Kış mutfakta geçecek...

Sonbahar hüznüyle korona tedirginliği geldi üzerimize çöktü. Şimdilik sonbaharın renk cümbüşüyle avunmaya çalışsak da tedirginlik gözlerden okunuyor. Huzursuzluk yüzünden olsa gerek takıntı halinde “Kış uzun geçecek’’ diye söylenip duruyorum.

Yayınlanma: 18.10.2020 - 05:30
Kış mutfakta geçecek...
Abone Ol google-news

Kolay olmayacak, korona yüzünden kafelere gidemeyeceğimizden, havalar iyice soğuyunca evlere kapanacağız. Uzun karanlık günleri biraz olsun kolay geçiştirebilmek için bir meşgale gerek. Ne olabilir diye düşünürken insan galiba hayal sınırlarını zorlayabiliyor. Bir roman yazayım bari diye düşünmeye başladığımı, hatta konuyu bile tasarladığımı fark edince anladım sınırları zorladığımı. “Bulaşma” diye söylendim kendi kendime ama şeytan dürtmeye devam etti. “Mahmut Şenol gibi usta bir roman yazarı arkadaşın var. Roman yazma tekniği konusunda fikir al’’ dedi şeytan. Neyse, telefon çaldı da şeytanın aklımı çelmesine fırsat kalmadı.

MUTFAK TERAPİSİ 

Telefon eden İvet idi. Her zamanki neşeli sesiyle hal hatır sorduktan sonra, “Las Manos organizasyonuyla pazartesi akşamı için İtalyan mutfağından bir mönü hazırladık. Şef Şilili Luiz, senin de katılmanı istiyorum’’ dedi. Soru aniden gelince bocaladım ama, İvet, bir süredir bu tür kurslar düzenliyor ve çok başarılı olduğunu gözlüyorum. Hafta sonları çocuklar için düzenlediği mutfak kursları çok rağbet gördü. Çocuklar kekler, bisküviler yaparken eğleniyorlar. Şimdi yetişkinler için akşam kursları başlatıyor. Türk, İtalyan, Sefarad mutfak kültürüyle bu mutfakların belli başlı yemekleri öğretilecek. 

İvet, cıva gibi İstanbullu bir kızımız. Eşi ve oğluyla dört yıl önce İstanbul’dan buraya taşındılar. Eşi Selman da çok becerikli bir IT uzmanı. İsveçli bir şirket Selman’ı keşfedip cazip bir teklifle İsveç’e transfer etmek isteyince onlar da buralı oldular. Memleketimizin iki cevherini daha kaybetmesine hüzünlenip buruk bir sesle “İstanbul bırakılıp buraya gelinir mi?” diye sormuştum. “Osman Abi İstanbul artık çok zor. Çocuğun okulu, servisi, bizim işe gidip gelmemiz büyük sorun” diye yanıtlamışlardı. Buraya gelen bütün genç çiftlerden aynı cevabı aldığım için çenemi kapatmıştım. Daha ilk günlerde yemeklerden konuşup, mutfak becerisini görünce İvet’in o yoldan yürüyeceğini tahmin etmiştim. Yanılmamışım.

İvet’in nazik önerisine teşekkür edip kabul ettim. Tabii bu arada uzun kış ve karanlık günlere tahammül için mutfak meşguliyetinin iyi bir ilaç olacağını da düşünmedim değil. Eşim de yemek kursuna katılmamı hararetle destekledi. Hem istek hem destek olunca, ben de hevesle kursa katıldım. 

TAKIM ÇALIŞMASI

Kullanılacak bütün malzemelerin düzenli bir şekilde hazırlandığı mutfak iç açıcıydı. Şef Luiz güven vericiydi. İvet daha önce Fransa’da, İtalya’da yemek kurslarına katıldığından sistemi kurmuş, düzeni sağlamıştı. Şef, ön yemek için panzanella, ana yemek için limon ve tereyağ soslu makarna, tatlı olarak da pannakotta (panna cotta) yapacağımızı söyleyip malzemeleri anlattı. Makarna için hamuru kendisi hazırlamıştı. Üç takım oluştu. Ben panzanella yani krutonlu salata takımına seçildim. Takım arkadaşım hem diplomat hem ressam Gülşen Hanım’dı. Mesleği disiplin ve ölçü olan, sanatçı yanıyla da estetiğe önem veren bir hanımefendiyle takım arkadaşı olunca biraz strese kapılmadım değil. Neyse ki takım arkadaşım çok nazikti. Herkes üzerine düşeni yapacaktı, makarna makinesini sırayla hepimiz kullanacaktık. 

Alt tarafı avuç içi büyüklüğündeki hamuru makineden geçirmek marifet mi diye düşünmeyin. Hamuru önce elle bastırıp açarken makinenin yuvasına göre ayarlamak gerekiyor. Sıram gelince hiçbir aksama olmadan, fire vermeden, hamuru makinede önce yufka, sonra gene fire vermeden erişte haline getirdim. Kursun tek erkeği olarak bütün hanımefendilerden “bravo” sesleri arasında çok güçlü alkış aldım. Dahası panzanellada kullanacağımız krutonları da tavada zıplatarak kızarttım. Anlayacağınız o güne kadar keşfedilmemiş bir cevher ortaya çıktı. Benim de başım dikildi, göğsüm ileriye çıkıverdi. Sonrası da kolay geçti ve yaptıklarımızı kendimizi överek enfes şarap eşliğinde afiyetle yedik. 

Eve gönül rahatlığıyla döndüm ama eşime anlatırken kendimi övmedim. Marifetlerimin ortaya çıkmasını istemedim ama korktuğum başıma geldi. Ertesi gün mutfaktaki başarım sağda solda konuşulmuş. Eşim de duymuş. Şimdi yavaştan mutfağı bana devretmeye hazırlanıyor gibi bir hali var. Oğlum da akşam yemeği için geleceği saati annesine bildirirdi. Şimdi aile için bir WhatsApp grubu oluşturdu... Anlayacağınız bunlar tehlikeli gelişmenin işaretleri. Önüne geçebileceğimi de sanmıyorum. İvet’in yeni mönülü kurslarıyla kendimi geliştirmemden başka çare yok. Uzun kışla mücadele etmenin yolunu buldum derken, mutfağın demirbaşı olma yolundayım. Ah İvet ah, ne işler açtın başıma.  

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler