Her şeye rağmen halaya durmak
‘Kürt sorunu yok’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın verdiği ‘Seni başkan yapmayacağız’ yanıtı Diyarbakır’da çok daha büyük etki yaratmış.
Sormasak söylemeyecekti aslında. Çok uzatmadı:
“O zaten hep aynı. Aklınca bizi kandırmaya çalışıyor. Kürtlerin ağzına bir parmak bal çalıp süreci sürdürerek kendi krallığını sağlama almaya çalışıyor. Kürtler Erdoğan’dan önce de vardı. Devleti de, zulmünü de, oyunlarını da ondan daha iyi biliyorlar” diye kestirip attı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanken de söylediği ve geçenlerde tekrarladığı “Kürt sorunu yok” açıklaması hakkında ne düşündüğünü sormamız üzerine verdi bu yanıtı şoförümüz. Erdoğan’ı konuşmanın lüzumu olmadığını da üzerine basarak söyledi. Erdoğan’ı konuşacaksak Selo Başkan’ın söyledikleri üzerinden konuşmalıymışız: “Erdoğan seni başkan yaptırmayacağız.”
Silah barışın güvencesi
Selahattin Demirtaş’ın, geçen salı günü Meclis’te yaptığı tarihin en kısa grup konuşmasında söylediği bu cümleyi Cumhurbaşkanı’nın dediklerinden daha çok konuşuyor Diyarbakırlılar. Erdoğan’ı çok önemsememeliymişiz. Nevruz heyecanı Demirtaş’ın sözlerinin verdiği moralle bütünleşmiş. Elbette en çok merak edilen “Reber” ya da “Serok” diye bahsedilen Abdullah Öcalan’ın mektubunda ne söyleyeceği.
“Zaten silah bırakılması için kongre toplansın demişti. Yine aynısını söyleyecek” diye tahminde bulunan şoförümüz kuşkuları olduğunu “Başkanın dedikleri önemlidir. Ama silah barışın güvencesidir. Devlete güvenmiyoruz” diye dile getiriyor. Savaşın, inanan insanlardan sonra gelen en önemli unsurunun barışın güvencesi olması ironik elbette. Ama kaygılarında ne kadar haklı olduğuna dair kısa bir siyasi propaganda yapmaktan geri kalmıyor şoförümüz. Yine de bayramda ne olursa olsun eğleneceğini söylüyor. Eskiden kutlamak için can verdikleri Nevruz şimdi gerçekten adına yaraşır bir bayrammış.
Silah barışın güvencesi
Şoförümüzün haklılığı sabahın ilk ışıklarıyla kutlamaların yapılacağı alandaki hareketlilikle kanıtlıyor kendini. Her zamanki gibi yerini ilk alanlar seyyar satıcılar. Çaycısından tatlıcısına kadar her türlü yiyeceğin satıldığı tezgâhlar sıralanmış. Öcalan’dan Hatip Dicle’ye, Ahmet Kaya’dan Deniz Gezmiş’e kadar Kürtlerin sevdiği kim varsa resimleri basılı tişörtler, bandanalar, sarı kırmızı yeşil örgüler, gerilla üniformalarını andıran yöresel kıyafet şal şepiklerin satıldığı tezgâhlar da az değil. Bu yıl, Kobani’de IŞİD’e karşı elde ettiği zafer nedeniyle PYD ve YPG bayrakları sıklıkla göze çarpıyor.
Kamyonet kasasında
Diyarbakır halkı ve çevre illerden gelenler Bağlar ilçesi sınırındaki Newroz Parkı alanındaki kutlamalara akın ediyor. Otomobiller, tıpkı otobüs ve minibüsler gibi tıka basa dolu. Kamyonetlerin kasası eğer ki boşsa alana gidene kadar doluyor. Binlerce on binlerce insan bayramlarını kutlamaya gidiyor.
Polisin olan biteni uzaktan izlemekle yetinmesi olası bir gerginliği de önlüyor. Alana varmadan çok uzaktan hoş gelen davul sesleri zurnalar eşliğinde dört bir yandan ortalığı kaplamış durumda. Newroz Parkı, binlerce kişinin halaya durduğu bir şenlik alanına dönmüş. Bitmeyen bir enerjiyle saatlerce sürüyor halay. Her yer halay, her yer direniş sanki. Gençlerin ritmine sloganlar eşlik ediyor. Direnişten, zaferden bahseden sloganlar mutlaka serok için özgürlük talep ediyor. Kürt olduğunu ifade etmenin bile işkenceli sorgulardan sonra yıllarca hapislik anlamına geldiği günlerin tatsız anıları çok uzakta değilken, halkı nezdinde şimdi bunu sağlayan bir mücadelenin önderi kabul edilen kişi için özgürlük çığlıklarının duyuluyor olması garip.
Güneş yüzünü gösterince
Alanda bulunan kitleyle beraber Türkiye’nin de merakla beklediği mektup okunuyor nihayet. Mesaj okunmadan hemen önce güneş yüzünü gösterince Sırrı Süreyya Önder, “Öcalan’ın sesi duyuldu boran durdu, bir gün kendisi gelecek Mezopotamya’dan bütün dünyanın özgürlüğünü bereketlendirecek” diye başladığı konuşmasını Öcalan’ın mektubuyla sürdürdü.
Bilineni ilan eden mektupta Öcalan, “PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim” diyerek malumu ilan etti.
PKK, Öcalan’ın çağrısına uymamazlık etmez. Hatta edemez demek daha doğru. Aralarında görüş farklılığı varmış gibi göründüğü bir gerçek ama Kürt hareketinin bileşenlerinin her biri birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları. Birkaç yıldır sadece Kürt hareketinin özverisiyle yürüyen sürecin Öcalan’ın söylediği kongre aşamasına gelmesi için AKP’nin de taleplere kulak vermesi gerektiği gün gibi ortada. Çünkü taksi şoförümüzün dile getirdiğini Kürt hareketinin diğer bileşenleri de hep söylüyor: Silah barışın güvencesi.
En Çok Okunan Haberler
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'
- Milli Savunma Bakanı'ndan 'teğmenler' açıklaması!
- Narin'in cesedini böyle saklamış!
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- En sağlıklı sebze seçildi: Türkiye'de yetişiyor