'Kızımı öldürdüler, cenazede bizi tehdit ettiler'

Nurgül Türkyılmaz, ölümü şüpheli olan genç kadınlardan biri. Geçen yıl yaşama veda eden Türkyılmaz’ın babası, İrfan Tuzcuoğlu, hem kızının ölümünü aydınlatabilmek için hem de başka ölümlerin yaşanmaması için yılmadan mücadele veriyor.

'Kızımı öldürdüler, cenazede bizi tehdit ettiler'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.01.2014 - 13:35

12 yaşında görücü usulüyle evlendirilen, bir yıl sonra çocuk sahibi olan ve 14’ünde, “hayatının baharında” yaşama veda eden Kader E’nin cenazesi, infial yaratmasın diye bir gece vakti kaldırıldı. Kader’in kısacık hayatı, Türkiye’deki kadın cinayetleri sorununun yanı sıra “çocuk gelinler” ve daha ötesinde pedofili konusu ile bir kez daha yüzleşilmesi gerektiğini ortaya koydu. Sahi 14’ünde ölmek “Kader” miydi? Onun, ölümüyle ilgili soruşturma devam ederken, berdel usulüyle evlendirildiği ortaya çıktı. Ayrıca kemik yaşının 16 olduğu tespit edildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, Kader’in ölümünün perde arkasını değerlendiriyor:

“Kader’in yanında bir av tüfeği bulundu. Bununla intihar edebilmek zor tabii! Daha uzaktan vurulmuş olduğu şüphesini taşıyoruz. Balistik raporunun çıkmasını bekliyoruz. Savcının dosyayı kapatmaması çok önemli bir gelişme oldu. Kader intihar etse de, öldürülmüş olsa da sonuç değişmez. Bu bir cinayettir. Çünkü Kader’in her koşulda ölümüne yol açan sağlam nedenler vardır. Bizim için kemik yaşının hiçbir önemi yok. Yaşı 16 olsa bile durumun bir çocuk ölümü olduğu gerçeğini değiştirmez. ‘Çocuk’ ve ‘gelin’ kavramlarının yan yana gelmesi mümkün değil. ‘Çocuk gelin’, ‘gelenek’, ‘âdet’ gibi ifadeler pedofiliyi meşru hale getirmeye ve normalleştirmeye yönelik ifadeler. Kemik yaşı konusunu ilk kez geçen yıl, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin yine bir ‘çocuk gelin’ ölümünde gündeme getirmişti. Bu söylem emsal oldu. Ancak konu speküle edilemeyecek kadar açık. Zaten bu kayıpta Kader’in eşinin ailesi dışında konuyu dile getiren hiç kimse yok. Toplumun geneli bunun üzerinde durmuyor. Oy kullanma, yani seçim yapma yaşı 18 ise, kişinin hayatını geçirmek istediği bireyi tercih etme yaşı da bu olmalı.”

Ortaçağ zihniyeti

“Kader’i öldüren, özünde erkek egemen düzendir” diyen Kav, sistemin AKP iktidarı tarafından körüklendiğini anlatıyor:

“Kader’in hikâyesinde insanın aklına hemen bir soru geliyor. Aileler hata yapmış olabilir. Ama nikâhı kıyan imam durumu görmedi mi? Sağduyulu olabilmek, bu denli zor mu? Elbette bunlara yol veren, hatta kışkırtan bir iktidar var. Kadının haklarını görmezden geldikleri gibi onun varlığına da şimdiye kadar hiç olmadığı gibi saldırıyorlar. Neredeyse kadına tahammülleri kalmadı. Kadının adını her yerden silmek istiyorlar. AKP iktidarıyla birlikte bir ortaçağ zihniyeti yaşanmaya başladı. Artarak da devam ediyor. Sokak, siyasetin söyleminden çok etkilenir. Toplum siyaset figürlerini rol model alır. Henüz ağaçlarla barışık olduğu günlerde Başbakan Recep Tayip Erdoğan bir fidanlık açılışına katılmıştı. Orada, 14 yaşında olduğunu öğrendiği bir fidan için, ‘Tamam işte evlilik çağına gelmiş’ dedi. Açıkça, toplum üzerinde bir algı yaratılmak isteniyor.”

Kav, AKP iktidarının, kadının yaşamının her anına müdahil olduğunu şu sözlerle dile getiriyor:

“Türkiye, daha önce kadının kürtajı, kaç çocuk yapacağı, dışarıda ne giyeceği, hamileyken nasıl gezeceği, kaç yaşında evleneceği gibi konulara karar vermek isteyen bir iktidar görmemişti. Ayrımcılık ve kadının toplumdaki yerinin geriye götürülmesi ile ilgili hamleler bu dönemde yapıldı. AKP, kadını, istihdam politikasının yanı sıra eğitimle de vurmak istedi. 4+4+4 sistemi tam olarak ‘çocuk gelinler’ sorunuyla doğru orantılıdır. İktidar bu sistemin bir yönüyle, ‘Kadın 4 yıl okusun ondan sonra da evlenip çocuk yapsın’ mesajını verdi. Kader’in ölmesinin nedeni bu çarpık modelle bire bir örtüşmektedir.”

‘Kadınlar öldüğünde susuyorlar’

Kav, kadın cinayetleri ve çocuk evliliklerini önlemenin sanıldığı kadar zor olmadığına da dikkat çekiyor: “Aslında bu sanıldığı kadar derin ve sosyolojik bir konu değil. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadın’a Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nu tam olarak uygularsanız akan kanı durdurabilirsiniz. Kadına istihdam sağlar, okula gitme çağını yeni baştan düzenler, ayrımcı ve kadın düşmanı söylemleri bırakır, evlik ve çocuk gibi özel konulara hiç girmezseniz, iklim bir anda değişir. Ne var ki iktidarın bunları yapmak gibi bir niyeti hiç yok. Kadının yaşamının her alanına müdahale edip, öldüğünde susmaları ise çok acı. Sözüm ona Kader için Siirt’e gittiler. Ama onun ölümüyle ilgili tek söz bile söylemediler. Bu anlaşılır gibi değil. Fakat artık toplum bu ölümlere ve bu ayrımcı politikalara anında refleks veriyor. Kadınları, öldürüldükleri evlere hapsetmek isteyen bir mantıkla karşı karşıyayız. Bunu kabul etmiyoruz!”

Ben kızıma bakmaya kıyamazdım...

Nurgül Türkyılmaz, ölümü şüpheli olan genç kadınlardan biri. Geçen yıl yaşama veda eden Türkyılmaz’ın babası, İrfan Tuzcuoğlu, hem kızının ölümünü aydınlatabilmek için hem de başka ölümlerin yaşanmaması için yılmadan mücadele veriyor. “Herkes elini taşın altına sokmalı” diyen Tuzcuoğlu, kadın cinayetlerinde en büyük sorumluluğun da devlete ait olduğunu şu sözlerle anlatıyor:

“Eski Bakan Fatma Şahin bu konuyu görmezden geldi. İktidar, kadınlar yerine hırsıza, rüşvetçiye koruma verdi. bu koşullar altında kadın cinayetlerinin engellenmesi zor. kadınlara sahip çıkmıyorlar, yasalar insan canını korumuyor. Ölen ölsün diyorlar!”

Tuzcuoğlu, kızının yaşadığı sorunlu evlilik sürecini ve sonrasındaki şüpheli ölümünü şöyle özetliyor:

“Bayburtluyuz. Çocuğum evlendiğinde 18 yaşındaydı, kocasıyla birlikte İstanbul’a yerleşti. Nurgül, ilkokul mezunu olmasına rağmen gözü açık, aydın bir çocuktu. Haklarının farkındaydı. Bu yüzden çok baskı gördü, kocası ve onun kardeşi tarafından hakarete ve şiddete uğruyordu. Nurgül ölmeden önce, onu ziyarete gittim. Yaşananların farkındaydım, bu nedenle benimle gelmesi için ona yalvardım. Ancak çocukları okula gittiği için onları bırakamadı. Ben döndükten bir hafta sonra da kızım öldü. İntihar dediler. Benim kızım intihar edecek biri değildi. Bu yüzden cinayet olduğuna inanıyorum. kızımı öldürdüler ve intihar süsü vermek istediler. Cenazesinde bizi tehdit ettiler. Olayın aydınlatılması ve suçlulara kalepçe takılması için sonuna kadar mücadeleye devam edeceğim.”

Kızı göreceli olarak daha geç yaşta, 18’inde evlenen İrfan Tuzcuoğlu çocuk gelinler sorununa da değiniyor:

“Kızım severek evlendi. Ancak bu erken ve çok üzerinde düşünülmemiş bir evlilikti. Bunu anlatmaya çalıştım ama olmadı. İnsanın hayatı ve geleceği değerlidir. 12 yaşındaki kızı evlendirmek ne demek! Bu durum kabul edilebilecek bir şey değil. Her şeyden önce günahtır. Çocuklar okula gitmeli, çocuklar ‘çocuk’ gibi yaşamalı.”

Tuzcuoğlu’nun kızıyla ilgili sözleri ise zamanda hüzünlü izler bırakıyor:

“Nurgül benim en küçük çocuğumdu. Ona bakmaya, saçlarını okşamaya kıyamazdım. Aklıma hep çocukluğu, kokusu geliyor. Sen, bak, büyüt, 18 yaşına getir, biri gelsin öldürsün. Üstelik olayın üstü kapatılmak istensin. Katil elini kolunu sallayarak dolaşsın! Bunu, kim kabul edebilir, kim bu durum karşısında öfkesini gizleyebilir ki? Evet, çok kırgın ve öfkeliyim. Tek tesellim, başka çocukların, başka kadınların öldürülmemesi için mücadelemi sürdürebilmek!”

Kabul edilemez

Son olarak yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Ayşenur İslam’dan gelen “çocuk evlilikleri özünde masumdur” açıklaması büyük tepki çekti. Kadın cinayetlerinin durduracağız platformu, Kader E’nin ölümünün üzerinden kısa bir süre geçmişken yapılan bu açıklamaya sert biçimde tepki verdi:

“Henüz 12 yaşındaydı evlendirildiğinde Kader. Daha kendi çocukken iki bebek dünyaya getirdi, birini kaybetti. Onu çocuk yaşta evlendirerek, ‘yaşam hakkını’ çaldılar. AKP’nin kadınlara, Kader’e reva gördüğü hayat bu. Çocuk gelin sorununu, belli yörelere, belli sınıflara mal etmeye çalışmak, gerçeklerin üstünü örtme çabasıdır. Çünkü henüz çocuk yaşta binlerce kadının evlenmek zorunda kalmasının baş sorumlusu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’dır, AKP hükümetidir. Devletin kendi resmi kurumu TÜİK’in istatistiklerine göre ‘çocuk evlilik’ oranı yüzde 32’yi bulmuşken, bakanın yaptığı bu açıklama kabul edilebilecek gibi değildir. Biz, ölümüne göz yumulan kadınlar için adalet arayışına müdahil olmaya devam edeceğiz.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler