Genelkurmay Başkanı'nın 'ürkütücü' dediği komutan: Darbe123 bilgisayar şifrem
15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyiö üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davada savunma yapan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın ifadesinde 'ürkütücü' dediği Kurmay Albay Fırat Alakuş savunmasını yaptı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan'da Cezaevi Kampusü içerisindeki duruşma salonunda görülen duruşmanın bugünkü celsesinde Kurmay Albay Fırat Alakuş savunma yaptı. Fırat Alakuş için, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanlığı'nda derdest edildiğinde yaşadıklarını anlattığı ifadesinde, "Bir müddet sonra gidiyoruz deyip beni aldılar. Kapıdan çıktığımda tam taçhizatlı, kafasında çelik miğfer ve silahlı bir şekilde, ürkütücü bir yüz ifadesi ile karşıma çıkan asker şahıs dikkatimi çekti. Sonradan bu kişinin Kurmay Albay Fırat Alakuş olduğunu öğrendimö şeklinde bahsetmişti.
BEN VE TİMİM TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜK
İfadesinde suçlamaları kabul etmeyen Alakuş, "Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı duran bütün terör örgütlerine karşı mücadele ettim. FETÖ ile ne ilgim ne de irtibatım var. Menfur darbe girişimini kim, kimler, ne zaman, ne şekilde planladı bilmiyorum. Darbe teşebbüsünde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde icraatım olmadı diye düşünüyorum. Genelkurmay Başkanlığının emniyetini sağlamak için emir komuta içinde görevimi icra ettim. Ben ve timimim darbeciler tarafından tuzağa düşürüldüğüne inanıyorum" dedi.
GÖREVİ ZEKAİ AKSAKALLI VERDİ
Sanık Alakuş, kendisine verilen görevin "Alınan bir istihbarat dayalı olarak terör örgütlerinin muhtemel bir eylemeni karşı genel kurmay başkanlığının takviye edilmesiydi. Görevi bizzat ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'dan aldım. Görevin detayını ise Albay Ümit Bak'tan öğrenmem söylendi" diye konuştu.
SAAT 21.21'DE GENELKURMAY BAŞKANLIĞINA GİRİŞ YAPTIK
15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında bulunan Murat Korkmaz'la görüştükten sonra personeliyle Genelkurmaya intikal etmeye başladıklarını anlatan Alakuş, "Saat 21.21'de Genelkurmay Başkanlığına giriş yaparak Genelkurmay Başkanımızın bulunduğu komuta katına intikal ettik. İlk olarak katın girişinin emniyetini takviye ettik. İntikal sırasında personele bunun artık yakın koruma tatbikatı olmadığını, hassas terör tehdidi olmasına yönelik emniyet aldığımızı söyledim. Ancak otobüsün içinde bir kısım personel duymamış olabilir bu da benim hatamdır. Personele orada emir subayları ve koruma personelleriyle birlikte hareket etme emri verdim. Karargaha girdikten sonra Destek Grup Komutanı Cengiz Albayın yanına gittim. Görevimi kendisine söyledim. Zannediyorum kendisinin bilgisi yoktu" diye konuştu.
2. BAŞKAN GÜLER'İN AKAR'IN EMRİ İLE TAHLİYE EDİLDİĞİNİ ÖĞRENDİM
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın hemen karşısındaki odada olduğunu söyleyen Alakuş şöyle devam etti: "O esnada Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in, Genelkurmay Başkanı Akar'ın emriyle tahliye edildiğini öğrendim. Çok kısa bir süre sonra dışarıdan silah sesleri gelmeye başladı. Önceliğimizin Genelkurmay Başkanımızın emniyeti olduğunu söyledim. Komuta katının girişlerinde emniyet tedbirlerinin alınmasını emrettim. Müteakiben A giriş kapısına girip 'ne oluyor' dediğimde 'komutanım silah sesi yakından geliyor' dediler. Tam o sırada Genelkurmay Başkanımızın Özel Kalem Müdürü geldi ve 'Kara Kuvvetleri Komutanı nizamiyeden giriş yaptı buraya geliyor. Süratle onun karargaha girişini sağlamamız lazım' dedi. Kara Kuvvetleri Komutanı içeriye girerken silah sesi gelmeye başladı. O sırada Kara Kuvvetleri Komutanımız ve yanındakiler yattılar. Bizde de çelik yelek vardı. Yanlarına geçtik emniyetlerini almak için. Genelkurmay Başkanının emir astsubayı Serhat Başçavuş geldi ve 'komutanım Genelkurmay 2. Başkanımızın odasına alalım' dedi. Biz de süratle komutanımızı ve yanındaki heyeti 2. Başkanın odasına aldık. Daha sonra yine aşağıya indim. Dışarıda ne olduğunu anlamaya çalıştım ama kaos ortamı vardı. Dışarıya çıkmadım. Öncelikle Karargah içindeki emniyetin sağlanmasına gayret ettim. Yine Serhat Başçavuş 'komutanım emir verdi. Şimdi helikopter gelecek komutanımızı tahliye etmemizi emrediyor' dedi. Yakın korumasını sağlamak için yukarıya çıktım. Orada personelim arasında bulunan Halit geldi ve 'komutanım tam anlayamadım ama Genelkurmay 2. Başkanının aracına ateş edilmiş. Bir personel şehit olmuş, bir personel de yaralanmış. Komutanı emniyetli bölgeye almışlar' dedi. Genelkurmay Başkanımız Akar'ı tahliye etmek için 6 kişi yeterli dedim. Biz komutanımızın çıkışında tedbir aldık. Müteakiben Hulusi Akar, Mehmet Dişli ve bir emir astsubayı makam odasından çıktı. O esnada şapkasını istediğini hatırlıyorum. Yanındaki Mehmet Dişli ile konuşarak süratle aşağıya indi. Ayyıldız Caddesindeki helikoptere intikal ettik ve 3 personele komutanla birlikte hareket etme emri verdim."
Daha sonra Karargaha tankların giriş yaptığını gördüğünü anlatan Alakuş, "Bu esnada darbe girişiminin bildirisinin televizyondan okunmasına şahit oldum. O andan itibaren enteresan bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Cumhurbaşkanının açıklamalarını da dinleyince açıkçası enteresan bir durumla karşı karşıya kaldığımızı samimiyetle ifade etmek istiyorum" dedi.
PERSONELİM HALKA VE KOLLUK GÜÇLERİNE ATEŞ ETMEDİ
Alakuş, olup biteni değerlendirdiğinde bu işin sonunun parlak gözükmediğinin anladığını söyleyerek şöyle devam etti: "Benim ve birliğimin tuzağa düşürülmüş olabileceğimizi düşünmeye başladım. Personeli tedbiren Karargahın girişine doğru çekmeye başladım. Ben ve personelim ne kolluk güçlerine, ne de sivil halka ateş etmedi. Biz yalnızca verilen emirleri yerine getirdik. Askerlerimi topladım ve 'biz verilen görevi en layığıyla yerine getirdik. Bu bir darbe girişimidir. Biz bunun içinde olmayacağız. Polise, vatandaşa ateş etmeyeceğiz ve teslim olacağız' dedim. Personelle birlikte teslim olmamızla müteakip Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldük" ifadelerini kullandı.
KÖTÜ MUAMELE GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ
Alakuş, teslim olduktan sonra emniyette kötü muamele gördüklerini, hastaneye kaldırıldığını, bilincinin bir dönem kapandığını ve o andan sonra da bazı hususları hatırlamakta güçlük çektiğini iddia etti. Kendisine Genelkurmay Başkanlığını koruma görevinin 11 Temmuz 2016'da ÖKK Komutanı Aksakallı tarafından verildiğini yineleyen Alakuş, 14 Temmuz'daki ÖKK kurs kapanış töreninden Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Güler'in erken ayrıldığını, bu durumun yadırgadığını daha sonra da Genelkurmay Başkanı Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın 3 saat, Fidan ile Aksakallı'nın da 2 saate yakın baş başa sohbet ettiklerini anlattı.
Alakuş, 15 Temmuz'da da İkinci Başkan Güler'in, Genelkurmay Başkanı Akar'ın emriyle tahliye edildiğini öğrendikten, 14 Temmuz'daki görüşmeleri ve FETÖ ile iltisaklı grupların sabotaj içinde bulunacağı istihbaratını hatırlayınca aklında birçok soru işareti oluştuğunu öne sürerek, "Bana tevdi edilen göreve Akıncı Üssü'nden başlamamız, oranın güvenli üst bölgesi olduğunun söylenmesi, Genelkurmay Başkanımızın oraya tahliye edilmesi bende 'Genelkurmay Başkanımızın emir komutası içerisinde bir harekat, darbe olur mu olmaz mı bilmem ama bir düzenleme yapıldığı' hissi oluştu" şeklinde savunmasına devam etti.
Alakuş, "Zekai Aksakallı'nın söz konusu menfur girişimin bir aktörü olduğuna inandığımı söylemek istiyorum" dedi. Devamında da Zekai Aksakallı'nın kendi şahsi çıkarı için astlarını tuzağa düşürdüğünü ileri süren Alakuş, "Aksakallı, meslek hayatı boyunca FETÖ'cü olduğu iddialarına muhatap kalmış bir isimdir. Her ne kadar kendisi 2013'ten sonra FETÖ ile aktif mücadele ettiğini söylese de daha önceki Cemil Albay'ın ifadelerinden Zekai Aksakallı'nın meslek hayatı boyunca FETÖ'cü olduğu iddialarına muhatap olması, yakınlarının FETÖ dershanelerinde görev yaptığı bilinmektedir. Bu kapsamda ilgili belgeler Genelkurmay Başkanlığından talep edilebilir. Söylediğim hususlar belgelerle isnat edilecek hususlardır, dedikodulardan bahsetmiyorum. Tuğgeneral Semih Terzi'nin, telefonunda ByLock olduğu söylenen Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından infazı emrinin Aksakallı tarafından verilmesinin, kendisinin darbeyle iltisakını karartmaya yönelik en önemli karinelerden biri olduğunu düşünüyorum. Bana verdiği emrin ortaya çıkmasını önlemek için Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın 16 Temmuz'da ÖKK'ya intikal ettikten sonra yerde yatan Albay Ümit Bak'ı, Mihrali Atmaca üsteğmene göstererek, 'Bunun kafasına niye sıkmadınız, iki tane ' ifadesi örtülü bir infaz emridir. Mihrali Atmaca'nın darbeci olması, Ömer Halisdemir'i infaz etmesi, kendisini kurtarmak için ilave görev tevdi edildiğini anlamaması, genç ve tecrübesiz olduğu için emri tam anlamamasıyla infazın gerçekleşmediğini düşünüyorum. Bu da bizim tuzağa düşürüldüğümüzün delillerini karartmaya yönelik emir olduğunu düşünüyorum" dedi.
AKSAKALLI'NIN FETÖ'CÜ OLDUĞUNA YÖNELİK 2 İHBAR MEKTUBU VAR
Alakuş, Aksakallı hakkında FETÖ'cü olduğuna yönelik 2 ihbar mektubu bulunduğunu savunarak, bu mektupların Genelkurmay Başkanlığından talep edilebileceğini kaydetti. Sanık Alakuş, Zekai Aksakallı'nın KKTC'da görevli olduğu dönemde de FETÖ'cü bazı akademisyenlerin Kıbrıs'taki üniversitelerde istihdam edilmesine aracılık ettiğini öne sürdü.Zekai Aksakallı'nın şeker hastası olduğunu ve bu nedenle karar vermekte zorlandığını, çevresine yıkıcı etkisi olduğunu iddia eden Alakuş, Aksakallı'nın yanlış ve gereksiz emirleriyle Yarbay İhsan Ejder ve 3 personelinin Yüksekova'da şehit düştüğünü de iddia etti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın müşteki olarak verdiği ifadesinde, alıkonulduğu sırada, "Kapıdan çıktığımda tam teçhizatlı, kafasında çelik miğfer ve silahlı bir şekilde, ürkütücü bir yüz ifadesiyle karşıma çıkan asker dikkatimi çekti" dediği sanık eski Kurmay Albay Fırat Alakuş, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in sorularına cevap verdi.
Fırat Alakuş, bir soru üzerine, Koruma Astsubayı Piyade Başçavuş Bülent Aydın'ın şehit edilmesi olayını görmediğini söyledi.
Genelkurmay Karargahı'na dışarıdan yapılan saldırılara karşı burayı korumakla görevlendirildiğini öne süren Alakuş'a, Başkan Dik, Genelkurmay Karargahı içi ve dışında kameralara yansıyan görüntüleri gösterdi. Dik, "Görüntüleriniz burada, al bir tane düşman unsur göster ben bu işi bırakayım" dedi. Fotoğraftakilerin kim olduğu sorusu üzerine, görüntüye bakan Alakuş, fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu kabul etti, dışarıdan ateş sesleri geldiğini savundu.
Özel Kuvvetler Komutanlığının olay gecesine ilişkin hazırladığı idari tahkikat raporu da sorulan Alakuş, "Raporu kim ne zaman hazırlamış (Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı) Aksakallı'nın emrindeki bir tahkikat raporunun gerçeği yansıttığından şüpheliyim. Rapordaki tanık ifadelerinin ağır işkence ile alındığını bilmeyen kalmadı" değerlendirmesinde bulundu. Alakuş, Mahkeme Başkanı Dik'in sorusu üzerine, işkence iddialarını cezaevinde duyduğunu belirtti.
"DARBE123 BİLGİSAYAR ŞİFREM"
Ev ve iş yerindeki aramada ele geçirilen "darbe123" yazılı küçük not kağıtları hakkında ise "Bunlar bilgisayar şifreleridir. TSK subayı olarak darbeyle yatıp kalkmıyoruz. 1996'da bana ilk verilen telsiz kodu 'darbe' idi. 'Akılda kalan hususları şifre yapın.' denmişti. Ben de 'darbe' kelimesini klavyede de kolay yazıldığı için bilgisayar şifresi olarak seçtim" iddiasında bulundu,
Başkan Dik'in, "Gülen için ne diyeceksin?" sorusu üzerine, sanık Alakuş gülerek, "Orada değildi, onu söyleyebilirim" dedi. Alakuş'un gülümsemesine, şehit ve müşteki yakınları, "Tiyatro yapıyor katil" diyerek tepki gösterdi.
ALAKUŞ'UN ÇAPRAZ SORGUSU
Alakuş'un çapraz sorgusu sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, Erdoğan'ın açıklamasının ardından suikast timinin başındaki Şükrü Seğmen'i telefonla arayıp aramadığını sorması üzerine Alakuş, tüm telefon kayıtlarını reddettiğini, Seğmen ile görüşmediğini savundu.
Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında Kara Harp Okulu Bando Komutanlığında görevli Astsubay Başçavuş Ziya İlhan Dağdaş'ın şehit olduğunu hatırlatan avukat Aydın, "Dağdaş, oradaki askerlere darbenin yanlış bir şey olduğunu söylüyor ve bu nedenle de orada katlediliyor. Siz Özel Kuvvetlerde albaysınız. Bir bando başçavuşunun gösterdiği cesareti niye gösteremiyorsunuz?" sorusunu yöneltti. Alakuş, bir başka soru üzerine, eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli'yi tanımadığını bildirdi.
Erdoğan'ın eski Başyaveri: Beni Cumhurbaşkanı bizzat kendisi seçti, eğer öldürmek istesem...
FETÖ çatı davasında Erdoğan’ın eski Başyaveri Ali Yazıcı’dan sarsıcı ifadeler: Bekliyorlardı
Akın Öztürk'ün savunması: Silah arkadaşlarım ve milletim iyi bilsin ki...
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı