Hikayesi Amazon’lara uzanan bir Anadolu şehri

Sanki şehir dağlar arasında unutulmuş gibi, meydanda durup çevreye bakınca tarihin içinde olduğunuzu iliklerinize kadar hissediyorsunuz...

Hikayesi Amazon’lara uzanan bir Anadolu şehri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.07.2019 - 15:59

Son yıllarda tarihi evleri ve kaya mezarlarındaki ışık düzenlemesiyle, masalımsı şehir akşamları ışıltısıyla harika bir panoramik görüntü oluşturuyor.  

Yollar hep aynıdır, şehirler gibi. Ama gitme nedenleri değiştirir anlamlarını. Hüzün kokan yollar bir bakmışsınız yerini mutluluğa bırakmıştır. Tıpkı benim Amasya’yı tanımam gibi. Bir şehri tanımanın kaç nedeni olabilir ki ? Doğru ya, ya gezmek amacıyla gidilmiştir ya iş ya askerlik ya sevgili ya da okul için gidilmiştir bir şehre... Neyse çok da duygusala bağlamadan, güzelliğiyle Anadolu’nun eşsiz şehirlerinden olan Yeşil Irmak'ın kenarındaki o masalımsı şehrimize, Amasya’ya gidelim.

Dağlar arasında gizlenir

Bu kez bir basın gezisi için Amasya’dayım. Sanki daha önce bu masalı hiç dinlememiş, tarihin yaprakları arasında hiç dolaşmamışım gibi, bir başka gördüm kenti. Dağlar arasında gizlenen kentte mis gibi havayı ciğerlerinize çekerken bir anda donup kalabilirsiniz. Şehrin masalımsı havası sanırım bu duyguyu veriyor misafirlerine... Kimseyi o masaldan uyandırmamak için sessizce akan ırmak, penceresini bir an bir şehzadenin açacağını hayal edebileceğiniz evler, dağlar...

Şehir birbirine hiç kavuşmayan Ferhat ve Şirin gibi Harşena ve Ferhat Dağları arasına kurulmuş. Yeşil Irmak sanki olan bitenden habersiz ağır ağır akıp gidiyor, başka masallara hayat vermeye... Irmak boyunca yürürken farkında olmadan yüreğimizdeki derin alemlere gittiğimizi fark etmek güç olmayacaktır. Bir ırmak bir şehre bu kadar mı yakışır?

Karadeniz Bölgesi'nde olsa da İç Anadolu’ya daha yakın Amasya, elmalarıyla meşhur ama her yıl 12 Haziran’da festival yapılan kirazı da çok güzel.

Dağlar dağlar
Kurban olam yol ver geçem
Sevdiğimi son bir olsun yakından görem.
Sanki Amasya Cem Karaca ile hep bir ağızdan bu kıtaları söylüyor dağlara karşı 

Aşk dağları deler mi...

Şehri işsiz güzelliğine güzelik katan bir diğer şey aşk. Ferhat’ın Şirin için dağları delmesinden söz ediyorum. Bir tepede de sizi selamlayan Ferhat ve Şirin Aşıklar Müzesi’nde, Romeo ve Juliet, Mimar Sinan ve Mihrimah Sultan, Kerem ile Aslı’yla ait bölümler de var. Helenistik döneminde Amasya’nın su ihtiyacını karşılamak için kayalar oyularak yapılan su kanalına da halk arasında Ferhat Su Kanalı denilmiş. Amasya’da doğduğu söylenen bu aşk, Hüsrev ve Şirin diye İran edebiyatında da geçiyor. Efsane bazı kaynaklara göre İran’a ait. Bu noktada Amasya’nın bir dönem Pers hakimiyetine geçtiğini de hatırlatmam gerek.

Çakkallar’dan bakmak

Şehrin manzarasının tümüyle izlendiği Çakkallar Tepesi ise tarihi evlerin tam karşısında. Şehzadeler şehri demiştik ya işte o şehzadeler ve bazı paşalar Osmanlı döneminde bu tepede avlanırmış. Tepe hem de yazlık köşklere ev sahipliği yapıyormuş. Tepenin hemen arkasında da Ferhat Dağı’nın bulunduğunu söylemezsek Şirin’e borcumuz olur.

Amazon’lara uzanan hikaye

Acaba Amasya ismi nereden geliyor diye düşünürsek vereceğimiz cevabın Anadolu’yu geçeceğini zannetmiyorum ki benim öyle oldu. Ama hiç de öyle değilmiş. İlk adı Hitit kaynaklarında Hakmiş olan Amasya’nın, Mitridates Krallığı dönemindeki adı “Amasseia” olmuş. Dünyanın ilk coğrafyacısı, Amasya’da doğan Strabon’da göre kenti ilk kez Amazon kraliçesi Amasis kurmuş. Kraliçe Amasis şehre “Amasis şehri” anlamına gelen “Amaseia” adını vermiştir. Bazı kaynaklarda kentinin kurucu tanrısının Hermes olduğu kabul ediliyor. “Anadolu’daki en çekici şehir” diyen Fransız arkeolog Georges Perrot’ta Amasya’yı üniversiteler şehri ve Anadolu’nun Oxford’u olarak tanımlamış. Dünyada şuanki eğitim sıralamamız ortadayken Amasya’ya Türkiye’nin Venedik’i demek daha yerinde olur.

Şehzadeler şehri

Dağlarla sarılmış olan Amasya’nın fethedilmesi hep zor olmuş. Şehre giriş sadece Yeşil Irmak kenarından, iki boğazdan oluyor. Irmak tarafı kapatılınca şehir neredeyse ulaşılamaz oluyor. O nedenle Osmanlı şehzadeleri burada yetiştirilmiş.

Kimi padişahlık yapan kimi yapmayan Yıldırım Bayezid, Mehmet Çelebi, II. Murat, Ahmet Çelebi, II. Mehmet, II. Bayezid, Ahmet, Murat, Mustafa, Bayezid, III. Murad, Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim gibi şehzadeler Amasya’da görev yapmışlar. Irmak boyunca şehzadelerin heykelleri sergileniyor, tabi selfiye çeken meşhur şehzadeyi de unutmamak gerek. Yalıboyu Evleri önünde belediyenin diktiği, sol eli kılıcında, havaya kaldırdığı diğer elinde cep telefonu olan şehzade heykeli 2015’te olay olmuştu.

Irmak boyunca gezerken bir halklar yolu da görebilirsiniz. Savaştan kaçan ve bir hayalle kente sığınan Suriyeliler, çalışmak için ülkelerini bırakmak zorunda kalan Afganlar ve Karadeniz’in hırçın havasına aşık olan Farslılar da burada..

Mumyalar sizi bekliyor

Amasya’daki ilk yerleşim M.Ö. 5500’e uzanıyor. Şehri açık hava müzesine dönüştüren başlıca eser ise Pontuslar’ın yaptığı Kral Kaya Mezarları. Mezarlar Osmanlı döneminde bir süre hapishane olarak kullanılmış.

Mumya görmek için taa Mısır’a kadar gitmeye gerek yok. Amasya Arkeoloji Müzesi’nde 14. yy.’dan kalma mumyalar sergileniyor çünkü.

Dağlar arasında yakaladığınız bir rüzgar bir bakmışsınız sizi Anadolu’nun ilk ihtilalcileri olarak bilinen Baba İlyas ve Baba İshak’ın türbelerine götürmüş. İşte o an her şey çok güzel olacak demek geçebilir içinizden...

Şehzadeler şehri olduğu için her taşın altında tarih çıkıyor, konak, medrese, han, hamam, saray... Amasya’da tarihin gizemli yapraklarında gezdiğini hissedecek ve ayrılmak istemeyeceğiniz bir şehir. Saat kulesi, Bimarhane ve Şehzadeler Müzesi ile Amasya Kalesi’de başlıca görülmesi gereken yerlerden. Dar sokaklardan, kayalarda oyulmuş yollarla ve merdivenlerle tren garına gitmek ise ayrı bir keyif.

5’lerin şehri
Plakası 5 olan Amasya 5 sayısını adeta kendisiyle özleştirmiş. Meşhur Amasya elmasını ikiye böldüğümüzde 5 kenarlı yıldızı görmek sizi şaşırtmasın. Ayrıca kayalara oyulmuş kral mezar sayısı da 5. İşte beşlerde bu şehirde böyle devam ediyor.

Köprü olanlar

Irmak seyri bittince, şehir merkezinde köpüler konuşmaya başlıyor. İlk hali ahşap olan, yenisi betonla yapılan Mapdenüs Köprüsü’nün diğer isim Maydonoz. Köprü yıkılmak üzereymiş. Köprüde yıllar önce maydanoz satan bir kadın onarım için bağışta bulunmuş... Girişinde saat kulesinin olduğu Hükümet Köprüsü, Alçak Köprü ve Helkıs Köprüleri de Ferhat ve Şirin’e umut olan köprülerden bazıları.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler