HDP’li Kürkçü: Suç imalat fabrikası

HDP’li Ertuğrul Kürkçü, başından sonuna dek izlediği Cumhuriyet davasını anlattı.

HDP’li Kürkçü: Suç imalat fabrikası
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.09.2017 - 21:14

HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Cumhuriyet davasının Silivri’deki duruşmasını başından sonuna dek izledi. Kürkçü, davada gazetecilerden suç heyeti çıkarılmaya çalışıldığını belirterek “Meclis’ten daha yüksek bir sesin böylesi bir davaya sesinin çıkması beklenirdi. Ancak kendi haklarının kısıtlanmasına ses çıkarmayan milletvekillerinden böylesi bir davranış beklemek, rüya gibi... Silivri’de şunu gördüm: İnsanlık onuru, istibdata karşı direniyor. Türkiye’de böyle onurlu gazetecilere sahip olduğumuz için çok şanslıyız” dedi. Cumhuriyet davasına, gazeteciler, sendikalar, sivil toplum örgütlerinin yanısıra, siyasetçilerin de ilgisi büyük oldu. CHP ve HDP’lilerin yanısıra AKP Milletvekili Mehmet Metiner de bir süre duruşmayı izledi. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ile milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Meral Danış Beştaş, Sırrı Süreyya Önder’in de aralarında bulunduğu çok sayıda partili davayı izledi. Kürkçü, öncelikle “mahkemenin gerçekleşme koşullarının kabul edilebilir olmadığına” dikkat çekerek, davayla ilgili izlenimlerini şöyle anlattı:

Sanki savaş tablosu

Yargılama mekanı ve bu mekanda alınan önlemler “sanki bir savaş sonrası tablosu gibi.” Robokoplar, jandarmalar.... İnanılmaz... Üstelik bu durumu haklı gösterecek hiçbir şey de yok. Kapıdan içeriye girmeye çalıştığınız andan itibaren basının karşılaştığı engeller de dikkat çekiyor. Neresinden bakarsanız bakın, herhangi bir sıkıyönetim dönemine göre çok daha vahim.

Savcının kozu kalmadı

İddia makamının elinde ortaya sürebileceği hiçbir koz kalmadığını herkesin gördüğünü düşünüyorum. Cumhuriyet davası, gazetenin iç tartışmaların bilgisine sahip olan savcılığın, bir tarafı diğer tarafla, insanları tuzağa düşürecek şekilde ve hangi sıfatla ifadelerine başvurduğunu belirtmeksizin, yaptığı uzun konuşmalar sonrasında işe yarayacağını düşündüğü hususların kayda geçirildiği bir dava. Bir yönetim kurulu üyesinin oyunu zarfla toplantıya yollayabilir mi, yollayamaz mı tartışması... Bunun da davada rolü yok.

Gözyaşartıcı dayanışma

Bu onurlu gazetecilerin bunca zulme rağmen kendilerini ve mesleklerini nasıl saygıyla savunduklarını, buna karşılık mahkemenin bütün safhaları içinde yaratılmak istenen ‘gerginlik’ atmosferine teslim olmadan, sukunetle ve büyük bir nezaketle verdikleri ifadelerini hayranlıkla izledim. Ailelerin ve davayı izlemeye gelenlerin gösterdiği dayanışma da gözyaşartıcı. Çağlayan’da büyük bir salon yokmuş gibi duruşmayı Silivri’ye almak da dikkat çekici.

İlk celsede tahliye

Onurlu gazetecilerden suç heyeti çıkarılmaya çalışılıyor. Bir sonraki celsede serbest kalacaklarını ümit ediyorum. Bu kadarı da olmaz. Dosyada bir şey kalmadı. Tabii yeni kanıtlar üretilmeye çalışılmazsa... Suç imalat fabrikası gibi... Bu fabrika da bir ürün vermek isteyecektir. Siyaseten de işlerin iyiye gitmediği koşullarda hukukun ne kadar işe yaracağından da şüpheliyim.

Vicdanlarda çöktü

Bu sürdürülemez bir dava; kamu vicdanında da çöktü. Bakanlar bile bu konuda konuşmaya başladıysa, belli ki ortada bir çürüme var demektir. TBMM üyelerinin, milletvekillerinin de bu davada yeterince dayanışma içinde olmadıklarını söyleyebilirim. Bütün milletvekillerinin, her zaman gördükleri, görüşlerini almaları için telefonlarını bekledikleri gazetecilerle dayanışması gerekir. Meclis’ten çok daha yüksek bir sesin çıkması beklenirdi ama kendi haklarının kısıtlanmasına ses çıkarmayan milletvekillerinden böyle bir şey beklemek de rüya gibi. İnsanlık onuru istibdata karşı direniyor. Bunu kazanmak için her şeye sahipler. Türkiye’de böyle gazetecilere sahip olduğumuz için çok şanslıyız.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler