İyi, güzel, doğru hep kazanır
Oyuncu Tamer Levent ile konuştuk. ‘İnsanlık uygarlık mirasını, bu ortak ideal için gerçekleştirecek disiplinleri yaratmalı, yaşamı sanatsallaştırmayı ideal edinmelidir.’
- Covid-19 salgını nedeniyle evde kaldığımız sürede “80 yıl önceki Albert Camus’nün Veba hikâyesi bugün tarihin tekrarı gibi yaşanıyor” diyerek bir film çektiniz. “Veba”. Şu an tüm dünyayı ilgilendirdiği açık meselenize ilişkin neler söylemek istersiniz?
Dünya, veba salgınlarında 100 milyon insan kaybetmiş. Bugün dünya nüfusunun 8 milyar üstü olduğunu hatırlarsak nüfus planlamacılar ve politikacılar için bu 100 milyon oldukça düşük kalır. Amerika’da Guide Stone isimli taşta dünya nüfusunun 500 milyon olması gerekli bulunmuş (!). Bu taşı oraya dikenler, acaba dünya nüfusunun 7 buçuk milyarını da yok etmeyi düşünüyor olabilirler mi? Bu korona olayı dijital bir yaşama geçişin ve nüfus planlaması ile ilgili, şimdi bizim komplo teorisi diye adlandırdığımız teori ile bayağı bir paralellik gösteriyor. Eğer işin bu kısmı doğru çıkarsa insanlık adına bugüne kadar Rahip Malthus’dan sonra en insanlık düşmanı proje bu olur. Ama iyi niyetle, bunun Wuhan’da ortaya çıktığını filan da tesadüf eseri olarak görürsek, buna bir doğal afet dersek yani yine düşünmemiz lazım! Ben Albert Camus’nün Veba isimli eserinden uyarlanan ve 1940’larda Oran şehrinde yaşandığı varsayılan bu metni, insan düşüncesini uyarmak ve geçmişi hatırlatmak için salgın şartlarında evde videoya çektim. İnsanlık kendi geçmişini ve geleceğini düşünmeden yaşamın en sıradan haliyle devam edeceğini zanneder iken “bakın dünyada neler oluyor” demek, bu kurgusal romanda yazılanlar ne kadar da günümüze benziyor demek ve karşılaştırmalı bir düşünce biçimine olanak yaratacak bir dürtüde bulunmak istedim.
EŞİM YARDIM ETTİ
- Francis Huster’in oyunlaştırdığı, Mukadder Sezgin ve Aydın Adnan Sezgin’in Türkçeleştirdiği metindeki karakterlerin her birini kendiniz canlandırıyorsunuz. Seçtiğiniz müzik, Seynan Levent’in yardımcı yönetmenliği gibi noktalar dikkat çekici. Yaratım sürecinizden söz edebilir misiniz?
Eseri oyunlaştıran Francis Huster, Türkçe çevirisini ise Mukadder Sezgin ve Aydın Adnan Sezgin yaptılar. Eşim Seynan Levent’in evde bana yardımlarıyla çekimlerini yaptığım bu videoyu Fikret Sanal montaj yaptı. Ses miksajını ise Tankut Saraçoğlu yaptı. Yapımcılığını ise Orkun Gülşen. O, hep birlikte yaşadığımız 3.5 aylık ev karantinası günlerinde tamamen gönüllülük esası ile böyle bir ekip çalışmasını gerçekleştirmiş olmamız olağanüstü bir özveri örneği. Ama bir yandan da o şartlarda bile insanın isterse vaktini olumlu bir şekilde değerlendirebileceğinin de örneği. “Tarih tekerrürden ibaret” sözü ile geçiştirdiğimiz, tarihten ders almamıza ve düşünce biçimimizi insanlık yararına geliştirmek, sorunlara yaratıcı ve insani çözümler aramak adına, yaşayacağımızı umut ettiğimiz bu çağa bir hatırlatmada bulunmak adına, insana olan sevgi, saygı ve hayranlık tutkusu ile yaptık biz bu işi.
FARKINDALIK YAŞAMI SORGULAMA...
- Filmde de vurgulanıyor... Merak nedir bilmeyenlerin kenti mi bu çağın kenti? Sizce kent dediğimiz nasıl olmalı?
İnsanlık merak etmeseydi yaratıcı olamazdı. Merak, beyin merkezinin sanat ve analitik düşünme becerisinin uyarıcısıdır. Farkındalık, yaşamı sorgulama, gizemleri çözme tutkusu, kendini geliştirme, bilgiye ulaşmak, bilgiyi aktarmak ve geliştirmek, sonra bunların tümünü yaşama geçirmek sanatıdır. İnsanlık sapiens ve diğer kökleri ile kendisi bir sanat eseridir. Merak edebilmeyi bilenler, kendilerini çözüp yaşama sanatını geliştiren ve bunu tüm insanlık ile paylaşmak, onların de bu gelişme sürecinin unsurları olma farkındalığı sağlamışlardır. Merak nedir bilmeyen insanlar, ancak, doğadaki insan dışındaki diğer varlıklara benzerler. Bu nedenle insanları suçlamak da doğru değil. Gelişen ve değişen dünyada insanlığı bu anlamda aydınlatacak, onlara gelişme fırsatı tanıyacak yöntemler bulabilecek bir çağdayız çünkü. Kent, bütün bu olguların tasarlandığı, toplumsal yaşamın dünyanın gelişim ve değişimi ile paralellik gösterecek, uygarlık kültürünün provasının yaşanacağı, yerleşim birimi ve devlet sistemi olmalıdır. Bu hedef, evrensel kültür olmalı insanlık, uygarlık mirasını, bu ortak ideal için gerçekleştirecek disiplinleri yaratmalı, yaşamı sanatsallaştırmayı ideal edinmelidir.
‘İNSANLAR DÜNYAYA SANAT ESERİ OLARAK GELİR’
- “Haksızlıkları da ayrıcalıkları da kabul etmemek... Kabul etmemekte karar kılmak, desek?
İyinin karşısında kötü, güzelin karşısında çirkin, doğrunun karşısında yanlış hep olacaktır. Ama kazanan iyi, güzel, doğru olmasaydı insanlık mağara devrinde yaşamaya devam ederdi. Bugün, hâlâ mağara devrine dönmeyi isteyenler olabilir. Ama bu, dünya mirasının reddi, felsefenin sefaleti demektir. Açıkça savunanlar olursa bu konuyu tartışmaya açmak gerekir. Yeter ki bunu talep edenler varsa açık yüreklilikle dile getirsinler.
SANATA EVET
- “Sanata Evet” oluşumunun kurucularındansınız. Özellikle tüm alanları, disiplinleri ilgilendiren bir çağrı bu. Her bir beceri alanının ayrı ve de birlikte üretmesi... Ya da birbirlerinden beslenmeyi atlamadan yol alması. Çağımızda dünya çapında bir ihtiyaç bu. Sanatçılar, bilim insanları vb. üreten taraf bir yana, sanatseverlerin nasıl katkısı olabilir bu oluşuma?
Bütün insanlar dünyaya sanat eseri olarak gelirler. Yaşadıkları çevre çoğunlukla onları sıradanlaştırır. Yaşadıkları çevre çocuğun özelliklerini geliştirmesine olanak yaratan çevre ise o kişi kendisini tanır, yeteneklerini fark eder ve en çok eğilimi olana yönelir. Özgüven kazanır, yaşamın içinde kendi kapasitesini geliştirebildiği ölçüde başarılı olmaya, başkalarına örnek olmaya çalışır. Sanat insan beyin yapısının organik özelliğidir. Bilgi ve uygulamanın, teori ve pratiğin birlikte harekete geçme halidir. Tıpkı beyin yapısının sağ ve sol loblarının birlikte çalışması gibi. Sanat bir işin cinsinin adı değildir. Sanat bir işin özenle ve yaratıcı olarak yapılması düşüncesinin ve sorumluluğunun adıdır. Bizde bu kavram, sadece resim, tiyatro, müzik, yazın, mimarlık, sinema, fotoğraf, spor dallarına ait zannedilme yanlışı nedeni ile kültürleşemedi. Tabii ki toplumun tüm kesimleri kendi yaşam kaliteleri için bu kavrama sahip çıkmalıdır. SANATA EVET mesleklerini özenle yapan insanlarla bunu fark eden ve kendilerini geliştirmek isteyen insanların ortak kültürü olmalıdır. Tıpkı beyin gibi. Ondan sonra iş kalıyor beceriyi geliştirmeye. Düşünce ve beceri, teori ve pratik, hayal ve gerçek... Bertold Brecht “Sanatların en yücesi yaşama sanatıdır” diyerek bunu doğruluyor. Gestus tezi ile de bütünselleşmeyi tanımlıyor. Sizin sorunuz bütün bunları çok güzel açıklıyordu zaten. Ben de bunları ekleyerek doğru anlaşılmanın ortak hazzını paylaşmak istedim. SANATA EVET...
- Seyirciler filmi nasıl izleyebilir?
Filmimiz diijital ortamda. “Tamer Levent, Veba” sözcükleriyle yapılan minik bir aramayla ulaşabilirler.
En Çok Okunan Haberler
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- Kazanan isim belli oldu!
- 'Adama lafını yedirirler böyle, ensendeyim'
- Romanya - Kosova maçı yarıda kaldı!
- Polis yanlış adresi bastı, ev sahibinin kolunu kırdı
- 'Tahmin edemedikleri kadar dirençliyiz'
- 3 ülke daha BRICS'e 'ortak üye' oldu!
- Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısında yeni perde
- Teğmenler hakkında yeni gelişme!
- İlk bulgular neye işaret ediyor?