Flört şifa niyetine!

Flört'ün yeni albümü “Hücum Kayıtlar” rafa çıktı. Eski klasikler ve yeni klasik adayları bu albümde. Bu adamlar ne yapsa dinlersiniz, öyle samimi ve güzel bir tavırları var. “Hücum Kayıtlar” Flört'ün müzikal serüvenin de bir özeti. Bilmiyorsanız tanışmak, tanıyorsanız pekiştirmek için iyi bir fırsat. Avam ve sığ pop müziğin ayyuka çıktığı günümüzde Flört şifa niyetine!

Flört şifa niyetine!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.11.2014 - 12:10

Flört'ün yeni albümü “Hücum Kayıtlar” Pasaj Müzik etiketiyle raflarda. “Hücüm Kayıtlar zaman içerisinde stüdyoda canlı olarak yapılan kayıtların seçilerek bir araya getirilmesinden oluşuyor. Klasikleşen şarkılarının yanında “Boş Ver Aldırma”, “Hep Beraber” ve “Senin Yüzünden” isimli üç tane de yeni şarkıları var. Arşivlik bir çalışma. Flört'ün elemanları Ozan Kotra, Çağatay Kehribar, ve Timsah (Hakan Çağlar) anlatıyor. Bu arada grup 22 Kasım'da İstanbul Kadıköy Sahne'de olacak.

-“Rasta Baba”, “Eski Dostum”, “Yola Devam”, “Cemiyette Pişiyoruz” klasikleşen Flört şarkıları. Geçmişten şimdiye baktığımızda her şey olması gerektiği gibi mi gitti?

Çağatay:Dünden bugüne gelinen noktaya baktığımda, yaptığımız tercihlerin sonuçlarını yaşadığımızı görüyorum ama yapılan tercihlerin yaşanan sonuçları, tamamen bu ülkeye özgü. Bu ülkede sanat yapmak, deveye hendek atlatmak gibi. Toplumun büyük bir çoğunluğunun ve yönetim kadrosunun sanata değer vermediğini, gereksiz gördüğünü düşünüyorum. Bu da hayatımızı hayli zorlu kılıyor. Yaptığımız iş bile daha yeni yeni iş olarak görülmeye başlandı. “Burası Türkiye kardeşim, işinize gelirse”diye bir laf vardır ya, işimize gelmiyor. Biz hissettiğimizi, düşündüğümüzü özgürce yapmak istiyoruz. Bir şarkı sözü düşünürken, “Acaba yanlış anlaşılır mı? Bizi topa tutarlar mı?” gibi sorular geliyorsa sanatçının aklına, işte orada işler gerçekten zor olmaya başlamıştır. Bütün bu durum bizi yıldıramadı elbette. Geldiğimiz nokta geç de olsa bizi bir şekilde tatmin ediyor.

-Grubun müzikteki amacı ve hedefi?

Ozan:Türkiye’ de ve dünyada çok uzun zamandır iyi ve kaliteli değil, ucuz ve avam bir müzik yapılıyor. Bakıyorum bizde ki yeni gruplara, herkeste bir aşk acısı, herkes ölüyor, bayılıyor. Şarkı sözleri, söylemeler berbat! Laflar anlaşılmıyor. Onların suçu değil, onların özendiği, ve birçoğu bizim jenerasyonumuzdan, abilerinin ve ablalarının yavşaklığı. Dolayısıyla ülkede, Türk Pop müziği denilen yoz ve avam müzikle toplumsal yapımız da, ruhsal ve kültürel erozyona uğradı. Halil İbrahim Sofrası’nın hit olduğu ülke, 10-15 yılda, pop müziğin kraliçecikleri ve prensleri sayesinde, aptal sözler, aynı “dıp tıs” ritmi ve dandik melodi tekrarlarıyla yerini burada adını vermek istemediğim şarkılara bıraktı. İsmet Sıral’ın kendini yaktığı bir ülkeden bahsediyoruz. Ama herşeye rağmen umudumuzu sürdürecek çok büyük değerler de var. Fazıl Say, Sarp Maden, Erkan Oğur, Erdal Erzincan gibi daha pek çok büyük değerin varlığı ve dinleyici kitlesi, hala yapılabilecek çok şeyin olduğunu gösteriyor. Flört bunun neresinde bilemiyorum. Ama eğer bir yeri varsa o kendi yerini bulur.

- “Hücük Kayıtlar”da “Boş Ver Aldırma”, “Hep Beraber” ve “Senin Yüzünden” yeni tanıştığımız lezzetler. Nasıl bir yaratım süreciniz var?

Ozan: Şarkı yazıyoruz. Hem de üçümüz birden. Bir şarkının nerede yazılacağını, şarkı yazarı da bilemez. Bazen stüdyoda, bazen evde, bazen uçakta. Gece, gündüz, sabah... Şarkı yazıldıktan sonrası kolay. Mühim olan şarkının üçümüz tarafından da sevilebilecek olması. Şarkı iyiyse çalışılan albüme hemen girebilir. Bazen de girilmez. Mezarlığımızda ki şarkılardan üç beş albüm çıkar sanırım.

-Flört fazla görünür olmadığı dönemde bile kemik bir dinleyici kitleye sahipti. Nedir bu işin sırrı?

Ozan: Öğrendiğim zaman çok zengin olacağım! Şaka etmiyorum. Bunun sırrını bilmiyorum. İlk stüdyomuz, bir apartmanın en alt katındaydı. Hiç unutmam 2008’de, iki yıl boyunca üstümüzde oturduklarını söyleyen iki kız, su tesisatı ile ilgili bir problem için aşağı indi. Kapıyı ben açtığımda “aaa Flört” diye bağırdı kız. Henüz “Demli”nin kayıtlarındaydık ve yıllar süren bir karanlığın içindeydik. “Vay canına.” dedim. Galiba ünlü olmuşuz. Tabii şu an ki konumumuza ulaşmak için çok çabaladığımızı da belirtmeliyim.

Timsah: Fazla gözönünde bulunmamamızın ,yani günümüz (özellikle) görsel medyasının çiğneyip posasını tükürdüklerinden olmamamızın bize faydasının dokunduğunu söyleyebiliriz. Çok konser vermek, internet sayesinde yakaladığımız yakın temas, yirmi yıllık müzikal geçmiş ve birliktelik, kitlemizin oluşmasında önemli faktörler.

-“Karanlık devriniz”, o karanlık devirden gelenler nedir ve de şimdi aydınlıkta mısınız?

Ozan: Evet. Bu düşünsel ve maddesel bir çöküşün tanımı. Ruhsal boyutları ayrı bir konu. Sanırım 2000- 2005 dönemi, o beş sene cehennemin dibine epey yaklaşmıştık. Yaşımız henüz gençti. Ama eğer hayatın sorumlulukları sırtınızda ise bu işi daha zor kılıyor. Elbette geride kaldı. Siyasal olarak yaşadığımız en karanlık dönem bugün olmasına rağmen, Flört, Türkiye’nin her köşesinde hatta Avrupa’ da bile konserler veren, albümleri beklenen bir grup haline geldi. Yavaş ama emin adımlarla yol aldık. Daha doğrusu çok hızlı başlayıp, düşüp, kalkıp, emin adımlarla yol aldık. Yola devam ediyoruz şimdilik.

Timsah:Yirmili yaşlarımızın başlarında, müzik piyasasında yaşadığımız hezeyan dolu tecrübeler bizi büyük bir buhrana sürükledi. Ardından “karanlık devir” diye tabir ettiğimiz vakte girdik ki, hepimizin gerçekten çok zor atlattığıbir süreçti. Müziğe değil ama piyasaya küsmüştük. Artık günümüzde olmayan kokuşmuş Unkapanı Piyasası'nın, bize yaşattığı bu devinimler, tekrar müzik sektörüne girişimizde bizi iyi bileylemiş olmalı ki; şimdilerde kontrolün daha fazla bizde olduğu zamanları korkusuzca yaşayabiliyoruz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler