Fenerbahçe KKTC’ye neden gelemiyor?
1974’teki askeri müdahale Kıbrıs’a uluslararası hukuk açısından ‘barış’ getirmedi. O tarihten sonra Türkiye takımları KKTC’de bırakın resmi maçı, antrenman ve kamp bile yapamadı.
1974’teki askeri müdahale Kıbrıs’a uluslararası hukuk bakımından ‘barış’ getirmedi. Savaşta ölümler, yaralanmalar ve çekilen diğer acıların yanı sıra 48 bin Kıbrıslı Türk ve 162 bin Kıbrıslı Rum yerlerinden edildi. Müzakerelerdeki ‘mülkiyet’ başlığının nedeni, ada içindeki ‘zorunlu göç’ hareketlerinden başka bir şey değil.
Bağımsız ama tek başına!
Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların kontrolünde yoluna devam etti. Kıbrıslı Türkler ise 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni (KTFD), 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) kurdu. Olası bir ‘federal çözüm’de Kıbrıslı Türk kanadını teşkil edeceği varsayılan KTFD döneminde Kıbrıslı Türkler dünyayla ilişkilerini daha kolay sürdürebiliyordu, ancak Türkiye’deki askeri darbenin bir yan ürünü olan ‘bağımsız cumhuriyet’, yani KKTC ilanı ile başta ticaret olmak üzere dış bağlantılar tamamen kesildi. Kıbrıs Türk Toplumu ‘bağımsız devlet’iyle adanın kuzeyinde tek başına kaldı.
Zorunlu ambargo
O kadar ki, Türkiye bile KKTC ilan edildikten sonra Kıbrıslı Türklerle temaslarını sınırlandırmak zorunda kaldı. O tarihten sonra Türkiye takımları Kıbrıs’ta bırakın resmi maçı, eşofmanlarla antrenman ve kamp bile yapamadı.
Sadece futbolda değil, sporun her branşında Türkiye KKTC’ye ‘ambargo’ uygulamaya başladı. Daha doğrusu ‘ambargo koymak zorunda’ kaldı. FIFA ve diğer muadili uluslararası spor kuruluşları Türkiye takımlarına “KKTC takımlarıyla maç yaparsanız uluslararası müsabakalara çıkamazsınız” dedi. Türk takımları da buna uydu! Oysa Fenerbahçe de, Galatasaray da, Beşiktaş da, Trabzonspor da Kıbrıs’a maç yapmaya geliyor. Ama Kuzey’e değil, Güney’e!..
TANIRMIŞ GİBİ, TANIMAZMIŞ GİBİ...
Türkiye Cumhuriyeti, ‘KKTC’yi tanıyan tek ülke’ olmasına rağmen, bazen kimse kimseyi ‘tanıyamama’ durumunda kalabiliyor. Daha doğrusu ‘mış gibi’ yapılıyor. Türkiye 1963’ten beridir ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de tanımıyor. Ama pratikte bu da bazen tersine işliyor.
‘Tanırım’ dediği KKTC’ye takım göndermeyen, kendi evindeki uluslararası müsabakalara KKTC takımlarını davet etmeyen Türkiye, ‘tanımam’ dediği Kıbrıs Cumhuriyeti takımlarıyla maçlar yapılmasını kabulleniyor.
Sadece futbol, basketbol, voleybol da değil... Gençler arası birçok uluslararası yarışmada Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti bayrakları göndere birlikte çekiliyor. KKTC bayrağı ise sadece adanın kuzeyinde masum masum dalgalanıyor.
Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti, yani Kıbrıs Rum Liderliği, gerek AB, gerekse diğer örgütlerin resmi toplantılarında da aynı salonda, aynı masada sıkça bir araya geliyorlar.
Taraflar ‘mış gibi’ yapmaya devam ederken, dünyanın tanımadığı, ilişki kurmadığı, malını satın almadığı Kıbrıslı Türkler ise belirsizliğe doğru yol almaya devam ediyor.
TÜRKİYE’NİN ALT YÖNETİMİ
Siyasal izolasyon ve çaresizlik ‘bağımsız’ olsun diye ilan edilen KKTC’yi her bakımdan ‘bağımlı’ hale getirdi. Kuşkusuz ‘bağımlı’ olunan ülke Türkiye...
KKTC askeri bakımdan Türkiye’ye bağımlı... Rakamlar resmen hiçbir zaman açıklanmasa da, Türkiye’nin Kıbrıs’ta uzun süre 40 bin asker bulundurduğu biliniyor. KKTC’nin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) adı altında tugay seviyesinde bir ordusu var. GKK, adada 1974’ten bu yana görev alan TC Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı kolordunun, yani Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’nın (KTGB) emrinde görev yapıyor.
Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan de-jure ve defacto nüfus içinde 1974 sonrası Türkiye’den gelenlerin oranı sürekli yükseliyor. 2013 sayımına göre 313 bin civarında olan KKTC nüfusunun en az yüzde 36’sı Türkiye’de doğmuş.
Türkiye’den çok sayıda iş insanı Kuzey Kıbrıs’ta yatırım yapıyor. Gözde sektör ise kumar... Kumarhanelerin Türkiye’de kapatılmasının ardından başlayan kumarhaneleşme süreci devam ediyor. Güney Kıbrıs’ta da kumarhane yasak olduğundan, Kuzey’de sürekli 5 yıldızlı oteller inşa ediliyor. Zira kumarhane açabilmek için 5 yıldızlı otel yapmak şart.
KKTC bütçesinin yaklaşık dörtte biri, TC tarafından finanse ediliyor. Cari bütçeye her yıl 300-350 milyon dolar kaynak Ankara tarafından gönderiliyor. Sık sık iki ülke arasında ‘Sürdürülebilir Ekonomi Protokolleri’ imzalanıyor. Türkiye, Lefkoşa’daki Büyükelçiliği’ne bağlı Yardım Heyeti – ya da tepkiler nedeniyle adı birkaç ay önce değiştirilen ismiyle Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi- vasıtasıyla KKTC’nin her türlü iç işleyişine daha fazla müdahil oluyor.
Türkiye kamuoyuna pek yansımasa da, Kıbrıs Türk siyaseti bu müdahaleler nedeniyle çok kırılgan bir hal alıyor. Son 5 yılda 5 başbakanın görev yapması da bunun bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Tüm bunlara KKTC’deki Ercan Havaalanı’ndan kalkan uçakların Türkiye’ye ‘touch down’ yapmak zorunda kaldığını, posta adresinin ‘Mersin-10 Turkey’ olduğunu, telefon kodunun Türkiye çıkışlı ‘0392’ ile başladığını da ekleyince, 1974’ten ve özellikle 1983’ten sonra Kuzey Kıbrıs’ın resmi daha da netleşiyor.
Yazı dizisinin birinci bölümü: Kıbrıs satılıyor mu?
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu