İtalya’ya aşk mektubu: Luca

Pixar Animasyon Stüdyoları son yıllarda daha kişisel, duygusal öykülere yöneldi: Enrico Casarosa’nın yönettiği, bugün gösterime giren Luca, (2021) Luca ile Alfredo’nun sıkı arkadaşlığını, büyümeyi, kişiliğini bulmayı, hayata atılma serüvenini anlatan eğlenceli, duygusal, mizah dolu bir animasyon.

İtalya’ya aşk mektubu: Luca
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.09.2021 - 10:58

Pixar Animasyon Stüdyoları son yıllarda daha kişisel, duygusal öykülere yöneldi: Up (Pete Docter/ Yukarı Bak,2009), Inside Out (Pete Docter/ Ters Yüz, 2015), Coco (Adrian Molina, Lee Unkrich/2017),  Onward (Dan Scanlon/ Hadi Gidelim/2020) ve bugün gösterim gösterime giren, Luca ile Alfredo’nun arkadaşlığını irdeleyen, Enrico Casarosa’nın ilk uzun metrajı Luca’da sıkı bir arkadaşlık, büyüme, kişiliğini bulma, hayata atılma serüveni.

Casarosa, 2002’den beri Pixar Animasyon Stüdyoları’nda öykü  tasarımcısı olarak çalışıyor. Finding Nemo, Ratatouille, Up, Wall-E, Brave animasyonlarında emeği var. İlk kısa metrajı La Luna (2012) ile Oscar’a aday oldu. Luca, Enrico’nun İtalyan Rivierasında Cenova’da geçen çocukluğunu, ilk arkadaşı Alberto ile olan ilişkisini, büyüme, kendini bulma öyküsünü eğlenceli, duygusal, mizah dolu bir anlatımla yansıtıyor. İtalya küçük kasaba yaşamına, halkın enerjisine, kültürüne, mutfağına ait her türlü ayrıntıyı yansıtan Casarosa filmini doğduğu ülke İtalya’ya bir aşk mektubu olarak niteliyor.

Yönetmen çocukken yazlarını yüzerek, makarna yiyerek, deniz canavarlarının öyküerini dinleyerek büyümüş:

“Utangaç bir çocuktum, hep ailemin kanatları altındaydım. 11 yaşımda en iyi arkadaşım Alberto’ya rastladım. Kişiliğimi onun sayesinde buldum. İçedönük, terbiyeli, korkak, çekingendim , Alberto ise benim tam tersimdi, serüvenci, dışadönük, cesur, atılgan, haylaz, eğlenceliydi. Onun sayesinde yazlarım eğlenceli, dolu dolu geçti. Bu tür arkadaşlıklar insanın daha çabuk büyümesini sağlıyor” diyen Casarosa son yıllarda dünyada iyice artan ırkçılık, şiddet, ayrımcılık, homofobiden ötürü (George Floyd’un ırkçı polis tarafından katli, ABD’inde Asya kökenlilere karşı nefret suçlarının artması, azınlıklara karşı şiddet eylemleri, dünyadaki Siyahi Yaşamlar Önemlidir protestoları) Luca ile Alberto’yu sualtı canlıları, deniz canavarları (!) dışlanmış, Sıradışı, farklı yaratıklar olarak  yaratmaya karar verir.  Hiç bu kadar sevimli, tatlı, şapşal, renkli deniz canavarları görmemişsinizdir. Kasabalılar, deniz canavarlarından,  deniz canavarları da kasabalılardan yani kara canavarlarından korkmaktadırlar. Bu metaforik anlatım isabetli bir seçimdir.

Luca (Jack Dylan Grazer), annesi Daniela (Maya Rudolph), babası Lorenzo (Jim Graffigan), ninesi (Sandy Martin) ile birlikte liman kasabası Portorosso’nun denizinde yaşamaktadır. Her sabah balıklarını otlatmaya götürür. Annesi üzerine titrer, kara canavarlarının, yüzeyin ne denli tehlikeli olduğunu oğluna her gün anlatır. Düş kuran, meraklı Luca yüzeyi  çok görmek ister. Bir gün dipte insanlara ait eşyalar bulur, bunları toplarken kendisi gibi bir sualtı canlısı olan Alfredo (Jack Dylan Grazer) ile tanışır. Luca, Alfredo sayesinde ilk kez yüzeye çıkar, çok etkilenir. Karaya çıktıklarında insana dönüşen Luca ile Alfredo’nun ıslanmamaları gerekir, ıslandıkları an yeniden sualtı canlılarına dönüşürler.

 

Alberto’nun yıkık kalesinde gördüğü Vespa motosiklet resminden çok etkilenen Luca, Portorosso kasabasına  gidip Vespa ile dünya turuna çıkmayı hayal etmeye  başlar. İki arkadaş burada Giulia (Emma Berman) ile karşılaşır. Giulia’da onlar gibi özel, sıradışı ,cesur, tutkulu, dışadönük bir kızdır. Hemen arkadaş olurlar ve yüzmek, bisiklete binmek, makarna yemekten oluşan Portorosso Kupası’na sahip olmak için yarışmaya katılırlar. Giulia’nın kedisi Machiavelli neler olup bittiğinin farkında olan obur bir kedidir.

 

1950’lerin sonu, 1960’ların başında geçen bu arkadaşlık ve büyüme öyküsünü 13 yaşındaki Luca’nın gözünden izleriz. Enrico Casarosa, ünlü İtalyan yönetmen Federico Fellini, oyuncu eşi Giulietta Massina’dan, İtalyan sinemasının ustalarından, İtalyan efsanelerinden, pop kültüründen, müziğinden, Japon animasyonlarından  etkilendiğini belirtiyor. Yüce mozzarella, yüce pecorino, gorgonzolo peyniri aşkına insanların, hay köpekbalığı, hay sazan, inciler annesi sualtı canlılarının sık kullandığı  sözcüklerdir. Casarosa, balıkçı teknesi Gelsomina, La Strada (Sonsuz Sokaklar) filminin afişi, unutulmaz aktör Marcello Mastroianni’nin fotoğrafı, I Vitelloni’deki (Aylaklar) tren ve veda sahnesi ile İtalyan sinemasının Altın Çağı’na saygıda bulunur.

Enrico Casarosa’nın yönettiği, senaryosunu yazdığı, Jacob Tremblay, Jack Dylan Grazer, Emma Berman, Maya Rudolph, Saveiro Raimondo, Jim Gaffigan,  Marco Barricelli, Sandy Martin, Sacha Baron Cohen’in seslendirdiği, arkadaşlık, büyüme, yalnızlık temalarını eğlenceli, mizah dolu, duygusal bir anlatımla aktaran Luca adlı animasyon bugün gösterime girdi. Final jeneriğini sonuna dek izleyin, Luca’nın karanlık derinliklerde yaşayan amcası Ugo’nun diyalogunu izlemeyi kaçırmayın.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler