Karşıdevrimin meclis oyunları!
Eğitimci, yazar Mustafa Gazalcı; açık kaldığı kısa süre boyunca Türkiye’nin yüzünü ağartan aydınlar yetiştiren, alkışlarla kurulan ve yazık ki karalamalarla kapatılan Köy Enstitüleri’nin Meclis sürecinin ilk kez bütün olarak incelendiği kitabında, bir onurun ve bir utancın kesişen yol haritasını ortaya koyuyor.
Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ
Eğitimci,
yazar Mustafa Gazalcı; açık kaldığı kısa süre boyunca Türkiye’nin yüzünü
ağartan aydınlar yetiştiren, alkışlarla kurulan ve yazık ki karalamalarla
kapatılan Köy Enstitüleri’nin Meclis sürecinin ilk kez bütün olarak incelendiği
kitabında, bir onurun ve bir utancın kesişen yol haritasını ortaya koyuyor.
Türkiye’nin
topraklarında doğup dünya çapında ses getiren Köy Enstitülerinin, onu kuran ve
yok eden yasalara imza atan TBMM’deki iç yakan yolculuğu... Eğitimci, yazar
Mustafa Gazalcı’nın Köy Enstitülerinin Meclis Süreci adlı kitabı, alkışlarla
kurulan, karalamalarla kapatılan bu kurumlarla ilgili TBMM’nin bir sahneye
dönüştüğüne tanıklık ettiriyor.
Bu öyle bir
tarih sahnesi ki; onur verici sözler de, söyleyenler için utanca dönüşen
cümleler de ülkenin bağrında yankılanıyor...
Yoksul halk çocuklarının yazgısı o kürsüden destanlaşıp değişecekken
yıllar sonra aynı yerde karalamalarla bir ağıda dönüşüyor. Bir onurun ve bir
utancın kesişen yol haritası bu aslında...
Gazalcı
incelemesinde bir ilke de imza atıyor. Üzerinde bugün bile tartışmaları
bitmeyen, açık kaldığı kısa süre boyunca Türkiye’nin yüzünü ağartan aydınlar
yetiştiren Köy Enstitülerinin gün yüzüne yeterince çıkmamış Meclis sürecini ilk
kez bir bütün olarak yansıtıyor.
Köy Enstitülerinin Meclis Süreci; yalnızca eğitimle ilgilenenlerin değil, bir döneme damgasını vuran, yoksul köylülere aydınlanma ışığını taşıyan ve sonunda yok edilen kurumların can alıcı öyküsünü öğrenmek isteyen herkesin ilgiyle okuyacağı bir çalışma...
-
Kitabınızda Köy Enstitülerinin Meclis Sürecini hangi bölümler başlığında
incelediniz?
Önce, “Kuruluş,
Karalama, Kapanış” adıyla üç bölüm tasarlamıştım, ancak işin içine girince
bütünlüğü sağlamak için bölüm sayısını artırdım. Böylece; Kuruluş, Gelişme,
Karalama, Kapanış ve Kapandıktan Sonraki süreç olmak üzere 5 ana bölüm oldu.
-
Kitabınızda Köy Enstitülerinin yaşama geçmesinden kapatılmasına kadarki sürecin
TBMM boyutunu hangi veriler ışığında ortaya koyuyorsunuz? Buzdağının görünmeyen
yüzünü kamuoyuna nasıl açımlıyorsunuz?
Başta TBMM
Kütüphanesi Arşivi, İsmail Hakkı Tonguç Vakfı Belgeliği, Ankara Yenimahalle
Devlet Arşivi olmak üzere birçok kurumdaki kaynakları taradım.
TBMM’nin kapalı ve açık oturumlarının bütün tutanaklarını inceledim. Yazılı ve sözlü soru önergelerini çıkardım. Basını taradım. Kim ne söylemiş, bu kurumları kimler destekleyip karşı çıkmış, kapanışta kimlerin rolü var, bütün bu soruların yanıtları çıktı ortaya.
‘EN İLERİ
EĞİTİM ATILIMI OLARAK TARİHE GEÇTİ’
- Yakın
tarihin en temel devrimlerinden birinin kısa süreli de olsa yaşama geçtiği Köy
Enstitüleri deneyimi en açık ifadeyle ne demekte /diyecek? O az zamanda
yarattığı büyük farkları nasıl yorumluyorsunuz?
Köy Enstitüleri
uzun, akılcı araştırılmalardan sonra kurulmuş, uygulanmış bir sistemdir. Bu
sistem klasik eğitimden ayrı, insanı ve toplumu canlandıran, üretici, devrimci
bir eğitime dayanır. Ulusal olduğu kadar evrensel eğitim ilkelerini içerir.
1936 eğitmen
kursuyla başlayıp Köy Enstitüleriyle süren bu devrimci uygulama feodal
çevreleri, egemenleri ürküttü. Kimi zaman örtülü, kimi zaman açık karalama ve
suçlamalar yapıldı. Bir şeyler değişmeye başladığını bu çevreler gördü.
Köy
Enstitüleri, tarihe Türkiye’nin gördüğü “en ileri eğitim atılımı” olarak geçti
bile. Köy Enstitüleri sistemi özgün ilkeleriyle sürseydi Türkiye bugün çok
başka bir yerde olurdu. Her yönüyle gelişmiş bir yerde.
- Köy
Enstitülerinin kapatılması adına maddi ve manevi süreç adım adım nasıl
işletildi? 1945 sonrası değişen iç ve dış dengelerin de bundaki yeri nedir?
İkinci Dünya
Savaşı sonrası iç ve dış dengeler değişir, karşıdevrimciler güçlenir, baskı ve
ırkçı akımlar seslerini yükseltir. TBMM’de Köy Enstitülerini kuran Hasan-Âli Yücel’e
İsmail Hakkı Tonguç’a övgüler düzülürken eleştiriler yöneltilmeye başlanır.
1946’da kurulan
Recep Peker Hükümetinde Yücel yerine Reşat Şemsettin Sirer Milli Eğitim Bakanı
olur. Bu tarihten sonra Köy Enstitüleri’nin üzerine titreyen kadrolar görevden alınır,
özgün ilkeleri biri bir budanır. 1947’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü,
1954’te de bütün Köy Enstitüleri kapatılır.
Dünyaya örnek
devrimci Köy Enstitüleri, karşıdevrimle yıkılır.
EĞİTMENLİKTEN
ENSTİTÜLERE
- Köy
Enstitülerinin öncül adımını Atatürk nasıl atmış ve gelişimini teşvik etmiştir?
Ve Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü devamını nasıl getirmiştir?
Atatürk
Cumhuriyet’in başından beri süsten uzak, işe yarar, bilimsel bir eğitimden söz
eder. Ancak Cumhuriyetten 10 yıl sonra bile Kurtuluş Savaşı’nda ordunun yanında
yer alan yoksul köylüye, Cumhuriyetin nimetleri, eğitimin ışığı yeterince
ulaştırılamaz.
Bunun üzerine
bir arayışa girilir. Saffet Arıkan Milli Eğitim Bakanı olur, Atatürk ona
eğitmen düşüncesini söyler. Arıkan da İsmail Hakkı Tonguç’u İlköğretim Genel
Müdürlüğüne getirir. 1936’da Eskişehir Hamidiye’de ilk Eğitmen Kursu açılır. O
kararnamelerin altında Atatürk’ün imzaları vardır. Sonra Köy Öğretmen Okulları
gelir.
Atatürk’ün
ölümü üzerine Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü de ilköğretim sorununu millet
olma, insan olma sorunu olarak ele alır. Bu alanda başlanan işlerin aksamadan
yürütülmesini ister. Saffet Arıkan’dan sonra Milli Eğitim Bakanı olan Hasan-Âli
Yücel de Tonguç ve arkadaşlarına, kendinden önce yapılan işlere sahip çıkar.
Böylece Köy Enstitüleri yolu açılır.
‘İNÖNÜ,
ENSTİTÜLERİ CUMHURİYETİN EN DEĞERLİSİ SAYMIŞTIR’
- Kitapta
ortaya koyduğunuz gerçekler ışığında Köy Enstitülerinin kapatılması sürecinde
İsmet İnönü’ye haksızca yüklenenlerin tezlerini de çürütüyorsunuz? Anlatır
mısınız?
Kitapta gerçek
neyse belgelere dayanarak anlatmaya çalıştık. Konu Köy Enstitüleri olunca doğal
olarak İsmet İnönü’ye geniş yer verdik.
İsmet İnönü’nün
Köy Enstitülerini öven birçok sözü var. Bu kurumları Cumhuriyetin en değerlisi,
sevimlisi saymıştır. Öldüğüm zaman Türk milletine iki eser bırakacağım: Çok
partili düzen ile Köy Enstitülerim bu açıklamaların en ünlüsüdür. Bir ara Yücel
ve Tonguç’tan Köy Enstitüleri sayısının 60’a çıkarılmasını, toprak reformu için
tarım teknisyeni de yetiştirilmesini ister. Gezilerinde mutlaka Köy
Enstitülerine uğrar, öğrencilerle konuşur.
Kitabın 2.
basımına Mustafa Ekmekçi’nin “İsmet Paşa’nın Savunması” adlı yazısına yer
verdik. (1994) Orada İsmet İnönü ben politikacıyım gücümü halktan, parti
grubundan alırım, oralarda gücümü yitirirsem çekilir güçlenmeyi beklerim diyor.
Bir bakıma da Yücel’in bakanlıktan, Tonguç’un genel müdürlükten alınmasının
gerekçesini belirtiyor.
Bu kitaptan
önce çıkan “Köy Enstitüleri Sistemi, Mezunları Üzerine Bir Çalışma”(2015)
kitabını Yücel, Tonguç zamanında açılan Köy Enstitülerinde okuyan 165 kişinin
yanıtlarından yararlandık. Orada Köy Enstitülerinin kapatılmasından kim sorumlu
olduğunu sorduk.
Yanıtlar şöyle:
66 kişi DP Hükümeti, 48 kişi dönemin siyasetçileri 24 kişi toprak ağaları, 24
kişi CHP, yalnızca 15 kişi İsmet İnönü diye yanıtladı.
-
Tonguç’u ve Yücel’in verdiği mücadelenin nirengi noktaları nelerdir?
1940’lı
yılların başında, ilköğretim çağındaki köylü çocuklarının yüzde 75’i eğitimden
yoksundur. Köy kapalı, her yönden geridir. Tonguç ve Yücel kurdukları sistemle
köyü köylüyü, dolayısıyla nüfusun yüzde 80’inini oluşturan bütün ülkeyi eğitim
yoluyla canlandırmayı, geliştirmeyi amaçladılar. Akıl, bilim ve sanattan,
nitelikten uzaklaşmadan bir aydınlanma savaşımı verdiler. Kurtuluş Savaşı yapan
köylünün çocuklarını, bilimsel, üretici bir eğitimden geçirerek bir borç
ödemeye çalıştılar, onlara gerçek kurtuluşun yolunu açtılar. Yüzyıllardır sürüp
gelen karanlığı üretici eğitim sistemi, klasiklerle aydınlığa çevirmeye
çalıştılar.
TUTANAKLARIYLA
ASILSIZ SUÇLAMALAR!
- TBMM
tutanakları her cepheden milletvekillerinin yaklaşımlarını net şekilde ortaya
koyuyor: Kim, ne demiş? Köy Enstitülerine kimler hangi gerekçelerle karşı
çıkmış? Bu paniğin siyasi, sosyal gerekçeleri nelermiş? Başta desteklerken
sonlara doğru kimler neden desteğini çekmiş? Köy Enstitülerinin kapatılması
için canla başla çalışanların akıl almaz suçlamaları nelermiş? Siyaset bu
sınavı da nasıl doğru verememiş? Sorum hepsini kapsıyor olacak: En
bilinenleriyle kimler, hangi gerekçelerle karşı çıkmıştır ve başta
destekleyenler sonra nasıl fikir değiştirmiştir? Akıl almaz suçlamalar
nelerdir? Atatürk’ü, İnönü’yü, Tonguç’u ve Yücel’i minnetle anarak yazan tarih
Köy Enstitülerini kapatanları nasıl yazmıştır / yazmaya da devam edecektir?
Başlangıcından günümüze Köy Enstitülerinin Meclis Süreci'ni
yazarken Köy Enstitülerinin demokrasiyle yakın ilgisi dikkatimi çekti.
Demokrasi gelişirken bu sistem övülmüş, baskılar artınca karalanmış,
kötülenmiş. Daha işin başında (1940) Kazım Karabekir, “Kendi elimizle sınıfı
getiriyoruz, toprak Ağası Emin Sazak “Kuşkularım var” diyerek karşı çıkıyorlar.
Daha sonra Emin Sazak, “Bu yetkiler Başbakan’da bile yok. Bunların her biri
kendini Atatürk sanıyor” diyerek sistemi baltalamaya çalıştı. Yücel yerine
Milli Eğitim Bakanı olan CHP’li Reşat Şemsettin Sirer, Tonguç ve arkadaşlarını
görevden alıyor. Kahramanmaraş Milletvekili Emin Soysal Yücel’i, Tonguç’u
asılsız suçluyor. 1951 yılında yapılan gizli oturumda Tonguç ve arkadaşları
komünistlikle suçlanıyor. Zaman zaman Köy Enstitüleri kapandıktan sonra da
TBMM’de gündeme geliyor. Kurucu Mecliste, Meclis ve Senato Genel kurullarında
Köy Enstitüleri övülüyor, hatta yeniden açılması isteniyor. Ancak daha çok sağ
politikacılar, bakanlar Köy Enstitülerine suçlamalar yöneltiyorlar. Kimileri
yarım ağızla keşke kapatılmasaydı diyor. Tartışmalar günümüze değin sürüyor. Bunların
tümünü devrimi, karşıdevrimi kitapta bulabiliriz.
Köy Enstitülerinin Meclis Süreci / Mustafa Gazalcı / Bilgi Yayınevi / 440 s.
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!