Genç büyüklere sağlıklı bir yaşlılık mümkün!
Önümüzdeki bir kaç on yıl içinde dünya nüfus yapısında hızlı değişimler olacağı tahmin ediliyor. Yaş yapısındaki en önemli değişim ise çocuk-yaşlı dengesinde gerçekleşecek. 2050 yılında tarihte ilk kez yaşlı sayısı, çocuk sayısına ulaşacak. Peki, bir çocuk kadar olmasa da sağlıklı bir yaşlılık mümkün mü?
Yaşlılık, hayatın bize sunduğu güzelliklerden biri. Doğuyoruz, büyüyoruz, donanıyoruz ve beden geri dönüşe geçiyor. Zihin kendini koruduğu sürece yaşlılığın keyfini çıkaran o kadar çok sayıda insan var ki... Hem düşünsenize Benjamin Button filmindeki gibi makaranın geri sardığını... Donanımlı, bilgili, tecrübeli bir hayatla yaşlı doğuyorsunuz, adım adım gençliğinize sonra çocukluğunuza dönüyorsunuz. Böyle bir hayatı yaşayamayacağımıza göre çocukluktan yaşlılığa ulaşırken en iyi yolu tercih etmek de size kalmış. Zaten Marcus Tullius Cicero'nun “Hiç kimse bir yıl daha yaşayamayacağını düşünecek kadar yaşlı değildir” sözü de aslında bize pek çok şeyi tekrar hatırlatıyor. Bu ömür bizim; iyi ve sağlıklı geçirmek de bizim elimizde. Yaşlılar Haftası'nı geride bıraktık. Pek çok etkinlik yapıldı, bu etkinliklerde çok sayıda kişiye doğru bilgilerle ulaşıldı. Projeler geliştirildi, ortak platformlar oluşturuldu. Doğru bilgilerle donanmak önemli. Sonuçta bunca bilgi birikim ve deneyimi biriktirmiş olan genç büyüklerin üretmeleri, ürettikçe çoğalmaları, çoğalttıklarını paylaşmaları değer kazanıyor. Tüm bu paylaşımlara geçmeden, yaşlanan dünyadan biraz söz edelim mi, ne dersiniz?
Önümüzdeki bir kaç on yıl içinde dünya nüfus yapısında hızlı değişimler olacağı tahmin ediliyor. Öyle ki yaş yapısındaki değişiklik, 2050 yılında tarihte ilk kez yaşlı sayısıyla çocuk sayısına denk olacak. Hatta Japonya, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerin nüfusu şimdiki nüfuslarının altına düşecek. 1950'den 2050'ye kadarki sürece bakarsak dünya nüfusu 100 yıl içinde dörde katlanmış, yaşlı nüfusun da 10 katı artması bekleniyor. Dünyada en fazla yaşlı artışı yüzde 316 ile Singapur'da bekleniyor. Hal böyle olunca nüfus yaşlanmasının getireceği başlıca sorunlara da ivedilikle çözüm bulmak gerek. Özellikle yaşlılara yönelik hizmetlerin planlanması, kentleşme ve nüfus planlaması birarada ele alınmalı. Kentleşme demişken, kentleşmenin getirdiklerinden biri de geniş aileden çekirdek aileye dönüş. Hal böyle olunca yaşlıların bakım ve yaşam şekli etkileniyor. O yüzden yaşlılar için kurulan yaşam evleri, orada sunulan imkanlar ve verilen hizmetler çok değerli. Şimdilerde bu bilinç daha da artmış durumda. Dolayısıyla yaşlı nüfus artık ekonomik faaliyetlerin dışında tutulan, işgücü katılımları zayıf bireyler olarak değerlendirilmiyor. Yapılan etkinlikler, geziler, toplantılar, sosyal imkanlar artıyor. Her bir yaş almış kişinin meziyetleri doğrultusunda bir iş üretmeleri dahi mümkün. Türkiye bu anlamda harekete geçen ülkelerden. Yaşlı nüfusu 5.1 milyonla 19. sırada olan Türkiye'den Dünya Yaşlılık Derneği, Birleşmiş Milletler'e başvurarak Dünya Yaşlılık Federasyonunu burada kurmak üzere bir randevu aldı. Aynı zamanda diğer dernek ve kuruluşlarla ortaklaşa yaptığı faaliyetlerle birlikte “genç büyüklerimiz” için daha aktif bir yaşlılık dönemine dair çalışmalarını sürdürüyorlar. Örnek mi? İlesam'la birlikte yürütülen bir proje üzerine çalışıyorlar. Ekolojik Yaşam Çiftlikleri projesinde gençler ve yaşlılar birarada doğada üretim yaparak hem aktif bir yaşlılık geçirecek hem de doğadan uzak kalmamış olacak. O yüzden zaten Dünya Yaşlılık Derneği kurucu başkanı Umut Çınar, “Bu tür projeler hayata geçtiğinde yaşlılık bir korku değil, yaşamın en güzel anlarının geçirileceği zamanlar olacak ve insanlar yaşlanmanın faydasını görebileceklerini hissedecek” diyor. Bu gibi projelerden bir diğeri de yaşam evlerine kurulan atölyeler. Bu atölyelerde yapılan işler, geçirilen vakitler ve paylaşımcı ortaklıklar da yine bilgi ve deneyimini paylaşabilen yaşlılar için büyük bir kapı. Sonuçta insan zihnini dinç tuttuğu sürece genç değil midir zaten? Sağlıklı ve kaliteli bir yaşlılık dönemi için elbette yatırım önemli. İnsan bedenine, zihnine ne kadar yatırım yaparsa, hayatını da öyle yaşar. Günümüzde insanlar bilgiye çok daha hızlı ulaşıyor, çok daha fazla donanıyor. 1900'lü yıllarda savaşların ve bilinçsiz beslenmenin neden olduğu ortamda ortalama yaşam süresi 25'lere inmiş. Ancak günümüzde yaşam standardı ve bilinçli beslenme sonucunda bu yaşam süresi artıyor. Örnekse, Japonya'da 80'in üzerine çıktı ortalama yaşam süreci. İşte bu noktada duyarlı olmak ve bir gün hepimizin yaşlanacağını düşünmek doğru bir yaşam kurmak adına önemli. Yapılacak her etkinlikte toplumun duyarlılığını arttırarak insanların ve özellikle de gençlerin bu konuya eğilmeleri hedefleniyor. Yapılan çalışmalarda yaşamevleri, huzurevlerinin yerini alacak ve eğer Türkiye'de de iyi anlatılırsa, önyargılar ortadan kalkacak, yaşlılık bir korku olmaktan çıkacak. Tabii yaş almanın getirdikleri de var. Alzheimer, demans ve geriatri gibi. Tedavi bu gibi rahatsızlıklarda çok önemli. Ancak bir o kadar da önemli olan sevgi ve saygı. “İnsan bu dünyada hiçbir zaman tümüyle yalnız değildir. En azından bir çocuk, bir genç, daha sonraları da bir yetişkin vardır yanında... Hani şu kendisi olan” demiş ya Cesare Pavese, işte kendisiyle barışık, hayatı kendisiyle de yaşayabilenler mutludur. Ama Aristoteles'in de dediğini unutmamak lazım: “Toplum içinde yaşayamayan ya da kendi kendine yettiği için buna gereksinim duymayan, ya hayvandır ya da tanrı” İnsan, her yaşta insanla çoğalır, sizce de öyle değil mi?
Genç olmak dinamik düşünmekle başlar
Yaşlanma, biyolojik, ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlar içinde etkileşen karmaşık olayların toplamı olarak tanımlanıyor. Normal yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak, hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişiklikleridir. Biyolojik yaşlanma ise tüm yaşam boyu süren bir olgu. Yaşlanma sürecinin ulaştığı evrede etkili olan birçok parametreden biri olan kronolojik yaş ise geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımıdır. Yaşlı yerine “genç büyük demek belki de o yüzden daha mantıklı. Çünkü genç olmak dinamik düşünmekle başlar. Kişi kaç yaşına gelirse gelsin düşüncelerde genç olması demek hayallerinin ve yaşama sevincinin hala devam ettiğini gösterir. Araştırmalar, sağlıklı yaşlıların sağlam zihinsel ve duygusal güçlerini alıkoyarken fiziksel özelliklerinde yalnızca az bir miktarda düşüş gösterdiğini ortaya çıkarıyor. Unutmayalım, beyin hücreleri yaşam boyu oluşur.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!