İçeriye mektuplar... Mesleğin namusu size emanet kardeşim
Rıdvan Akar, gazetemize yapılan operasyon kapsamında tutuklanan Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu için yazdı.
Sevgili Murat,
Birbirimizi tanıyalı neredeyse 25 yıl olmuş. Ekonomi gazeteciliği yaptığım günlerden yadigâr anılarımdasın. Basın toplantıları, tanıtım vb. etkinliklerde karşılaşır, hep sevecen gülüşün ve selamlaşmalarımızla yan yana otururduk. Sonra, Milliyet gazetesinin ekonomi bölümünde halef-selef olduk.
Benim televizyon gazeteciliğine yelken açacağım günlerin hemen öncesinde bize katıldın. Her zaman saygı uyandıran cevvalliğin, çalışkanlığın ve üretkenliğin ile ekonomi servisine taptaze bir soluktun. Yıllar geçti, yollarımız bir türlü buluşmadı. Bir daha aynı yerde çalışmadık ama hep birbirimizden haberdar ve hep dost ve kardeş kaldık. Senin o benzersiz çalışma azmini, dışarıdan hayranlıkla izledim.
Gazetecilik mesleğinin o verimli toprağında, bir çınara dönüşünü ve çevrene gölgen ve fidanlarınla nasıl yaşam verdiğini gözledim. Heyhat! Bugün bunları sana yazmam için “içerde” olman gerekiyormuş. Biliyorum ki orada bir geleneği temsil ediyorsun. 12 Mart cuntası İlhan Selçuk Abimizi, 12 Eylül cuntası heyecanla Samim Lütfü mahlası ile yazan Ali Sirmen Abimizi zaptettiğini sanmıştı. Şimdi de sizleri sevdiklerinizden, ailenizden, yavrularınızdan ve özlemlerinizden alıkoydular. O kadar, sadece hasreti ve kederi büyüttüler.
Biliyorum ki yine hepiniz tutkuyla gazetelere saldırıyorsunuz, iştahla televizyon izliyor, haberleri “iyi” ve “kötü” diye ayırt ediyor ve kimi zaman belki -mevcut koşullarda- nadir de olsa kimi habercileri takdirle yâd ediyorsunuz. Yaşam devam ediyor be Murat... Saatler siz ve aileniz için saniyelerle geçerken, ülkede “yüreklerin kulakları sağır” kardeşim. Vicdanını kiralayanlar sizi karalıyor, gazeteciler her geçen gün birer birer eksiliyor.
Güneş balçıkla -şimdilik- sıvanmış görünüyor. Biliyorum ki gazetecilik suç değildir. Biliyorum ki gazetecilik mesleğine, tutkusu ve iradesine sahip olan sizler günümüzün yeni “apoletli medya”sını inşa ediyor. Ragıp Duran’ın o veciz kavramını ben de sizler için başka türlü telaffuz ediyorum. Çünkü biliyorum ki “içerde” geçirdiğiniz bugünler mesleğin onuru ve liyakati için omuzunuzdaki “apoletlere” birer yıldız olarak yansıyacak. Sizi, acılarınız ve özgürlüğünüze bigâne kalan “diğerlerinden” farklılaştıracak. Murat, Biliyorum ki “içerdeki”ni “cek” “cak” diyerek avutamazsın. Önce eşine ve çocuğuna sarılacaksın, duvarların ucunda bitmeyen gökyüzüne bakacak, güneşi yüzünde duyumsayacak ve şöyle denize doğru gerineceksin. Onun içindir ki sadece, mesleğin namusu size emanet diyebilirim kardeşim. Ödediğiniz bedel, bu mesleğin haysiyeti ve bekası için gerekli. Şairin dediği gibi “dayan... umut ile, sevda ile, düş ile...”
Hepinize teker teker selam ederim...
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!