Küba sosyalizmden vaz mı geçiyor? Özel sermaye izni yeni mi geliyor?

Küba, devrimden bu yana üretimin kamusal mülkiyete dayalı olduğu bir finansal sisteme, yani bir “sosyalist ekonomiye” sahip bilindiği gibi. Sosyalist ekonominin önemli özelliği, herhangi bir malın kullanım değerine göre üretilmesidir.

Küba sosyalizmden vaz mı geçiyor? Özel sermaye izni yeni mi geliyor?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.02.2021 - 06:00

Bu kullanım değeri de toplumun ihtiyaçlarına bağlıdır. Dolayısıyla aşırı üretimi engeller. Sosyalist ekonomi sayesinde yaygın bir sağlık bakım programı, her düzeyde vatandaş için devlet destekli ücretsiz eğitim, sübvansiyonlu konutlar var ülkede. Sosyalist bir ekonomiye sahip Küba’da işgücünün yaklaşık yüzde 80’i devlete ait işletmelerde çalışır. Özel sermayesiz Küba’nın dolayısıyla bir borsası da yok.

Peki, her şey yolundaysa neden bu politikadan vazgeçiyor Küba diye düşünülmesi yanlış değil. Yanlış olan Küba’nın sosyalist ekonomiden vazgeçtiğinin düşünülmüş olması. İzin verilen özel işletmeler de kapitalist dünyadakilerinden çok farklı. Küçük işletmeler devlet denetiminde ama bağımsız üretim yapacaklar. Bunun tüm dünya basınında yeniymiş gibi duyurulması da son derece tuhaf çünkü özel girişime izin 1976’da verilmeye başlandı Küba’da. Söz konusu yıl küçük işletmeciliğe dayalı özel girişim Ekonomik Yönetim ve Planlama Sistemi’nin bir parçası olarak kanunla onaylanmıştı. 1981 nüfus sayımında özel işletmeler nüfusun yüzde 1.6’sına tekabül ediyordu. 1985’te ülkede özel girişimci sayısı 39 bindi.

SOSYALİST ÇİZGİ

Planlı bir özel sermayenin varlığı ülkenin sosyalist çizgisine ters düşmedi. Küçük çaplı özel işletmelere izin verilme ihtiyacının nedeni, devlet tarafından yürütülen sübvansiyonların çok sayıda sosyal programı desteklemek için yetersiz hale gelmesiydi. Devlet, yükünün bir bölümünü, kendi denetimindeki özel girişimcilere yüklemişti. Benzeri bir uygulama Sovyetler Birliği’nde de vardı.

Ülkede özel girişimci sayısı 1995’te 138 bine, 1999’da 157 bine ulaştı. Sosyalist ekonomiden vazgeçmek demek değil bu. Sovyetler Birliği’nden alınan muazzam yardıma rağmen başta ABD yaptırımları olmak üzere uluslararası baskılar sosyal programların sadece devlet eliyle hayata geçirilmesini zorlaştırdı. Bu nedenle Fidel’den sonra Devlet Başkanı olan Raul Castro, 2010 yılında, serbest piyasa mekanizmalarına izin verecek, küçük işletmelerin hükümet kontrolünü kaldıracak, gereksiz devlet işçilerini işten çıkaracak (bu biraz sorunlu tabii) bir uygulamayı amaçlayan ekonomik reformları açıklamıştı.

O yıldan başlayarak Küba, turizmde, ihracatta, uluslararası ticaret sektörlerinde devlet denetimli piyasa ekonomisini uyguladı. Bu sosyal sisteme hayli yardımcı oldu. Kübalı işçilerin yaklaşık yüzde 20’si bu sektörlerde çalışıyor. Devlet işletmelerindeki işgücünün yüzde 40 kadarı da özel sektöre geçti. Bu bir gelir vergisi olanağı da yaratacak bir gelişme. Yabancı şirketlerin de serbestçe iş yapmaları için vergisiz özel bölge uygulamaları da gündeme gelebilir ülkede. Merkezi sosyalist planlamanın denetiminde elbette. Bu tür girişimlerin kamu sektörü için tamamlayıcı olduğu düşünülüyor Küba’da. Kendi kendine yetme konusunda dünyaya örnek olan sosyalist Küba bu konumunu korumak için kontrollü “özel girişime” onay vermekten çekinmedi. Bunu sadece zor durumda kaldığı için yapmadığını, başta Sovyetler Birliği olmak üzere sosyalist dünyadan destek aldığı “enternasyonal dayanışma” dönemlerinde de, yani 1976’da da yaptığını biliyoruz. Böyle yapması serbest piyasa ekonomisine inandığı anlamına gelmez. Üretimi teşvik etmek, üretim için koşullar yaratmak olarak anlaşılmalı bu. Önemli olan Küba’nın eğitimde, sağlıkta dünya çapındaki başarılarının devamı, halkına ücretsiz sunduğu hizmetlerin sürmesidir. Küba bunlar sürsün diye bu adımları, ama kontrollü bir biçimde, atıyor. Düşmanları sevinmesinler hemen.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler