Gazeteci Boğatekin, avukat oğluyla birlikte adalet arıyor: Bir kelimeden dolayı hakkımda 138 dava açıldı

41 yıllık meslek yaşamı boyunca hakkında açılan 168 davanın 23’ü hâlâ devam eden gazeteci Hacı Boğatekin, avukat oğluyla birlikte adalet arıyor.

Gazeteci Boğatekin, avukat oğluyla birlikte adalet arıyor: Bir kelimeden dolayı hakkımda 138 dava açıldı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.01.2018 - 23:51

Gazeteci Hacı Boğatekin, Adıyaman’da, Gerger Fırat Gazetesi’nin sahibi olarak dünya çapında tanınmış bir isim. 41 yıllık gazeteci. Yaptığı haberler nedeniyle birçok kez tehdit edildi, silahlı saldırıya uğradı. Hakkında 168’i aşkın dava açıldı. Bunlardan 23’ü hâlâ devam ediyor. Boğatekin, hukuk mücadelesine insan hakları savunucusu oğlu avukat Hüseyin Boğatekin’le birlikte devam ediyor. Gazeteci Boğatekin’li oğlu Hüseyin Boğatekin’in Bakırköy’deki ofisinde bir araya geldik.

- Bize kendinizden biraz bahseder misiniz?

1950 doğumluyum. 1976 yılında gazetecilik yapmaya başladım. Gerger’in sorunları çoktu. O sorunları duyurabilmemiz gerekiyordu. Hürriyet ve TRT’nin Gerger muhabirliği yaptım. 10 Temmuz 1992’de kendi gazetemi kurdum. Cumhuriyet’e, Milliyet’e ve Türkiye gazetesine haberler gönderdim. Gergerliler gurbetçidir. 25 bin insan kendi ilçesinde yaşıyor. Diğer Gergerliler ise çoğunlukla İstanbul’da. Gergerlileri abone yaparak işleri döndürüyoruz. 3 bin 500 abonem var. Devletten hiç yardım almadım. Devletten para alsam özgür olamazdım.

- Otoriteler değişse de yerel basında çalışan bir gazeteci olarak her dönemin sanığısınız...

Hakkımda bugüne kadar çok fazla dava açıldı. Bunlardan en önemlisi Fethullah Gülen’e “FETO” dediğim için açılan davaydı. 2008 yılında tutuklandım. 5 ay hapiste kaldım. Bir kelimeden dolayı hakkımda 138 dava açıldı, 13 yıl 7 ay hapis cezası verildi. Gazetecilik hayatım boyunca AKP dönemi gibi sıkı bir dönem görmedim. Kısıtlamaların bu kadar çok olduğu bir dönem hiç yaşamadım. Eskiden biraz da olsa adalet vardı. Eleştiri sınırı daha genişti. Şimdi yazdığın her şey suç unsuru. ‘Hacı Boğatekin olmazsa rahat ederiz’ diyorlar. Gerger’in Bodin köyündeki okulda çocukların 30 yıldır tuvaleti yok. Dereye gidip tuvaletlerini yapıyorlar. Yıllar sonra bir prefabrik tuvaletleri oldu. Kurban Bayramı öncesi, Kaymakam Ömer Bilgin tarafından alınıp götürüldüğünü öğrendik. İlçeye koştum, kaymakamla görüşmek istedim. Görüşmek istemediğini söylediler. Epey bekledim merdivende kendisine sordum, Kaymakam, “Şahintepe’de açılış var. Vali gelecek. Acilen WC’ye ihtiyaç vardı, ben de gelip sizin köyünkini aldım. Ben Kaymakamım” dedi. Ben de haber yaptım. Haberimde, “Valinin kıçı sahipli de öğrencilerin kıçı sahipsiz mi?” ‘Bodin öğrencilerinin kıçına WC gerekmez mi?” dediğim için dava açıldı. Neyse ki Anayasa Mahkemesi bu davada da lehime karar verdi.

Oğluma acıyorum

- Anayasa Mahkemesi’nin AKP’li Mehmet Metiner’le ilgili yazınızdaki “Dönek misin inek misin” sözlerinin ‘hakaret’ olmadığına hükmetti. Bu kararı değerlendirir misiniz?

Ben oğluma acıyorum. Keşke onu bu işlere bulaştırmasaydım. Boylu poslu bir çocuk. Saçlarına jöle sürüp takılsın istiyorum. O da bana baktı ve yoksulların avukatı olmayı tercih etti. Adıyaman 4 cemaatin arasında kalmış bir il. Muhalif olduğum için çok zorluklar yaşadım. Çocuklarım da bunlardan nasibini aldı. Bu yaşımdan sonra cezaevine giremezdim. Bu davalar nedeniyle yurtdışına gitmeyi düşünürken Anayasa Mahkemesi, Mehmet Metiner için sarf ettiğim sözlerin ifade özgürlüğü olduğuna karar vererek bana tazminat ödenmesine hükmetti. Bu karar bana umut verdi. Yaptığım işin doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Bana verilecek olan tazminatla Gerger’deki çocuklara kıyafet ve bot alacağım.

BABAMDAN YAŞAMI ÖĞRENDİM

- Hukukçu olmanızda babanızın uğradığı saldırıların etkisi var mı?

HÜSEYİN BOĞATEKİN: Hikâyem diğer Kürt ve sosyalist ailelerin hikâyesiyle benzer. Doğduğum andan çekirdek ailemde bir muhalefet vardı. Çocukken çok şikâyet ettiğim bir durumdu. Okulda Hacı Boğatekin’in oğlu olduğu için dışlanıyor, sıkıntı yaşıyordum. Ekonomik olarak sıkıntılarımız vardı. Bu durum beraberinde doğal bir öz savunma getirdi. İlk aklıma gelen şey avukat olmaktı. Asla başka bir mesleği düşünmedim. Bunun sebebi tabii ki babam. Sürekli bir adliye önü, hapishane önü, ev baskını gibi süreçler var. Ceza Mahkemesi Kanunu’nu evimizde yaşadık. Hiç bir zaman ‘normal bir avukat’ olmayı da istemedim. Burjuva bir avukatlık asla düşünmedim. Dünyanın sadece bizim ailenin mağduriyetlerinden ibaret olmadığını biliyordum.

- Küçük bir ilçede muhalif bir gazetecinin oğlu olmak nasıl bir duygu?

Hacı Boğatekin, Adıyaman’da hatta dünya dünyada özel bir profil. Çocuklarına yaşama dair bir perspektif kazandırdı. Hâlâ başlık parasının alındığı, kan davasının çok yoğun şekilde yaşandığı klasik bir Kürt şehrinden geliyoruz. Her tarafta merkez sağ partilere oy verilen bir yerden Hacı Bağatekin gibi bir muhalifin oğlusunuz. İnternetin olmadığı zamanlarda öğlen saatlerinde gazete bayisinin önünde gazete okurdu. Bizim bölgenin Ape Musa’sı babamdır. Hapishaneye girdim, hapishaneleri öğrendim. Annelerle görüştüm barışı öğrendim. Müvekkillerimle görüştüm bilgi birikimi arttırdım. Babamdan ise yaşamı öğrendim. İyi ki böyle bir babanın eğitiminden geçtim diyorum. Müthiş bir hazineydi.

Babama saldırdılar ben de vuruldum

- Babanızın bugüne kadar kaç davasına baktınız?

Babamın kaç davasına baktığımı ben de bilmiyorum. Hacı Boğatekin’in yaşadığı yerde muhalefetin biraz zayıf kalması ona tek kişilik bir muhalefet görevi yüklemiş. Önüne gelen herkes bürokratı, köy ağası hepsi bir şekilde baskı olarak adliyeyi kullanmışlar. Babama silahlı saldırı oldu. İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Kolumdan yaralandım. Türkiye’nin yedi bölgesinde yüzlerce dava takip ettim. Bunların çoğunluğu ifade özgürlüğü kapsamındaydı. Ama Hacı Boğatekin’in adliye yoluyla uğradığı saldırı gibi bir saldırı görmedim. İstanbul’da benzer daha sert bir açıklamadan beraat kararı alırken, Hacı Boğatekin ile ilgili bir dosyadan şartları oluşsa bile beraat alamıyoruz. 

- Neden?

Hacı Boğatekin’in basın yasalarından yararlanma gibi bir şansı yok. Adil yargılanmayı etkilenmeye teşebbüs ve kamu görevlilerine hakaretten tutuklanan ilk ve tek gazeteci kendisi. FETO dediği için babamı siyasetçisi, polisi, savcısı önüne gelen herkes şikâyet etmiş. Her yapılan şikâyette anında bir dava açılmış. Bu davalar karara bağlandı. Babam üçüncü yargı paketiyle 15 yıla yakın hapis cezasından kurtuldu. Şu an devam eden 23 davası var. Avukat olarak insanlara derman olmaya çalıştım. Ama babama derman olamadım. Yetişemedim.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon