‘HDP Türkiye’nin yeni ana muhalefeti’

Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal, seçim öncesinde ve sonrasında Cumhuriyet’e konuştu. HDP için yüzde 13 oranı öngörüsü tutan Kartal için HDP artık ‘ana muhalefet’ konumunda. Erken seçim de öngören Kartal’a göre çözüm sürecinden dönüş yok.

‘HDP Türkiye’nin yeni ana muhalefeti’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.06.2015 - 23:50

Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal ile 7 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde Brüksel’de görüştük; HDP, yeni hükümet, koalisyon ve çözüm olasılıklarını konuştuk. “HDP’nin barajı aşma sorunu yok. Daha da üstünde tamamlayacak, yüzde 10’un üstünde 13 ile 15 arasında” demişti. Haklı çıktı. Seçim sonrası telefonla durumu güncellediğimizde de erken seçimin kaçınılmazlığını öngördü. Ona göre HDP ile Türkiye’de Kürt hareketi ve demokrasi güçleri artık buluştu. Geri dönüşü de yok. Çözüm sürecinin rayına oturması içinse şartları İmralı ile diyalog ve tecridin bitmesi...

- Seçim değerlendirmeniz nasıl?

7 Haziran 2015 seçimleri Türkiye için yeni bir milattır. HDP baraj altında kalmış olsaydı, ‘bıraktırılması’ olacaktı. Tek kelimeyle padişahlık başlayacaktı. Türkiye açısından tahammül etmesi ağır bir süreç başlayacaktı. AKP’nin bütün engellemelerine rağmen baraj aşıldı, Türkiye yeni bir sürece girdi. İlk kez seçime parti olarak giren cesur, demokratik bir program öneren, bütün anti-demokratik uygulamalara, eşitsiz koşullara rağmen HDP’ye destek aldı.

- HDP’nin bundan sonrası için rolü?

Kürt özgürlük mücadelesiyle Türkiye’deki demokratik toplumsal kesimler HDP çatısı altında yeni bir mücadele ortaya koydu. Artık kader ortaktır. Biz HDP perspektifi ve programına bağlıyız. HDP sayısal olarak bu pozisyonda olmasa da bütün Türkiye’yi kucaklayan projeleriyle bir ana muhalefet pozisyonunda olacak. Türkiye toplumunun yeniden demokratik ulus esprisiyle buluşmasını sağlayacak. Bütün Türkiye toplumu değişim sürecine girecek.

‘Erdoğan’lara geçit yok’

- HDP’nin farkı ne?

Türkiye’de Türk, Kürt, Arap, Çerkes, Roman, farklı kökenlerden HDP ile hareket edenler var. Bizim söylediğimiz demokratik gönüllü birliğe bağlı bir birliktelik. Bunu sağlarsanız hiçbir uluslararası güç senin içinle oynayamaz. Bir de siyasal olarak gelişmiş bir toplumsal düzeyi yakalarsan “Erdoğanlara”, yani iktidarını herkese dayatan kurtarıcılara yer vermezsin. Kurtarıcı kimse yok, toplumdur. Kimsenin kimseye baskı yapmadığı, ötekileştirmediği, herkesin kendisini ifade edebildiği bir sistem. Bu niçin hayal olsun? Arap, Kürt, Süryani, Ermenilerin oluşturduğu Rojava’da 10 sene önce hayal değil miydi?

- Koalisyonlarla ‘eskiye dönüş’ kaygıları eksik değil ama...

Türkiye siyaseti değişiyor. Erdoğan süreci artık bitiyor. Bugüne kadar Türkiye toplumuna dayattığı o tekçi yaklaşım aşılacak. Yeni çoğulcu sürece girilecek. Erdoğan’ın Ortadoğu’ya dayattığı, Suriye başta olmak üzere tüm politikaların değişmesi, AB süreciyle ve uluslar arası sistemle krizlerin aşılması söz konusu olacak. Ve aşılma perspektifi demokratikleşme eksenli olacak.

- AKP-MHP koalisyon olasılığıyla daha milliyetçi bir yönelim belirirse?

AKP de iktidar olsa, MHP ile de olsa erken seçim önemli bir ihtimal. Hükümet krizi de olabilir. Çünkü AKP’nin içinde de yeni arayışların çıkması, sonbahardaki kongrede alternatifler söz konusu olabilir. AKP-MHP ile buluşursa MHP’nin AKP karşıtlığı temelinde aldığı destek hızla eriyecektir. Ne olacak? Bu sefer muhalefette CHP’nin demokrasi, barış ve özgürlük ekseninde kendisini değiştirmesi, demokrasi güçlerinin muhalefetinin büyümesi. Türkiye her halükârda yeni bir sürece girdi. AKP bu saatten sonra ne yaparsa yapsın değişim süreci hızlanacak.

‘Seçimde sürpriz olur’

- Erken seçim belirsizlik değil mi?

Bir erken seçim olacağına inanıyorum. Çünkü toplumun yükselen talebi bu. Bu durumda HDP ile ortaya çıkan tablonun yükseleceğine inanıyorum. Bu artık durmaz. HDP doğru bir adres oldu, programıyla, arayışıyla, liderleriyle, üsluptur, yöntemdir, hoşgörüdür. HDP yöneticileri bunu ne kadar kucaklarsa o kadar büyütecektir. Olası erken seçimde büyük sürpriz olacaktır. Tıpkı bugünkü gibi...

‘Türkiye bölgeyi değiştirir’

- Ama bölgesel gelişmelerle birlikte bölünme, parçalanma yaratacağı kaygıları da eksik değil...

Türkiye aslında çok ciddi stratejik bir zemin. Bu zemine iktidar eksenli bir ılımlı İslam konseptini getirmek isteyen güçler aslında bölgeye nasıl bir kötülük getirdiklerini, İslam iktidar eksenli olunca bir yerde durdurulamayacağını gördüler. Amerika da gördü. Biz başından itibaren Erdoğan’ı ve siyasal İslamı doğru okuduk. İktidar eksenli siyasal İslamın Türkiye’ye bulaştırılması ve bir devlet gücü yapılması halinde Ortadoğu ve Arap ülkelerinde yaşanan mezhep din eksenli çatışmaların Türkiye’ye yansıyacağını.. Hem Kürt sorunu hem de inanç eksenli meselenin Türkiye’yi çok ciddi karanlık bir sürece götüreceğini değerlendiriyorduk. Biz diyoruz ki, tam tersine demokratik ulus, demokratik toplumun dönüşümü bölgenin değişimi açısından Türkiye en stratejik ülke. Türkiye’den başlayarak bütün bölgeyi etkilersiniz. Gerçekten seküler, demokratik bir İslamın gelişmesi ve Kürt sorunu çözen bir Türkiye, Suriye’de, Irak’ta, İran’da otomatikman bölgede büyük siyasal toplumsal etkinlik sağlar.

AKP de iktidar olsa, MHP ile de olsa erken seçim önemli bir ihtimal. Hükümet krizi de olabilir. Çünkü AKP’nin içinde de yeni arayışların çıkması, sonbahardaki kongrede alternatifler söz konusu olabilir. AKP-MHP ile buluşursa MHP’nin AKP karşıtlığı temelinde aldığı destek hızla eriyecektir. Ne olacak? Bu sefer muhalefette CHP’nin demokrasi, barış ve özgürlük ekseninde kendisini değiştirmesi, demokrasi güçlerinin muhalefetinin büyümesi. Türkiye her halükârda yeni bir sürece girdi. AKP bu saatten sonra ne yaparsa yapsın değişim süreci hızlanacak.

‘Dayatma işe yaramaz’

- Yeniden çatışma ortamı olur mu?

AKP’nin bütün hilelerine rağmen sokakta direnenleri, dağda gerillayı ezemeyen, zindanda 2012’de 10 bin tutukluya hâkim olamayan bir devlet, zorunlu olarak HDP ile Öcalan’la oturmuş bu sürece girmiş. Artık ne sokakta, ne zindanda, ne dağda zorla kendisini bu halka dayatan bir sistem söz konusu değil. Türkiye ve Kürdistan’daki bütün dinamiklerin buluşmasıyla bastırılamaz bir tabloyu ortaya çıkartmıştır. Eğer baskıyla durdurulmak istenirse kendisini savunacaktır.

 - HDP hükümet formüllerinde nasıl bir yönelim izler?

HDP adına konuşma durumunda değilim… Halka vaat ettiği program çerçevesinde bir çalışma yürütür. Buna uygun olmayan bir ittifak beklememeli. Nedir bu? Türkiye toplumu üzerindeki faşizan tekleştirme politikasını durdurmasıdır. Cumhurbaşkanının yasal sınırlarına çekilmesinin sağlanmasıdır. Türkiye siyasetinde tartışılabilir bir zemin yaratmaktır.

‘Diyalog ve tecrit’

- Çözüm süreci ne olur peki?

Hükümet kim olursa olsun engellenmesi oldukça zor. Yani Türkiye siyasetinde var olan ortamı daraltacak, baskı altına alacak bir olgudur. Bu yönüyle hükümet kim olursa olsun meselenin görüşmeler yoluyla sürdürülmesini esas almalıdır. Bize göre İmralı’da halk önderimiz Öcalan’ın tecrit halinin acilen bitirilmesi, ailesi ve heyete ulaşım koşulları verilmesi gerekir. Acilen diyaloğun sağlanması gerek. Düşünceleri nedir, mesajları nedir bilinmesi gerek.

‘Barzani bizi etkilemez’

- IŞİD’in de etkisiyle Irak parçalanma sürecine girdi. Barzani bağımsız devlette ısrarlı. Resmi nasıl etkiler?

Her şeyden önce bizim hem Kürt sorunun hem de bölgesel sorunların çözümündeki ideolojk, felsefi yaklaşımımız değişmez. Biz sorunların ulus devleti eksenli çözüleceğine inanmıyoruz. Kürtlerin yaşadıkları bütün ülkelerde diğer halklarla eşitlik temelinde demokratik toplumsal dönüşümlerini sağlayarak kimlikleri, dilleri ve kültürleriyle yaşamalarının kalıcı çözüm olduğuna inanıyoruz. Diyelim Irak’ta bir devlet kurdu, bu süreci engellemez. Tam tersine olumu etkiler. Çünkü kuzeyde Kürt sorununda çok etkili bir hareket var. Kürtler farklı alternatif sunuyor. Çünkü bunun Rojava ayağı var.

- Bunun PKK’ye etkisi ne olur?

Bu öyle çok yakın bir seçenek değil. Bölgesel konjonktür böyle bir şeye izin vermişse, yok sakın kurulmasın tutumumuz olmaz. Biz bir Kürt devleti de oluşsa, kendi toplumumuzu demokratik ulus esprisiyle değiştirmek için mücadele ederiz. Şu anda bölgenin başkanı Barzani, KDP birinci partisi. Ama bahsettiğiniz güç de PKK. Bırakın Barzani’yi nice bölgesel uluslar arası güçlere rağmen buraya gelmeyi başarmış. Eğer yapabilselerdi 20 sene evvel PKK’yi çıkartırlardı. PKK sadece askeri bir güç değil.

‘Kongre İmralı’ya bağlı’

- Süreç rayına oturursa yakın gelcekte silah bırakmayı getirmesi umulan Kongre toplanır mı?

Bunu şimdiden söylemek zor. Gelişmelere bağlıdır, İmralı’daki sürece bağlıdır. 10 mutabakat maddesi çerçevesinde gözlemci heyettir, o çerçevede önderimizin değerlendirmesine bağlıdır. Sayın Öcalan’ın süreci geliştirecek, Türkiye demokrasi sürecinin önünü açacak adımları atacağına inanıyorum. Geçmişteki bütün adımlar hep Türkiye demokrasi güçlerinin önünü açılması içindi. Ve hedefini buldu, HDP’nin geldiği süreçte Türkiye demokratik güçlerinin buluşması stratejik amacına ulaştı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler