Korona günlerinde Hasankeyf'ten Mardin'e götüren bir roman: "Turabdin'in çocukları"

Bu korona günlerinde sizi, Ilısu Barajının suları altında kalan 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf'e oradan da Mezopotamya'nın nazlı gelini Mardin'e götürecek bir roman: "Turabdin'in çocukları" Romanın yazarı M. Süleyman Fırat, koronavirüs ile iklim değişikliği ile ilgili de, "Bugün dünyayı saran virüs ve otoritelerin verdiği raporlar gösteriyor ki insan, doğayı ve vahşi yaşamı katlettiği sürece bu virüsler isimleri değişse de verdiği zarar bitmeyecek. Şapkasını önüne koyan herkes şimdi doğa, ağaç, vahşi yaşamın korunması için mücadele edenlerin ne kadar haklı olduğunu anlayacak" diyor.

Korona günlerinde Hasankeyf'ten Mardin'e götüren bir roman:
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.05.2020 - 23:52

"Midyat platosuna Turabdin deniliyor. Tanrı hizmetkarlarının dağı demek. Kitap ağırlıklı olarak o coğrafya da geçiyor. Tüm güzellikleri, dokuyu, halkları içine alacak bir isim olacağını düşündüm" diyor M. Süleyman Fırat, romanına "Turabdin'in çocukları"  ismini verme gerekçesi için.   

'ÇOK FAZLA YANLIŞ VAR'

Kitap yazma hikayesi nereden çıktı?

Bulunduğum ortamlarda, bölgemiz hakkında anlatılan çok fazla yanlış olduğunu yaşayarak öğrendim. Bölgeyi bir roman üzerinden anlatmak istedim. Bunu  insanların umudunu,  mücadelesini ve yaşamına dokunarak yaptım. Özellikle Hasankeyf'i, Mardin'i ve bölgeyi görmek isteyenlerin okumasını tavsiye ederim. Bir rant uğruna sular altında bırakılan Hasankeyf'i artık kimse göremeyecek. Kitapla azada olsa ne kadar güzel bir değerin yok edildiğini hissettirmek istedim Gerçekten de Mardin'i görmek isteyenler kitabı okuduğunda o tarihi kadim şehrin sokaklarını tek tek gezeceklerdir. Gelip görenler ise o güzel anlarını tekrar tekrar yaşayacaklardır.

Roman turistler için de bir rehber olabilir mi?

Olabilir tabii, tur şirketleri rahatlıkla müşterilerine bu kitabı hediye edebilir. Mardin, Midyat, Hasankeyf de tüm mekanlar, her tarihi nokta roman içinde yer alıyor. 

Kitabı yazma kararında ve sürecinde ne gibi tepkiler aldınız? 

Kitap genel manasında bitene kadar kimsenin haberi olmadı. Taslağı oluşturduğumda kız kardeşime anlattım sadece. Kitap bittikten sonra yakın çevreme okuttum. Düzenleme için yakın bir dostumla beraber çalıştım. Buradan ona çok teşekkür ederim.

'KİTAP SEVEN BİR ÇEVREM YOK'

Peki kitap yayınlandıktan sonra ne gibi tepkiler aldınız?

Genel itibariyle, kitap seven bir çevrem yok. Kitabı yazma aşamasında edindiğim dostlar ile yıllar içinde uzun süreçlerden geçtiğimiz bir kaç dostum dışında kitabın yüzüne bakan olmadı diyebilirim. Kitaba hakkını tanımadığım ama sosyal medya aracılığıyla yazan kitabın gerçek sahipleri verdi. Okuyucularım gerçekten kitaba sahip çıkması beni çok mutlu etti.

Neden "Turabdin'in çocukları" ve mesajınız ne?

Genel olarak Midyat platosuna Turabdin deniliyor. Tanrı hizmetkarlarının dağı demek. Kitap ağırlıklı olarak o coğrafya da geçiyor. Tüm güzellikleri, dokuyu, halkları içine alacak bir isim olacağını düşündüğüm için kitaba bu ismi verdim. Kitabın ciddi bir derdi var. Toplumsal ön yargıları anlatmak. Aynı ülke içinde olmasına rağmen doğu ile batının arasındaki zihinsel uçurum ile gönül kopukluğunu göstermek. Bunu gösterip bu yaraya merhem sürmek. Bu yaranın iyileşeceğine inanıyorum.

'ACELE ETME SEBEBİM HASANKEYF' 

Kitapta özellikle Hasankeyf üzerinde de duruluyor. Ama şu an su altında kalıyor. Ne söylemek istersiniz?

Aslında kitabı yayımlanması için acele etme sebebim Hasankeyf'e dikkat çekmekti. Ülkesini düşünen her bireyin Hasankeyf yok olmasın diye bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorum. Ben de Hasankeyf Koordinasyonu'na destek vermenin yanında kendi adıma da bir şey yapmak istediğim için bu kitabı yazdım. Bugün dünyayı saran virüs ve otoritelerin verdiği raporlar gösteriyor ki insan, doğayı ve vahşi yaşamı katlettiği sürece bu virüsler isimleri değişse de verdiği zarar bitmeyecek. Şapkasını önüne koyan herkes şimdi doğa, ağaç, vahşi yaşamın korunması için mücadele edenlerin ne kadar haklı olduğunu anlayacak. 

Sevdiğiniz yazarlar ve kitapları nelerdir?

Konu olmaksızın yazarın çok kolay bir şeymiş gibi yaptığı kurguları okumayı seviyorum. Güray Süngü Düş Kesiği, Milan Kundera Ölümsüzlük ve diğer kitapları Ayfer Tunç Aziz Bey Hadisesi,  Dünya ağrısı,  Şiir okumayı da çok severim. Can Yücel, Nazım Hikmet, Atilla İlhan, Nurullah Genç, Ahmet Arif, Cemal Süreya, Cahit Zarifoglu bu  liste uzar gider ilk aklıma gelen bunlar. Sosyal hayatta da sporu çok severim. İki yıldır çok çalıştığım ve İstanbul ile Mardin arasında gidip geldiğim için biraz ara vermiş olsam da vazgeçilmezimdir. Fotoğraf çekmek seyahat etmek hayatımda önemli bir yer tutar.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

 Dünyanın ve ülkemizin geçtiği bu zorlu süreç yine gösterdi sanattan başka sığınacak bir liman yok.  Kitap sevenler olarak okuyalım okuyalım okuyalım ve yazalım


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler