Haritayla oynamanın zamanı değil
El Karavi, siyasilerin sorunlara başa çıkmak için etnik ve mezhepsel kimliklere başvurduğu düşüncesinde. Iraklıların çoğunun Irak’ı bir bütün bir ülke olarak görmek istediği görüşündeki araştırmacı “Bu noktada haritayı değiştirmek Ortadoğu’yu istikrarsızlığa sürükler” diyor.
Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul saldırısıyla 2003 işgalinden sonra yeniden dünya gündemine oturan Irak’ı nasıl bir gelecek bekliyor? Şii-Sünni geriliminin yeniden tırmandırılmasına ek olarak Kürtlerin başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgelerde de facto kontrolü sağlaması ile Irak bölünecek mi soruları sık sık dile getirilmeye başlandı. Bu soruları Harvard Üniversitesi Radcliffe Enstitüsü’nden Iraklı araştırmacı Haris Hasan el Karavi’ye yönelttik. Bir süre Irak Büyükelçiliği’nde danışmanlık görevi yürüten, Foreign Policy başta pek çok dergide Irakla ilgili yazıları yayımlanan El Karavi bu soruya hiç düşünmeden yanıt veriyor: “Bu noktada haritayı değiştirmek Ortadoğu’yu istikrarsızlığa sürükler.” Irak’ın ülke olarak varoluşsal sorunlarla karşı karşıya olduğunu kaydeden El Karavi, başta Kürdistan-Bağdat ilişkileri ve Sünni bölgelerle Bağdat ilişkileri olmak üzere, Irak’ta temel meselelerinin ele alınacağı bütüncül yeni bir siyasi formül ortaya konamazsa, o zaman uzun süreli bir çatışmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. 2003’ten beri var olan sorunların çözümü ve reform yapmak için ciddi bir siyasi sürece ihtiyaç duyulduğunu ve bunun için de kısa bir zaman olduğunu kaydeden El Karavi şu görüşleri dile getiriyor: “Öncelikle ülkeyi bir arada tutmaya çalışmak gerekir. Sözgelimi konfederal sistem. İktidar paylaşımı, kaynakların dağılımını düzenleyecek, bölgelere daha fazla özerklik verecek bir yapı gerekiyor. Irak’ın merkezi devleti artık sürdürülebilir değil. Maliki tam tersine bunu güçlendirmeye çalıştı. Irak’ın bütün modern tarihi böyle baskıcı, otoriter rejimlerle dolu. Oysa farklı toplumların ademimerkeziyetçi, konfederal bir yapıda bir arada tutulması lazım. Irak’ı bir arada tutmak derken sınırların da aynı kalmasından söz ediyorum.’’
Irak’ın karşısındaki sorunların büyük bölümünün, şu anki çatışmaların özellikle kaynaklar için olduğunu belirten El Karavi, siyasilerin sorunlarlaa başa çıkmak için etnik ve mezhepsel kimliklere başvurduğu düşüncesinde. Iraklıların çoğunun Irak’ı bir bütün bir ülke olarak görmek istediği görüşündeki araştırmacıya göre Kürtlerin de hâlâ buna ihtiyacı var.
Musul’la birlikte Maliki de düştü
“Maliki’nin son yıllarda kullandığı yarı otoriter yöntemler işe yaramadı. Musul ve diğer Sünni bölgelerin düşüşü, aynı zamanda Maliki’nin de düşüşü demek. Herkese geniş özerklik verirken ülkeyi bir arada tutacak yeni bir formül, ilişki biçimi için görüşmeler hemen başlamalı” diyen Iraklı araştırmacı, değişikliğe de 8 yıldır çözüm getiremeyen başbakandan başlamak gerektiğini ifade ediyor. Maliki’nin yerine de Şii kurumun kabul edeceği, birleştirici bir figüre görev verilmeli diyor.
Irak devletiyle acı bir tarihleri olan Kürtlerin durumunun farklı olduğunu, kendi ulusal kimliklerini geliştirdiğini vurgulayan El Karavi, Kürtlerin kendi ülkelerine sahip olmak isteseler bile, şimdilik Irak’la bağımsızlık arasında ara bir yol olan konfederal bir ilişkiyi tercih edeceği görüşünde. Tartışmalı bölgeler siyasi çözüme kavuştuktan sonra konfederal yapı veya bağımsızlık tercihinin gündeme gelebileceğini söylüyor. Kürdistan kadar olmasa da Musul ve Anbar’a da özerklik tanınması gerektiğini kaydeden Iraklı araştırmacı, mezhepsel kimliğin güçlenmesinin nedenini iktidar kavgalarına ve bunu kullanan İran, Suudi Arabistan gibi bölgesel güçlere bağlıyor. Jeopolitik güçleri etnik ve mezhepsel kimlikleri kullanmaktan vazgeçmeye, yurttaş ağırlıklı bir kimlik oluşturulmasına katkıya çağırıyor.
Obama’nın IŞİD sorunuyla yalnızca askeri değil siyasi çözüm de olmalı yönündeki görüşüne katılan El Karavi, Maliki’nin kendisinin sorun olduğunu teslim etmesine karşın günah keçisi yapılmasına karşı. 2003’ten sonra mezhep kimliğinin kurumsallaştığını kaydeden El Karavi, “Iraklılar Şii, Sünni ve Kürtlerdir dediğiniz zaman, Irak’ı Irak yapan şey gider, ama yıllarca alt kimlikler vurgulanıp duruldu” diyor.
Ankara arabulucu olamaz
Ankara’nın Bağdat’la ilişkiye geçmelerini teşvik etmeden Kürdistan’la ilişki kurması sonucu, Irak’ta doğal bir arabulucu gibi görülemeyeceğinin altını çizen Iraklı araştırmacı, aynı hatanın Suriye’de de yapıldığını, şimdi politikalar gözden geçiriliyormuş gibi bir izlenim olduğunu belirtiyor. Bağdat’ın nüfusunun yüzde 75’inin Şii olduğunu anımsatan, IŞİD’in Bağdat’ı işgal edebileceği düşüncesini indirgemeci bulan El Karavi, IŞİD’i yalnızca “Uyanış” gruplarındaki gibi Sünnilerin tecrit edebileceğini ifade ediyor.
En Çok Okunan Haberler
- Meyve suyu devi konkordato ilan etti
- Erdoğan'dan 'emekliler' açıklaması
- ABD’nin Colani’den beş talebi
- Bombacı Mülayim neden tutuklandı
- CHP'nin cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?
- Can Grubu'ndan 'şimdi ne olacak' sorusuna yanıt!
- Belgrad Ormanları yapılaşmaya mı açılacak?
- Özel: Hepimizin vicdanlarını sızlattı
- Kuzey Altuğ'dan korkutan haber! Çağla Şıkel paylaştı
- 'Erdoğan’ın programıyla ilişkisi var mı?'