Küçük büyük dev adam

Naim Süleymanoğlu ile Günaydın gazetesinde pazar röportajları yaptığım dönemde 80’li yılların sonunda tanışmıştım. Hayatımın en zor röportajlarından biriydi! Kendisiyle rahat konuşabilmek için bana önerdiği üzere Bursa’da buluşmuş ve onun kullandığı araçla İstanbul’a gelirken yolda konuşmuştuk. Ben onu konuşturabilmek için herhalde yüzden fazla soru sormuştum o da “Evet,” “Hayır” demiş, arada bir başını sallamakla yetinmişti! Bu kadar az konuşan ve içine kapalı biriyle röportaj yapmak düşman başına. Naim hızlı araba kullanmayı seviyor ve biraz delice kullanıyor, onu konuşturmak için uğraşıyorum bir yandan, korkudan ölüyorum diğer yandan, arabada yalnızız, kime derdimi anlatsam, böyle bir anım var. Naim Süleymanoğlu’nun hayatını anlatan film, tam da onun ölüm yıldönümü olan 18 Kasım günü (yarın) vizyona giriyor.

Küçük büyük dev adam
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.11.2019 - 23:44


Bulgaristan Türklerinden olan Naim, çok küçük yaşta ailesinden ayrılarak zorlu bir spor yaşamının içinde yalnız büyümüş, daha sonra komünist Bulgar yönetiminin Türk azınlığa yaptığı baskılar sonucu ülkesinden soğumuş ve bunu dünyaya duyurmak için Özal hükümetinin de akıllı bir hamlesiyle Avustralya’da yarışma için bulunduğu sırada kaçarak Türkiye’ye iltica etmiş, rüyamızda görsek inanamayacağımız Olimpiyat madalyalarını, dünya şampiyonluklarını bize tattırarak uluslararası karşılaşmalarda Türk bayrağını göndere çektirmiş, milli marşımızı çaldırmıştı. Türk askerlerinin Kore Savaşı’ndaki rolünü anlatan Ayla ve ünlü arabesk şarkıcı Müslüm filmlerinin ardından Mustafa Uslu bu kez “Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu” ile yine gişede patlayacak, herkesi ağlatacak, çok konuşturacak bir büyük prodüksiyon filme imza atıyor. Bu işi öğrendi, çok iyi yapıyor. Neden mi? Duygularımıza hitap edecek, milliyetçilik dozu da yüksek güzel bir hikâye buluyor. İyi bir ekip kuruyor, her şeyin en iyisiyle çalışıyor: Senaryoyu Barış Pirhasan yazmış, müzik Fahir Atakoğlu, Naim’i neredeyse ona bire bir benzeyen ama her şeyden önce iyi oyuncu, Onur Saylak’ın “Daha” filminde izleyip yeteneğine hayran olduğum Türk asıllı Hollandalı oyuncu Hayat Van Eck oynuyor. Ama nasıl oynamak. Naim’i tanımış olduğum için söylüyorum, sanki o! Diğer rollerde Türk sinemasının bütün baba aktörleri; özellikle babasını Yetkin Dikinciler, annesini Selen Öztürk, Bulgaristan’daki antrenörünü Gürkan Uygun canlandırıyor. Filmin diğer önemli rollerinde Mehmet Esen, Levent Ülgen, İsmail Hacıoğlu, Uğur Güneş gibi sinema ve dizi dünyasının bilinen isimleri kısa da olsa görünüyor ve filme heyecan katıyor. 

ANISINA YAKIŞMIŞ

Avustralya, Bulgaristan, İngiltere gibi 8 ayrı ülkede çekim yapılmış ve 20 bin oyuncu kullanılmış! Mustafa Uslu’nun kendi deyimiyle milyonlarca km. yol yapılmış. Filmin tek aksayan yanı bence uzunluğu, tam 141 dakika! Bu kadar masraf ettikleri sahneleri atmaya kıyamamışlar anlaşılan. Zevkle izleniyor ama düz sinema izleyicisi için biraz uzun kaçmış! Filmde dikkat çeken diyaloglar da var; Bulgarlar Olimpiyatlara katılabilmesi için 10 yaşındaki Naim’in yaşını büyütüp 14 yapıyor, bunu daha sonra Avustralya’daki Türklerle konuşurlarken “O bir şey mi, Türkiye’de 17 yaşındaki çocuğun yaşını asmak için büyüttüler” diyor, birisi. Özal’ın kıvrak zekâsıyla olaya iltica isteğine anında müdahale edişi, uçağın Londra’dan Türkiye’ye gelirken Bulgar ve Yunan hava sahalarından, kör uçuşuyla geçmesi sahnelerinde duygusallık tavan yapıyor. Çok fazla uluslararası başarımız olmadığı için olsa gerek, boynumuz bükük, aşağılık kompleksimiz yüksektir. Pek çok sahnede kendimiz yetiştirmemiş olsak da bu küçük büyük dev adamla gururlanıyor, onun Amerikalıların milyon dolarlık teklifini elinin tersiyle itişini gözyaşlarıyla izliyor, kendi kilosunun üç misli ağırlıkların altına girip kaldırdığı zaman nefesimizi tutuyor, ağırlığı yere attığında üzerimizden bir yük kalkıyor! Bu duyguları seyirciye geçirebilmek, onu sevindirmek, ağlatmak, heyecanlandırmak, bence sinemanın başarısı ve keyfidir. Sinema, sadece festival filmleriyle yaşayamaz. Mustafa Uslu, başarılı büyük prodüksiyonlarıyla büyük bir kitleyi de sinemaya çektiği için çok başarılı. Sadece 50 yaşında kaybettiğimiz; TIME’a kapak olmuş bu büyük sporcunun anısına da yakışmış. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler