Hrant Dink cinayeti: 14 yıl sonra dava hangi aşamada?
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 14 yıl önce 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından vurularak öldürüldü. Dink'in ölümünde ihmali ve sorumluluğu olmakla suçlanan yedisi tutuklu, 13'ü firari 76 kamu güvenlik görevlisinin yargılandığı dava hala devam ediyor.
Davanın 122'nci duruşması geçen hafta boyunca Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde, 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Esas hakkındaki mütalaanın verilmesinden sonra, Trabzon'daki eski istihbarat görevlilerinden Veysel Şahin, Volkan Şahin ve Okan Şimşek de, cinayetten önceden haberdar olduklarına ilişkin deliller bulunduğu gerekçesiyle tutuklandılar.
Duruşmada ifade veren sanıklardan bazıları birbirini suçladı, bir kısmı ise savunmalarında özellikle Fethullah Gülen Yapılanması'yla ilgileri olmadığını vurguladı.
Davaya 20 Ocak'taki 123'üncü duruşmada kalan sanıkların savunmalarının alınması ile devam edilecek.
'TÜRKİYE BU CİNAYETTEN DERS ÇIKARAMADI'
Hrant Dink. öldürüldüğü 19 Ocak 2007'den bu yana her yıl aynı gün, Agos gazetesinin eski binası önünde anılıyordu. Bu yıl Hrant Dink Vakfı'nın düzenlediği anma kapsamında, binaya projeksiyonla Hrant Dink'in fotoğrafı ve çok yankı uyandıran "Güvencin tedirginliği" yazısına atfen güvercin görüntüleri yansıtılıyor.
Hukuki süreçleri başından bu yana izleyen Hrant'ın Arkadaşları grubundan Bülent Aydın gelinen noktada "Hrant için Adalet" sloganının 14 yıl sonra hala güncelliğini koruduğunu söyledi.
Duvar gazetesinde, sona yaklaşan davayı değerlendiren Aydın "Bu dava bu haliyle sona erdiğinde de önemli eksiklikler içeriyor olacak. Çünkü cinayete giden süreç bu davada yok. Bir bütünlük sağlanması için müdahil tarafın soruşturmanın bu yönde genişletilmesi talepleri karşılık bulmadı. Dink ailesi avukatlarının soruşturulmasını istediği bazı kişilerin mahkemeye çıkarılması mümkün olmadı. Hatta bazı tanıklar bile, örneğin Hrant Dink'i İstanbul Valiliği'ne çağırıp tehdit eden MİT görevlilerinin dinlenilmesi dahi mümkün olmadı. Mahkeme bu konuda kararlar almasına rağmen MİT'ten bir yanıt gelmedi ve mahkeme de kararını geri aldı" diye konuştu.
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan da yine Duvar gazetesine, Hrant Dink cinayetinden ders çıkarılmadığını söyleyerek, "Türkiye'de herkes her şekilde hedef gösterilirken 'böyle bir şey bir daha yaşanmaz' demek çok zor, Türkiye bundan ders çıkaramadı çünkü" dedi.
Hrant Dink cinayetiyle ilgili 14 yıldır devam eden yargı sürecinde neler yaşandığını 5 başlık altında inceledik:
CİNAYETTEN SONRA NELER YAŞANDI?
Hrant Dink'in İstanbul'un Şişli ilçesinde bulunan Agos gazetesi yakınlarında, ana cadde üzerinde suikasta uğramasından kısa süre sonra, güvenlik kamerası kayıtlarından cinayet şüphelisi tespit edildi.
Şüpheli Ogün Samast'ın görüntüleri basın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
O tarihte 17 yaşında olan Samast, suikasttan 36 saat sonra babasının ihbarı üzerine Trabzon'a gitmek üzereyken Samsun Otogarı'nda gözaltına alındı. Samast ile birlikte cinayette kullanılan silah da ele geçirildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, cinayetten kısa bir süre sonra zanlının görüntülerini basınla paylaştı.
Anadolu Ajansı (AA), Samast'ın sorgusunda cinayeti kabul ettiğini ancak pişman olmadığını söylediğini bildirdi. Haberlere göre, Samast, suikastı Yasin Hayal'in talimatı üzerine işlediğini de ifade etti.
Yasin Hayal'in adı daha önce 2004 yılında Trabzon'da bir fast-food restoranında altı kişinin yaralandığı bombalama olayına karışmıştı. Samast'ın ifadelerinin ardından Hayal de gözaltına alındı.
Hayal de ifadesinde cinayeti Erhan Tuncel ile birlikte planladığını söyledi. Bu ifade üzerine o dönem Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi olan Tuncel de yakalandı. Tuncel'in bir dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı.
Basında, Tuncel ve Hayal'den Samast'ın "ağabeyleri" olarak bahsedilmişti.
Samast'ın Samsun'da yakalandıktan birkaç gün sonra bazı polis memurlarıyla birlikte Türkiye bayrağı önünde çekilmiş görüntüleri bir televizyon kanalında yayımlandı.
Bu olay, bir yandan büyük tepki yaratırken, cinayette kamu görevlilerinin rolü olup olmadığına dair soruların gündeme gelmesine neden oldu.
Hrant Dink'in eşi Rakel Dink de cenaze töreninde yaptığı konuşmada, "Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim" diye konuşmuştu.
DAVA SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?
Dink suikastıyla ilgili yargı süreci Nisan 2007'de başladı ve ilk duruşma 2 Temmuz 2007 tarihinde, o sırada İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde bulunan 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
İlk etapta 12'si tutuklu 18 kişinin yargılanmasına başlandı. 2008 ve 2009 yıllarında hazırlanan ek iddianamelerle sanık sayısı 20'ye yükseldi.
Bu dava, Ocak 2012'de hükme bağlandı.
Sanıklardan Yasin Hayal, "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Erhan Tuncel de 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve cezaevinde cezasını doldurduğuna hükmedilerek tahliyesine karar verildi.
Yasin Hayal, yargı süreci boyunca, kamuoyu tarafından yakından bilinen bazı başka kişileri de tehdit etmişti.
Ogün Samast ise suç işlediği sırada 17 yaşında olduğu için çocuk mahkemesinde yargılandı.
Samast, Temmuz 2011'de çıkan kararda, "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 22 yıl 10 hapis cezası aldı.
Ancak ana davada sanıkların tamamı "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraat etti.
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, karar duruşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cinayetin üzerinden beş yıl geçti. Hrant Dink ne derdi bu karar için: 'Bizimle dalga geçiyorlar.' Dalganın en büyüğünü meğer en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink bütün planlı eylemlerden değil, 3-5 kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarını beklemiyorduk" dedi.
İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı, Yargıtay'a taşındı.
Mayıs 2013'te davayla ilgili kararını veren Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi, "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların "silahlı erör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yeniden yargılanmalarına hükmetti.
Bu hükmün ardından davanın görülmesine yeniden başlandı.
İstanbul'da devam eden ana davaya ek olarak, Samsun ve Trabzon'da da emniyet ve jandarma görevlileri hakkında çeşitli soruşturmalar ve dava süreçleri yürütüldü.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hrant Dink Cinayetini Araştırma Komisyonu da yaptığı inceleme sonucunda, Trabzon ve İstanbul emniyet birimlerinin ihmali olduğu yönünde görüş bildirdi.
SON YARGI SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?
Cinayetten hemen sonra, suikast öncesinde Dink'in öldürüleceğine dair bazı istihbaratın güvenlik güçleriyle paylaşıldığı yönünde iddialar ortaya atıldı.
Cinayet davasının sanıklarından Erhan Tuncel'in Şubat 2006'da, Yasin Hayal'in Dink'i öldürmeyi planladığı yönündeki bilgiyi Trabzon Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği ve bunun da Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile paylaşıldığı öne sürüldü.
Bu gelişmeler üzerine, İçişleri Bakanlığı, Dink ailesinin şikâyeti ve basında çıkan haberler üzerine soruşturma başlattı.
Ancak üst düzey emniyet ve jandarma yetkilileri hakkında soruşturma başlatma izinleri uzun bir süre çıkarılmadı.
Ayrıca davada aralarında dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da bulunduğu İstanbul'daki görevlilerin tanık olarak dinlenmesi talepleri de kabul edilmedi.
Dink ailesi, yargılama süreci devam ederken, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürdü.
AİHM, bu başvuruda "iç hukuk yollarının tüketilmiş olması" şartı konusunda bir istisna yaparak, davayı ele aldı.
Şubat 2010'da verilen kararda, cinayette kamu görevlilerinin rolüne dair "etkin bir soruşturma" yürütülmediğine hükmedildi.
Nisan 2013'te yapılan, yargı sistemine yönelik değişiklikler kapsamında, AİHM'nin "etkin bir soruşturma yürütülmediğine" hükmettiği davalarla ilgili soruşturma açılmasına izin verildi.
Tekrar soruşturma açıldı, ancak savcılığın ve savunma makamının karşılıklı itirazlarıyla süreçte uzamalar görüldü.
Sonunda da Adalet Bakanlığı'nın 2014 yılı ortalarında aldığı kararla emniyet ve jandarma istihbarat yetkilileri için de yargı yolu açıldı.
2015 yılında da farklı illerde yürütülen ve kamu görevlileri hakkında açılanların da olduğu farklı soruşturma dosyaları İstanbul'da birleştirildi.
HAYAL, TUNCER VE SAMAST'IN İKİNCİ DAVASINDA NELER OLDU?
Bu süreçte "İddianamelerin bütünlüğünün bozulmaması, usul ekonomisi ve açılan davaların tekâmül etmesi" gerekçeleriyle, dokuz sanıkla ilgili dosyanın kamu görevlilerinin yargılanacağı ana dosyadan ayrıldığı ifade edildi.
Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast'ın da aralarında bulunduğu dokuz sanık hakkındaki karar Ağustos 2019'da açıklandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu davada Erhan Tuncel'e 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal'e 7 yıl 6 ay, Ogün Samast'a ise 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Erhan Tuncel hükümle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. İki kişi hakkında beraat kararı verilen davada diğer 4 sanık da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.
Gerekçeli kararda, davada 24 Ekim 2004'te Trabzon McDonalds'a yönelik bombalı saldırı, 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesi ve 24 Ocak 2007'de mağdur Orhan Pamuk'un tehdit edilmesi eylemlerinin incelendiği belirtildi.
Kararda, "Yasin Hayal'in siyasi saiklerle suç işlemek için oluşturduğu teşekkülün, zaman içerisinde diğer sanıkların da katılımıyla, belirsiz tür ve sayıda suçları işlemek üzere, süreklilik gösteren, hiyerarşik düzen içerisinde çalışan ve iş bölümüne dayalı örgütsel bir yapıya dönüştüğü anlaşılmıştır" denildi.
Sanıklardan Erhan Tuncel de "Tasarlayarak ve bomba kullanarak kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar vermek, silahlı suç örgütüne üye olmak ve kasten öldürmeye yardım" suçlarından toplam 99 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı.
Sanıklardan Ogün Samast'ın da örgüt lideri sanık Yasin Hayal'in oluşturduğu suç örgütüne dahil olarak örgüt menfaatine faaliyetlerde bulunduğu belirtildi.
KAMU GÖREVLİLERİ İLE İLGİLİ İDDİALAR NELER?
Cinayeti izleyen yıllarda kamu görevlilerinin Dink'e yönelik tehditler karşısında ihmalleri olduğu ve hatta cinayete göz yumdukları konusunda çeşitli iddialar ortaya atıldı ve bunlarla ilgili farklı soruşturmalar yürütüldü.
Hrant Dink, öldürüldüğü gün çıkan Agos Gazetesi'nde yayımlanan son yazısında, Türk Ceza Kanunu'nun "Türklüğü aşağılamak" suçunu içeren tartışmalı 301'inci maddesi uyarınca ceza almasından sonra kendisine çeşitli tehditler geldiğini yazmış ve ruh halini de "güvercin tedirginliği" olarak tanımlamıştı.
Dink, öldürüldüğü günlerde, 301'inci maddeden aldığı ve ertelenen 6 aylık hapis cezasıyla ilgili kararı AİHM'e götürmeye hazırlanıyordu.
Hrant Dink, yine öldürülmeden kısa bir süre önce, 2004 yılında Türkiye'nin ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu yönünde Agos'ta yayımlanan haberle ilgili olarak, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör'ün kendisini elindeki belgelerle birlikte makamına çağırdığını belirtmişti.
Dink, o dönemde odada biri kadın, üç kişinin daha olduğunu belirterek, "Belgeleri isteyip istemediklerini onlara ben anımsattım ve verdim. Zaten de konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı!" diye yazmıştı.
Eski Vali Güngör daha sonra 2014 yılında savcılıkta verdiği ifadede, Dink'in bu görüşmede tehdit edilmediğini, "toplumsal infial konusunda uyarıldığını" söyledi.
Daha sonra tekrar görülmeye başlayan davada, Şubat 2017'de eski Vali Güngör ve o görüşmede olduğu anlaşılan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlilerinin tanık olarak dinlenmesi talebi ise reddedildi.
Kamu görevlilerinin rolüyle ilgili en ciddi iddiaların bazıları cinayetten hemen sonra ortaya atılmıştı.
Bir televizyon kanalı, Samast'ın yakalandıktan sonra bazı polis memurlarıyla Türkiye bayrağı önünde gülümseyerek fotoğraf çektirdiği görüntüleri yayımladı.
Bu polis memurları, şu anda ana davanın sanıkları arasında.
Ayrıca davanın önemli isimlerinden Erhan Tuncel'in, Dink'in Yasin Hayal tarafından öldürüleceğini Şubat 2006'da polise bildirdiği ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün de durumu Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği tespit edilmişti.
Yargılama sürecinde cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yasin Hayal'in eniştesi olan, ve daha sonra jandarma istihbarat elemanı olduğu anlaşılan Coşkun İğci de Temmuz 2006'da Dink'i öldürme planlarını jandarma istihbarat personellerine aktardığını öne sürdü.
Dink ailesinin avukatları sürecin başından bu yana soruşturmanın üst düzey kamu görevlilerini de içine alacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savunuyordu ancak dava ancak 2015 yılında açılabildi ve sona yaklaşmış gibi görünmesine karşın 6 yıl sonra halen devam ediyor.
En Çok Okunan Haberler
- Kazanan isim belli oldu!
- 'Adama lafını yedirirler böyle, ensendeyim'
- 3 ülke daha BRICS'e 'ortak üye' oldu!
- Polis yanlış adresi bastı, ev sahibinin kolunu kırdı
- Teğmenler hakkında yeni gelişme!
- Romanya - Kosova maçı yarıda kaldı!
- 'Tahmin edemedikleri kadar dirençliyiz'
- İlk bulgular neye işaret ediyor?
- Özel'e soruşturmada 'yetkisizlik' kararı
- MHP'den 5'inci paylaşım da aynı saatte geldi!