Kılıçdaroğlu'ndan Rus Büyükelçi suikastiyle ilgili iki soru

CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinini grup toplantısında yaptığı konuşmada Rusya Büyükelçisi'ni öldüren kişinin polis olmasına ve konuşturulmadan öldürülmesine dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu'ndan Rus Büyükelçi suikastiyle ilgili iki soru
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.12.2016 - 13:30

<video:648174>

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesiyle ilgili "Öldüren kişinin polis olması, ayrıca üzerinde durmamız gereken bir noktadır. O kişinin canlı yakalanmayıp da öldürülmesi ayrıca üzerinde durmamız gereken bir noktadır. Yeteri kadar koruyamıyorsak ciddi sorun var" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Bugün gelinen noktanın kaygılandıran bir nokta olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, son bir haftada yaşanan olayları hatırlatarak, "Evlerimizde oturuyoruz, televizyonları seyrediyoruz; ama emin olun hepimiz ülkenin geleceğinden kaygı duyuyoruz. Nereye gidiyor bu ülke? Bu soruyu sormak zorundayız. Bir haftada yaşananlara bakın. İstanbul'da, Kayseri'de ve dün akşam Ankara'da, ne oluyoruz? Daha önce Türkiye iyi yönetilmiyor, diyordum. İyi yönetilmiyor değil, Türkiye yönetilmiyor. Ne olduğu belli değil. Bu ülkenin istihbaratı yok mu? Bu ülkenin devleti yok mu? Ne oluyor böyle? Kim, kimler Türkiye Cumhuriyeti'ni bu hale getirdi? Ben bu soruyu sorunca bizi hemen suçluyorlar. 'Vay efendim bunu niye söylediniz?'. Ben bunu dile getirmeyeceğim de kim dile getirecek? Bu ülkenin bekasından sadece ben değil, herkes sorumlu" diye konuştu.

"TERÖRE KARŞI BİZDEN NE İSTENİYORSA VERMEYE HAZIRIZ"

Teröre karşı ortak mücadele vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, "Terörün, teröristin amacı bellidir. Toplumda korku, yılgınlık yaratmaktır. Baskıyla, korkuyla, acıyla, kanla, gözyaşıyla istediklerini siyasal iktidara dikte ettirmektir. Gerekçesi ne olursa olsun, nereden, kimden gelirse gelsin bu ülkenin bütün vatandaşları 7'den 70'e terör karşısında onurlu bir tavır takınmak zorundadırlar. Hep birlikte terörü kınamak ve lanetlemek zorundayız. Teröre karşı bizden ne isteniyorsa vermeye hazırız. Açık çek verdik size. Siz devleti yönetiyorsunuz. Bizden bir şey istediniz vermediysek, gelin bizi suçlayın. Bizden sadece, bu memlekette huzur, bu ülkede barış istiyoruz" dedi.

"TERÖRÜN YURT DIŞI KAYNAKLARI VAR"

Terörle mücadelede terörün finans kaynağının kesilmesinin önemine dikkat çeken CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Mücadeleyse her türlü mücadeleyi vermeye de hazırız. Terör konusunda mücadele ciddi bir iştir. İstihbaratı çöken bir ülkede terörle mücadele yapılmaz. Ciddi ve güçlü bir istihbarat örgütünüzün olması lazım. Aynı zamanda teröre karşı olan diğer istihbarat örgütleriyle de sıcak, yakın ilişki kurmak gerekiyor; çünkü terörün yurt dışı kaynakları var. Terörle mücadelede en etkili yol, terörün finansman kaynaklarını kesmektir. 3 bin, 5 bin kişiyi besleyen bir terör örgütünün hiç mi merak etmiyorlar; bunların paraları nereden geliyor? Bunlar Hangi kaynaklardan besleniyorlar? Bir devletin yapılanmasında bu sorular sorulmuyorsa terörle mücadele edilemez. Terörle mücadele akıl, bilgi, birikim, deneyim ve en önemlisi liyakat işidir. Siz devlette liyakatı tamamen çökertirseniz terörle mücadele edemezsiniz. Türkiye'de geldiğimiz nokta budur"

"DEVLETİ TERÖR ÖRGÜTÜYLE MUHATAP KILMAYACAKSINIZ"

Terörle mücadelede dış politikaya da dikkat edilmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Siz terörle mücadele edecekseniz terör örgütünün üyesi saydığınız kişileri Ankara'ya davet etmeyeceksiniz. Ayağına kırmızı halı sermeyeceksiniz. Bunu yaptığınız andan itibaren terör örgütünü meşrulaştırmış olursunuz. Terörle mücadele edecekseniz devleti, gayri meşru bir organla yani terör örgütüyle muhatap kılmayacaksınız. Masaya oturmayacaksınız. Oslo'da, Habur'da masaya oturdunuz. Terör örgütünün ayağına hakimleri, savcıları götürdünüz. İmralı'da masalar kurdunuz. Bu yolla terör önlenmez, dedik. Önleyemediler. Faturayı kim ödüyor? Bu Ankara'da iktidar olan beylerin çocukları mı ödüyor? Hiçbirisi askere gitmiyor onların. Bu ülkenin gariban Anadolu vatandaşlarının çocukları ödüyor. Vicdanım sızlıyor. Böyle bir devlet yönetimi olamaz" diye konuştu.

"TERÖRÜ ÖNLEYECEKSENİZ RADİKAL, CİHATÇI GRUPLARA KUCAK AÇMAYACAKSINIZ"

Terör olaylarında 20 Temmuz'dan bu yana 843 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Siyasi sorumlusu kim bunların? Bir Allah'ın kulu çıkıp, 'Bu işin siyasi sorumluluğu bana aittir. Ben önleyemedim. Bu nedenle görevi bırakıyorum' dedi mi? Demedi. Niye demiyor? Bu işin sorumlusu kim? Ülkeyi yönetendir dünyanın her tarafında bu işin sorumluları; ama hiç kimse sorumluluk almıyor. Terörü önleyecekseniz radikal, cihatçı gruplara kucak açmayacaksınız. Onlara silah göndermeyeceksiniz. Onları korumayacaksınız. Onların arkasında durmayacaksınız. Durursanız terör batağı içinde bir Türkiye tablosuyla karşı karşıya kalırız" dedi.

'KARLOV' AÇIKLAMASI: YETERİ KADAR KORUYAMIYORSAK CİDDİ SORUN VAR

Ankara'da Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov'un suikastla öldürülmesinin haince bir saldırı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yakışmıyor Türkiye'ye, yakışmıyor. Öldüren kişinin polis olması, ayrıca üzerinde durmamız gereken bir noktadır. O kişinin canlı yakalanmayıp da öldürülmesi ayrıca üzerinde durmamız gereken bir noktadır. Kimse yok, niye canlı yakalamıyorsun? Hiçbir yabancının kendi ülkemizde bir suikasta kurban gitmesini istemiyoruz. Onları korumak Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefidir. Yeteri kadar koruyamıyorsak ciddi sorun var" diye konuştu.

"KİM AZMETTİRDİ, KİM SİLAHI VERDİ?"

Büyükelçi Karlov'un suikastıyla ilgili hükümet yetkililerine çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, "Sorun onu öldürenden çok onu azmettirenleri bulmamız gerekiyor. Kim azmettirdi, kim silahı verdi? Fotoğraflara bakın, arkasında duruyor. Büyük bir kararlılıkla duruyor. Sloganlar atıyor. Vurduktan sonra yere düşen büyükelçiyi ayrıca kurşunluyor. Böyle bir tablo bu ülkenin vatandaşlarının hak ettiği bir tablo değildir. Şiddetle kınıyoruz böyle bir tabloyu. Hükümet yetkililerine sesleniyoruz. Bunun faillerini mutlaka bulun, yargının önüne çıkarın" dedi.

"20 TEMMUZ'DA ÜÇÜNCÜ DARBE SÜRECİ BAŞLADI"

Türkiye'de 2016 yılında 3 darbe olduğunu savunan Kılıçdaoğlu, "Birincisi, 4 Mayıs 2016 darbesi. Yüzde 49,5 oy alan Ahmet Davutoğlu başbakan, saraya davet edildi. Elinden istifa dilekçesi alındı, kapının önüne konuldu. Bu demokrasi darbesi değil de nedir? Bu mudur demokrasi? 15 Temmuz darbe girişimi, başarıya ulaşmadı. Hep birlikte mücadele ettiğimiz için başarıya ulaşmadı; ama birisi çıktı dedi ki 'Bu darbe girişimi Allah'ın bir lütfudur' dedi. 20 Temmuz'da bir üçüncü darbe süreci başladı. OHAL ilan edildi. Üçüncü darbe girişimi süreci başladı. Parlamento tümüyle devre dışı bırakıldı. Ne yerli ne milli, gayri milli bir sürecin içine Türkiye'yi soktular" diye konuştu.

"BAŞKANLIK UYGULAMASIYLA 20 TEMMUZ DARBECİLERİ GÜVENCE ALTINA ALINIYOR"

Her darbecinin bir amacı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Her darbeci geleceğini güvence altına almak ister. Geleceğini güvence altına alacak hukuk normu anayasadadır. 20 Temmuz darbesinden sonra şimdi başkanlık uygulamasıyla 20 Temmuz darbecileri güvence altına alınıyorlar. Yapılan bal gibi rejim değişikliğidir. Parlamenter demokratik sistemi kaldırıp, dikta yönetimine uygun bir rejim getiriyorlar" dedi.

"BİZE SATAMAZLAR AMA BAHÇELİ'YE SATTILAR"

Partili cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik eleştirilerde bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Seçimden sonra Meclis'e gelip tarafsız cumhurbaşkanı olacağım diye yemin edecek. Çünkü o maddeyi değiştirmiyorlar. Cumhurbaşkanlığı makamı devletin sigortasıdır. Cumhurun başkanı, şimdi cumhurun değil; partinin başkanı olacağım, diyor. Sen partinin başkanı olursan cumhurbaşkanı olamazsın. Partinin başkanı, cumhurbaşkanı, tepede sen diktatör olursun kardeşim başka bir şey olamazsın. Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinin 12'sini ben atayacağım diyor. HSYK yargıçlarının da 12'den 6'sını cumhurbaşkanı belirliyor. Sonra yargı bağımsızdır diye bize satmaya çalışacaklar. Bize satamazlar ama Bahçeli'ye sattılar"

"DİKTATÖRE TBMM'Yİ FESİH YETKİSİ VERİLİYOR, VERMEYECEĞİZ"

Anayasa değişiklik teklifinde, cumhurbaşkanına Meclis'i feshetme yetkisinin verildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, 1924 yılında yapılan anayasa görüşmelerinde benzer bir maddenin Atatürk'e verilmesi için tartışıldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Feshedebilir, hiçbir gerekçe yok. Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Gazi Meclis, bir kişiye ben Meclis'i feshetme yetkisi vermem, diyor. İsterse Mustafa Kemal Atatürk olsun. Burada milletin iradesi vardır, deniliyor. Şimdi tarihi unuttuk. TBMM'nin ne anlama geldiğini de unuttuk. Bir diktatöre TBMM'yi fesih yetkisi veriliyor. Vermeyeceğiz arkadaşlar, vermeyeceğiz" diye konuştu.

"DEVLET BAHÇELİ'NİN KULAĞINA KÜPE OLSUN BU LAFIM"

Anayasa değişikliği teklifinin maddelerini sıralayıp, eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenerek, "Bir kararnameyle birden fazla ili kapsayan bölgesel yönetimler kurabilecek. Sayın Devlet Bahçeli'nin kulağına küpe olsun bu lafım. Başka bir şey demiyorum" dedi.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİRİLERİNE TESLİM EDİLEMEZ"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün bu anayasa değişikliği, TBMM Anayasa Komisyonu'nda görüşülecek. Arkadaşlarımıza şunu söyledik. Hiçbir değişiklik önergesi vermeyeceksiniz. Verdiğiniz her önerge bunu meşrulaştırır. Hiçbir önerge verilmeyecek. Tarihe not düşmek için ne gerekiyorsa söyleyeceksiniz. Ne yerlidir ne millidir, gayri millidir bu. 140 yıllık parlamento deneyimini çöp sepetine atıyorlar. Hangi milliden bahsediyorsun sen? Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir dikta yönetimi yoktur. İlk kez bizde olacak. Kendi darbelerine anayasal statü kazandırmak istiyorlar. Size sözüm söz, buna izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti birilerine teslim edilemez. Türkiye Cumhuriyeti el kaldırıp, indirilerek rejim değişikliği yapılacak bir ülke değildir. Herkes aklını başına alsın"

Kılıçdaroğlu'ndan Hüsnü Mahalli'nin tutuklanmasına sert tepki - VİDEO 

HÜSNÜ MAHALLİ
Geçen hafta Necip Hablemitoğlu'nun ölüm yıldönümüydü. Tıpkı Uğur Mumcu gibi Ahmet Taner Kışlalı gibi faili meçhulle aramızdan ayrıldılar. Biz bütün bunları konuşurken bir gazeteci daha hapse atıldı. Hüsnü Mahalli. Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin düzelmesini çok isteyen bir gazeteci. Çağırıyorsunuz, günlerce bekletiyorsunuz sonra tutukluyorsunuz. Yargıcı namusu adaletli davranmaktan geçer. Siyasi iktidarın sopası yerine gelenlere hakim denmez, onlar yargıç değillerdir.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler