Justin Marozzi’den “Tarihi İcat Eden Adam”
Justin Marozzi, “Tarihi İcat Eden Adam”da Herodotos’un gittiği rotayı ve anlattığı coğrafyaları ziyaret edip geçmişin izlerini günümüzde arıyor, bağlantıları bulmaya uğraşıyor. Bir anlamıyla “tarihin babası”na saygılarını sunuyor.
Justin Marozzi’den “Tarihi İcat Eden Adam”
Bilge bir tur rehberi
Öğrencilik yıllarımdan bu yana dönüp baktığım bazı kitaplar var. Bunlardan bir tanesi de Herodotos Tarihi; ben mi onun peşinden gidiyorum yoksa o mu beni kovalıyor, bu bazen birbirine karışıyor.
Aslında Herodotos’un takipçisi hayli fazla, hele dünyayı gezmeyi alışkanlık haline getirenlerin ve tarih meraklılarının önemli bir başvuru kaynağı. Justin Marozzi, Herodotos Tarihi’nden yola çıkıp çantasını toplamış; Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya oradan da Asya’ya geniş bir coğrafyayı görüp anlama fırsatı bulmuş. Bu anlamda Marozzi’ye gezi gazetecisi demek de mümkün.
İLKLERİN ADAMI HERODOTOS
Marozzi, Herodotos’un hikâye anlatıcısı olduğunu baştan kabullenmiş. Ama sanılmasın ki hikâye gerçeklere hiç değmiyor. Herodotos’la kol kola giren Marozzi, bir yandan onun diline doladığı mekânların şimdiki haline doğru ilerliyor bir yandan da kaydettiklerinin üstünden dikkatle geçiyor.
Tarihe düşülenlerin yanında ilk önce Herdotos’un tarih yazdığını söyleyen Marozzi, eski zaman ve mekânlara ilgisinin kendisini hareketlendirdiğini de ekliyor. Onu “tarihin babası”yla tanıştıran da bu. Ama Herodotos’a “yalanların babası” diyenlerle de tanışmış. Geleneksel tarihten farklı olarak “ahlaki mesaj” vermesi, Herodotos’u kaygan bir zeminde yürütür. Marozzi de destansılıkla ve büyük bir cesaretle şehirleri kayda alışı sayesinde onun bize bugün bile nefes alıp veren bir kaynak sunduğunun ayırdında.
Marozzi’ye göre Herodotos “ilk dış muhabir, araştırmacı, gazeteci, antropolog, seyahat yazarı, kâşif, hikâye anlatıcısı, bilgin, asparagasçı, nüktedan ve gönlü zengin bir insan.” Herhalde bunca marifet sahibi olması yüzünden alaya alındığı kadar saygı da görüyor. Marozzi’nin onu “harika yol arkadaşı” şeklinde selamlaması da aynı saygıdan ileri geliyor.
Herodotos’un kendi çapında; bugün anladığımızdan farklı şekilde yaptığı kültür tarihçiliği Marozzi’nin işine yaramış, en azından geçmişle şimdiyi karşılaştırma anlamında. Böylece Herodotos’un memleketi Bodrum’dan başlayan seyahat renklenmiş.
Herodotosvari gezisinde, Bodrum’da ona gösterilen ilginin azlığı Marozzi’yi hayal kırıklığına uğratıyor. Ancak baba gibi hiçbir ayrıntıyı atlamadan ilerliyor, bunlara kendi gözlemlerini de ekliyor. Yer üstünde, su altında ve yazılı çizili ne varsa görüp kaydediyor. “Harika şeylerin zorunlu koleksiyoncusu” Herodotos’u, bugün görse hayli şaşırtacak değişikliklerin nedenlerini düşünmeden edemiyor: Bozulmanın radikalliği ve hızı Marozzi’nin kafasını kurcalıyor.
Yabancı kültürlere ilişkin görüşlerindeki insancıllığa, hoşgörüye ve açıklığa uygun biçimde Herodotos’un gittiği topraklara adım atan Marozzi, günümüzün savaş ve gerilim coğrafyalarına da uğruyor. Ortadoğu’da Irak ve Mısır’la açtığı parantezi yeniden kuzeye, Yunanistan’a tırmanarak kapatıyor.
ŞARLATANLAR, KRALLAR VE CANİLER…
Marozzi, Herodotos’un seyyah olduğuna inananlarla her şeyi uydurduğunu söyleyenler arasındaki çekişmeyi yine bu yolculukta anımsar. İnsanları eğitir ama bir yandan da eğlendirirken Herodotos’un martavalı en aşağı seviyede tuttuğunu belirtir. Yoksa Bağdat’ta çatışmalar ve ABD işgali sürerken Herodotos’un “bize tarihten ders almadığımızı, farklı çağlarda aynı düşmanlara karşı aynı sebeplerle aynı savaşları yürüttüğümüz” mesajını veremeyeceğini söyler. Bu arada kadim memleketlerdeki geleneksel gerginlikler ve tarihi yeniden yazma yarışı bütün hızıyla devam ediyor… Marozzi, Babil’den ayrılmak üzereyken Herodotos Tarihi'nin yanında bir M4 tüfeği ve şarjörleri duruyor!
Mısır ise görece daha durgun ama sorunlar üç aşağı beş yukarı aynı. Herodotos'un büyük oranda Nil’e kafa yorup onun nereden gelip nereye gittiğini soruşturduğu düşünüldüğünde büyülü nehrin suyu Marozzi’yi, palavralarla gerçeklerin birbirine karıştığı o topraklara yeniden çekiyor. Nil'in, her iki gezgini de büyülemesi tarihi bir ortaklığın göstergesi. Şehirlerin ve oradaki hayatın ayrıntılarının anlatımı da cabası: Kahinler, bilgeler, şarlatanlar, krallar ve caniler… “Dünyanın anası Kahire”yle ve öbür Mısır kentlerinde hepsi var.
Marozzi, Yunanistan’a vardığında, bilgeliğin ve büyük düşünürlerin anavatanına ayak bastığını fark eder. Orada demokrasi, diplomasi, ayaklanma ve skandallarla örülü yakın tarihin yanında her şeyi etraflıca tartışıp kurmaya uğraşan uzak tarihle karşılaşır. Atina’dan Selanik’e, dünyayı değiştiren bir toplumun ağırlığı ve umursamazlığıyla yüzleşiyor Marozzi.
Bodrum’dan başlayıp Mezopotamya’ya, oradan da Mısır ve Yunanistan’a dek süren yolculuk, Marozzi’ye dünya tarihini belirleyen toprakları gösteriyor. Aynı gezi, Herodotos’un hâlâ anımsanan ve geçmişten bugüne seslenen eğlenceli anlatımıyla bilge bir tur rehberi olduğunu hatırlatırken Tarihi İcat Eden Adam kitabının da doğuşunu sağlıyor.
alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr
Tarihi İcat Eden Adam/ Justin Marozzi/ Çeviren: Nurettin Elhüseyni/ Yapı Kredi Yayınları/ 338 s.
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Mansur Yavaş'tan jet yanıt!
- İstanbul'da metro yangını
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı