Kılıçdaroğlu, kadınların sorunlarını dinledi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun video konferans yöntemiyle bir araya geldiği kadınlar, hayat pahalılığından ve geçim sıkıntısından şikayet etti. Kılıçdaroğlu, gelir adaletsizliğine dikkat çekti, kamuda beş maaş eleştirisini sürdürdü. Görüşmede yer alan bir kadın, "Dört beş sene önce AKP’ye üyeydim, yardımlarına çağırıyorlardı, bir gün işim düştüğünde kapılarına bile sokmadılar" dedi.

Kılıçdaroğlu, kadınların sorunlarını dinledi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.01.2021 - 14:54

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, video konferans yöntemiyle kadınlar ile bir araya geldi. Farklı illerden 72 ev kadınının, yaşadıkları sosyal ve ekonomik sorunları anlattığı toplantıda; Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ve Parti Meclisi Üyesi Deniz Demir de Kılıçdaroğlu’na eşlik etti.

Kılıçdaroğlu, "Aynı dertleri paylaşıyorsunuz, çocuklarınız işsiz. Yönetenler, niye sizin derdinizi duymadılar? Bu memleketin başına haram yemeyen, kul hakkı yemeyen, yolsuzluk yapmayan birini getirin. Bu tabloyu değiştireceğiz ama elbirliğiyle değiştireceğiz” dedi.

“AKP’YE ÜYEYDİM, İŞİM DÜŞTÜĞÜNDE KAPILARINA SOKMADILAR”

Hayat pahalılığından şikâyet eden bir kadın şöyle konuştu:

“Her şey ateş pahası, neye elimizi atıyorsak alamıyoruz. Çocuklarımıza neyi yedireceğiz? Yemeğimizin ilk malzemesi yağ 65,70 TL olmuşken biz nasıl geçineceğiz. Asgari ücrete zammı dört gözle beklerken, zam yapıldı sabah kalktık her şeye zamla uyandık. Bir şeyler almak istiyorsun çocukla, geçim sıkıntısıyla olmuyor. Ben dört sene önce kiramı taşıyamadığım için babamın yanıma taşındım, babam ‘hadi çık’ dediği zaman nasıl çıkacağım dediği zaman nasıl çıkacağımı kara kara düşünüyorum. Dört beş sene önce AKP’ye üyeydim, yardımlarına çağırıyorlardı, bir gün işim düştüğünde kapılarına bile sokmadılar. İlla her şey işlerini görene kadar mıydı? Allah sizden de belediyelerinizden de razı olsun. Sizi sordular, vatandaşın nasıl olduğunu sorduğunuz için teşekkür ederim. Bizim değerli olduğumuzu hissettirdiniz. Bu pandemi dolayısıyla eşim işten çıktı, üç çocuk okutuyorum, canlı derse katılamıyorlar, tabletimiz yok, çocuklarım derse giremiyor.”

“SOHBET YOK, HESAP KİTAP”

Üniversite öğrencisi çocuklarının çalışmak zorunda kaldığını anlatan bir kadın, şunları söyledi:

“Daha önce esnaftım. Yıllardır çocuklarımız en iyi şartlarda okusun diye mücadele ettik. Çocuklarım üniversite ikinci sınıfa geldikten sonra okulu bırakıp, iş aramaya karar verdiler. ‘Anne baba artık size yük olmak istemiyoruz, okutmak için çok zorlanıyorsunuz’ dediler. Biz bu günler için mücadele verdik ve yolun sonunda daha iki çocuğumuz varken, dört çocuğumuz var, iki çocuğum da iş arıyor, kardeşlerini okutabilmek için. İş aradıkları zaman yol parası ve servis olmadığını söylüyorlar. Aldıkları asgari ücret belli, kendilerinden vazgeçtiler, evimizde huzur olsun diye uğraşıyorlar. Önceden çalıştığımızda çocuklarımızla huzurumuz vardı, 10 yıldır huzursuzluk içerisindeyiz, sağlığımıza da sebep oldu, çocuklarımız ile oturduğumuzda sohbet yok, hesap kitap söz konusu oluyor. Çocuklarımız okulu bırakmak zorunda kaldı. Birçok ailenin de bu durumda olduğunu düşünüyorum.”

“İNSANLARIN GÜCÜ YETMİYOR”

İki çocuğu ve iki torunu olan bir kadın, “Çocuklarıma katkıda bulunmak için torunlarıma ben bakıyorum. Hayat çok pahalı” diye konuştu.

Eşiyle mahallede bakkal işleten bir kadın da, “Son bir ayda devamlı etiket değiştiriyoruz, sürekli zam geliyor. Allah herkesin yardımcısı olsun. Büyük marketler mahalle aralarına kadar girdi, küçük esnafı bitirdi. İnsanlar önceden bir kilo çay alıyordu artık yarım kilo alıyorlar. Her şey o kadar zamlandı ki insanların da gücü yetmiyor, işsizlik çok” dedi.

Ege konservatuardan mezun olan öğretmen adayı bir kadın, “185 bin öğretmen açığı olan bir ülkede, sadece bir yılda 20 olmadı 30 40 bin öğretmen ataması yapılması ne kadar vicdanlara sığar. Bizler öğretmen adayı olarak, iyi şartlarda geçinmek istiyoruz. Evlenmiş, çocuğu olmuş, atama bekleyen bir sürü öğretmen arkadaşımız var. Şu an hala kaç tane alım yapılması gerektiği açıklanmayan bir bekleyiş içerisindeyiz” dedi.

“BIRAKIN TABLETİ KIŞLIKLARINI ALAMADIK”

İki çocuğu olan bir kadın, “Eşim bir sene oldu işe gireli. Hiçbir yardımdan faydalanamıyoruz, neden, eşim sigortalı işe girdi. Bir asgari ücret ile karın doymuyor. Ne kömür yardımı alabildik, ne çocuklarımızın eğitimi için bir sürü yerden tablet bilgisayar başvurusu yaptık ne onlar karşılandı. Komşularımız var Suriyeli. Onlar her türlü yardımdan faydalandılar. Tabletleri bile geldi. Oysaki derslere girmiyorlar, katılmıyorlar ona rağmen tabletleri geldi, bizim çocuklarımız tek telefonla derse girmek zorunda kalıyorlar. Bir asgari ücret ile çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Tableti bırakın daha kışlık kıyafetlerini karşılayamadık. Hayat çok pahalı” dedi.

“KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALIYORLAR”

Özel gereksinimi olan bir kadın, “Geçim çok zor. Çalışıyoruz ama eşim engelli ben engelli. Asgari ücrete zam geldi ama anında her şeye zam oldu. Verdiği günün ertesi günün bütün zamlar patlama yaptı. Eşimin sigortasını ödüyorum, asgari ücrete zam geldi, ertesi 300 milyon (lira) birden zam verdiler” diye konuştu. Başka bir kadın bu konuya ilişkin “Buna kaşıkla verip kepçeyle almak deniliyor” dedi.

“ÇÜRÜK MEYVE ALIP ÇOCUKLARIMA YEDİRİYORUM”

Geçim sıkıntısı çeken bir kadın, “Eşim yeni işe girdi. İki senedir evdeydi. Üç tane çocuğum var. Ekmek alacak halim yok. Bayat ekmek alıyorum, çocuklarıma yediriyorum, pazara çıkamıyorum. A 101 çürük meyveleri atıyor, onları almaya çalışıyorum, çocuklarıma yediriyorum” dedi.

Eğitim sistemini eleştiren bir kadın da “Dört çocuk annesiyim. Üçüzlerim var. Aynı sınıfa gidiyorlar. Hangi birisine bir bilgisayar bir tablet alayım? Bilgisayar almış başını gitmiş, hep fırsatçılık. Bilgisayar lazım tavan yapıyor, 6 7 bin lira. Üç çocuğun üçüne de ayrı alamıyorum” dedi.

“ÇOCUKLARIM İÇİN YAŞAMAYA ÇALIŞMAK İSTİYORUM”

Eski eşi tarafından şiddete maruz bırakılan bir kadın, “10 yıllık bir evlilik geçirdim, boşandım. Şiddet mağduruydum, 10 senedir kapı dışarı çıkamıyordum, çok kötü günler geçirdim, yeni boşandım, çocuklarımla beraber bir apartmanın kapıcı dairesini geldik. Çalışmıyorum, gelirim yok, büyük oğlum okula gidiyor, eğitimi için hiçbir şey yapamıyorum, destek olacak kimse yok, tek başıma mücadele etmeye çalışıyorum, çocuklarım için yaşamaya çalışmak istiyorum” diye dert yandı.  

Çocuklarıyla yaşayan başka bir kadın da “Kiracıyız. Üç çocuğum var. Kalp nakli bekleyen kızım var. Eşimden ayrıyım. Onun bakım parasıyla geçim ediyorum. Ev kirası, suydu, zaten pazara gidemiyoruz. Zor geçiniyoruz, bizim bu halimiz ne olacak” diye sordu.

Aynı zamanda depremden de mağduriyet yaşayan bir kadın, Ekonomik sıkıntılardan ziyade bir de bir de deprem sıkıntı yaşıyorum. Üç aydır iş yerimiz çalışmıyor. Binamız ağır hasarlı, tespitte bulunuldu, hiçbir mal alamadık, 10 dakikalık süre verdiler, bu sürede alabildiğimizi aldık. Damacana ana bayisiyiz, iki bin damacana suyumuz kaldı, 110 bin liralık malımız var içeride, üç aydır bir kuruş alamadık. Eşim çalışamıyor, geçimimizi bu dükkandan yapıyorduk” dedi.

“EL BİRLİĞİ İLE DEĞİŞTİRECEĞİZ”

Kadınların sorunlarını dinleyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Sorun var doğru, mutfaklarda yangın var doğru, büyük sıkıntılar çekiyorsunuz doğru. Türkiye’de 10 milyon genç işsiz. Cumhuriyet tarihinde bu kadar işsiz hiç olmamıştı. En büyük sıkıntıyı ev hanımları çekiyor. Evdeki mutfaktan sorumlu, çocukların beslenmesinden sorumlu, çocukların güzel bir hayat sürdürmesini istiyor anneleri. Bugün yaşadığımız şartlar çok ağır. Umutsuzluk var ama anneler size söz veriyorum. Bütün bu haksızlıkları bitirmek mümkün ama bunları bitirmek için ortak çalışmak lazım. Annelerin derdini biliyorum, 'çocuğumu alıp alışverişe gidemiyorum' diyorlar. Pek çok babadan da duydum. Ev hanımlarının sosyal güvenlik haklarının olması lazım, eskiden vardı bu haklar.  Her evde huzurun, bereketin olması kadar güzel bir şey yok. Bizim aile destekleri sigortası diye bir sigorta dalını hayata geçirmeye çalışıyoruz. Temel hedefi şu geliri belirli bir rakamın altında olan ailelere doğrudan doğruya devletin destek vermesidir. Aile destekleri sigortası olsaydı, az önce saydığınız dramların hiçbiri olmazdı.

Aynı dertleri paylaşıyorsunuz, çocuklarınız işsiz. 18 yıldır bu memleketi yönetenler, niye sizin derdinizi duymadılar? Bir maaşla yetinmiyorlar, iki maaşla yetinmiyorlar, üç maaşla yetinmiyorlar, dört maaşla yetinmiyorlar, beş maaş alıyorlar. En hafifi de 10 bin lira. 50 bin lira bir eve giriyor, öbür evde çocuklar aç. Bu adalet midir? Sizden isteğim şu: Bu memleketin başına haram yemeyen, kul hakkı yemeyen, yolsuzluk yapmayan birini getirin. İlla yolsuzluk yapan, haram yiyen, kul hakkı yiyen birisi mi devleti yönetecek? Devleti yönetince böyle oluyor sonra hep beraber şikâyet ediyoruz. Bir de düzgün, ahlaklı adam olsun. Bir de böyle bir politikacı getirin. O zaman Türkiye’nin kurtulacağını göreceğiz. Türkiye zengin bir ülke, fakir bir ülke değil ama kaynakları adil dağıtılmadığı için büyük bir kısmı fakir bir kısmı da köşeyi dönmüş zengin. Bu tabloyu değiştireceğiz ama elbirliğiyle değiştireceğiz.”


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon