İstismar eğitiminde bile ‘hayır’ yasağı!

TBMM’de konuşan bir psikolog, çocuğa “hayır” demeyi öğretmenin referandum sürecinde yasaklandığını ve eğitimlerin durduğunu anlattı.

İstismar eğitiminde bile ‘hayır’ yasağı!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.03.2018 - 19:13

CHP Kadın ve Çocuk Hakları İnceleme ve İzleme Komisyonu Başkanı Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in sorumluluğunda Meclis’te “Çocuğa Yönelik Cinsel İstismar” başlıklı bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya, Prof. Dr. Betül Ulukol, Uluslararası Çocuk Merkezi’nden Işıl Erdemli, avukat Şahin Antakyalıoğlu, klinik psikolog Özge Şahin ve Sosyal Hizmetler Uzmanı Figen Paslı katıldı. Yüceer toplantıda anlatılanları rapor haline getirdi. Raporda dikkat çekenler şöyle:

-Yüzde 400 arttı: Türkiye’de son 15 yılda çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları yaklaşık yüzde 400 oranında arttı. 2002’de çocukların cinsel istismarı suçuyla ilgili açılan dava sayısı 4 bin 988, mahkûmiyet 3 bin 443 iken, 2016’da 15 bin 51 dava açıldı, 13 bin mahkûmiyet kararı çıktı.

-Hadım, çözüme uzak: İktidar, cinsel istismar olayını sadece ceza boyutuyla ele alıyor. Suçu ve suçluyu ortaya çıkaran koşulları yok etmek, temel bir amaç ve istek olmalıyken hadım ve idam tartışmalarını toplumun önüne koymak çözüm noktasının en uzağıdır. İstismarı bir hastalık olarak görmek veya göstermeye çalışmak bu suça neden olan sosyokültürel birçok etkeni göz ardı etmek, mevcut sorumluluktan kaçmaktır.

-Ceza artırımı çözüm değil: Ceza artırımı bir çözüm değil, caydırıcılık açısından çok az bir etkisi oluyor. Savcı, hâkim, avukat 5 dakika içerisinde cebir, tehdit, baskı var mı anlayamaz. Çocuğun uzmanlara yönlendirilmesi gerekir.

-Yasa yetmiyor: Yasaları değiştirsek dahi eğer adalete erişim kolay değilse, ücretsiz değilse, hak arama yolu pürüzsüz değilse, insanlar daha başvururken bile vazgeçebiliyor. Savcının, avukatların, uzmanların çocuk adalet sistemine duyarlı ve donanımlı kişiler olması gerekiyor. Yasa yetmiyor.

-Çocuk okula gitmiyor: “Çocuğu nasıl koruruz”a değil, “nasıl ceza verilir”e odaklanılıyor. Çocuk o süreçte sistemin dışına itiliyor, izole ediliyor. Çocuğun travması iyileştirilmiyor. İstismara uğrayan çocukların büyük bir kısmı okula gitmiyor.

-Davalar düşüyor: Kemik yaşı tespiti ve yaş büyütmeye yönelik düzenleme gerekiyor. Her önünde gelen “15’ten büyüktür” deyip davayı düşürmeye çalışıyor. Mahkemeler kemik yaşı tespiti için hemen hastaneye sevk ediyor. Kemik yaşı raporu sağlıklı değil, 2 yaş aşağı 2 yaş yukarı veriyor. Bir çok davada beraat kararı veriliyor.

-Çocuğa ağır itham: Adli Tıp muayenesine gönderildiği kurumda çocuğu muayene edecek kişiler, “Orada burada gezerken başınıza bunları getirirken, şununla bununla yatıp kalkarken düşünmezsiniz burada muayene olurken utanırsınız” diyebiliyor. Bunun bir sürü örneği var ve çok ağır.

-Oysa ‘hayır’la başlar: Müfredatın çocuk odaklı tekrar düzenlenmesi gerekiyor. Farkındalık çalışmaları çok önemli. Biz her eğitime “hayır demekte hayır vardır” diye başlarız. Ama referandum sürecinde bizim eğitimlerimiz çocuklara “hayır” demeyi öğretiyoruz diye yasaklandı. Çünkü beden benim bedenim, bu bana ait ve dokunamazsın. Bütün okullarda yasaklandı ve eğitimlerimizi veremedik.

3 kadının yürüyüşü sürüyor

Türkiye’de yaşanan çocuk, kadın istismarı ve tecavüzlerine dikkat çekmek amacıyla Çanakkale’den Ankara’ya yürüyen 3 kadın, Bursa’yı geçti. 3 anne Dilek Taş, Hülya Kurt ve Nursel Karagöz, Bursa halkı tarafından Ankara’ya doğru coşkuyla uğurlandı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler