Marc Pierini'den "Türkiye Nereye Gidiyor?"
2006-2011 arası Türkiye'de görev yapan Marc Pierini, tanık olduğu olayları, tanıştığı insanları, gezdiği yerleri ve oralardaki deneyimlerini anlatıyor ve AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin geldiği noktayı aktarıyor. Pierini, son dönemde Türkiye'nin AB üyeliğine dair ağır kanlılığının nedenlerini de masaya yatırıyor.
AB hangi Türkiye'yi istiyor?
2006-2011 arası Türkiye'de görev yapan Marc Pierini, Türkiye'ye kendi deyimiyle "ötekinin gözünden" bakıyor. Tanık olduğu olayları, tanıştığı insanları, gezdiği yerleri ve oralardaki deneyimlerini anlatan Pierini, AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin geldiği noktayı aktarıyor. Pierini, son dönemde Türkiye'nin AB üyeliğine dair ağır kanlılığının nedenlerini de masaya yatırıp ülkenin hangi kulvara girdiğini anlamaya çalışıyor.
Türkiye'nin, gündüz vakti havai fişekler patlatılarak resmiyete dökülen AB macerası, yıllar içinde giderek daha az anılır oldu. Meseleye kenar süsü ya da vitrin dolgusu gibi pragmatik bir gözle bakan AKP iktidarının Avrupa'ya ne kadar yakın durduğu hep tartışmalıydı, bugün daha tartışmalı.
Aslında dışarıdan ve çok iyi niyetle bakıldığında, AB reformlarının "büyük heyecanla" gerçekleştirilmeye başlandığı gürülüyorsa da zaman geçtikçe bunun böyle olmadığı, hemen her şeyin yüzeysel kaldığı anlaşıldı.
2006-2011 arası AB Komisyonu Türkiye Temsilciliği'ni yürüten ve bu süre içinde ülkemizde kalan Marc Pierini aynı iyi niyetle olaylara yaklaşanlardan. Beş yılda Türkiye'yi enine boyuna anlamaya uğraşan Pierini, hem ne kadar sıcak ilişkiler kurduğunu hem de Türkiye'deki dönüşümün nerelere vardığını "Türkiye Nereye Gidiyor?" isimli kitabında anlatıyor.
BİZİ BİZE ANLATAN BÜYÜKELÇİ
Pierini'nin Türkiye deneyimi bize bir gerçeği gösteriyor: Bir toplum, kendi sınırları içinde olup bitenleri ne kadar çabalarsa çabalasın belli bir noktaya kadar kavrıyor. En azından farklı bir göz, başka bir açıdan bakarak ayırdına varılmayanları gösterebiliyor. Pierini'nin durumu da bir ölçüde bu. Onun, kitabını "deneme" diye nitelemesi amacını da açıklıyor: "Bu deneme, Türkiye'nin gizlerini çözmeyi değil, yalnızca yoğun ve olaylar bakımından zengin bir yaşam kesitinin kişisel ve mesleki deneyimini paylaşmayı amaçlıyor."
Pierini, "Türkiye'ye ötekinin gözünden baktığını" söylüyor. Ekonomik ve güvenlikle ilgili nedenlerden ötürü Türkiye'ye ihtiyaç duyan Avrupa, çoğunlukla göstermelik bir yaklaşımla AB'ye yanaşan bir iktidar. Pierini, bu gerçekleri hissettiriyor ama daha çok kendi yaşadıklarını ve gözlemlerini yansıtmayı tercih ediyor. Onun derdi günlük yaşam ve gözden kaçan siyasal konular gibi daha çok ıska geçtiğimiz veya alıştığımız için artık göremediğimiz meseleleri anlatmak.
Buraya gelmeden önce Türkiye'nin Avrupa'daki kötü imajı ve kaba algılanışını aklının bir kenarına not eden Pierini, ülkemizde çalışmaya başladığında bu algının fazla abartıldığını kavrayıp beklemediği bir nezaketle karşılaşıyor. Nezaketin en iyi yansımasını da Türkçede bulduğunu söylüyor.
Pierini'nin yaptığı tam anlamıyla bizi bize anlatmak; bilmediğimiz bir şey yok ama onun Türkiye'de tanık olduğu misafirperverliğe, kimi inceliklere, bazı kuralsızlıklara, işbilirliklere şaşırmasına ve verdiği büyük olumlu tepkiye şaşırıyorsunuz. Bazen belli noktalarda oryantalist bakış açısına dönüş yapsa da bu, dozunu ayarladığından veya kendisini uyardığından olsa gerek çok rahatsız edici durmuyor.
Pierini'nin gözlemlediği "Türkiye'nin Avrupalılaşması" konusu, daha çok teknik anlamda ve sanayi alanında yoğunlaşıyor. Ama işin felsefesiyle ilgili onun da şüpheleri var. Avrupa ölçülerinde bir düşünme, tartışma ve algılamanın Türkiye kültürüyle bir araya gelmesi sancılı bir sürece işaret ediyor. Burada Türkiye'yi yönetenlere (ve yöneteceklere) önemli görevler düştüğünü söylemeden edemiyor.
Pierini'nin deneyimlerinin en büyüklerinden biri, tanıştığı insanlarla diyaloğu. Büyükelçi, geldiği yerdeki önyargıları bu tanışıklıklar sayesinde aşarken aynı zamanda Türkiye halkının kimlik ve kişilik özellikleriyle karşılaşıyor.
Pierini, kitaptaki siyaset bölümlerini bir kenara ayırırsak adeta bir gezi metni yazmış. Türkiye'nin dört bir yanını turlayarak kimi zaman çok derinlikli gözlemlerde bulunan büyükelçi, belli ki etkilenmiş. Sadece Ankara ve doğusundan değil, batıdaki her yerden ama özellikle İstanbul'dan. Pierini'nin İstanbul'a dair gerçekçi bir yaklaşımı var: "İstanbul'un kültürel ve ekonomik yaşamının gizli kalmış yönlerini biraz tanıyan biri için eskiyle yeninin bu şekilde üst üste binmesi o kadar da şaşırtıcı değil. Oysa bu kentte modernliği görmeden geçmek de çok kolay. İstanbul'u gezmeye gelen turistlerin çoğu -sayıları çoktur, 2011'de sekiz milyon kadardı- kentin 'oryantal' yönleriyle ilgilendiğinden yalnızca geleneksel yanını görür: Camiler, çarşılar, çeşit çeşit butik ve restoranın iç içe geçtiği sokaklar. Bu da valizlerinde getirdikleri önyargılarıyla geri dönmelerine neden olur. Bir gün bir Fransız turistin bana dediği gibi: 'Yapacak bir şey yok, burada kendimi Avrupa'da hissetmiyorum!"
MANİDAR GÖZLEM
Pierini'nin, çok da fazla çalkantının bulunmadığı, her şeyin artık neredeyse gelenekselleşmiş ve rutine binmiş bir düzenle işlediği bir coğrafyadan geldiği düşünülürse Türkiye'deki fırtına onu epey şaşkına çeviriyor. Bu hareketliliği bazen gerçeküstü diye niteliyor. Yaşadıklarını anlatan en iyi kelime belki de şok: "Bir kültür şoku, iyice kök salmış Batılı gelenekleriyle çağdaş muhafazakâr gerçekliği arasında sıkışmış bir Türkiye (...) Bir yabancı için Türkiye'de siyasal kültür her şeyden önce büyük bir şaşkınlık konusudur. Kamusal alanda kullanılan dilin sertliği, hatta şiddeti bazen öyle boyutlara varıyor ki insan kendine bu politikacıların kendi aralarında ya da meclis kulislerinde nasıl konuştuğunu sormadan edemiyor. Bunların ardından, belirgin bir diğer tespit: Türk toplumu bugün güçlü bir şekilde kutuplaşmış durumda."
Pierini, kutuplaşmayı yaratanın AKP olduğunu açık açık söylerken buna bir de cemaatin iktidarla şeffaflıktan uzak ilişkisini ekliyor: Yıl 2011. Bugünlerde yaşananları düşününce Pierini'nin üç yıl önce gördüğü ve yorumladığı manzara hayli manidar!
Pierini'nin Türkiye'de kaldığı dönemde gördükleri "vapur Batı'ya giderken içindekilerin Doğu'ya doğru koştuğu" belirlemsini andırıyor. Makyaj ve dışarıda yaratılan algı bir tarafa, hızla muhafazakârlaştırılan Türkiye, Pierini'nin de dikkatini çekiyor. Ama şunu da eklemek gerek: AKP'nin göz boyayan "ekonimik gelişme" vurgusu, sıcak para akışıyla şişen rakamlar Pierini'nin yanılgılarından. Neyse ki şu soruları sorarak bazı endişelerini dile getiriyor: Kontrolsüz kullanılan krediler enflasyonu yeniden hortlatır mı? İmar patlamasının ekonomik geleceği nedir?
Pierini, AKP iktidarının özellikle ifade özgürlüğü konusundaki kısıtlamalarını ve yasalaştırmaya uğraştığı sansürü kitabında geniş bir biçimde işlemiş. AKP ile Avrupa tipi demokrasi kavramını yan yana getirmeye çabalayan Pierini'nin sansür, baskı ve kısıtlama konularını hatırladıkça geri adım attığına da tanık oluyoruz. Üstelik "reform" adı altındaki hareketler de Pierini'ye göre uygulamalarla çelişiyor. Elbette Pierini'nin iyi niyeti, pek çok noktada devreye girse de ortadaki gerçekler değişmiyor.
Pierini'nin izlenimleri, AKP iktidarıyla AB'nin birbirini sadece çıkarlar açısından pragmatik ölçüde "istediğini"; üstelik bunun çok da gönüllü olmadığını gösteriyor. Ekonominin birkaç boy önde olduğu bu yakınlaşma, bilgi ve kültür konusunu geriye itiyor. Pierini, hızla muhafazakârlaştırılan bir ülkedeki günlerini anlattığı kitabına "Türkiye Nereye Gidiyor?" adını vermiş. Altı yıllık macerasını özetleyen Pierini'ye şunu sormak lazım: Acaba AB hangi Türkiye'yi istiyor? Muhafazakâr bir Türkiye'yi mi, yoksa bilgi, kültür ve ekonomik anlamda gerçekten ilerleyen bir Türkiye'yi mi? Sıcak para akışıyla ve her yanı betonlaştırarak "büyüyen" bir ekonomi mi, yoksa üretimin esas alındığı bir Türkiye mi? Gerçek bir demokrasi yerine, "AKP demokrasisi"yle var olan bir Türkiye'yi mi? İfade özgürlüğünün, hukukun ve insan haklarının merkeze alındığı bir ülkeyi mi, yoksa yolsuzlukların hukuksuzlukla örtülmeye çalışıldığı, sansürün ve baskının egemen olduğu bir Türkiye'yi mi? Hangisini?..
alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr
Türkiye Nereye Gidiyor?/ Marc Pierini/ Çeviren: Esra Atuk/ Doğan Kitap/ 152 s.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!