Geçimde adalet arayışı

Kurultayın üçüncü gününde “Geçimde Adalet” paneli düzenlendi. Panale Prof. Korkut Boratav, eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel gibi isimler katıldı. Temizel, gayri resmi rakamlarla işsiz sayısının 10 milyona yaklaştığını söyledi.

Geçimde adalet arayışı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.08.2017 - 05:58

Kurultayın üçüncü gününde “Geçimde Adalet” paneli gerçekleşti. Panelistlerin konuşmalarından satırbaşları şöyle:

CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel: Geçimde adalette hayatın tüm aşamalarını kapsarsınız. Geçimde adalet yoksa yaşamda da adalet yok. Sizler adalet arayışımızı resmi işsiz sayısının 3.5 milyon olduğu gayri resmi işsizin 10 milyona yaklaştığı bir ortamda yapıyoruz. En yoksul kesim gelirin yüzde 6’sını alıyor. Varlıklı kesim gelirin neredeyse yarısını alıyor. Geçimin imkânsızlaştığı, yoksulluğu yöneten politikaların hâkim olduğu bir devlette geçimi tartışıyoruz. Borca batmış bu ülkede bu sistemden kim yararlanıyor? Adalet sağlamak, sorunun çözümü ile bunun üzerine gitmekle olacak.

Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP kurucularından Abdüllatif Şener: Adalet arayışı, ekmek mücadelesi kadar temel bir mücadele alanıdır. İster Adem’le Havva’dan geldiğinizi isterseniz bir sürünün evrimiyle insanların olduğunu varsayın ilk andan itibaren toplumlar halinde yaşamışız. Adaletin en fazla gerçekleştiği anın ölüm olduğunu vurgularız. Bunu Nâzım Hikmet çok güzel yazmıştır. Ölümün ahir olması için hayatın ahir olması lazım sözüyle biter şiir. Ölümde adaleti aradığınızda pasif bir insan inşa edersiniz. Bu insanın kabulleneceği bir şey olamaz. İnsan eylem sahibidir, kurumlar kurmasını, kanunlar çıkarmasını bilir. O halde inşa edeceği toplumsal düzenin adil olması lazım. Günümüzde olduğu gibi kamu kaynakları iktidar tarafından anayasaya ve kutsal dinimize aykırı olarak yağmalanırsa burada geçimde adaletin olamayacağı bir toplumsal düzen inşa etmişiz demektir. Buna karşı çıkmak, soyguna, yolsuzluğa hayır demek, geçimde adalet isteyenlerin en temel mücadelesi olmalıdır. Kurumlar doğru işlemiyorsa, demokratik kurumlar ortadan kaldırılıp güçler ayrılığı yok edilmişse, orada sürekli olarak halkın, seçmenlerin yoksullaştığı bir süreci derinden yaşayacağımızın ayak seslerini duymaya başlamışız demektir. 16 Nisan’da yeterli oy çıktı veya çıkmadı. Tek bir kişi hepsine birden hükmeder hale geldi. 2019’dan itibaren tek kişi Türkiye’de mutlak suretle hem yargıyı hem yasamayı hem de tüm ekonomik kaynakları istediği gibi kullanıp dağıtabilecektir. Böyle bir felaket görüntüde, geçimde adalet beklentisi zayıflar. Onun için adalet yürüyüş ve kurultayı buna işaret ediyor. Bir numaralı gündem maddesinin adalet olması inancıyla bu eylemler serisi devam etmelidir. Hiçbir zaman kurulmuş bir çatının yanlışıyla birlikte ebediyen var olacağını kimse düşünemez. Her yanlışın düzeltileceği süreçler vardır. Şu anda da o süreçlerden birini yaşıyoruz. Ben inanıyorum ki bu talep dalga dalga yayılacaktır ve ülke olarak adaletin gerçekleşeceği gelir dağılımında da bölüşümün adil olacağı günleri yakalayacağımızı umut ediyorum.

‘Gelir azınlığın elinde’

Anavatan Partisi Eski Genel Başkanı Nesrin Nas: Konuşabiliyorsak bir umut var ve umut da mevcut siyasi yapıyı daha demokratik yapabilmeyi gerçekleştirme umudur. Devletin örgütlenme biçimi, siyasetin yapısı o ülkedeki gelirin adil dağılıp dağılmadığının göstergesidir. Gelirin büyük bölümü küçük bir azınlığın elindeyse, işsizlik kurumsallaşmışsa o ülkede gelirde adaletten söz edemeyiz.

SP Eski Genel İdari Kurul üyesi İbrahim Halil Sugöz: Kâğıt üzerinde hesap değişikliği yapıldı, milli gelir yükseltildi ve 10 bin dolara çıkarıldı. Kişi başına gelirin yarısıyla 5-6 kişilik aile besleniyor. Bir kişiye düşen gelirle 10 kişilik aile besleniyor. Diğer 9 kişinin gelirini kim alıyor? Bir yerde bir vatandaş çok güzel bir yanıt verdi. Kime düşüyorsa devlet açıklasın demişti. Bu iyi bir yanıt olmuştu. Müslümanlığın temelinde adalet vardır, o kişiler daha büyük bir vebal içindedir. Ülke şu anda borçla ayakta duruyor. Helal olan dört, haram olan beşten büyüktür. Kuran-ı Kerim’de serbest piyasa diye bir şey yok, hadis değil, ayet değil. Yerli ve yabancı zenginler tarafından halkımız sömürülmektedir. Faiz üretimle, yarıtırımla ortadan kaldırılır.

Eski Başbakan Başmüşaviri Metin Gündoğan: Adaletin simgesi terazidir. Terazinin kendisi yanlışsa ne olacak? İşte o zaman önce terazinin düzeltilmesi işlemini yapmak zorundayız. Burada bozukluk, adaletsizlik varsa bu ölçütü kullanarak yapacağımız tüm ölçütler sorunlu olacaktır. Bu terazinin düzeltilmesi gerekir. Bugün öyle bir noktaya geldik ki insanlar şirketler, devletler borçlu.

‘Uçurumun eşiği’

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak: Adalet olmadan geliri artırmak mümkün değil. Türkiye en sıkıntılı dönemi yaşıyor. İstismarcı kadro demokrasisi Türkiye’yi uçurumun eşiğine getirdi. Bunun son örneği iktidarın OHAL’e dayanarak çıkardığı KHK. İlk genel seçimlerden sonra verilmesi gereken yetkiler seçim beklenmeden tek kişiye verildi. Meclis, mahkemeler, istihbarat bir Cumhurbaşkanı’nın emrine girdi. Sivil darbe adım adım ilerliyor. İktidar ile devlet arasındaki mesafe yok oldu. Devletle parti içiçe geçti. Gayri meşruluğu durdurmak için meşru her alanı kullanmalıyız. Güçlü bir toplumsal muhalefet sergilenmezse bundan sonraki hiçbir seçim adil olmayacaktır. Nihai hedefimiz demokratik parlamenter seçime dönüş olmalıdır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon