Lacan’ın konuşma sevdası

Türkçeye kazandırılan Yine/Hâlâ, “seminerler” serisinin yirminci kitabı. Seminerlerde Lacan, sözcüklerin kökenlerini ve birbirleriyle ilişkilerini saptamak, bunun yanında yeni sözcükler türetmek gibi uğraşlar edinir. Ontolojiye kadar uzanan Lacan, şeylerin ancak söylem içerisinde varlık buldukları görüşünü ileri sürer.

Yayınlanma: 23.05.2020 - 19:34
Abone Ol google-news

Andy Warhol’un, Empire isimli filmi, Empire States Binası’nın sekiz saatlik statik çekiminden ibarettir. Bu filmi diğerlerinden ayıran şey, “kullanıma-yönelik” olmamasıdır. Diğer filmler gibi oturup seyredilmesi olanaksızdır ve filmi başından sonuna kadar izlemiş olmakla böbürlenen kişilerin genellikle “aptal” oldukları yargısı kabul görmektedir.

İşin sırrı, filmin kullanımı ya da tüketimi değil filme varlık kazandıran düşüncenin takdir edilmesidir.

Benzer biçimde Jacques Lacan da bir yerde yazılarının kullanıma açık olmadığını, başka bir deyişle, “okunabilir” olmadıklarını itiraf eder. Yine de söz konusu yazıları anlamamış olmak okuru onları açıklama gibi bir uğraşa götürür.

GÜNLÜK KONUŞMA VE NORMLAR

Ontolojiye kadar uzanan Lacan, şeylerin ancak söylem içerisinde varlık buldukları görüşünü ileri sürer. Gündelik konuşmada ise bazı normlar devrededir ve kişi, bu norm ya da kısıtlamalara uyarak kendisini “aptal” durumuna düşmekten kurtarabilmektedir.

Psikanalitik söylem ise farklıdır; analitik ortamda kişi dilediği gibi aptalca konuşabilir. Empire filminin, Lacan’ın yazılarının ve aptallığa izin veren analitik malzemenin ortak yönü yorumu gerektirmeleridir.

Yazıları yanında Lacan’ın verdiği seminerler de önemlidir. Bunlar onun öğrencileri ve dinleyicilerinin tuttukları notlar yardımıyla kitaplaştırılmıştır.

Türkçeye kazandırılan Yine/Hâlâ “seminerler” serisinin yirminci kitabıdır.

Seminerlerde Lacan, sözcüklerin kökenlerini ve birbirleriyle ilişkilerini saptamak, bunun yanında yeni sözcükler türetmek gibi uğraşlar edinir. Okur, merakla takip ettiği bu çözümlemelerin sonucunda varlık kazanan sözcüklerin işlevlerini sorgulamadan duramaz.

LACAN’IN ‘KADIN YOKTUR’ ÇIKARIMI!

Lacan’ın tartışmalara ve eleştirilere konu olan “kadın yoktur” ve “cinsel ilişki yoktur” çıkarımları açısından bu sözcüklerin bir katkısı olup olmayacağını sorar kendisine.

Hepsinden önemlisi kadın neden yoktur? Dil gibi yapılanmış olan bilinçaltı mı onu içermemektedir? Eril söylemlerin inşa ettiği dünyadan mı kovulmuştur? Bu, insanoğlunun yazgısı mıdır yoksa telafi edebileceğimiz tarihsel bir şey midir?

Lacan benimsediği üslup ile merakımızı kamçılayarak bizi bir yerlere sürüklediği gibi psikanaliz üzerine eleştirel önermeler ileri sürmekten de çekinmez. “Bilinçdışı” der Lacan, “konuşan varlığın içinde bir yerlerde onun bildiğinden daha fazlasını bilen bir şey olduğu varsayımıdır.”

Hepimizin içinde bir bilge olduğuna ilişkin ön kabul, bilindiği gibi, Jung’un abartılı “kolektif bilinçdışı” yaklaşımında doruk noktasına ulaşmıştı.

Yalnızca sorularla yetinmeyeceğimizi bilen Lacan, “bilinçdışı” dediğimiz şeyin bilgi isteminden çok konuşma sevdası olduğunu söyler. Bu durumda ister istemez satır aralarında rastladıklarımızla biz de bir yorum ortaya koyabiliriz:

CİNSEL İLİŞKİ YOKTUR!

Anlaşıldığı kadarıyla, kadının yokluğu, kadının bir bütün olarak var olmaması anlamına gelir. Erkek, bu bütüne hiçbir biçimde erişememektedir.

Dahası, ne ilginçtir ki, kadının kendisi de kendi bütünlüğünün farkında değildir. Analitik olarak kanıtlanmıştır ki yolu tıkayan bir şeyler vardır. Erkek, kadını ancak “anne” olarak görebilir.

Noah Baumbach’ın, Evlilik Hikayesi filminde olduğu gibi kadın bu rolün ötesinde bir yerde kendisini konumlandırmak istese bile erkek onun adımlarını takip edemez. Peki neden cinsel ilişki yoktur? Özne, varlığı, bütünlüğü içinde değil yalnızca “beden” olarak algıladığı için.

Eriştiğimiz yanıtlar yeterli midir? İleri sürdüğümüz yorumların bizi tatmin etmesini de istemez Lacan. Bu, kesintisiz bir süreçtir. Bu nedenle Lacan, “hâlâ / yine” demektedir.

Amaç, bilgiye ulaşmak değil konuşma isteminin tatminidir. Lacan’ın ortaya koyduğu doğurgan bir çalışmadır. Herkesi konuşmaya, yorumlamaya, akıl yürütmeye ve asla susmamaya davet eder.

Yine / Hâlâ / Jacques Lacan / Çeviren: Murat Erşen / Metis Yayınları / 192 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon