Haydi ekrana!
Yeni eğitim-öğretim yılı koronavirüs salgını nedeniyle bilinmezliklerle ve endişelerle başlıyor. Veliler çocuklarını vaka sayıları iyice azalana kadar okula yollamak istemiyor. Özellikle küçük çocukların sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyması zor görünüyor ama bir yandan da öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla ekranda tanışmak onları nasıl etkileyecek?
Okul sadece bilgi öğretmez. Okulda sadece öğretmen anlatmaz. Akran grupları öğrenmenin ve sosyalleşmenin çok önemli bir aracıdır. Arkadaşlarla oynanan oyunlar, yapılan tartışmalar, onlar tarafından kabullenmek veya reddedilmek, onların ne yediği, ne giydiği, hangi filmleri seyrettiği çocuklar için çok ama çok önemli. Covid-19 kuşağı nasıl arkadaş edinecek? Arkadaşlığın ne olduğunu nasıl öğrenecek?
Okullar açılacak mı? Bu soruyu son günlerde o kadar çok duydum ki! Çarşamba günü açıklandığı üzere okullar 31 Ağustos’ta uzaktan eğitimle açılacak, yüz yüze eğitim ise 21 Eylül’de başlayacak. O tarihte yüz yüze eğitim için hangi yaş gruplarına öncelik tanınacak? “Aşamalı” ve “seyreltilmiş eğitim” ne demek? Bu soruların yanıtları henüz tam bilinmiyor. Okullarda ne tür önlemler alındığını da bilmiyor aileler. Okul servisleri kaç kişilik olacak? Yemekler nasıl yenecek? Teneffüsler nerede, nasıl geçecek? Maske takılacak mı? vb. vb. Bir de ilkokula yeni başlayacak öğrencilerin özel durumu var. Salgın başladığında öğrenci olanlar uzaktan eğitimde neyle karşılaşacaklarını biliyor. Peki ilkokula yeni başlayacaklar? Onlar okulla ekranda tanışacak! Sınıf arkadaşlarını, öğretmenlerini ilk kez ekranda görecek. MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan, “Bu çocukların online eğitime uyumu için özel bir çaba sarf etmemiz gerekir” diyor. Prof. Özcan’ın bu konudaki önerileri şöyle:
ÖĞRETMEN-ANNE-BABA İŞBİRLİĞİ: Online ortamda ders veren ve çocukları ekran başına çağıran öğretmenler evdeki çok değerli insan kaynağından yararlanmalı, onların katkısını sağlamalıdır. Öğretmenler evdeki yetişkinlerle işbirliği yaparak, onları çocuk gelişimi ve eğitim bilimi açısından bilgilendirerek bir tür öğretmen-ebeveyn ortaklığı kurmalıdır.
TEKNOLOJİK ALTYAPININ SAĞLANMASI: Evde çalışan bir bilgisayarı ve özellikle de internet bağlantısı olmayan çocuklar uzaktan eğitime katılamaz. Her okul kendi öğrencilerinin bu imkânlara sahip olması için gerekeni yapmalıdır.
ÇOCUKLARIN VE ANNE-BABALARIN EĞİTİMİ: Ebeveynlerin uzaktan eğitime katkı sağlaması için önce onların uzaktan veya online eğitimde kullanılan programları bilmesi gerekir.
ONLİNE YÖNTEM: En sağlam zihinsel yapılar veya en sağlam öğrenmeler deneyime dayalı olanlardır. Online eğitimde bu nasıl olacak? Çocuklarımız ezber tuzağından nasıl kurtulacak? Çocuklarımıza sadece okuma yazma, dört işlem ve benzeri bilgi ve becerileri değil aynı zamanda kendimizi başkasının yerine koyma, doğayı koruma, farklılıklara saygı gösterme, dürüst olma, arkadaşıyla yardımlaşma gibi değerleri de öğretiriz. Uzaktan eğitimle bunu nasıl yapacağız? Her şeyden önce eğitim, öğrenci merkezli olmalıdır. Online veya yüz yüze, ilkokulda veya diğer kademelerde hiç fark etmez. Dersler planlanırken öğrencinin gelişim düzeyi, yetenekleri, ilgileri, öğrenme tarzı, öğrenme hızı ve diğer bireysel farklılıkları dikkate alınmalıdır. Öğrenmesi yaparak ve yaşayarak olmalıdır. Dersler deneyime dayalı olarak işlenmelidir.
Sözgelimi, bir ilkokul birinci sınıf öğretmeni yüz yüze ortamda yaptığı öğrenci merkezli dersin aynısını online ortama taşıyabilmelidir. Aslolan öğrencinin aktif olması ve öğrenme sürecine katılmasıdır.
ÖĞRETMEN ÇOK ÖNEMLİ: Online eğitimde en önemli unsur öğretmendir. Eğer öğretmen bilgili ve becerili ise farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilere eşit ve adil davranmak ve hepsinin başarılı olması için çalışmak gibi erdemlere sahipse zaten sorunların çoğu çözülmüş demektir. İyi öğretmen olmanın ilk şartı alan bilgisidir. Öğretmenler kendi alanını çok iyi bilmeli, o alanın uzmanı ve bilgesi olmalıdır. Bilgili, becerili ve erdemli bir öğretmenin online eğitime geçiş yapması için gereken dijital teknolojiyi öğrenmesi ve kullanmasıdır.
DERS ARAÇ VE GEREÇLERİ: Yüz yüze eğitimde bütün ders araç ve gereçleri sınıfta, öğretmenin elinin altındadır. Online eğitimde ise her öğrenci farklı bir evdedir ve evlerde ders araçları köşesi yoktur. Ben farklı bir yaklaşım öneriyorum. Aslında her ev bir okuldur. Her evde çocukların dünyayı tanımasına yarayan birçok araç-gereç vardır. Öğretmen çocuklara bu araçlarla ilgili ödevler verebilir. Sözgelimi, sabah kahvaltısı için yumurta nasıl yapılır, bunun için hangi kap kullanılır gibi bir ödev her çocuğu kendi aile deneyimini arkadaşlarıyla paylaşmak için motive eder.
BU NOKTALARA DİKKAT!
Eğitim uzmanı Nurseli Tamer, covid-19 ile çocukların “çocuk olma” haklarının kısıtlandığına dikkat çekiyor. Birçok çocuğun okula dönmeyi heyecanla beklediğini söyleyen Tamer, şöyle devam ediyor:
“Ama okulu bıraktıkları gibi bulamayacaklar. Alınan sağlık önlemleri, özellikle küçük yaştakiler için öğretmen ve arkadaşlarıyla yakınlaşmama, mesafeyi koruma, konuşurken veya yemek yeme dışında maske takma, ellerin sık yıkanması, spor aktivitelerinde farklılıklar gibi yeni uygulamalar olacak. Okulda alınan sağlık önlemleri üzerinde evde destekleyici konuşmak, yararlarını vurgulamak uygulamaların yerleşmesinde etkili olacak. UNICEF okula dönmek istemeyen veya kaygılanan çocukların zorlanmaması gerektiğini raporlamış. Pandemi döneminde yaşadıkları değişikliğin üzerine yeni ve farklı okul ortamı çocuklarda duygu karmaşasına yol açabilir. Bu yeni duyguları tanımaları ve başa çıkabilmeleri çok önemli.” Çocukların bu dönemde yakından gözlenmesinin önemine de değinen Nurseli Tamer, “Özellikle yaşam akışındaki herhangi bir değişimi, iştahsızlık/aşırı yeme, okulu istememe, çok uzun veya çok kısa uykular, tırnak yeme, aşırı hijyen gibi davranışları görmezden gelmemek gerekiyor” uyarısında bulunuyor.
VELİLER NE İSTİYOR?
Hakan Akarsu: Covid-19 salgını başladığında oğlumuz birinci sınıfa gidiyordu. Özel okulda öğrenim gördüğü için bu belirsizlik içinde ikinci sınıfa kaydını yaptırıp okul ücretini ödemek durumunda kaldık.
Ağustos sonunda telafi eğitimi yapılacağı söyleniyor. Ancak şu ana kadar okul tarafından pandemiye karşı ne tür önlemler alındığına dair bir bilgi paylaşımında bulunulmadı. Okul servislerinde önlem alınıp alınmadığına dair de bir bilgi verilmedi. Üstelik son günlerde vaka sayısı hızla yükseliyor ve endişemiz daha da artıyor. Anne-baba olarak böyle bir belirsizlik içinde çocuklarımızı servislere bindirip telafi eğitimine göndermek istemiyoruz. Bunun vaka sayısını daha da artıracağına inanıyoruz. Çocuklarımızın eğitim süreciyle ilgili ciddi endişelerimiz bulunuyor.
Hilal Köse: Benim oğlum bu yıl ilkokul bire başlıyor. Ben okulların hiç açılmaması gerektiğini düşünenlerdenim. En azından vaka sayıları düşene kadar. 21 Eylül’de salgın tablosunda ne değişecek ki! Küçücük çocukların okulda sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyabileceklerini hiç düşünmüyorum. Ne kadar anlatsanız da oyuna dalıp unutuveriyorlar. Bu yıl belki de en iyisi okulların sene sonunda açılması ve yaz tatili yapılmadan dönemin bitirilmesi... Çocukların eğitimden uzak evde kapalı kalmalarına da gönlüm razı değil ama salgın artışı korkutucu... Çevremde pek çok aile okullar açılsa bile çocuklarını göndermeyeceklerini söylüyor. Karar gerginliğimi azalttı ama uzaktan eğitime hiç erişemeyecek çocuklar ne olacak? Minicik çocuklar ekran başında ders dinler mi? Çalışan anne babalar ne yapacak?
Almanya’nın Kuzey Ren Westfalya eyaletinde okullar sıkı önlemlerle açıldı. Fotoğrafta Dortmund’daki bir ilkokulun merdivenlerindeki öğrenciler var.
MİNİKLERE HAZIRLIK YOK!
Sınıf öğretmeni Turan Fırat, okuma yazma çalışmalarından önce iki hafta süren çizgi çalışmaları süreci olduğunu hatırlatıyor. Bu süreçte çocuğun sırada oturmasından kalem tutuşuna, defteri kullanmasına, vücut ile çalışma alanı mesafesine kadar pek çok temel davranış kazandırılmaya çalışılıyor. Fırat, “Uzaktan okuma yazma öğretmek mümkün olur mu? Olursa istenilen düzeye ulaşır mı” sorusunu kendimize sormamız gerekiyor. Elbette ki zor hem de çok zor olacak. Özellikle eğitim seviyesi düşük ailelerde bunu başarmak pek mümkün gözükmemektedir” diyor. Fırat’ın ilkokula yeni başlayacak çocukların durumu üzerine sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Bu yıl okula başlayacak çocukları neler bekliyor?
Bu yıl okula yeni başlayacak çocukları çoklu olduğu söylenilen senaryoların getirdiği belirsizlik bekliyor. Öğrencileri ve velileri güvensiz bir ortam bekliyor. Eğitim alanının tüm bileşenlerini korku içinde, endişeli, psikolojik olarak kendilerini kötü hissettikleri bilinmezlikle yeni sezona başlayacaklar.
Uzaktan eğitim olması halinde dersleri nasıl vereceksiniz? Okuma yazma vb. öğretmek mümkün mü?
Uzaktan eğitim, “ Hazırlık ve Uyum Haftası” dediğimiz ilk hafta ile hiçbir şekilde uygunluk göstermemektedir. Uyum haftasında öğrenciler önce öğretmenleriyle tanışırlar, böylece iletişim kurulmuş olur.
Okuma yazma çalışmalarından önce iki hafta süren çizgi çalışmaları süreci var. Bu süreçte çocuğun sırada oturmasından kalem tutuşuna, defteri kullanmasına, vücut ile çalışma alanı mesafesine kadar pek çok temel davranış kazandırılmaya çalışılır. Çizgi yönleri, çiziliş şekilleri, ileriye doğru hareket etme, satırı takip etmek gibi çalışmalar da yürütülür. Üzerinde durulması gereken bir durum da çocuk tanımadığı, iletişim kurmadığı, yakınlık duymadığı bir öğretmenle çalışmak isteyecek mi sorusunun yanıtsız kalmasıdır. Her yıl karşılaştığımız evden ayrıldığında “terk edilme” korkusu yaşayan, öğretmeni günlerce kabullenmeyen çocukları uzaktan eğitime ikna edebilecek miyiz?
TELEVİZYONDAN DERS OLMUYOR
1. sınıflar için uzaktan eğitim için hazırlık yapılıyor mu?
Buna kocaman bir hayır diyebiliriz. 2020 baharında yaşadıklarımız bu soruya cevaptır. Okuttuğum 36 kişilik sınıftan en fazla 23 öğrenci derslere katılabildi. Kalan 13 öğrenci üç ay boyunca hiç derse katılmadı. Nedeni çok basit: İnternet ve tablet ya da bilgisayarlarının olmamasıydı. Öğrenci televizyondan ders öğrenmiyor.
Okul açıldığında nelerle karşılaşacağınızı düşünüyorsunuz? Okulunuzda öğrenci sayısı, hijyen koşulları gibi kaygılarınız var mı?
Öğrenci sayılarına bakıldığında 48 metrekarelik bir sınıfa 38 öğrenci bir öğretmen sığdırıyoruz. Peki, böyle bir ortamda “sosyal mesafe” olur mu? Elbette olmaz. Bu durum tam bir facia ile karşılaşacağımız anlamına gelir. Bilindiği üzere önemli sayıda insan maske taOkul dışında maske takmayan bir öğrenci sınıftaki herkesin hasta olması için yeterli olacaktır. Bahçesi çok küçük olan okullarımız var. “Bu bahçede sayıları binlere varan öğrenci ve veliyi nasıl kontrol edeceğiz?” soru olarak aklımızda durmaktadır. Okullarda yeterli temizlik elemanı yok.
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Türkiye'de bir sağlık skandalı daha!
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!