‘Hayır’dan ödü kopuyor’
Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG) Eş Sözcüsü Perihan Koca, referandumun sonuçlarının gayri meşru, çalıntı ve toplum nezdinde hükümsüz olduğunu söyledi.
Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG) Eş Sözcüsü Perihan Koca referandumun sonuçlarının gayri meşru, çalıntı ve toplum nezdinde hükümsüz olduğunu söyleyerek, “‘Hayır’ daha bitmedi. ‘Söz, yetki, karar ve iktidar halka’ sloganının pratik karşılığını yeni dönemin koşullarına uygun argümanlarla, Demokratik Cumhuriyet etrafında inşa edebiliriz’’ diye konuştu. Gazetemizin sorularını yanıtlayan Koca şunları söyledi:
-TÖPG olarak ‘Hayır’ınızı hangi çalışmalar ile örgütlediniz?
Türkiye, uzun zamandır olağanüstü bir toplumsal-politik zemin içerisinde, kaotik bir iklimde konumlanıyor. Ülkenin gidişatını, toplumun tüm yaşam alanlarını doğrudan etkileyen tarihsel ve kritik momentleri yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Böylesi bir kaotik zeminde, OHAL koşullarında, devletin tüm imkânlarının ‘Evet’ için seferber edildiği bir referandum topluma dayatıldı. ‘Evet’in hiçbir dayanağının olmadığı, ancak buna karşın ‘Hayır’ın hain, terörist ilan edildiği, baskı, sansür ve tek sesli medya ile ‘Hayır’ın sesinin duyurulmadığı, zor aygıtlarının sürekli devrede olduğu eşitsiz ve meşru olmayan koşullarda gerçekleşti referandum kampanyası. ‘Hayır’ kampanyası, toplumun tüm kesimlerinden insanların, devrimci demokrat, halkçı, laik, tüm toplumsal güçlerin bir biçimde yan yana geldiği, halkın kendi olanaklarını yaratarak ve adeta bir halk seferberliğiyle yürütüldü. TÖPG hem kendi alan faaliyetleri hem de ‘Hayır’ Meclisleri içerisinde işçilerin, emekçilerin yoksulların, kadınların, gençlerin, halklar ve inançların olduğu her yerde ‘Başkanlığa Hayır’ , ‘Yaşasın Demokratik Cumhuriyet’ şiarıyla ‘Hayır’ kampanyası yürüttü. Sokak sokak, ev ev, kapı kapı pazarlarda, iş yerlerinde ‘Hayır’ı ve ‘Hayır’dan sonrasını anlattık.
‘Hayır’ Meclisleriyle kıstırılan ‘Hayır’ın sesini sokakta halkla buluşturduk. Forumlar, şenlikler, toplantılar ile ‘Hayır’ımızı yaşamın içinde büyüttük. ‘Hayır’ diyen kadınlar ve ‘Hayır’ kadın meclisleri formlarıyla Başkanlık anayasasından en çok etkilenecek olan kadınlarla özgün çalışmalar, forumlar, sokak eylemlikleri, ev ve mahalle toplantıları kadın şenlikleri ile kadınların ‘Hayır’ını ve taleplerini dinlerdik.
Sokakta ve sandıkta hayır
-Sizce sandıklardan ne sonuç çıktı?
Sokakta da, sandıkta da ‘Hayır’ kazanmıştır. OHAL koşullarında, eşitlik ve adillikten son derece uzak koşullarda gerçekleştirilen kampanya ve referandum sonucunda ‘Hayır’ bariz bir şekilde kazandı. Ancak tüm dünyanın gözleri önünde bizlerle alay edercesine, iktidar YSK eliyle bir sandık darbesi yapmıştır. Bu referandum gayri meşrudur, çalıntıdır ve toplum nezdinde hükümsüzdür. Sekiz büyükşehirde ve Kürt illerinde ‘Hayır’ın kazanmış olması, 18- 25 yaş arası gençlerin, ilk kez oy kullananların, Alevilerin, kadınların ezici çoğunluğunun ve hatta AKP oy tabanının yüzde 10’u aşan önemli bir kesiminin, MHP’nin oy tabanının çoğunluğunun ‘Hayır’a oy vermiş olması, dengeleri değiştirecek önemli sonuçlardır. Gayri meşru referandum sonuçları hem AKP içerisindeki kriz dinamiklerini, hem de MHP başta olmak üzere sağ blokta dağılma ve parçalanma dinamiklerini harekete geçirmiştir.
-Referandum akşamı neler yaptınız?
Referandum akşamı, ‘Kazandığımızı biliyoruz, kaybettiklerini biliyorlar’ şiarı ülkenin her bir yanında kulaklara çalındı. Ve haklılığımız ve meşruluğumuzdan aldığımız güçle 16 Nisan akşamından itibaren sokaklardaydık.
-Hayır’ı savunanlara yönelik baskılar bitmiyor...
Hayır’ı savunanlardan tutuklu olanlar var. Erdoğan için işler çok zora girdi. Denge kaybına sebep olan ve bu denge kaybını git gide arttıran bir dizi olaylar yaşandı. İktidar içi çatlaklar yaşandı. Karşılıklı darbe girişimleri, darbeler, operasyonlar gerçekleşti. Bu durum büyük bir devlet krizine yol açtı. Ancak, Gezi gibi, 7 Haziran seçimleri gibi, ‘hayır’ cephesi gibi halk güçlerinin kendi inisiyatifleriyle, kendi gücüyle gerçekleştirdiği muhalefet Erdoğan’ı yenecek gerçek güçtü. Erdoğan bunu çok iyi biliyor. Bu muhalefet gün geçtikçe yayıldı, büyüdü. Kendisini ‘hayır’ cephesinde ifade eden bu muhalefetten Erdoğan’ın ödü kopuyor.
-Başkanlık adayları konuşulmaya başlandı. Sizce aday tartışması için doğru bir süreç mi?
Sizce aday tartışması için doğru bir süreç mi? Sokakta ifade ettiğimiz gibi ‘Hayır’ daha bitmedi. Hal böyleyken Başkanlık tartışmalarını açmak, 2019 gündemine kilitlenmek gayri meşru referandum sonuçlarını bir biçimde kabul etmektir. Daha da ötesinde iktidarın belirlediği gündeme tabi olmak, egemenlerin ekmeğine yağ sürmektir.
Kritik dönemeçteyiz
Sokağın siyasallaştığı kritik bir dönemeçteyiz. Ve bu olağanüstü momentum 2019’a randevu keserek geçiştirilemez. Toplumun, sokağa çıkan kitlelerin direnişini, taleplerini ve ‘tanımıyoruz’ haykırışlarını görmezden gelip, ‘Hayır’ın enerjisini bahane ederek muhalefet yapmak ancak Başkanlık yollarına kırmızı halı döşemek olacak olacaktır.Sokağın siyasallaştığı kritik bir dönemeçteyiz. Ve bu olağanüstü momentum 2019’a randevu keserek geçiştirilemez. Toplumun, sokağa çıkan kitlelerin direnişini, taleplerini ve ‘tanımıyoruz’ haykırışlarını görmezden gelip, ‘Hayır’ın enerjisini bahane ederek muhalefet yapmak ancak Başkanlık yollarına kırmızı halı döşemek olacak olacaktır.
-Şimdi ‘Hayır’ rüzgârını nasıl güçlendirmeye hedefliyorsunuz?
Hayır’ın talepleri hâlâ geçerli. ‘Hayır’ Meclisleri yeni dönemin öznesi olabilecek şekilde, döneme karşılık verebilir. Hatta bu mekanizmayı ve hareketi süreklileştirip kazanım odakları oluşturabilecek bir Halk Meclisleri pratiğini inşa edebiliriz. 16 Nisan akşamından itibaren tanıklık ettiğimiz süreç, ‘Hayır’ın potansiyelinin sokağa sıçradığı ve açığa çıkan potansiyelin her an fitili ateşlenebilecek bir kıvılcımla buluşabileceğine işaret ediyor. Bu sürecin ana dinamiği olarak, ‘Hayır’ Meclisleri’nin, inisiyatif kazanıp, özneleşeceği bir mekanizmayı ülkenin devrimci demokrat halkçı laik tüm kesimleriyle birlikte yaratabiliriz. Bunun için somut politikalarla dönemi karşılayacak somut bir hedefe, hareket halindeki toplumsal dinamikleri çağırabileceğimiz ve herkesin kendini ifade ederek ortaklaşabileceği ortak bir programatiğe ihtiyaç var. Bu da bizce Demokratik Cumhuriyet’tir. Halk Meclislerinin odağında olduğu ülke yönetiminin temel yapı taşı olacak ve Demokratik Cumhuriyet yerel meclislerinin gönüllü ortaklaşmasıyla kendisini var edecek bir somut hedefe doğru yönelmeliyiz. ‘Söz, yetki, karar ve iktidar halka!’ sloganının pratik karşılığını yeni dönemin koşullarına uygun argümanlarla, Demokratik cumhuriyet etrafında inşa edebiliriz.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu