Kültür yolcularının serüveni başlıyor

Türkiye’nin en doğusundan en batısına uzanan soluksuz zamanların silemediği
izleri günümüze taşıyanların... Kimi yerde Romanların dillenen müziği, kimi
yerde de 80 yaşında bir dedenin ağıdı, göçmenlerin acıları... Yalnızca, bir belgesel değil “Biz
Kültür Yolcuları”, aynı zamanda ağlatan, coşturan ve bizden olmayanın yazgısına ortak olmanın öncü sesi... “Hepiniz birbirinize benzeyeceksiniz” diye tutturanlara inat, “sadece ben” olgusunam karşı çıkıp bir araya gelen üç usta belgeselci, Nebil Özgentürk, Can Dündar ve Coşkun Aral’ın başarılı bir
çalışması... 

Türkiye’nin renkleri anlatılıyor

Bu akşam ilk bölümüyle CNN Türk ekranlarına gelecek olan “Biz Kültür Yolcuları”, geçmişten günümüze gelen tüm kültürlere köprü oluyor. Hem de ötekileştirmeden, insan ayrımı yapmadan ve kutuplaştırmadan... Türkiye’nin tüm renklerini ve kültürlerini anlatan belgesel, unutulmaya yüz tutmuş değerleri genç kuşaklara farklı bir bakış açısıyla aktarıyor. Her biri gölgede kalmış hazinelerin kıymetini hatırlatarak belki de can veriyor ninelerimizin, dedelerimizin öykülerine...

Bugün görücüye çıkıyoruz 

“Biz üç belgeselci; Can, Coşkun ve ben... Açıkçası kıskanmadık
birbirimizi, hep gıpta ettik” diyerek paylaşmanın paylaşmanın ve dostluğun önemine vurgu yapan, üç ustadan biri olan Nebil Özgentürk anlatıyor belgeselin başlama öyküsünü: “Can, Coşkun ve ben... Yani belgeselciliğe gönül vermiş üç insan... Coşkun, yıllarca inanılmaz uzak diyarların hikâyelerini anlattı... Gerek ekranda, gerekse dost sofralarımızda... Dünyada birçok kültüre dair bilinmeyen taze bilgiler verdi, görüntüleri paylaştı ve dünyanın bir köşesinde hiç bilmediğimiz hayatlarla tanıştırırdı bizleri... Can da kaç zamandır siyasi - tarihi süreçleri irdeleyen nice iyi işlere imza attı. Ben ise kendi kozamda sinemanın, edebiyatın, tiyatronun ve kültür sanat âleminin kıyısında dolaşarak gölgede kalmış hikâyeleri anlatıyordum ekranda Tabii bir de Can ve Coşkun’lu sofralarda... Bir gün sonradan adı ‘Biz Kültür Yolcuları’ olacak olan belgeseli, tam bir yıl önce geleneksel sofralarımızda yapalım dedik. Bugün ise başka bir deyişle, bugün görücüye çıkarıyoruz.” Nice kıyımlara, acılara, hasretlere ve yaşanmışlıklara ışık tutan belgeseli anlatan

Özgentürk, bu çalışmanın unutulmaya yüz tutmuş kültürleri genç kuşaklara tanıtmayı amaçladığını söylüyor. “20 yıl önce sırf Alevi olduğu için insanlar yakıldı” bu ülkede diyerek bu projenin ötekileştirmeye ve insan ayrımına karşı durduğunu kanıtlıyor sanki.

Balkanların penceresinden baktık

Can Dündar’ın deyimiyle “Kültürler selam çakacak birbirine” diyen Özgentürk, “Belgeselde, Sulukule’de kaybolan sesleri dinledik. Balkanlar’ın penceresinden baktık,
Doğu Karadeniz’deki hayatların hikâyesine kulak verdik, bu coğrafyada yaşayan Kürtlerle konuştuk. İç Anadolu’da, Abdallar geleneğini anlatarak, nice Neşat Ertaş’ların yetişmesine vesile olmayı amaç bildik. Hacıbektaş’ta... Erenler ve ozanlar sığınağında Musa Eroğlu’nun bin yılla kalacak türkü sözlerine, bin yılı anlatan sohbetine verdik kulağımızı. Balkanlar’da Makedonya ve Kosova garlarında, sokaklarında, yani Rumeli’de Ayşe Kulin yol arkadaşımız, Suzan Kardeş türkü dostumuz oldu. Balkanlar’dan gelenlerle, Balkanlar’da kalanlar arasında gidip geldik günlerce...” diyor. Unutulmaya yüz tutmuş kültür değerlerini yeni kuşaklara anlatmayı ve eski kuşaklara da hatırlatmayı amaçlayan belgesel, bu akşam 22.00’de, CNN Türk ekranlarına geliyor. Geçmişten günümüze yaşayan, yaşatılan nice değerleri anmak, hatırlamak için bu akşam CNN Türk ekranlarında yerinizi almak doğru bir seçim olacaktır.