Mardin’den bir kelebek hikayesi

.

Mardin’den bir kelebek hikayesi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.07.2019 - 10:15


“Coğrafya kaderdir” diyor İbni Haldun. Gerçekten de öyle mi? Kimi kaderini kendi yazıyor, her şeye karşın. Tıpkı Apo gibi.... Apo yani Abdurrahim Korkmaz, Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı Temelli köyünde yedi çocuklu ailenin altıncısı olarak 1 Mayıs 1984’te dünyaya gelir. Kabına sığmayan bir çocuktur. Herkes yoldan yürürken, o bitişik damlardan atlaya atlaya gider. Uçmayı o kadar merak eder ki kuşlar gibi uçamadığı için ağlar. Çaşafla, şemsiyeyle damlardan, duvarlardan atlar, yaralanmak umurunda bile değildir. Köyde okul olmadığı için ilkokulu yatılı okur. Yurtta kalmaya dayanamaz sürekli kaçar. Ortaokulu bitirdiğinde bile okumayı yazmayı sökemez. 20 yaşına kadar köyde çobanlık yapar.

İlk buluşma dokuz yaşında

Yüzmeyi küçükken yağmurun doldurduğu su kuyularında öğrenen Apo, rüzgar sörfünü ilk kez 9 yaşında, TRT’te yayımlanan bir programda görür. Denizde insanların rüzgara 90 derece açıyla süzülmesine anlam veremez. “İnsanlar suyun üstünde kelebek gibi nasıl uçabiliyor?” diye düşünür. Aklında kalır o an, sporcuları kelebelek sürüsüne benzetir... Aradan yıllar geçer. Apo, 2004’te ailesiyle Ayvalık’a göç eden ablasını ziyarete gider. Ve ‘kelebelek sürüsüyle’ karşılaşır yeniden! Televizyonda gördüğü sporun aslında rüzgar sörfü olduğunu, ülkemizde bu sporun merkezinin de Alaçatı olduğunu öğrenir. İçinde karşı konulmaz bir öğrenme arzusu başlar. Saatlerce sörf yapanları izler. Onun içten bakışlarını gören bir sörfçü Apo’yu boardun üstüne davet eder. Apo çok heyecanlanır. Apo, Mardin’e dönse de kelebekler rüyalarına girmeye başlar. Mardin’e dönerken yolda aldığı bir dergide yer alan Çağla Kubat’ın sörf yazısını belki yüzlerce kez okur. Dergideki fotoğraflara bakarak uykuya dalar. Apo, 2007 yılının sonunda “Ablamı ziyaret edeceğim” diyerek evden çıkar, Ayvalık yerine Alaçatı’ya gider.

Aydınlıkta taş karanlıkta su

Alaçatı’da adeta büyülenir Apo. Yüzlerce sörfçünün rüzgarla dans edişini görür. İş başvurusu yaptığı hiçbir sörf okuluna kabul edilmez. Restoran ve otellerden de geri çevrilir. Dört gün kumsalda uyur. Son çare Port Alaçatı Hotel’in inşaatına gider. “Taş kırar mısın” diye sorduklarında “Beş gün çalışırım. İki gün sörf okuluna gideceğim” der. Ama kazandığı parayla ders alması imkansızdır. Zar zor sörf malzemelerini kiralayarak suyla buluştuğu ilk günü şöyle anlatıyor: “Neredeyse bütün günümü suda geçirdim ama yanlış ekipmanı aldığım için sadece 20 dakika boardun üzerinde durmuştum. O kadar keyifliydi ki beni benden almış, hayata dair her şeyi unutturmuştu. Hayatımdaki en mutlu günlerden biriydi.” O günden sonra sekiz ay daha inşaatta çalışır Apo. Balyozla taşları kırarken, ellerinden kanlar akarken tek tesellisi deniz üstündeki sörfçüleri izlemektir. Mesai öncesi denize girer, iş çıkışı denize... Hiç kimseden eğitim almadan kendini yoktan var eder.

İşe alınmadığı okuldan teklif

Malzemeleri kiraladığı okulun sahibi Apo’nun çabasından etkilenir ve ona iş teklif eder. Apo daha önce geri çevrildiği okulda bahçe bakımında işe başlar. Malzemeye de para vermediği için mutludur. Denizle buluşmaya hiç ara vermez. Suya en erken giren ve en geç çıkan da odur. 2009’da Almanya ve Türkiye Yelken Federasyonu’nun kursuna başlar. VDWS lisansı alır ve aynı okulda eğitmen olarak çalışmaya başlar. Apo, kelebeklerden biridir artık. Hem dil öğrenmek hem de okyanusta sörf yapma isteğiyle dolup taşar sonra. Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’a doğru yola çıkar, Kasım 2011’de yapma etme diyenlere inat. Uçaktan iner, kalacağı evi bir günde bulur. Üç vesaitle okyanusa ulaşır. Köpek balığı korkusu sahili boşalttığında bile sudan çıkmaz. Sörf okulunun teklifiyle orada da eğitim vermeye başlar. Her yıl Alaçatı’daki sezonunu kapattıktan sonra Cape Town’a gidiyor. Apo, orada yetiştirme yurdunda kalan kimsesiz çocuklarla da vakit geçiriyor. “Güney Afrika kendimi bulduğum yer oldu. Beni hayallerimin de ötesine götürdü. En büyük hazinem ikinci bir dil sahibi olmak” diyor. Ailesinin sörf yapmasına alıştığını da ekliyor: “Annem şunu diyordu, ‘Dünya üzerinde ekmeğini kazanacağın bir kara parçası kalmadı da suda mı arıyorsun? Bir tahtanın üstünde boğulup gideceksin.’ Beni soranlara da, ‘Oğlanı kaybettik. Bir tahtanın üzerinde tepinip duruyor. Bir gün boğulup gidecek’ derdi. Yavaş yavaş yaptığım işe saygı duymaya başladılar. Sınıfımın dört duvar olmadığı, uçsuz bucaksız deniz olduğunu anlattım onlara.”

Hayali okul açmak

Apo, karavanıyla denize sıfır yaşıyor. 6 köpeği ve 2 keçisi, domatesle biber ektiği küçük bir bahçesi var. Türkiye Yelken Federasyonu’nun düzenlendiği Windsurf Şampiyonası’nda üç yıl finale kaldı. Apo’nun öğrencilerden bazıları ise Türkiye Gençler Şampiyonu oldu. Apo sponsor bulursa, ‘Dünya Yelken Şampiyonası’na katılmak istiyor. Bir sörf okulu açmak da Apo’nun başka bir hedefi: “Özellikle çocuklara şunu söylemek isterim; hayatta hiç bir şey imkansız değil. Yapmak istediğimizden emin olacağız. Harekete geçip, mücadele edeceğiz. Hiç bir zaman pes etmemek lazım. Nerede ve nasıl doğduğumuz hiç önemli değil. En önemlisi nE kadar azimli olduğumuz. Mardin’de doğdum. Güney Afrika’ya da gidip sörfçü olacağım diye hayal etmedim. Ama merak ettim. Çok çalışmam gerektiğini gördüm ve üzerime düşeni yaptım. Üzerine düşeni yaptıktan sonra olmak istediğin yerde olursun. Emin olun, sizin için yazılan yerine yeni bir kader çizebilirsiniz.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler