İYİ Partili Aydın: 'Müşteri garantili projeler Deli Dumrul düzenidir!'
İYİ Parti Ankara Milletvekili Koray Aydın, “müşteri garantili yatırım adı altında sırf yandaşlara para kazandırmak için bu millete dayatılan bu düzenin adı ‘Deli Dumrul Düzenidir" dedi.
İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın, AKP Grubuna dönerek şunları söyledi:
“Değerli AK Partili arkadaşlar, sizden önceki hükümetler ne mi yaptı? El cevap; sizin sattıklarınızı yaptı...Siz ne yaptınız? Uçulmayan havalimanları, geçilmeyen köprüler, gidilmeyen otoyollar yaptınız. Yanlış anlaşılmasın hiç geçilmiyor, hiç uçulmuyor değil. Ama müşteri garantisine asla erişilemiyor bu yüzden de hazine düzenli olarak zarar ediyor. Yapılan duble yollar, iyi yapılamadığı için sürekli inşa halinde. Bu yüzden kazalar oluyor, can ve mal kaybına uğruyoruz. Zaten sizin iktidar olarak yaptıklarınızı anlatma sorununuz yok. Yasama, yürütme ve yargı derken basını da zaten tek sesli hale getirdiniz. Tek adam rejimine uymayan ve tek sesliliği bozan basının sesini zaten anında kısıyorsunuz"
”BOLU TÜNELİ’NİNİN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ 57. HÜKÜMET YAPTI, AK PARTİ İKTİDARI AÇTI
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bolu Tüneli ile ilgili sözlerine değinen Koray Aydın şöyle devam etti:
Geçenlerde modernize edilen Sivas-Samsun demiryolu açılış töreninde konuşan Sayın Erdoğan, “göreve geldiğimizde patates deposu olması tartışılan Bolu Tüneli’ni hizmete açmak bize nasip oldu” dedi. Güler misin, ağlar mısın? Koskoca Cumhurbaşkanı siyaset yapacağım diye açıkça gerçekleri kapatıyor. O zamanlar “patates deposu yapalım” önerisini getiren kişi AK Partili Bolu Belediye Başkanı Sayın Alaaddin Yılmaz’dı. Üstelik öneri getirdiği bölüm de daha önce açılan ve çökme nedeniyle güzergâh değişikliğine gidildiği için kullanılmayan tünelin atıl kalan bölümü idi.
Ben Bakanlığa geldiğimde projeyi sahiplenip devam ettirdim ve hedef koydum. Hedefimiz 2002 yılı sonunda tüneli açmaktı. 12 Kasım Düzce depremi olunca tünelin betonlanmayan kısmında çökme meydana geldi. Güzergâh değiştirildi ve çalışmalar devam etti. AK Parti hükümeti, tüm bu projeleri kendine mal etmek için bir süre durdurdu. Şantiyeleri kapattılar. Tıpkı diğer tünellerde olduğu gibi, yani Karadeniz Sahil Yolunda olduğu gibi. Daha sonra çalışmalar başladı ve nihayet Bolu Tüneli, 2007 yılı Ocak ayında açıldı. Yani işi durdurarak açılışını 2 yıl geciktirdiniz. Demek ki sadece bitmek üzere olan Bolu Tüneli’ni sadece tamamladınız.
”MARMARAY’IN KREDİ, MÜHENDİSLİK VE İNŞAAT ÖN İHALE İŞLERİNİ 57. HÜKÜMET YAPTI
Aydın, demiryolu ile kıtaları birleştiren ve asrın projesi olarak takdim edilen Marmaray Projesi’nin kredi temini, müşavirlik ve mühendislik hizmetleri ile inşaat ön ihalesi 57. Cumhuriyet Hükümeti döneminde gerçekleştirildiğini belirterek;
“Yani proje sizden önce başlatılmış, sizin projeniz değil. 15 Şubat 2000 tarihinde onaylanan 41 Milyar 831 milyon Japon Yeni tutarındaki kredi anlaşmasının altında benim de Bayındırlık ve İskân Bakanı olarak imzam var. O zamanki bütün kabinenin imzası var. 15 Şubat 2000 tarih ve 23965 sayılı Resmi Gazeteye bakabilirsiniz. İsimleri adeta yok sayılan 57. Cumhuriyet hükümetinin Ulaştırma Bakanları Sayın Enis Öksüz ve Sayın Oktay Vural başta olmak üzere projeye emeği geçen ve tamamlanmasını sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. Demek ki sizden önce başlatılan Marmaray Projesi’ni sadece tamamladınız” şeklinde konuştu.
KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİNİ FRANSA’YA YAPTIRIM KAPSAMINDA İPTAL ETTİK!
Konuşmasında Osmangazi Köprüsü’ne de değinen Aydın şunları söyledi:
“Şimdiki adıyla Osmangazi Köprüsü de önceki hükümetler tarafından planlanan, projelendirilen ve ihale edilen bir projedir. Bayındırlık ve İskân Bakanı olduğum dönemde o zamanki adıyla İzmit Körfez Geçişi Projesi 30 Kasım 2000 tarihinde basına açık olarak ihale edilmişti.
Şimdiki iktidarın dilinden düşürmediği “yerlilik ve millilik” söylemini biz o zamanlar sadece söylem olarak değil, eylem olarak da gerçekleştirdik ve ihaleyi Fransa’ya tavır koyarak Ocak 2001’de iptal ettik"
Aydın, Bayındırlık ve İskan Bakanı olduğu dönemde Fransa’ya uygulanan yaptırımlar çerçevesinde Körfez Geçiş Projesi’nin iptali ile ilgili yaptığı açıklamayı hatırlatarak şöyle konuştu:
“01 Şubat 2001 tarihinde basına yansıyan açıklamamızda aynen şöyle demiştik:
‘Fransa Cumhurbaşkanlığınca sözde soykırım yasasının onaylanmasından sonra, bakanlığımızca İzmit Körfez Geçişi projesi ihalesi yeniden gözden geçirilmiş olup ihaleye teklif veren her iki konsorsiyumun yabancı ortaklarının da Fransız şirketleri olması nedeniyle İzmit Körfez Geçişi Projesi ihalesinin iptaline karar verilmiştir.
Hükümetimizin Fransa`ya uyguladığı yaptırımlar devam ettiği sürece, bakanlığımız konuyla ilgili kararlı tutumunu büyük bir titizlik ve hassasiyetle sonuna kadar sürdürecektir. Türk ve dünya kamuoyuna duyurulur.
Demek ki projesi ve her şeyi hazır olan Körfez Geçişini siz sadece 13 yıl geciktirdiniz. Bir de bizim projemiz diye caka satıyorsunuz. İşiniz gücünüz millete yalan söylemek. Şimdi buradan yerli ve milli söylemlerini dilinden düşürmeyen iktidara bir çağrıda bulunmak istiyorum. Fransa ile yaptığınız uçak alım, füze savunma sistemi gibi anlaşmaları iptal edecek misiniz? Çıkın bu millete açıklayın; Fransa’ya karşı hamasetten öte somut hangi adımları atacaksınız? Biz de görmüş olalım. Milletimiz de görmüş olsun"
”İKTİDAR PROJELERİMİZİ 10 YIL GERİDEN TAKİP EDİYOR!
Bakanlığı döneminde başlatılan İstanbul’daki Köprü ve Viyadüklerin Güçlendirilmesi Projesi’nin iktidar tarafından 11 yıl sonra başlandığını hatırlatan Aydın;
“Bakanlığım döneminde İstanbul’daki köprüler ve viyadükler için gerekli adımları atmış, projesini hazırlamış, Japonya’ya gidip Japon Bayındırlık Bakanı ile görüşüp kredi anlaşmalarını yapmış ve çalışmaları 2001 yılında başlatmıştık.
AK Parti iktidarının bizim başlattığımız İstanbul’daki Köprü Ve Viyadüklerin Güçlendirilmesi Projesi’ni tamamlaması yıllar almış, 11 yıl sonra 2012 yılında boğaz köprülerinin güçlendirilmesine ancak sıra gelmiştir. Dolayısıyla hemen her projemizi 10 yıl geriden takip eden iktidarın, muhtemel İstanbul depremi için ne gibi hazırlık yaptığını düşünmek dahi istemiyoruz. Çünkü İstanbul depremi için bu güne kadar hazırlık babında neredeyse hiçbir şey yapmadınız” dedi.
MİLLETİN İHTİYACINA GÖRE DEĞİL, YANDAŞLARA GÖRE BELİRLENİYOR!
Koray Aydın “bizim hükümet ve devlet anlayışımızda kılı kırk yarmak, devletin kıt imkânlarını yerli yerinde harcamak ve bir öncelikler stratejisi belirlemek vardır. AK Parti iktidarı, geçmiş dönemlerde de planlamaya hiç dikkat etmedi ama özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra yönetimin bir numaralı adımı olan planlama rafa kaldırıldı.
Yatırımlar artık ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre değil, iktidarın yandaş müteahhitlerinin menfaatlerine göre belirlenir oldu. Özellikle bu kapsamda ülkemizin geleceğini ipotek altına alan müşteri garantili yatırımlara değinmek istiyorum” dedi ve müşteri garantili projeleri Deli Dumrul Düzeni olarak nitelendirdi.
MÜŞTERİ GARANTİLİ PROJELER, ‘DELİ DUMRUL DÜZENİ’DİR!
Aydın Şöyle konuştu: “Müşteri garantili yatırım adı altında sırf yandaşlara para kazandırmak için bu millete dayatılan bu düzenin adı ‘Deli Dumrul Düzeni’dir. Deli Dumrul da kuru derenin üzerine köprü kurmuş, geçenden 30 akçe, geçmeyenden 40 akçe alıyordu. İşte iktidarın müşteri garantili yatırım düzeninin adı, aslında tam bir ‘Deli Dumrul Düzeni’dir.
HARCANACAK PARAYLA 3 TANE ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ YAPILIR
15 Temmuz Çanakkale Köprüsü ile ilgili açıklamalarda bulunan İYİ Parti'li Aydın, müteahhidin köprünün parasını 3 yılda çıkaracağını ifade ederek, geriye kalan 13 yıl 2 ay boyunca şirket köprüden araç geçsin geçmesin garanti edilen 45 bin aracın parasını doğrudan kazanç hanesine yazacağını kaydetti.
Aydın şöyle devam etti: “Örnekler çok fazla, burada sadece bir kaçını saymakla yetineceğim. 15 Temmuz Çanakkale Köprüsü için hazine günlük 45 bin araç garanti etmiş, geçiş ücreti de KDV hariç 15 Euro olarak belirlenmiş.
16 yıl 2 ay köprüyü işletecek olan şirket, köprünün parasını yaklaşık 3 yılda çıkarıyor. Geriye kalan 13 yıl 2 ay boyunca araç geçsin geçmesin her gün 45 bin araç geçmiş gibi köprü şirket için para basacak. El insaf, bu parayla en az 3 tane Çanakkale Köprüsü yapılır. Az araç geçerse devlet 45 bine tamamlayacak, fazla araç geçerse şirket fazla parayı cebine atacak. Oh ne güzel! Böyle para kazanma düzenini kimse başaramaz. Maşallah! Durmak yok, yola devam! Aynı çarpık düzen müşteri garantili tüm projelerde de geçerli. Yani devlet zarara ortak, ama kazanca ortak değil. Bu nasıl anlaşmadır böyle Allah aşkına? Hiç mi vicdan yok? Hiç mi insaf yok? Hiç mi hesap bilmiyorsunuz?"
”BU NASIL BİR SOYGUN DÜZENİDİR?"
'Osmangazi Köprüsü’nün yapım maliyeti yaklaşık 1 milyar 200 milyon dolar' diyen Aydın, "sonuçta 1 milyar 430 milyon dolara köprü bitmiş. Şirket daha yer teslimi ve resmi prosedürü beklemeden işe başlıyor, köprüyü erken bitiriyor. Köprü bin 354 gün erken 01 Temmuz 2016 tarihinde hemen işletmeye alınıyor. Oysa köprünün resmi işletme süresi 15 Mart 2020 tarihinde başlıyor.
Böylece şirket daha resmi işletme süresi başlamadan bile 2 Milyar 130 milyon dolar kazanmış oluyor. Bu rakam maliyetin yaklaşık 2 katı. Köprü 2035 yılında devletin olacak. Sonuçta sadece köprü, devlete tam 13 milyar 15 milyon dolara mal olacak.1 milyar 430 milyon dolar harca; 13 milyar 15 milyon lira kazan. Bu nasıl bir soygun düzenidir Allah aşkına? Tam 9 katı… Arkadaşlar çıkın bu rakamları yalanlayın, doğrusu budur deyin. Biz de bilelim, milletimiz de bilsin… Aksi takdirde bu vurgunun ve bu soygunun hesabını ne bu dünyada ne de öteki dünyada veremezsiniz" dedi.
”MÜŞTERİ GARANTİSİNDE YANILMA PAYI YÜZDE 95’İN ÜZERİNDE"
Konuşmasında Kütahya’daki Zafer Havalimanı’na da değinen Koray Aydın projenin hazine için tam bir hezimet haline geldiğini ifade ederek şunları söyledi:
“En çarpıcı örneği sona bıraktım. Kütahya ilimizde bir Zafer Havalimanı var. Adını şanlı ecdadımızın kazandığı zaferlerden alıyor ama maalesef ülkemiz için tam bir hezimet haline gelmiş bulunuyor.
Yıllık yolcu garantisi Kütahya, Uşak ve Afyonkarahisar’ın nüfusu kadar. Şaka gibi… Havalimanı 2012'de açıldı ve yolcu garantileri hiçbir zaman tutmadı. Hazineden şimdiye kadar 44 milyon Euro ödendi. İşletme süresi 29 yıl 11 ay olan havalimanı için devlet kesesinden uçmayan yolcular nedeniyle 21 Mart 2044'e kadar 205 milyon Euro para çıkacak.
Şirket gelecek yılın sonunda 50 milyon Euro'ya ulaşmış olacak ve maliyeti çıkaracak. Sonraki 23 yılda ise aldığı paranın hepsini kazanç hanesine yazacak. Projede hesaplanan yolcuda yanılma payı yüzde 95’in üzerinde… Bu yıl salgın dolayısıyla yanılma payı yüzde 99’a ulaşmış durumda. Bir bakanlık, bir hükümet, bir devlet nasıl bu kadar yanılabilir? Buna yanılma mı yoksa bilerek yanılma mı diyeceğiz? Bu nasıl bir yağma düzenidir? Bu düpedüz vatandaşlarımızın helal paralarıyla ödedikleri vergileri, yandaşlara türlü hileli yollarla dağıtmaktır. Ama unutmayın; Hakk sillesinin sadası yoktur! Bir vurdu mu devası yoktur!" dedi.
”LÜKS VE GEREKSİZ OLAN KANAL İSTANBUL’DAN VAZGEÇİN!
Aydın, iktidar partisine ‘Hazreti Ömer’in mumu, devletin mumu’ kıssasını hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Değerli Arkadaşlar, ‘Hazreti Ömer’in mumu, devletin mumu’ kıssalarını anlatarak gelen arkadaşların geldiği yer burası olmamalıydı. Bu nasıl bir israf ve soygun düzenidir? Bu ne hesap bilmezliktir? Bu ne sorumsuzluktur? Bu ne gaflettir? Ülkenin hazinesine ve geleceğine karşı bu ne ihanettir? Salgın ve ekonomik kriz nedeniyle milletimiz açlık ve sefaletle boğuşurken, ülkenin kaynaklarını bugünkü şartlarda lüks ve gereksiz olan Kanal İstanbul’a harcamak bu millete yapılacak en büyük kötülüktür.
Allah sizi hidayete erdirsin, Allah size doğru yolu göstersin. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Sözlerime son verirken Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2021 bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, bütçenin yerli yerinde harcanmasını ümit ediyor ve İYİ Parti Grubu adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
”İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın’ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2021 Yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmanın tamamı şöyle:Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2021 yılı bütçesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce meclisi, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.Değerli arkadaşlar, AK Parti iktidarının, yıllar yılı ezberi haline gelmiş bir söylemi var: “Bizden öncekiler bir şey yapmadılar”
Deprem olur aynı söylem, sel olur aynı söylem, yol açarlar aynı söylem, tünel açarlar aynı söylem.
İktidar sözcülerine göre Türkiye’de AK Parti’den önce yol yoktu, tünel yoktu, havalimanı yoktu, fırın yoktu, buzdolabı yoktu, araba yoktu. Hatta kadının adı yoktu ve kadınların seçilme hakkı yoktu. Sanırsınız Türkiye AK Parti öncesi taş devrini yaşıyordu. İktidarın bu inkârcılığını asla kabul etmiyoruz.Değerli AK Partili arkadaşlar, sizden önceki hükümetler ne mi yaptı? Sizin sattıklarınızı yaptı. Siz ne yaptınız?
Uçak Uçulmayan havalimanları, geçilmeyen köprüler, gidilmeyen otoyollar yaptınız. Yanlış anlaşılmasın hiç geçilmiyor, hiç uçulmuyor değil. Ama müşteri garantisine asla erişilemiyor bu yüzden de hazine düzenli olarak zarar ediyor. Yapılan duble yollar, iyi yapılamadığı için sürekli inşa halinde.
Bu yüzden kazalar oluyor, can ve mal kaybına uğruyoruz. Zaten sizin iktidar olarak yaptıklarınızı anlatma sorununuz yok. Yasama, yürütme ve yargı derken basını zaten da tek sesli hale getirdiniz. Tek adam rejimine uymayan ve tek sesliliği bozan basının sesini zaten anında kısıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, geçenlerde modernize edilen Sivas-Samsun demiryolu açılış töreninde konuşan Sayın Erdoğan, “göreve geldiğimizde patates deposu olması tartışılan Bolu Tüneli’ni hizmete açmak bize nasip oldu” dedi. Güler misin, ağlar mısın? Koskoca Cumhurbaşkanı siyaset yapacağım diye açıkça gerçekleri kapatıyor.O zamanlar “patates deposu yapalım” önerisini getiren kişi AK Partili Bolu Belediye Başkanı Sayın Alaaddin Yılmaz’dı.
Üstelik öneri getirdiği bölüm de daha önce açılan ve çökme nedeniyle güzergâh değişikliğine gidildiği için kullanılmayan tünelin atıl kalan bölümü idi. Ben Bakanlığa geldiğimde projeyi sahiplenip devam ettirdim ve hedef koydum. Hedefimiz 2002 yılı sonunda tüneli açmaktı. 12 Kasım Düzce depremi olunca tünelin betonlanmayan kısmında çökme meydana geldi.
Güzergâh değiştirildi ve çalışmalar devam etti. AK Parti hükümeti, tüm bu projeleri kendine mal etmek için bir süre durdurdu. Şantiyeleri kapattılar. Tıpkı diğer tünellerde olduğu gibi, yani Karadeniz Sahil Yolunda olduğu gibi. Daha sonra çalışmalar başladı ve nihayet Bolu Tüneli, 2007 yılı Ocak ayında açıldı. Yani işi durdurarak açılışını 2 yıl geciktirdiniz.
Demek ki sadece bitmek üzere olan Bolu Tüneli’ni sadece tamamladınız.Sayın başkan, değerli Milletvekilleri, Tıpkı Bolu Tüneli gibi iktidarın kendine mal ettiği Marmaray Projesi’ne değinmek istiyorum. Demiryolu ile kıtaları birleştiren ve asrın projesi olarak takdim edilen Marmaray Projesi’nin kredi temini, müşavirlik ve mühendislik hizmetleri ile inşaat ön ihalesi 57. Cumhuriyet Hükümeti döneminde gerçekleştirilmiştir. Yani proje sizden önce başlatılmış, sizin projeniz değil. 15 Şubat 2000 tarihinde onaylanan 41 Milyar 831 milyon Japon Yeni tutarındaki kredi anlaşmasının altında benim de Bayındırlık ve İskân Bakanı olarak imzam var. O zamanki bütün kabinenin imzası var. 15 Şubat 2000 tarih ve 23965 sayılı Resmi Gazeteye bakabilirsiniz. İsimleri adeta yok sayılan 57.
Cumhuriyet hükümetinin Ulaştırma Bakanları Sayın Enis Öksüz ve Sayın Oktay Vural başta olmak üzere projeye emeği geçen ve tamamlanmasını sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. Demek ki sizden önce başlatılan Marmaray Projesi’ni siz sadece tamamladınız. Çünkü devlette devamlılık var. Devlet aklı bunu önceden planlamış, siz de gelip devamını sağlamışsınız.
Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri, şimdiki adıyla Osmangazi Köprüsü de önceki hükümetler tarafından planlanan, projelendirilen ve ihale edilen bir projedir. Bayındırlık ve İskân Bakanı olduğum dönemde o zamanki adıyla İzmit Körfez Geçişi Projesi 30 Kasım 2000 tarihinde basına açık olarak ihale edilmişti. Şimdiki iktidarın dilinden düşürmediği “yerlilik ve millilik” söylemini biz o zamanlar sadece söylem olarak değil, eylem olarak da gerçekleştirdik ve ihaleyi Fransa’ya tavır koyarak Ocak 2001’de iptal ettik. 01 Şubat 2001 tarihinde basına yansıyan açıklamamızda aynen şöyle demiştik:
“Fransa Cumhurbaşkanlığınca sözde soykırım yasasının onaylanmasından sonra, bakanlığımızca İzmit Körfez Geçişi projesi ihalesi yeniden gözden geçirilmiş olup ihaleye teklif veren her iki konsorsiyumun yabancı ortaklarının da Fransız şirketleri olması nedeniyle İzmit Körfez Geçişi Projesi ihalesinin iptaline karar verilmiştir. Hükümetimizin Fransa`ya uyguladığı yaptırımlar devam ettiği sürece, bakanlığımız konuyla ilgili kararlı tutumunu büyük bir titizlik ve hassasiyetle sonuna kadar sürdürecektir.
Türk ve dünya kamuoyuna duyurulur.” Açıklama aynen böyle. Demek ki projesi ve her şeyi hazır olan Körfez Geçişini siz sadece 13 yıl geciktirdiniz. Bir de bizim projemiz diye caka satıyorsunuz. Millete de yalan söylüyorsunuz. Demek ki devlette devamlılık var. Siz sadece projenin devamını sağlamış oldunuz. Şimdi buradan yerli ve milli söylemlerini dilinden düşürmeyen iktidara bir çağrıda bulunmak istiyorum. Fransa ile yaptığınız uçak alım, füze savunma sistemi gibi anlaşmaları iptal edecek misiniz? Çıkın bu millete açıklayın; Fransa’ya karşı hamasetten öte somut hangi adımları atacaksınız? Biz de görmüş olalım. Milletimiz de görmüş olsun.Değerli arkadaşlar, O döneminde İstanbul’daki köprüler ve viyadükler için gerekli adımları atmış, projelerini hazırlamış, Japonya’ya gidip Japon Bayındırlık Bakanı ile görüşüp kredi anlaşmalarını yapmış ve çalışmalara 2001 yılında başlatmıştık.
AK Parti iktidarının bizim başlattığımız İstanbul’daki Köprü Ve Viyadüklerin Güçlendirilmesi Projesi’ni tamamlaması yıllar almış, 11 yıl sonra 2012 yılında boğaz köprülerinin güçlendirilmesine ancak sıra gelmiştir. Dolayısıyla hemen her projemizi 10 yıl geriden takip eden iktidarın, muhtemel İstanbul depremi için ne gibi hazırlık yaptığını düşünmek dahi istemiyoruz. Çünkü İstanbul depremi için bu güne kadar hazırlık babında neredeyse doğru dürüst hiçbir şey yapmadınız.
Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri, bizim hükümet ve devlet anlayışımızda kılı kırk yarmak, devletin kıt imkânlarını yerli yerinde harcamak ve bir öncelikler stratejisi belirlemek vardır. AK Parti iktidarı, geçmiş dönemlerde de planlamaya hiç dikkat etmedi ama özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra yönetimin bir numaralı adımı olan planlama rafa kaldırıldı.
Yatırımlar artık ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre değil, iktidarın yandaş müteahhitlerinin menfaatlerine göre belirlenir oldu. Özellikle bu kapsamda ülkemizin geleceğini ipotek altına alan müşteri garantili yatırımlara değinmek istiyorum.Değerli arkadaşlar, müşteri garantili yatırım adı altında sırf yandaşlara para kazandırmak için bu millete dayatılan bu düzenin adı “Deli Dumrul Düzeni”dir. Deli Dumrul da kuru derenin üzerine köprü kurmuş, geçenden 30 akçe, geçmeyenden 40 akçe alıyordu. İşte iktidarın müşteri garantili yatırım düzeninin adı, aslında tam bir “Deli Dumrul Düzeni”dir. Örnekler çok fazla, burada sadece bir kaçını saymakla yetineceğim.
15 Temmuz Çanakkale Köprüsü için hazine günlük 45 bin araç garanti etmiş, geçiş ücreti de KDV hariç 15 Euro olarak belirlenmiş. 16 yıl 2 ay köprüyü işletecek olan şirket, köprünün parasını yaklaşık 3 yılda çıkarıyor. Geriye kalan 13 yıl 2 ay boyunca araç geçsin geçmesin her gün 45 bin araç geçmiş gibi köprü şirket için para basacak. Mübarek sanki Merkez Bankası.El insaf, bu parayla en az 3 tane Çanakkale Köprüsü yapılır. Az araç geçerse devlet 45 bine tamamlayacak, fazla araç geçerse şirket fazla parayı cebine atacak. Oh ne güzel! Böyle para kazanma düzenini kimse başaramaz. Maşallah! Sizin için de durmak yok, yola devam! Aynı çarpık düzen müşteri garantili tüm projelerde de geçerli. Yani devlet zarara ortak, ama kazanca ortak değil. Bu nasıl anlaşmadır böyle Allah aşkına? Hiç mi vicdan yok?
Hiç mi insaf yok? Hiç mi hesap bilmiyorsunuz?Değerli arkadaşlar, devlet nasıl zarara uğratılır konusunda çok örnek var ama bizim Fransa’yı protesto için ihalesini iptal ettiğimiz Osmangazi Köprüsü en çarpıcı olanı. Grup Başkanımız Sayın İsmail Tatlıoğlu bütçenin tümü üzerinde yaptığı konuşmada Osmangazi Köprüsü’ndeki vurgunu bütün açıklığıyla ortaya koydu. Osmangazi Köprüsü’nün yapım maliyeti yaklaşık 1 milyar 200 milyon dolar, sonuçta 1 milyar 430 milyon dolara köprü bitmiş.
Şirket daha yer teslimi ve resmi prosedürü beklemeden işe başlıyor, köprüyü erken bitiriyor. Köprü bin 354 gün erken 01 Temmuz 2016 tarihinde hemen işletmeye alınıyor. Oysa köprünün resmi işletme süresi 15 Mart 2020 tarihinde başlıyor. Böylece şirket daha resmi işletme süresi başlamadan bile 2 Milyar 130 milyon dolar kazanmış oluyor. Bu rakam maliyetin yaklaşık 2 katı. Köprü 2035 yılında devletin olacak. Sonuçta sadece köprü, devlete tam 13 milyar 15 milyon dolara mal olacak. 1 milyar 430 milyon dolar harca; 13 milyar 15 milyon lira kazan. Bu nasıl bir soygun düzenidir Allah aşkına?...
Tam 9 katı… Arkadaşlar çıkın bu rakamları yalanlayın, doğrusu budur deyin. Biz de bilelim, milletimiz de bilsin… Aksi takdirde bu vurgunun ve bu soygunun hesabını ne bu dünyada ne de öteki dünyada veremezsiniz.Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri, en çarpıcı örneği sona bıraktım. Kütahya ilimizde bir Zafer Havalimanı var.Adını şanlı ecdadımızın kazandığı zaferlerden alıyor ama maalesef ülkemiz için tam bir hezimet haline gelmiş bulunuyor. Yıllık yolcu garantisi Kütahya, Uşak ve Afyonkarahisar’ın nüfusu kadar. Şaka gibi… Havalimanı 2012'de açıldı ve yolcu garantileri hiçbir zaman tutmadı. Hazineden şimdiye kadar 44 milyon Euro ödendi. İşletme süresi 29 yıl 11 ay olan havalimanı için devlet hazinesinden uçmayan yolcular nedeniyle 21 Mart 2044'e kadar 205 milyon Euro para çıkacak. Şirket gelecek yılın sonunda 50 milyon Euro'ya ulaşmış olacak ve maliyeti çıkaracak. Sonraki 23 yılda ise aldığı paranın hepsini kazanç olarak kendi hanesine yazacak. Projede hesaplanan yolcuda yanılma payı yüzde 95’in üzerinde.
Bu yıl salgın dolayısıyla yanılma payı yüzde 99’a ulaşmış durumda. Bir bakanlık, bir hükümet, bir devlet nasıl bu kadar yanılabilir? Buna yanılma mı yoksa bilerek yanılma mı diyeceğiz?Bu nasıl bir yağma düzenidir? Bu düpedüz vatandaşlarımızın helal paralarıyla ödedikleri vergileri, yandaşlara türlü hileli yollarla dağıtmaktır. Ama unutmayın: “Hakk sillesinin sadası yoktur! Bir vurdu mu devası yoktur!”Değerli arkadaşlar, “Hazreti Ömer’in mumu, devletin mumu” kıssalarını anlatarak gelen arkadaşların geldiği yer burası olmamalıydı. Bu nasıl bir israf ve soygun düzenidir? Bu ne hesap bilmezliktir? Bu ne sorumsuzluktur? Bu ne gaflettir? Ülkenin hazinesine ve geleceğine karşı büyük bir ihanettir?
Salgın ve ekonomik kriz nedeniyle milletimiz açlık ve sefaletle boğuşurken, ülkenin kaynaklarını bugünkü şartlarda lüks ve gereksiz olan Kanal İstanbul’a harcamak bu millete yapılacak en büyük kötülüktür. Allah sizi hidayete erdirsin, Allah size doğru yolu göstersin"
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!