Kaybolan hayaller (01.08.2021)

Kristale benzer taşlar “elmas” olmalıydı. Yüzünü gülümseme sardı. Elindeki avuç dolusu elmasın getireceği para ile artık “hayatta kalmak” değil, “yaşamak” istiyordu!

Kaybolan hayaller (01.08.2021)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.08.2021 - 14:05

Günbatımıydı... Yaşlı sığır çobanı, kavurucu sıcağın bereketini kaçırdığı hayvanlarından dolayı içi sıkkın halde, çorak arazide dolanıyordu. Günlerdir ailesinin kursağından “ugali” (mısır lapası) ve su haricinde bir şey geçmemişti.

Çoban duruma alışmıştı alışmış olmasına ama ailesi için daha iyi bir gelecek yaratma umudunu henüz kaybetmemişti. “Buna yaşamak denmez” diye iç geçiren çoban, düşüncelere dalmış şekilde yürümeye devam etti. Günün solgun ışıkları toprağa son kez değerken, birden ayağının altında zayıf bir ışık titreşti. Yaşlılığın etkisi ile artık eskisi gibi çevik hareket edemiyordu. Kambur sırtını yere eğdi ve yerde parlayan taşı aldı. İnanılır şey değildi... Toprağı biraz daha eşeleyince elmasa benzer onlarca taş buldu. Hayatında ilk defa pahada değerli olduğuna inandığı bir şeyi tutuyordu.

ELMASA HÜCUM

Kristale benzer taşlar “elmas” olmalıydı. Yüzünü gülümseme sardı. Elindeki avuç dolusu elmasın getireceği para ile artık “hayatta kalmak” değil, “yaşamak” istiyordu! İleride hayal meyal görünen köyüne doğru kısık bir bakış attı. Yorgun ve aç bedenini gayretle hızlandırarak evinin yolunu tuttu. Heyecandan titreyerek tahta ve tenekeden yapılma kulübesinin kapısını çaldı. Yaşlı karısı kapıyı açtı, onu içeri aldı. Ateşin üzerindeki kararmış kapta su kaynıyordu. Çoban, karısına özel günler için sakladıkları Roobois çayını demledikten sonra yanına oturmasını ve anlatacaklarını dikkatlice dinlemesini öğütledi. Evin küçük oğlu da uykulu gözlerle çıkageldi. Anne ve babasının etrafında oturduğu masaya bir sandalye de kendisi çekti. Yaşlı çoban bulduğu elmasları masanın üzerine dizdi. Aile fertlerinin vereceği tepkiyi ölçmek için geriye yaslandı. Çoban, hayvanlarını otlattığı yerde elmasa benzer taşlardan daha çok olduğuna yemin etti. Kadın kümesten beter barakadan kurtulup; suları hep sıcak akan, elektriği hiç kesilmeyen bir göz oda eve taşınmanın hayalini geçirdi yüreğinden. Zaten büyük bir ev hayali yoktu. Hayal kurarken bile kendisine ölçülü olması gerektiği öğretilmişti ne de olsa.

Evin küçük oğlu ise nihayet şehir merkezindeki kapısının önünden bile geçemediği gece kulüplerine girebilecek, gündelikçi işine giderken geçtiği yolun üzerindeki araba galerisinin vitrininde bulunan kırmızı spor arabayı satın alabilecekti.

Karı koca heyecanla yutkundular... Tozu alınmış hayaller ile yürekleri gençlikteki gibi atmaya ve ışıldamaya başlamıştı bile.

Yaşadıkları Kwahlathi köyünde ve KwaZulu-Natal eyaletine bağlı teneke evlerinin bulunduğu mahallelerde kendileri gibi yoksul ama hayalleri büyük insanlar yaşıyordu. Ertesi gün evin küçük oğlu kurduğu şatafatlı hayalleri daha fazla sır olarak saklayamadı ve mahalle arkadaşları ile paylaştı. Elmas bulundu haberi kısa sürede dalga dalga yayıldı. Koronavirüs salgınına rağmen ülkenin dört bir yanından binlerce insan kazma ve küreklerle daha iyi bir gelecek hayali ile bölgeye akın etti.

Hayalperestlerin umutlu kazı çalışmaları sonuç verdi, gerçekten de elmas olduğuna inanılan kilolarca değerli taş bulundu. Şimdi sırada değerli taş uzmanlarından gelecek haberdeydi. Günler günleri kovaladı. Ancak müjde yerine hayal kırıklığı yaratan haber ulaştı köye. Bulunan taşların elmas değil, doğada şeffaf, pembe ve beyaz renklerde bulunan elmasla kıyaslandığında oldukça düşük değerde olan “kuvars” olduğu ortaya çıktı. Yetkililer kısa sürede olaya el koydu. “Bölgede birçok kişinin geçim sıkıntısı yaşadığı için elmas bulunduğu haberlerinin halkı ümitlendirdiğini, Güney Afrika’da işsizlik ve yoksulluğun büyük bir sorun olduğunu, birçok kişinin karnını bile zor doyurduğu gerçeğini bildiklerini ancak yasadışı madencilik uygulamalarına daha fazla göz yummayacakları” ifade edildi...

Apartheid rejiminin bitmesinden 25 yılı aşkın bir süre sonra Güney Afrika’nın yarısından fazlası hâlâ yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ülke zenginliğinin yarısı yüzde 10’luk bir zümrenin elinde bulunuyor, nüfusunun yüzde 20’si ise günde 2 dolardan az bir parayla hayatta kalmaya çalışıyor.

Açlık Afrika’nın gerçeği olduğundan “ayakları hareket ettiren midedir” atasözü kıtada sık sık kullanılıyor. Dünya Bankası’nın, 149 ülkeyi gelir eşitsizliğine göre sıraladığı liste de ülkenin zorlu koşullarını ortaya seriyor. 2020 yılında yapılan araştırmaya göre her ülkenin 100 üzerinden derecelendirildiği listede Güney Afrika 63 puanla gelir eşitsizliğin en yüksek olduğu ülke olarak ilk sırada yer aldı.

Bölgede “elmas bulundu” haberi gerçek değildi ancak yoksul halka yaydığı umut dalgası gerçekti. Yoksul halk umut ve umutsuzluk kutupları arasında yalpalanmaya mahkûm, yoksulluk ve yoksunluğu ise alın yazısı olarak kabul etmiş, ellerinden kayıp giden umutların, acaba nerede ve ne zaman tekrar karşılarına çıkacağını düşünerek hayatlarına devam ediyor... 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler