtbas etme hikâyesi. Bu, cinsel taciz haberciliğinde yeni bir yöntemdi.
GÜÇ DİNAMİKLERİ TERSİNE DÖNERSE!
Birkaç gün içerisinde Mercedes-Benz ve Allstate gibi reklamverenler O’Reilly’nin programından çekilir. Daha da önemlisi Fox’taki diğer kadınlar da sunucunun kendilerine karşı davranışlarından şikâyetçi olmaya başlar.
19 Nisanda, Times makalesinin yayımlanmasının üzerinden üç hafta bile geçmemişken O’Reilly kovulur.
Hem o hem de Cumhuriyetçi kudret simsarı ve parti ağının mimarı Roger Ailes işini kaybetmiştir; bunun sebebi kadınlara karşı uygunsuz davranışları değil -Fox bunlardan zaten haberdardı- bu iddiaların halka açılmasıdır. Bu olayın ikinci kez olması hikâyeyi daha da şaşırtıcı hale getirir. Adeta güç dinamiklerinin bir anlık tersine dönmesi gibiydi.
O’Reilly’nin kovulmasından birkaç gün sonra Rebecca Corbett, Jodi’den iki sorunun cevabını aramasını istemişti. Birincisi, Amerikan hayatında kadınlara karşı istismarcı davranışlarda bulunmuş başka güçlü erkekler olup olmadığıydı.
HOLLYWOOD SIRLARI
Haziran 2017’de Weinstein’in araştırmaları devam ederken Jodi Kantor, Fransa’da yakın zamanda yapılan Cannes Film Festivali’nden fotoğraflara bakıyordu. Nicole Kidman, Jessica Chastain, Salma Hayek, Charlize Theron ve Marion Cotillard kameralara poz vermişti. Acaba onlardan herhangi birinin de Weinstein’in kurbanlarından biri olma ihtimali var mıydı? Başkalarının yaşadıklarıyla ilgili neler biliyorlardı?
2015’te Variety’e verdiği röportajda bir yapımcı tarafından cinsel tacize uğradığını anlatan Ashley Judd başta olmak üzere, Weinstein’in filmlerinde yer almış kadınların şahsi e-posta adreslerini ve telefon numaralarını aramaya başlar.
Weinstein’in eski çalışanları ise daha erişilebilirlerdi ancak çoğu konuşmayı reddederler. Eski çalışanlardan bazılarına göre ise Harvey Weinstein’in cinsel hayatı onun özelini ilgilendiren bir meseledir. Kadınların rol karşılığında “mülakat koltuğuna” (Los Angeles’ta film galalarının sıklıkla yapıldığı eski Çin sinemalarının olduğu yerde, sanki bu meselenin altı çiziliyormuşçasına gerçek bir mülakat koltuğu heykeli bulunuyor) oturmalarının, yani yapımcının ve yönetmenin isteklerine boyun eğmelerinin Hollywood’un kendisi kadar eski, sektörün nahoş ama daimi bir parçası olduğunu söylerler.
Pek çoğu Weinstein’in kadınlara nasıl davrandığını anlatırken aynı ibareyi kullanır, kadınlardan bahsederken, bir pandomim anlatıyormuş gibi, “Şey, Weinstein onu koltuğun etrafında biraz kovalamış olabilir” şeklinde aktarırlar. Weinstein’in kadınlara yaptıklarının yıllardır bilinen bir sır olduğunu söylerler.
ASHLEY JUDD
Jodi zamanla birkaç diğer tanınmış aktrise ulaşmaya başlar. Pek çoğunun anlattığına göre, Hollywood’un başı bu yaygın cinsel tacizler yüzünden zaten beladaydı. Daryl Hannah, Weinstein tarafından mağdur edildiğini söylese de detay veremeyecek kadar korkuyordu. Herkes ‘hayır’ diyordu.
Derken Ashley Judd’a ulaşabildiler. Onun Weinstein hakkında anlatacağı kişisel bir hikâyesi vardı. 1996’da yirmili yaşlarının sonlarında Büyük Hesaplaşma ve Öldürme Zamanı gibi filmlerde yıldızlaşıyorken, Los Angeles’daki bir etkinlikte Weinstein’le tanışmıştı.
Yapımcı görüşme teklifinde bulunduğunda Judd iş görüşmesi yapacaklarını sanmıştı. Beverly Hills Oteli’nin Polo Lounge restoranında buluşmayı kararlaştırdıklarını anımsıyordu. Otele vardığında Weinstein’le buluşmak üzere içerisinde buza yatırılmış bir şişe şampanyanın olduğu süit odasına yönlendirilmişti. Sadece birkaç yudum almıştı. Weinstein’in isteklerinden kuşku duymuştu, “Olabildiğince hızlı bir şekilde oradan çıktım” diyordu.
Günler sonra, bu kez Beverly Hills’teki Peninsula Oteli’nde olmak üzere başka bir davet gönderilmişti. Judd sabahın çok erken saatlerinde yapılacak bir sohbetin daha güvenli olacağını düşünerek kabul etmişti.
Resepsiyondaki görevliler kendisine restoran yerine Weinstein’in süitinde buluşacaklarını söylediklerinde rahatsız olmuştu.
Jodi’ye anlattığına göre, odaya vardığında Weinstein bornozla duruyordu, ki bu Judd’ın kesinlikle beklemediği bir şeydi. Judd’a masaj yapmak istemişti. Fakat reddedilmişti. Omuzlarını ovmayı önererek karşılık vermişti. Judd onu da reddetmişti. Sonra kendisine o gün giyeceği bir giysi seçmesini isteyerek elbise odasına yönlendirmişti. Sonra da banyoya. Judd, yirmi yıl sonra bile, otel odasını gözünün önüne getirebildiğini söylüyordu.
Weinstein’in ricalarının daha da açık bir şekilde cinsel içerikli olmaya başladığını söylüyordu. Her birini reddetmişti fakat o ısrarlarına devam etmişti. “Ben pek çok şekilde ve pek çok kez hayır dedim, o ise her defasında daha da yapışkan sorularla üzerime geldi” dedi. Bir tür pazarlık yapıyorlarmış gibi, teklifini sonunda Judd’ın kendisini duş alırken izlemesi talebine kadar vardırmıştı.
Weinstein’den uzaklaşmanın bir yolunu bulması, bir kaçış stratejisi oluşturması gerekiyordu. “Seninle bir anlaşma yapacağım Harvey” dediğini hatırlıyordu. “Miramax’in bir filmiyle Akademi Ödülü aldığım gün, sana oral seks yapacağım” demişti çıkmadan önce.
Birkaç yıl sonra, Meksikalı sanatçı Frida Kahlo’yu oynayacak film yıldızı Salma Hayek’in isteğiyle Frida filmi için Miramax’ten rol almıştı (Weinstein’e karşı ihtiyatlıydı ancak Hayek’e yardım etmek istemişti). Meksika’da çekimlerdeyken bir gün Weinstein oradan geçerken diğerlerini samimi bir şekilde selamlasa da Judd kendisine neredeyse selam bile vermediğini hatırlıyordu.
Weinstein gittikten sonra, Los Angeles’taki otel odasında olanları diğer iki kadına anlattı. Kadınlar, Weinstein’in olayının bu olduğunu söylediler. Her zaman bu tarz tekliflerde bulunuyordu. Onlara da benzer şeyler yapmıştı.
Haziran 2017’de Ashley Judd, hâlâ Harvey Weinstein’i halka açık bir şekilde suçlayıp suçlamamak konusunda emin değildir. Davranışlarının hesabını sormayı bir kere denemiştir. 2015’te Weinstein’in, Hayek ya da Golino’nun isimlerini vermeden, belki bir şeyleri tetiklemesi, belki de diğerlerini bir araya getirecek bir dalgalanma olması umuduyla Variety dergisine beyanda bulunmuştur fakat beklenen gerçekleşmemiş; kısa ve sansasyonel ilgi patlamasında yüzler Weinstein’e değil, Judd’a çevrilmiştir.
GWYNETH PALTROW
Aktrislerden gelen dönüşlerin oranı hâlâ düşük olsa da haziran ayının sonuna doğru Gwyneth Paltrow konuşmak ister. Kendisi Weinstein’in altın kızı, başyıldızlarından biridir ve yirmi yıl sonrasında bile oyunculuk kariyeri hâlâ ona bağlıdır. Paltrow, 1999’da Âşık Shakespeare’deki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü’nü kazandığı zaman Weinstein yanı başında gururla duruyordu. Filmi yapan ve yıldızı yaratan kendisiydi. O zamanlar Paltrow’un lakabı Miramax’ın Süper Leydisi’ydi.
Telefon görüşmesinde, yayınlamamak kaydıyla konuşacağını söyler ve Weinstein’le ilişkisinin bilinmeyen yüzünü Jodi Kantor ile paylaşır. 1994 ya da 1995’te, Paltrow yirmi iki yaşındayken, Toronto Film Festivali’nde bir asansörde tanışmışlardı. Kariyerinin başındaydı. Seçmelere katılmaktaydı. Weinstein asansördeyken Paltrow’a hemen oracıkta güvenoyunu vermiş ve çok geçmeden iki film önermişti. Ve Paltrow şehir merkezindeki Miramax ailesine katıldı. “Yuvamdaymış gibi hissetmiştim” der Jodi Kantor’a.
O zamanlar kendisinden çok daha ünlü olan Brad Pitt’le ilişkisi vardır. Emma’nın çekimleri başlamadan önce menajerlerinden Beverly Hills’deki Peninsula Oteli’nde Weinstein’le buluşması gerektiğini söyleyen bir faks almıştır. Bu, Judd’ın da bahsettiği aynı oteldi. Paltrow’un sonrası için anlattıkları da Judd’ın hikâyesiyle benzeşiyordu.
Toplantı rutin görünüyordu ve mahremiyet gereği otelin bir süitinde yapılıyordu. “Kendimi hemen oraya attım, golden retriever köpeği gibi Harvey’yi gördüğüm için çok mutluydum” der Paltrow. Anlattıklarına göre önce iş konuşmuşlardı. Fakat Weinstein konuyu Paltrow’a eliyle dokunarak kapatmış ve yatak odasına gidip birbirlerine masaj yapmalarını istemişti.
Şok olmuştur, izin isteyerek fakat “Weinstein’in de yanlış bir şey yapmış olduğunu düşünmeyeceği bir biçimde” dışarı çıktığını söyler. Çıkar çıkmaz olanları Brad Pitt’e, sonrasında birkaç arkadaşına, ailesine ve menajerine anlatır.
Haftalar sonra Paltrow’la Pitt, Weinstein’le aynı film galasına katıldıklarında Pitt, Weinstein’le yüzleşip ellerini kendisine saklamasını söylemiştir. New York’a döndüğünde ise Paltrow, Weinstein tarafından aranır ve tehdit edilir: “‘Kariyerini mahvedeceğim’!. “Bir hiçtim, daha çocuktum, bana iş verilmişti. Taş kesilmiştim, beni kovacağını sandım” der Jodi Kantor’a.
‘H-BOMBASI’!
Hollywood’un değerler sisteminin, şikâyetleri yutmak ve böylesine bir tavır takınmak olduğunu söyler. Karşılaştığının daha sistematik veya daha büyük bir şeyin parçası olduğunu düşünmemiştir.
Paltrow’un tanıdığı Miramax çalışanları da Weinstein’in iniş çıkışlarının korkusuyla yaşıyorlardır. Öyle ki Weinstein gelirken birbirlerini, “H-bombası, H-bombası geliyor!” (Termonükleer bir silah olan hidrojen bombasına gönderme) diye uyardıklarını dile getirirler.
Paltrow ilk çocuğuna hamile kalana kadar sessizce kendisini yapımcıdan uzaklaştırır. Yapımcının annesi ve Miramax’in sevilen figürü Miriam Weinstein 2016’da hayatını kaybettiğinde Paltrow yapımcıya kısa bir başsağlığı e-postası gönderene kadar aralarındaki ilişki değişmemiştir. Weinstein’in e-postasını cenaze töreninde yüksek sesle okuması ve hemen sonrasında da teşekkür etmek için araması Paltrow’u şaşırtmıştır.
Fakat bu inceliklerinin ardından, Paltrow’un üzerinde tekrardan baskı kurmaya başlamıştır. Weinstein, Paltrow’a ellerinde hiçbir şey olmadığını söylemişti. Yıllar öncesinde de Peninsula’da olanlar hakkında konuşmaması için Paltrow’dan söz vermesini istemişti. Kantor’a hikâyesinin artık ortaya çıkması gerektiğini söyler.
Jodi Kantor, 15 Temmuz Cumartesi günü telefonuna baktığında, Paltrow’dan gelen bir sürü panik dolu mesaj ve cevapsız aramayla karşılaşır. Buna göre Harvey Weinstein, Paltrow’un Hamptons’daki evinin oturma odasında bekliyordu. Paltrow ise ondan kaçınmak için üst kattaki banyoda saklanıyordu. Paltrow, Weinstein’in mesaj vermeye çalıştığına emindi, seni izliyorum, diyordu. Paltrow da Jodi’ye ne yapması gerektiğini soruyordu.
Paltrow, Weinstein’e gel demenin ve partideki kalabalıkta kaybolmasını umut etmenin en iyi seçenek olduğuna karar verdi. Fakat Weinstein erkenden gelmişti; muhtemelen yıldızla özel olarak konuşmak isteyecekti. Jodi kilometrelerce öteden Paltrow’un plana sadık kalmasını diliyordu. Partiden sonra Paltrow aradı: Parti herhangi bir aksilik olmadan sonlanmıştı. Yıldız oyuncu, asistanını yanından ayırmamıştı.
İHBAR YAĞMURU VE #ME TOO!
Weinstein’in hikâyesi dünyanın dört bir yanından pek çok kadının benzer deneyimlerini paylaşmasına engel
olan gizliliği kırar nitelikteydi. Cinsel taciz ve istismarla ilgili konuşmalardaki artış artık takdir görüyor, utanç duyulacak veya haince bir davranış olarak algılanmıyordu. Makale, bu tür davranışların işverenler için büyük bir risk taşıdığını anlatan uyarıcı bir haber oldu. Hepsinden öte Weinstein’inki gibi suçların tartışmasız biçimde yanlış olduğuna ve asla tolere edilmemesi gerektiğine dair yükselen bir birlik oluştu.
Weinstein’le ilgili ilk makalenin yayımlanmasını takip eden haftalarda Times ve diğer haber merkezleri oldukça yüksek sayıda ihbar almaya; ABD ve diğer ülkelerdeki kadınların neler yaşadıklarını anlatan karmakarışık, incelenmemiş, korkutucu hikâyelerini duymaya başladılar. Bu araştırmalar tüm gazetecilik dünyasında temel birer proje haline geldi.
Times’ın cinsel taciz ekibi büyüyerek garsonların, balerinlerin, ev ve fabrika çalışanlarının, Google personelinin, mankenlerin, gardiyanların ve diğer pek çok meslek sahiplerinin hikâyelerini araştırmaya başladı. Jodi, komedi devi Louis C.K. hakkında bir ihbar aldıktan sonra iş arkadaşıyla birlikte beş farklı kadının onun aleyhindeki ifadelerini aldı; komedyen yakında çıkacak filminin dağıtım haklarını, televizyon kanalının desteğini, menajerini, müdürünü ve yayımcısını kaybetti.
DEĞİŞİMİN SIRRI!
Aynı yıl sonbaharda yaşamın her alanından pek çok kadın sosyal medya hesaplarında #MeToo hikâyelerini paylaşarak kendi iradeleriyle yeni bir tür dayanışma başlattı. Değişimin sırrı yeni bir tür güvenilirliğin oluşmasıydı: Hikâyelerini anlatmanın belirli eylemlere dönüşeceğine inandıkları zaman daha fazla sayıda kadın rahatça konuşuyordu.
İşletmeler ve diğer kurumlar liderlerini sorguya çekip kovmaya başladı. Uzun zamandır saklı kalan suçlamalara ilişkin eyalet yasalarına itirazlar başladı. Stockholm sokakları protestocu kalabalıklarla doldu. Birleşik Krallık Savunma Bakanı istifa etti.
Sarsılmaz derecede güçlü görünen erkeklerin profesyonel yaşamlarından bir anda koparıldığı örnekler görülüyordu: Televizyon sunucuları Charlie Rose’la Matt Lauer, ünlü şef Mario Batali. Patronların cinsel ilişki teklifinde bulunması, şirketlerde taciz ve istismarı gizli tutan uzlaşma politikaları gibi ve hatta okul koridorlarında sutyen kopçası çekme şakalarıyla filmlerde erkek kahramanların kadınlardan faydalandığı sahnelere gülmek gibi küçük davranışlar dahil olmak üzere, önceden tolere edilen uygulamaların yanlış olduğuna ilişkin fikir birlikleri artıyordu.
Weinstein-sonrası hesaplaşmalar ilk aylarda genellikle yandaş politikacılarla başladı: Cumhuriyetçiler de Demokratlar da düşüşe geçti. Clarence Thomas, Bill Clinton ve Donald Trump’a karşı suçlamalarda olduğu gibi, yandaş çevrelerin fikir ayrılıklarının tartışıldığı ve sonunda gerçek ahlaki hesaplaşmalar yerine kutsal savaşlara benzer sonuçları olan o eski, depresif düzene yeni bir alternatif gelmiş gibiydi.
TRUMP VE WEINSTEIN ORTAKLIĞI!
O sıralarda Stormy Daniels adındaki bir kadını aramak için Los Angeles’ta yapılacak porno sektörü ödül törenine katılmak üzere yeni bir habercilik yolculuğuna çıkılıyordu. Trump’ın başkanlık yarışı sırasında kendisiyle olan kaçamak ilişkisini ifşa etmemesi için Daniels’la gizlilik anlaşması imzaladığına dair kanıtlar toplamaya çalışan ekibin içerisinde, Kadın Dedi ki - #MeToo Akımını Başlatan Cinsel Taciz Hikâyesinin Açığa Çıkışı kitabını Jodi Kantor ile birlikte yazan Megan Twohey de vardı.
Trump ve Weinstein haberleri başka bir noktada da bir araya geliyordu: Bu iki adamın da kadınlarla ilgili kendilerine zarar verebilecek haberleri gizlemek için National Enquirer gazetesinin bir alt kuruluşu olan American Media Inc. şirketini kullandıkları ortaya çıktı. American Media Inc. 2016’da da Trump’la ilgili bir başka iddianın haklarını satın alarak gizlemişti. Benzer dönemlerde şirketin yöneticileri muhabirlerine Weinstein’i suçlayan kişilerin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarması için talimat vermişti.
MAHKEME...
Jodi ve Megan, Weinstein’le ilgili ilk yazılarını yayımladıktan yedi ay sonra Manhattan’da bir mahkeme salonuna gittiler. O sabahı karakolda kayıt yaptırarak, parmak izi vererek ve sabıka fotoğrafı çektirerek geçiren Weinstein’i bekliyorlardı.
Yapımcı işini ve şöhretini çoktan kaybetmişti. Fakat o gün nihayet her şeyin sorumluluğuyla yüzleşecekti. Davalı kısmında, diğer sıradan davalıların yanında duruyordu. Weinstein kolları cüssesine uyacak şekilde arkadan üç kelepçeyle bağlanmıştı ve biri kadın olmak üzere iki dedektif tarafından getiriliyordu.
Hâkim davanın başlamasını emrettiğinde suçlamaları listeleyen kadın savcının sesi yankılandı: “Sayın yargıç, davalı iki ayrı zoraki saldırı sebebiyle iki şiddetli B suçundan (New York eyalet yasalarındaki cezai suçlar A, B, C, D ve E kategorilerine ayrılmış olup şiddet içeren B tipi suçlar arasında birinci derece saldırı, birinci derece tecavüz ve bir çocuğa yönelik cinsel saldırı gibi suçlar bulunmaktadır) mahkemeye getirilmiştir.”
Sert geçen birkaç dakika içerisinde Weinstein bir kadına tecavüz etmekle, başka bir kadını ise cinsel bir suç sayılan oral sekse zorlamakla suçlandı. Bir milyon dolar kefalet verilmeden önce pasaportunu teslim ederek özgürlüğünün kısıtlanmasına razı oldu.
Mahkemenin sonucunu tahmin etmek mümkün değildi. Weinstein cinsel saldırı suçundan yargılanamıyordu. Bu sivil bir suç olurdu ve pek çok kadın aleyhine dava açmış olsa da bunların nasıl sonuçlanacağı belli değildi. Yapımcıya karşı en ciddi suçlamaların bir kısmı o gün atfedilmemişti ve New York eyaletinin sınırlarının dışında kaldığı için mahkemeye taşınamayacaktı.
Kurban olduklarını iddia eden diğerleri, kendilerini korumak için ya da tutuklanacağından umutlu olmadıklarından yetkililerle işbirliği yapmayı tercih etmediler. Cinsel suçların mahkemede değerlendirilmesi oldukça zordu ve Weinstein’in savunma avukatı temize çıkacağına söz veriyordu.
Fakat sonunda savcılar nihayet Weinstein’i karşılarına alabilmişlerdi. Weinstein’i 1970’lerde kendisini oral seks yapmaya zorlamakla suçlayan Cynthia Burr, Times’a, “Şimdi herkese yaşattığı duyguları kendisi yaşıyor” dedi. “Küçük düşürülme, değersizlik, korku, zayıflık, yalnızlık, kayıp, acı çekme ve utanç. Ve daha yolun başında.”
Mahkemedeki günün son dakikalarında Weinstein’i takip edebilmek amacıyla ona kalın bir elektronik ayak bileği kelepçesi verildi. Kaçınılmaz olan sonuna direnmek için isyan etse de sonrasında pes etti. Mahkeme salonundan çıktığında sersemlemiş görünüyordu.
#KendimiDüşürdüğümDurum!
Harvey Weinstein araştırmasında çalışan ana ekip Los Angeles’taki buluşmadan tam bir yıl sonra, kış mevsiminin sonuna doğru bir sabah aceleyle bilgisayarları açık bir şekilde gazetede toplanır. New York’taki Harvey Weinstein mahkemesinin jürisi kararını açıklamak üzeredir.
Gazetecilerden oluşan grubun neler olacağı hakkında hiçbir fikri yoktu çünkü Weinstein’i davranışlarından hukuken sorumlu tutma yönündeki çabalar açıkçası değişim hareketine karşın pek de iyi gitmiyordu.
Şubat 2020’deki o güne dek neredeyse yüz kadın, yapımcıyı tacizden tecavüze kadar uzanan suçlarla halka açık bir biçimde suçlamıştı. Fakat suçlamaların büyük bir çoğunluğu ya ceza verilemeyecek kadar eski tarihlere dayanıyor ya da suç niteliği taşımayan istismarcı davranışlardan oluşuyordu. Savcılar, Los Angeles’ta Weinstein aleyhine dava açmıştı ama hâlâ bu davanın tüm detayları bilinmiyordu.
Düzinelerce sözde kurban, Weinstein’i dava etmekte, onu nihayet davranışlarından sorumlu tutmaya çalışmaktaydı fakat sigorta şirketleri, ancak teklif edilen 25 milyon dolar değerindeki uzlaşma ücretiyle masrafları karşılayacağını söylüyordu. Uygunsuz davranışlarının hiçbirini itiraf etmesine gerek kalmayacaktı.
Weinstein kadın bir avukat seçmeye özen göstermişti ve seçtiği kişi, Donna Rotunno, bu geri tepmeye ilişkin küstah ve kışkırtıcı bir sözcü haline gelmişti. Megan birkaç hafta önce dava devam ettiği sırada New York Times’ın podcast’inde yaptığı röportajda Rotunno’ya hiç cinsel saldırıya uğrayıp uğramadığını sormuştu. “Uğramadım” demişti, “çünkü kendimi asla böyle bir duruma düşürmem.”
Tepki katlanarak arttı. Cinsel saldırı kurbanları #KendimiDüşürdüğümDurum etiketini kullanarak saldırıya uğradıkları durumları paylaşıp başlarına gelen olaylardan hiçbir şekilde sorumlu olmadıklarının altını çizmişlerdi.
SÜPERMEN’İN (!) SONU!
Duruşma #MeToo hareketinin gerçek bir sınavı olamayacak kadar dar kapsamlı olsa da böyle kabul ediliyordu. Hareketin kilit ismi olan Weinstein suçlu bulunmazsa, bu, meydana gelen bunca sosyal değişim açısından ne anlama gelecekti? Weinstein temize çıkarılırsa, davranışlarından sorumlu tutulacağı tek kaynağın gazetecilik olacağının da farkındaydılar:
“Suçlu kelimesini duyduk. İki kez. Weinstein, Mann’le Haley’ye tecavüz etmekten suçlu bulunmuş, diğer suçlardan beraat etmiş ve cezasını beklemek üzere doğrudan hapishaneye gönderilmişti. Savcılar hangi cinsel suç kurbanlarının cezai yargı hakkı bulunacağı konusunda sınırları zorlamış ve kazanmışlardı. Jüri kadınlara inanarak onların lehine karar vermişti. Gazetede başlayan bu kültürel hareket mahkeme salonuna doğru ilerliyordu. Birbirimize derin derin bakarak kalabalık gazete binasında bir anlığına baş başa kaldık. Sonra işe koyulduk. Verecekleri tepkileri öğrenmek için aramamız gereken kaynaklarımız, yazılacak haberlerimiz vardı. Meslektaşlarımız çoktan metinleri düzeltmeye, yayımlamaya başlamışlardı; bu ağır ilerleyen, incelikli bir araştırma değil, olabildiğince hızlı ve doğru biçimde duyurulması gereken sıcak bir gelişmeydi.”
Jodi Kantor, Irwin Reiter’ı arar. Reiter, eski patronunun uzun süreli hapis cezasıyla karşı karşıya olabileceği haberiyle şoka girmiştir. “Adam canı ne isterse yapabileceğini zannediyordu. Onunla çalışan herkes aynı şeyi binlerce kez duymuştur: Süpermen benim, siz değilsiniz. Ben bir dâhiyim, siz hepiniz sekretersiniz.” der.Süpermen(!)...
Takvimler 11 Mart 2020’yi gösterdiğinde sona gelinmiştir. Birkaç hafta sonra mahkeme salonunda Harvey Weinstein’in birkaç metre arkasında oturmuş, cezasının açıklanmasını bekliyorlardır. Salondaki sıralar dolup taşıyordur ve kimse Weinstein’i desteklemeye gelmemiştir. İfade veren altı kurban da oradadır. Weinstein uzun, tutarsız, bir bakıma özür niteliğinde olan fakat kendisini pohpohladığı bir monologla yanıt verir. Ve hâkim, olabilecek en ağır cezalardan birini açıklar: 23 yıl! Weinstein zaten 67 yaşındadır. Büyük ihtimalle ömrünün kalan kısmını hapiste geçirecektir. Hâkim ekler; “Bu ilk mahkûmiyet olsa da işlenen ilk suç değil”.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı