Karanlığın içinden...
Mirza Metin savaşın içinde büyümüş. Dengbejlerin geleneğinden ve Sadık Hidayet'in öykülerinden beslenmiş. Ailesi 30 yıldır Kürt siyasi hareketinin içinde. Tanık olduğu hikayeler hep karanlık hikayeler.
Tam da tiyatro desteklerinin açıklandığı günde röportaja oturuyoruz. Çoğu muhalif olduğu ya da Gezi’ye destek verdiği öne sürülerek destek alamayan tiyatrolar arasında Destar Tiyatro. Tiyatroyu Berfin Zenderlioğlu ile birlikte kuran Mirza Metin ile yeni oyunları “Gor”u (Mezar) konuşacağız.
Destek olsa da olmasa da hep sahnede olacaklar yeni oyunlarla. Çünkü 90’ların en karanlık dönemlerinde bile yine Kürtçe tiyatro yaptıkları zamanlarda izleyicilerin üstlerinin arandığı, kapıda panzerin beklediği, oyun öncesinde salonun köpeklerle arandığı, 15 dakikalık skeçler oynayıp arka kapıdan koşarcasına çıktıkları günler yaşamışlar.
O karanlık dönemlerin belki etkisiyle oyunlarında da yarattığı atmosfer hep karanlık Mirza Metin’in. Yazar, yönetmen ve oyuncu olarak “Gor”da yarattığı duygu da aynı:
“Bu bir taraftan çok kişisel bir karanlık. Bir taraftan da ben savaşın içinde büyüdüm. Ailem 30 yıldır Kürt siyasi hareketinin içinde, ben de 94’ten beri bir şekilde Kürt tiyatrosunun parçası, tanığı, oyuncusu, yazarı, yönetmeni oldum. Tanık olduğum hikayeler hep böyle karanlık hikayeler. Bir yandan da bu karanlığın içinden nasıl bir mizah üretebilirimin çabası içindeyim. Gor’da da bununla uğraştım biraz.”
Alan Ciwan, Zenderlioğlu, Mensur Zîrek, Metin, Sadin Yeşiltaş’ın rol aldığı Gor, bedenlerinin çürümesini bekleyen ölülerin hikayesi. O arada da konuşup, gevelemekten başka yapacakları hiçbir şey yok. Biri bir öykü anlatarak başlıyor gevelemeye. Bir erkek kardeşin kız kardeşini saçma bir nedenle nasıl öldürdüğünü anlatıyor:
“Türkiye, Anadolu, Mezopotamya coğrafyasına baktığımızda bu halklar hep kardeş halklardır ve hep birbirlerini öldürmüşler. Ben konuyu Türkiye’de yaşanan savaşa dayandırdım.”
Araftaki bu 5 ölü daha sonra birbiriyle kesişen kendi ölüm hikayelerini anlatarak devam ediyorlar. Kürtlerdeki hikaye anlatma geleneğinden de beslenerek yazdığını belirtiyor Metin “Gor”u:
“Hikaye anlatmaya çalışan biri olarak yazdıklarımda ya da üzerine düşündüğüm rejilerde Kürtlerin geleneksel folklorik kültürlerinde bulunan hikayelerden beslenirim. Dengbejlerin hikaye anlatma teknikleriyle ilgiliyim. Sadık Hidayet’in öyküleri benim hayatımda önemli bir yer kaplar. Onun öykülerinden biri de ruhların konuştuğu bir mekanda geçiyordu. Sadık Hidayet’teki o yarı karanlık atmosfer beni hep etkiler. Bu oyun da biraz ‘öteki dünya dediğimiz şey ne, orada neler konuşulur ya da öteki dünya var mıdır yok mudur?’ üzerine kurulu.”
“Seyirci Kürtçe bilse bile rahat bırakmayan bir oyun” diyor Metin. Uzunlamasına kullanılan sahnede seyirciler sahnenin kenarına dizilmiş, iki taraftan akan Türkçe üstyazı var:
“Seyirciyi bir cemaat gibi kurmayı tasarladım. Sahnenin ortasındaki tabut da aslında büyük tabutun (sahne) bir minyatürü. Seyirci dolayısıyla oyuna birer ölü olarak katılmış oluyor. Hikayeyi dinleyen cemaatin bir parçası olarak.”
(19 ve 26 Kasım saat 20.30’da Beyoğlu - Şermola Performans’ta)
TİYATROLARA DESTEK KONUSUNDA
‘Daha kötsüne hazır olun’
“Hükümetin tiyatroya karşı başlattığı yönelimin yeni olmadığını biliyoruz. Sürece bir bütün olarak bakarsak; bir gecede Şehir Tiyatroları yönetmeliğinin değiştirilmesi, Devlet Tiyatroları’nın kapatılması ya da özelleştirilmesinin gündeme taşınması zaten sıranın özel tiyatrolara geldiğini gösteriyordu.
Gezi yaşanmamış olsaydı da özel ve bağımsız tiyatrolara bir yönelim olacağı beklenen bir şeydi. Bağımsız ya da Gezi’ye destek verdiği söylenen tiyatrolara bakanlık desteğinin kesilmesi bu olumsuz yönelimin bittiği manasını da taşımamalı. Daha kötüsüne hazır olunmalı ve gerekli demokratik talep ve eylemler için de karşı atak hazırlıkları yapılmalıdır.
Çünkü Kültür Bakanlığı’nın önden servis ettiği ‘Gezi’ye destek veren tiyatrolara ceza’ biçiminde ifade bulan bu durum tamamen siyasi özellikler taşıyor. Zaten gazetelerde bakanlık desteği ile ilgili çıkan haberlerde ismi geçen tiyatro grupları Gezi ile ilgili bir oyun yapmamışlardır. Ortada ya bakanlıktan doğru ya da haberi yapan gazeteden doğru bir manipülasyon söz konusudur.
Öte taraftan zaten göstermelik olan Kültür Bakanlığı’nın Kürtçe tiyatro açılımı, başladığından beri daha fazla ileri gidememiş, daha fazla Kürt grup desteklenmemiştir. Destar’a verilen ödenek ise sürekli çok önemli bir marifet gibi hem gazeteler tarafından hem de hükümet tarafından ön plana çıkarılarak her defasında bakın ne kadar demokratikleştik denerek bir kandırmacaya dönüşmüştür.”
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- Mardin, Batman ve Halfeti'ye kayyum atandı!
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- AKP'den kayyum için ilk açıklama
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…