Gösteri hakkı ve adalet...

Yunanistan’da, Başbakan Kiriakos Miçotakis liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi (ND) hükümetinin göreve gelmesinin ardından bir yıl geçti. Kamuoyu yoklamaları, Miçotakis’e olan güvenin yüksek olduğunu gösteriyor.

Yayınlanma: 19.07.2020 - 06:00
Gösteri hakkı ve adalet...
Abone Ol google-news

Haftalık yayımlanan Proto Thema gazetesinde 5 Temmuz’da yer alan bir ankette, halkın yüzde 67.3’ünün Miçotakis hükümetini olumlu değerlendirdiği belirtildi. 7 Temmuz 2019 erken genel seçimlerinde ikinci olan, eski başbakan Aleksis Çipras liderliğindeki Radikal Sol Koalisyon’a (SYRIZA) oy verenlerin yüzde 43.9’u ise Miçotakis hükümeti hakkında olumlu görüşe sahip olduğunu kaydetti!

Ankete katılanların yüzde 60.3’ü Miçotakis’in daha iyi bir başbakan olduğunu düşünüyor, Çipras’ın daha iyi bir başbakan olduğuna inananlar ise yüzde 25.7 düzeyinde. ALPHA TV kanalında 15 Temmuz’da yayımlanan bir ankette de ND’ye oy vermeyi düşünenlerin yüzde 41.6 olduğu görülürken SYRIZA’yı destekleyenler 20.4 oranında.

Son dönemde yayımlanan anketler, ND ve SYRIZA arasındaki puan farkının en az yüzde 15 olduğunu gösteriyor. COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana, genel olarak titizlikle yürütülen ve yalnızca Yunanistan’da değil, başka ülkelerde de beğeni toplamış olan sağlık krizi yönetimi, elbette hükümetin puan toplamasında büyük rol oynadı.

Bunun farkında olan Miçotakis de yaptığı açıklamaların birinde, Yunanistan’ın artık “kriz sözcüğü ile özdeş olmadığını ve salgının nasıl başarılı bir şekilde yönetilebileceğine örnek oluşturduğunu” belirtti.

Ancak 2010 yılında patlak vererek (Ağustos 2018’e kadar süren) 3 kurtarma paketiyle birlikte, ağır bir borç yükü ve kemer sıkma politikalarına yol açan ekonomik krizin yaralarını henüz sarmaya başlamış olan Yunanistan’da, COVID-19 salgınının ekonomik ve sosyal etkilerinden kaygı duyuluyor.

ALPHA TV’de yayımlanan aynı ankette, koronavirüs krizi nedeniyle gelir düzeyinde düşüş bekleyenlerin oranının yüzde 64.7 olduğu görüldü.

EYLEMLERE KISITLAMA

Ekonominin yanı sıra hükümetin başını ağrıtan konulardan biri de ülke çapında tepkiye yol açan ve 9 Temmuz’da parlamentoda oyçokluğuyla kabul edilen gösteri ve protesto yürüyüşleri ile ilgili yasa.

Yeni düzenlemelerle kamu güvenliğine, insan hayatına, mal varlığı ve devlet servetine yönelik “ciddi tehdit” oluşturan, ayrıca belirli bir bölgenin sosyoekonomik yaşamının aşırı şekilde bozulma riskinin yer aldığı ya da belirtilen amaçla çelişen gösteriler, yetkililer tarafından yasaklanabilecek.

Öte yandan yasaklanan gösterilere katılanlara, eylemleri engelleyenlere veya şiddete başvurarak barışçıl protesto gösterisine gölge düşürenlere iki yıla varan hapis cezası verilecek.

Yeni yasaya göre gösterinin başlama ve bitiş saati ile yürüyüş güzergâhının, elektronik bir platform üzerinden daha önceden polise bildirilmesi gerekecek.

1 Mayıs İşçi Bayramı yürüyüşleri ile 1967’de askeri darbeyle yönetime el koyarak 1974’e kadar iktidarda kalan “Albaylar Cuntası”na karşı, 1973’te Atina Ulusal Teknik Üniversitesi’ndeki işgal ve direniş eyleminde yaşamını yitirenlerin her yıl anıldığı 17 Kasım törenlerinin ise önceden polise bildirilmesi gerekmiyor.

Yasayı eleştirenler arasında muhalefet partileri, sendikalar ve Uluslararası Af Örgütü ile Atina Barosu ve parlamento’nun yasaları inceleme komitesi de yer aldı. Özellikle hukukçular, gösteri ve yürüyüşlerde zarar olması durumunda, organize edenlerin “hukuki sorumluluğu” bulunmasına ilişkin maddenin yasal olarak soruna yol açabileceğini vurguladı. Hükümet, bu kaygıların giderilmesi için gerekli maddelere netlik getirildiğini savururken Miçotakis, “Barışçıl bir şekilde toplanma hakkının korunmasının önemine” değindi. “Bunun bütün bir şehrin düzenini etkilemeyecek bir biçimde yapılması gerektiğini” ifade etti.

POLİSE ELEŞTİRİ

Yasanın geçtiği gün, parlamento binasının da bulunduğu Syntagma Meydanı’nda binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen gösteride, çeşitli gruplarla polis arasında arbede yaşandı. Yüzleri maskeli kişiler, molotof kokteyli atarken güvenlik güçleri, grupları dağıtmak için biber gazı kullandı.

Çıkan olaylarda, hem göstericilerden hem de polislerden yaralananlar oldu. Ayrıca gözaltına alınanlar ve mahkemeye sevk edilenler de vardı. Yangın bombası atanlara göz yaşartıcı gazla yanıt veren polislerin yer aldığı bu sahneler, Atina halkı için sıradanlaşmış gibi görünse de eylemcilere karşı takınılan sert tutum, özellikle son dönemde, bazı çevrelerde büyük tepki topluyor.

Buna ilişkin yerel ve ulusal basın ile sosyal medyada geniş yer verilen acı bir örnek, Volos kentinde çöp yakma fabrikasını protesto eden bir gösteride polis şiddetine maruz kalmasından bir ay sonra, 13 Temmuz’da yaşamını yitiren 27 yaşındaki Vasilis Maggos’dı.

SYRIZA lideri Çipras da bu konuda yaptığı bir yorumda, “tam şeffaflık ve adalet” çağrısında bulundu. Maggos’un ölümünün ardından kamu güvenliğinden sorumlu, vatandaşı koruma bakanı Mihalis Hrisohoidis’in istifasını isteyen bir grubun yorumu da sosyal medyada yer aldı.

Yunan TV kanalı SKAI’da yayımlanan programda konuşan Hrisohoidis, savcının huzurunda, Maggos’un adli muayenesinin yapılacağını belirtirken polis şiddeti iddialarının ayrıntılı bir biçimde soruşturulacağını söyledi.

Yunan basınındaki haberlerde, Maggos’un ilk otopsi sonucunda, “akut pulmoner ödem” sonucuna varıldığı aktarıldı. Maggos’un ailesi ise bir sosyal medya platformundaki paylaşımında, oğullarının “çevik kuvvet ekipleri tarafından vahşi bir biçimde dövüldüğünü” savunurken “ülkede demokratik kurumların çalışmadığı ve toplumun adil olmadığı” ifadelerini kullandı.

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler