‘İlk konserimde 20 kişi vardı’

Sık sık verdiği konserlerine artık zorlukla bilet bulunabilen caz sanatçısı Karsu, bu kez PSM Caz Festivali’nde sahneye çıkacak.

‘İlk konserimde 20 kişi vardı’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.05.2019 - 12:24
1970’lerde Antakya’nın ismini aldığı Antakya’nın Karsu Köyü’nden Hollanda’ya göçen bir ailenin kızı olarak 1990 yılında dünyaya geldi Karsu Dönmez. 10 yıl önce yirmi kişiye konser verdiği Türkiye’deki konserlerinin biletleri artık çok çabuk tükeniyor. Adını son yıllarda sıkça duyurması sürpriz değil. Aldığı eğitim ve çok çalışması bu sonucu doğurmuş. Karsu, PSM Caz Festivali kapsamında 9 Mayıs Perşembe günü saat 20.30’da Zorlu PSM’de hayranlarıyla buluşacak. Sanatçıyla müziğini ve gelecek planlarını konuştuk. 
 
* İsminizi aldığınız Hatay, medeniyetlerin ortak noktası olan bir şehir, siz de Hollanda’da iki farklı kültürün içinde büyüdünüz. Hem Hatay, hem de Amsterdam gibi şehirlerin müziğinize etkisi nasıl oldu?
 
Biz çocukluğumuzda her yıl yaz tatilinin en az 2 haftasını Karsu Köyü’nde geçirirdik. Annem babam köydeki çocuklarla oynamamızı ve aileyi tanımamızı istiyorlardı. Barbie bebeklerle değil, taş, toprak ile oynamamızı, sokakta yakalamaca oynamamızı istiyorlardı. Güzel hatıralarımız var. Biz iki kültürde yaşadığımızın farkında bile değildik. Bizim için çok doğal bir ortamda geçti her şey. Ramazan Bayramı’nda ailecek kahvaltılar düzenlenirdi. Fakat aynı zaman Sinterklaas bayramında (Hollanda’nın Noeli) sürprizler yapar, birbirimize şiirler yazardık. Böyle bir ortamda büyüdük. Evde hem Türk müziği, hem klasik müzik dinlerdik. Reggae, pop vs. de duyardık. Doğal olarak bunları çocukken beynin emmiş oluyor.
 
Ben 7 yaşında piyano dersine başladım, şarkılarımı yazmaya başladığımda 14-15 yaşındaydım. Temelim klasik müzik idi. 16-17 yaşında Amerika’ya gittiğimde Carnegie Hall’de caz ile tanıştım. Çok hoşuma gitti: serbest bir stil; klasik müzik gibi 600 sene evvel nasıl yazılmışsa böyle çalman gerekmediğini öğrendim. Amsterdam’a döndüğümde kendi şarkılarımı caz stilinde yazmaya başladım, fakat klasik müzik ve Türk köklerimin olduğu, bu müzikte belli oluyordu. 
 
 ‘Bir gelen bir kez daha geliyor’
 
* Yine bir caz festivaliyle Türkiye’ye geliyorsunuz. Türkiye’de caza ve size olan ilgiyi nasıl değerlendirirsiniz? 
 
Tabii ki çok seviniyorum tekrardan Türkiye’de konser vereceğim için. Birçok festival ve konserlere katıldık bu zamana kadar. Ekibimde müzisyenler ve özellikle teknisyenlerim, Zorlu PSM’de konser vereceğimiz için seviniyorlar. Bu salonun teknik imkanlarını görünce şeker dükkanına girmiş çocuk gibi hissediyorlar kendi kendilerini.
 
Ben ortalama 10 yıldır Türkiye’de konserler veriyorum. İlk konserimde Ankara’da 20 kişi vardı... Son dönemde İstanbul, Ankara’da ise “sold-out” oluyor konserlerim. Yavaş yavaş seyirci sayısı yükseldi. Bir kez gelenin sonra bir kez daha geldiğini görüyorum ve mutlu oluyorum. 
Her konserde ekibim ve ben “haydi en iyi performansımızı bu akşam verelim” diyerek sahneye çıkıyoruz. Sanırım seyirciler de bunu olumlu bir şekilde değerlendiriyor.  
 
‘Güçsüz hissediyorum’
 
* İnsani konularda oldukça duyarlısınız, mülteciler için çeşitli etkinliklere katıldınız. Sanatçıların böyle görevleri olmalı mı size göre?
 
Herkesin kendi kararı sosyal konularda aktif olmak elbette. 2015’te, Suriye’den Avrupa’ya iltica eden isanların halini hepimiz canlı takip edebiliyorduk. O zaman kendini “güçsüz” gibi hissediyorsun televizyona bakarken. Ne zaman arkadaşlarımın Amsterdam Tren İstasyonu’nda yardıma ihtiyaçları olduğunu gördüm, işte o zaman hiç tereddüt etmeden hemen yardıma gittim. Ve farkına vardım ki sosyal medyada takipçim çok olduğundan dolayı yardım almak ve çevremi aktive etmek daha kolay benim için. Ben yazdığımda hemen börekler yapıp getiriyorlardı, bir başkası yazdığında bir şey olmuyordu. Takipçisi çok olan birinin daha etkili olduğunu inkar edemeyiz. Fakat sanatçı olarak kendi mesleğini de unutmaman gerekir. Terazinin dengesini bulmak gerekir. Bence her insan zamanının ortalama yüzde 5’ini sosyal aktiviteler için ayırabilir. Bende bir ara bu denge kayboldu. Sonra artık biraz da yeni albümümle meşgul olmam gerektiğini hissettim. Ekim ayında tamamen bitmesi gerekiyor. Albümün çıkış tarihi belli ve Hollanda’da konser turum olacak sonbaharda. Ondan dolayı bu dönemler zamanım stüdyolarda geçiyor. Örneğin birkaç gün önce ekibimle stüdyoda prova yaptık: hem tura hazırlık hem Zorlu PSM konserini gözden geçirdik. Yeni albümden yeni şarkılarda sunacağız 9 Mayıs’ta.
 
* Öte yandan, Türkiye’den çok fazla sanatçı ya da müzik öğrencisinin gerekli imkânları bulamadıkları gerekçesiyle yurtdışına gittiğini, hayatını oralarda sürdürmeye başladığını duyuyoruz. Sizin Türkiye’deki müzik ortamıyla ilgili gördükleriniz, tespitleriniz var mı?
 
Müzik dünyası zor bir dünya. Özellikle Hollanda’daki müzik çevresi dünya çapında çok yüksek bir seviyede. Böyle bir ortamda yer edinmek çok zor. Konservatuvarda tanıdığım Türk müzisyenler var. O kadar iyi olmalarına rağmen “Hollanda’da binlerce kemancı, flütçü, piyanist var. Sen ne katabilirsin yeni biri olarak” diye soruluyor. 
 
Bir de ailenizden maddi destek alarak ayakta kalmaya çalışmak hemen hemen imkânsız bir durum... Şartlar çok zor. Yani yurtdışında müzisyen olarak yer edinmek ve kazancını sağlamak Türkiye’den daha zor bence... 
 
* Müzik kariyerinize başlarken hedefiniz neydi ve şu ana kadar o hedefin ne kadarını gerçekleştirebildiniz? 
 
Benim de her çocuk gibi bazı hayallerim vardı tabii ki. Güzel kıyafetler giyip, güzel sahnelerde konserler vermek... Fakat hiç bu yönde devam edeceğimi tahmin etmezdim. Yani gerçekleşebileceğini düşünemezdim. Özellikle konservuatuvara alınmadığım zaman başka bir yolu seçmem gerekir dedim ve bir dönem psikoloji bölümünde okudum. Ne zaman New York Carnegie Hall’den davet geldi, yeniden içimde o ateş yanmaya başladı. “Ben bu mesleği seviyorum ve deneyeceğim” dedim. Sağ olsun ailemden ve çevremden de çok destek aldım. Birde çok önemli bir konu: çok çalıştım. Her gün en az 4-5 saat piyano arkasında çalışıyordum. 
 
Bu meslekte ayakta durmamın nedeni kendi bestelerimi yazmam. “Birileri bana bir şarkı yazsın da ben söyleyeyim” dememe gerek yok. 
 
Hedefin ne kadarını gerçekleştirdiniz sorusu için de şunu söyleyebilirim: Hedeflerim bitmiş değil. Ekim 2019’da yeni albümümü çıkarmayı planladım. İlk kez İngilizce’den daha çok Türkçe parçalar olacak albümde. Bunu yapabilmek için Türkçe dil, şan ve müzik derslerine gittim. Umuyorum ki 9 Mayıs’taki konserde Zorlu PSM’deki dinleyiciler de yeni şarkılarımı beğenirler.

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler