Felaket ve ihanet projesi

İBB Başkanı İmamoğlu, proje güzergâhındaki arazi sahiplerine ilişkin, “Bölgede en büyük arazisi olan 3 şirkette Arap şirketi. Detay isteyenlerle paylaşırız” dedi.

Yayınlanma: 26.12.2019 - 02:00
Felaket ve ihanet projesi
Abone Ol google-news

İstanbul Büyük Şehir (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, tartışmalı proje Kanal İstanbul’un şehirde açacağı tahribatı anlatarak ÇED raporunu değerlendirdi. İmamoğlu, “Bu proje felaket, ihanet ve cinayettir. Tüm İstanbulluları ve tüm İstanbul Gönüllülerini bu konuda inisiyatif almaya, açıklanan ÇED raporlarını okumaya, iyi anlamaya, etraflarıyla paylaşmaya davet ediyorum” dedi. Proje güzergâhında en büyük arazisi olan 3 şirketin de Arap şirketi olduğunu açıklayan İmamoğlu, “2011’den bu yana arsa hareketi tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye? Bölgede en büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse paylaşırız” dedi. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Saraçhane’deki merkez İBB binasında yaptığı basın toplantısında Kanal İstanbul projesine ilişkin detaylı açıklama yaptı. “Ya Kanal ya İstanbul” diyen İmamoğlu, “Kimlere ne rant vaat edilmiş olursa olsun, derhal vazgeçilmelidir” dedi. İmamoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un İBB’nin protokolden çekilmesine yönelik açıklamalarını da değinerek “Protokol hukuksuzdu, çünkü, atanmış İBB Başkanı tarafından, yetkisiz şekilde imzalanmıştı. 1 Ağustos 2018 tarihinde yangından mal kaçırırcasına ve Meclis kararı alınmadan imzalanan protokol, 5393 sayılı Kanun’un 75. maddesinin (a) bendi uyarınca, yetkili organ kararı olmadan imzalandığı için zaten hukuken geçersizdir. Sakattır. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var, onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi” diye konuştu. ÇED raporunu hazırlayanların sorulması üzerine ise İmamoğlu, “ÇED raporunun arkasındaki teknik insanlara bir bakın. Bir tane onay veren insan, Hz. Nuh’un telefon kullandığını anlatan birisi var. Hz. Nuh, cep telefonu ile haber vermiş. Şimdi ben ciddiyeti elbet sorgularım. Daha ötesine gideyim, niçin bu güzel ülkenin tek bir titri profesör olan akademisyen imza atmamış. Bir sorun. Diğerlerine cevap vermeyi bile gerek duymuyorum” dedi.

MERA NİTELİKLER KALDIRILDI

Öte yandan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca da ÇED Raporunu incelediklerini, rapora göre Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından, Kanal İstanbul Projesi kapsamında 440 adet mera, yaylak, kışlak vasıflı taşınmazından 418 adet (13.437.022,67 m2) taşınmazın mera niteliğinin kaldırıldığını belirtti.

15 İTİRAZ GEREKÇESİ

1 Proje yapıldığı takdirde, İstanbul, sonsuza kadar yer altı ve yer üstü su kaynaklarını kaybedecek. Bundan sonra sıralayacağım 14 maddeyi bir kenara koyun; sadece bu madde bile bu projenin derhal rafa kaldırılmasını emrediyor.

2 Küçükçekmece Gölü’nden 3 sığ fay hattı geçiyor. ‘Fay hattını değiştirdik’ de diyebilir hükümet. Kanal güzergâhı boyunca yapılacak yapılaşma, insan yaşamı için büyük risk yaratıyor. Tsunamiyle o liman da sular altında kalacak. Bilim insanları hepimizi ikaz ediyor. 

3 Ticaret alanları, lojistik alanlar ve donatılar gelecekmiş. Yine beton, yine rant, yine çevre katliamı. ÇED raporunu hazırlayanlar ya da hazırlatanlar, bölgedeki yapılaşmadan bahsetmiyorlar. İnşa edilecek kanal çevresindeki yapılaşma, kısa zamanda sıcaklık-nem-rüzgar rejimini değiştirerek, İstanbul’u bir ısı adasına çevirecek. Felaket üstüne felaket gelecek.

4 ÇED Başvuru Dosyası’nda, Boğaz trafiğinde iddia edildiği gibi yıllara göre bir artış değil, tam tersine özellikle son 10 yılda yüzde 22,46’lık bir azalış gözlenmektedir. Oysa ki, projeyle birlikte 17 milyon metrekarelik SİT alanı etkilenecek. 

5 İnşaat maliyeti dışında, özel şahıslara ait mülklerin kamulaştırma bedelleri bile milletin sırtına yüklenecek. Bakanlığın ilk tahminlerine göre 75 milyar maliyet ve bunun yanı sıra İBB’ye yüklediğiniz 23-35 milyarlık maliyetle bu gereksiz işe kalkıyorsunuz. Milletin sırtına yeni yükler yükleniyor.

6 Şimdiye kadar yapılmış arıtma sistemlerinin de bazıları yok olacak. İSKİ verilerine göre; bu üç ishale hattının yerine en az 11 milyar lirayla yeni arıtma tesisinin inşa edilmesi gerekecek. 3 farklı lokasyonda da tümüyle İGDAŞ hatlarını ortadan kaldıracak. Böylece İBB’nin sadece 2 kurumuna bile milyarlarca liralık maliyet çıkıyor. İBB’nin 2020 yıllık bütçesinden neredeyse yüzde 50 fazla. Kanal İstanbul protokolünden çekilerek, kundaktaki bebekten, 90 yaşındaki Ayşe Teyzeye kadar; her bir İstanbulluyu 2 bin 200 liralık yeni borçtan kurtardık. 

İSTANBULLULARIN HAYATI KISALIYOR

7 Kanal İstanbul’dan geçmek ile İstanbul Boğazı’ndan geçmek aynı mesafe. Hatta yukarıdan aşağı gelen 6 knot gücündeki akıntı nedeniyle, Marmara’dan Karadeniz’e gidiş en az üç - dört saat sürecek. Gemiler, İstanbul Boğazı’ndan bedavaya geçmek varken, neden para vererek Kanal İstanbul’dan geçsin? Kanal İstanbul, gemilerin yolunu kısaltmıyor ama İstanbulluların hayatını kısaltıyor.

8 İnşaatın başlamasıyla TEM ve E5, sık sık trafiğe kapatılacak. 

9 Ortaya çıkacak hafriyat tam bir muamma. Ulaştırma uzmanları, bunun simülasyonunu yapamazlar. Simülasyon da bile kamyonlar birbirine çarpar. Kamyonlar için yapılacak yeni yollardan, 38 kilometrelik Karadeniz sahil dolgusuna kadar, insan aklını dehşete düşürecek nitelikte işler var. 

10 Yapılacak olan yeni yerleşim birimlerine 1.2 milyon yeni nüfus gelecek. Bu, 1.2 milyonla kalmaz. 2 milyon olur bu. 6 tane Beşiktaş ilçesi nüfusu büyüklüğünde yeni bir nüfus İstanbul nüfusuna eklenecek. 

11 İstanbul Boğazı ile yeni açılacak kanal arasına oluşacak olan adaya, 8 milyonluk bir nüfus hapsedilecek. Deprem anında bu nüfusun güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Bu proje hem İstanbul’un güvenliği için hem de Trakya’nın savunması için stratejik bir ihanet projesidir. 

12 Montrö Anlaşması’na göre, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin gemileri, Karadeniz’de en fazla 21 gün kalabilir. Uçak gemisi, denizaltı ve farklı büyüklüklerde gemilerin de geçişi, sözleşmeyle yasaklanmıştır. Yani savaş çıkarmak için ihtiyaç duyulan bir askeri filo, Montrö sayesinde, Karadeniz’e giremez. Kanal İstanbul açıldığı takdirde, bu koruma kalkanı ortadan kalkacak. Ayrıca Montrö Sözleşmesi’nin 2. maddesi ve diğer uluslararası kurallara göre; gemiler, Kanal İstanbul’dan geçişe zorlanamaz. Montrö fesih edilse dahi, Türkiye, boğazlarından ticari gemi geçişini yasaklayamazsınız. Yani, kanalla Türkiye para kazanacak savı, uluslararası hukuk karşısında geçersiz. 

13 Karadeniz - Marmara su geçişinde, Marmara Denizi’ndeki ilk 25 metrelik su, az tuzlu Karadeniz suyu. Yani bol oksijenli, balıkların çok sevdiği su. Derin kısımda oksijen çok daha az olduğu için verimli değildir. Kanalın inşa edilmesiyle binlerce yıldır var olan doğal denge bozulacak. Karadeniz’de tuzlu su miktarı artacak ve doğal dengesi bozulacak. Hem Marmara’da hem de Karadeniz’de balık da yok olacak balıkçılık da bitecek.

14 Arnavutköy’deki Baklalı, Roman ve Yeniköy Mezarlıkları proje alanında kalıyor. Bunlarla ilgili yazı yazıldı ama yanıt bile verilmedi. Ölüye bile rahat yok. Arnavutköy ilçesinde bunlar dışında 8 mezarlık daha, Küçükçekmece’de Altınşehir mezarlığı ve Başakşehir’de Kayabaşı mezarlığı ÇED inceleme alanında kalıyor.

15 Fabrika kurma ihtiyacı varken, 16 milyonluk bu şehrin geleceği olan çocuklar yeterince beslenemezken, bizim önceliğimiz Kanal İstanbul olamaz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler