Karamsarlık akıllara zarar

Sürekli olarak bardağın boş tarafını gören, karamsar biri misiniz? Öyleyse, beyniniz için tehlike çanları çalıyor demektir.

Yayınlanma: 03.08.2020 - 06:00
Karamsarlık akıllara zarar
Abone Ol google-news

Londra University College (UCL), Fransa Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırmaları Enstitüsü (INSERM) ve McGill Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, sürekli olumsuz düşünmekle yaşamın daha geç evrelerinde bilişsel becerilerin azalması ve beyinde Alzheimer hastalığına yol açan zararlı protein birikiminin artması arasında bir bağlantı bulunuyor. Araştırmayı yürüten UCL ruhbilimcilerinden Dr. Natalie Marchant, “Sürekli olumsuz düşünmenin bunama açısından yeni bir risk unsuru oluşturabileceğini düşünüyoruz” diyor.

KAYGI VE BUNALIM

Araştırmada 55 yaş üzeri 350’yi aşkın kişinin olumsuz düşünce örüntüleri iki yıl boyunca izlemeye alındı. Ayrıca katılımcıların yaklaşık üçte ikisi PET taramasından geçirilerek beyinlerindeki tau ve beta-amiloid birikimleri ölçüldü. Beyin taramaları dört yıllık bir zaman diliminde olumsuz düşüncelere daha çok zaman ayıran kişilerde tau ve betaamiloid birikimlerinin karamsar olmayanlara kıyasla daha yüksek olduğuna, bellek ve bilişsel becerilerle ilintili sorunlara daha sıklıkla tanık olunduğuna işaret etmekteydi. Orta yaş döneminde bunalım ve kaygının bunama açısından bir risk unsuru oluşturduğu çoktandır bilindiğinden, katılımcıların kaygı ve bunalım düzeylerini de değerlendiren araştırmacılar bu kişilerde bilişsel zayıflamanın çok daha büyük ölçüde olduğunu gördüler. Bu da daha önceki çalışmalardan elde edilen verileri doğrulamaktaydı. Marchant, “Bunalım ve kaygı ile bunama arasındaki ilintiyi ortaya koyan başka araştırmalarla birlikte ele alındığında, sürekli olumsuz düşünmenin uzun erimde bunama olasılığını artırabileceği ancak bunun kısa süreli olumsuz düşünceler için geçerli olmadığı söylenebilir” diyor. New York Alzheimer Önleme Kliniği’nden Dr. Richard Isaacson da şunları anlatıyor: “Bu çalışmayla, sürekli yinelenen olumsuz düşüncelerle Alzheimer hastalığı arasındaki biyolojik bağlantı ilk kez gözler önüne serilmiş oldu. Bu veriler uzmanların risk unsurlarını daha ayrıntılı bir biçimde değerlendirmelerine ve hastalara kişiye odaklı çözümler getirmelerine olanak tanıyabilir.” Daha önceki araştırmalar da bu görüşü destekliyor. 2019 tarihli bir araştırma yaşama olumlu bakanların kalp krizi, felç ve daha başka ölümcül nedenlerden ötürü yaşamlarını yitirme olasılıklarının karamsarlara kıyasla çok daha düşük olduğunu gösteriyor. Olumlu bir bakış açısı yalnızca kalbi korumakla da kalmıyor. Araştırmalar iyimserlikle sağlıklı beslenme, bedeni zinde tutma, daha güçlü bir bağışıklık sistemine ve akciğer işlevine sahip olma gibi sağlıkla ilgili olumlu özellikler arasında da doğrusal bir bağlantı olduğuna işaret ediyor.

OLUMLU DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENEBİLİRSİNİZ

Daha önceki beyin araştırmaları, tıpkı kaslar gibi, beynin de “daha iyimser olma yönünde” eğitilebileceğini gösterdiğinden kişinin iyimserlik düzeyini artırması olası. Beynin işlevi ve yapısıyla ilgili ölçümlerden yararlanılan bir araştırma, günde 30 dakikalık bir meditasyonla iki haftada beyinde belirgin bir farklılık yaratılabileceğini ortaya koyuyor. İyimserliği artırmanın en etkili yollarından birini, bireyin yaşamdaki tüm hedeflerine ulaştığı ve tüm sorunlarının çözüme kavuştuğu bir geleceği kafasında canlandırdığı “Olası En İyi Benlik” adı verilen yöntem oluşturuyor. Ayrıca, kişinin her gün birkaç dakikasını ayırıp kendisini nelerin mutlu ettiğini not etmesi de yaşama daha olumlu bakmasına yardımcı olabiliyor. Uzmanlar insanların belirsizlik ve korkuyla boğuştukları ve ruhsal sağlıklarından ötürü kaygıya kapıldıkları bugünlerde bunama olasılığını artıran unsurların iyice kavranmasının kişide yıkıcı etkiler yaratan bu durumun önüne geçilmesi açısından can alıcı bir önem taşıdığına dikkat çekiyorlar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler