Karantina rüyaları renklendirdi

Sizin de rüyalarınız çok hareketlendi mi? Uyku uzmanlarına göre bu durum yeni bilgi ve duyguların aşırı yüklenmesinden kaynaklanıyor...

Yayınlanma: 11.04.2020 - 06:00
Karantina rüyaları renklendirdi
Abone Ol google-news

“Evde kal” yasakları ile günlük yaşamlar da monotonlaşıyor ve bir kısırdöngüye giriyor. Daha önce yaptığımız hiçbir aktiviteyi yapamaz hale geldik. Bir kafede oturup bir arkadaşla sohbet etmek, sahilde yürümek, bir dükkâna girip alışveriş yapmak, sinema... 

Hiçbiri yok. Buna karşın geceleri görülen rüyalar eskisine göre hayli renkli ve canlı olmaya başladı. Daha önce “ben hiç rüya görmüyorum” diyenler bile ilginç rüyalar gördüklerini söylemeye başladılar. 

Nedeni basit: Çünkü rüyalar bilgi ve duyguları işlememize yardımcı oluyorlar. Arizona Üniversitesi'nin uyku ve sağlık araştırma programının direktörü Michael Grandner’e göre bunda 2 faktör rol oynuyor. 

Birincisi, beynin öğrenme, duygu işleme ve bellek oluşumundaki rolü ile ilgili. Grandner, “Rüyalar beynimizi işler, organize eder, bütünleştirir ve anlamlandırır” diyor: 

“Hepimiz şu anda dünyayı anlamlandırmaya çalışıyoruz. Yepyeni bir ortamın içinde düştük ve bu yeni durumun içinde kendi yerimizi bulmaya çalışıyoruz. Beynimizin bunları işlemesi sonucu rüyalarımız eğlenceli ya da korku dolu olabiliyor. Bunda medyaya ve salgınla ilgili gelişmeleri ne kadar sıklıkla takip ettiğimiz, kaygılarımızı nasıl yönettiğimiz, başkaları ile nasıl paylaştığımız gibi faktörlerin de hayli rolü var.”

ARTIK FİLM DURMUYOR

Tüm bunlar 11 Eylül saldırılarının sonrasında insanların gördükleri rüyaların analizinde ortaya çıkan unsurlar olmuş. İkinci faktör ise evde kalma ile birlikte birçok insanın uyku düzeninin değişmiş olması. Daha geç yatılıyor ve daha geç kalkılıyor. 

Grandner, “Bu kötü bir şey değil. Uykuda geçen ekstra zaman, özellikle sabahları, beyninizin en canlı rüyaların gerçekleştiği derin uyku türü olan bir veya iki REM döngüsünü tamamlamasına izin verebilir. Daha önce rüyalarımızda ilginç olana gelmeden filmi durdurdu. Şimdi, bunu yapmıyor olabiliriz" diye açıklıyor. Bu renkli rüyalar tabii böyle sürüp gitmeyecek. Bedenimiz ve beynimiz yeni duruma alıştıkça rüyalar da eski düzenine girecek..

Kaynak: https://www.weforum. org/agenda/2020/04/a-sleep-expertexplains-why-youre-having-suchvivid-dreams-during-the-coronaviruspandemic/

BİR ZAMANLAR YAĞMUR ORMANI VARMIŞ

Güney Kutbu günümüzde soğuk ve yaşama elverişli olmayan bir yer. Ama ya çok çok eskiden? Fosil buluntularından 250 milyon yıl önce bölgede ilkel sürüngenlerin yaşadığı anlaşıldı. Hatta 90 milyon yıl önce de dev titanozorlar bile dolaşıyordu Güney Kutbu’nda. 

Tebeşir devrinin sonunda ise günümüzdeki ördeklerin ataları gökyüzündeki yerlerini almışlardı. Peki bu nasıl oluyordu? Çünkü tebeşir devrinde iklim günümüzdekine göre çok daha sıcaktı. Ya buzullar? Alfred- Wegener Enstitüsü’nden Johan Klages, bu sorunun yanıtını bulabilmek için araştırma gemisiyle Amundsen Denizi’nin dibinden alınan karot örneğini inceledi. Buluntular 90 milyon yıl önce 

Antarktika’da zengin tür çeşitliliğine sahip yoğun bir bitki örtüsünün bulunduğunu kanıtlıyor. Bitki kalıntılarının birçoğu Batı Antarktika’nın kıyı alanı 93-83 milyon yıl önce, içinde bol iğneli ağaçlı ve ağaç eğrelti otlarıyla dolu bataklık bölgeydi. Bu da tebeşir devrinin ortalarında sıcak olduğu ve Antarktika’da ılıman koşulların hüküm sürdüğü anlamına geliyor. 

Yılın ortalarında bölgedeki hava sıcaklığı yaklaşık 13 dereceydi. Yaz aylarında 19 dereceye kadar çıkıyor, hatta deniz suyu 20 derece kadar oluyordu. Yılda düşen yağış miktarı ise yaklaşık 1120 milimetreydi. Batı Antarktika o zamanlarda bile Güney Kutbundan pek uzakta değildi. Uzmanlar 81.9’luk bir güney, Paleo enlemi tespit ettiler. 

Yağmur ormanı ise buna göre Güney Kutbu’ndan yaklaşık 900 kilometre uzaklıkta yer alıyordu. Bu da hayvanlar ve bitki dünyasının kış aylarında dört aylık kutup gecesine dayanmak zorunda oldukları anlamına geliyor. Aynı şey o tarihlerde Kuzeyde yaşayan dinozorlar için de geçerli. 

Peki, kutup bölgelerinde eksik olan güneş ışığına rağmen iklim nasıl bu kadar ılıman kalabilmişti? Araştırmacılar, o dönemin iklim koşullarını bir Paleo-iklim modeliyle tasarladılar.

3 ŞARTA BAĞLANDI

Sonuca göre 90 milyon yıl önce Batı Antarktika’daki iklim koşulları sadece üç şartla mümkün:

- Güney Kutup bölgesinde büyük buz tabakalarının olmaması gerekiyordu. 

- Tüm Antarktika bölgesi yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı olmalıydı. 

- Ve atmosferdeki CO2 değerleri de herhalde tahmin edilenden daha yüksekti.

Kaynak: Temperate rainforests near the South Pole during peak Cretaceous warmth, Nature, 1.04.2020.

BİLİMKURGUDAN GERÇEĞE 10 UYGULAMA

- TV-Telefon entegrasyonu (Jetgiller-1962, Facebook-Portal 2018) 

- Temizlik yapan robot (Jetgiller-1962, iRobot Roomba-2002) 

- Yemek pişiren robot (Jetgiller-1962, Moley Robot Mutfak-2019) 

- Cep telefonu (Uzay Yolu-1966, Motorola-1973) 

- Satrançta insanı yenen robot (Dr.Who-1977, IBM DeepBlue-1997) 

- Simültane tercüme (Otostopçunun Galaksi Rehberi-1979, Google-2019) 

- Akıllı gözlük (Back to the Future-1989, Google-2013) 

- Akıllı kol saati (Back to the Future-1989, AppleWatch-2015) 

- Kişiselleştirilmiş reklam (Azınlık Raporu-2002, Tesco-2013) 

- Mimiklerden suçlu-mağdur tespiti (Person of Interest-2011, İngiltere-2018)

Kaynak: VisualCapitalist.com

ÜÇ FARKLI ÜLKEDEN ÜÇ MAKALE ÖDÜLE DEĞER GÖRÜLDÜ

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilmeye devam edilen ve bu yılki teması “Ekonomi ve Türkiye’nin Geleceği” olan “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu. Üç farklı ülkeden üç makale ödüle değer görüldü. Ödüllere ilişkin açıklamada bulunan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nin sosyal bilimler alanında Türkiye’de bir ilki başlattığını belirterek “Merhum Sakıp Bey, her zaman uluslararası düşünmeyi teşvik ederdi. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Türkiye’nin sosyal bilimler alanındaki uluslararası vizyonuna önemli katkı yapıyor” ifadelerini kullandı. Bu yıl, Toronto Üniversitesi’nden Jonathan D. Hall’un “Yol Ücretlendirmesinden Herkes Kazançlı Çıkabilir mi? Trafik Yoğunluğu Fiyatlandırmasının Toplam ve Bölüşümsel Sonuçlarının Tahmini” makalesi, Amsterdam Vrije Üniversitesi’nden Hans Koster’in “Yeşil Kuşak Politikasının Refah Etkileri: İngiltere’den Kanıtlar” makalesi, Kalifornya Berkeley Üniversitesi’nden Nick Tsivanidis’in “Kentteki Toplu Taşıma Altyapısının Etkisinin Değerlendirilmesi: Bogotá’daki Trans Milenio’dan Bulgular” makalesi ödüle layık görüldü. Jüri Özel Ödülü London School of Economics (LSE) Profesörü Lord Nicholas Stern’e verildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler