Fatih Sultan Mehmet’ten Adam Asmacaya
Devlet polisinden suikastçi çıkarabilen eğitim sistemi... Sizi Utandıracak, Gerçekten Utandıracak Hiçbir Şey Yok mu? Eyyy Etiksizler!!!
Cicero , “Memleketler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler.” diyerek ahlakın önemine dikkat çekmeye çalışmıştır. Mevlana da “Ahlakın olmadığı yerde, kanun bir şey yapamaz.” diyerek ahlakın ne kadar önemli bir olgu olduğu üzerinde durmuştur. İstedik ki bu kadar önemli olan ahlak ilkelerinin eğitim süreçlerine ne kadar etki ettikleri üzerinde duralım. Bu konunun eğitimi yöneten, öğreten ve öğrenen boyutları üzerinde durmaya çalıştık. Eğitimin istendik bir davranış değiştirme süreci olduğunu düşünürsek, istendik davranışlar oluşturma boyutunun önemli ayaklarından biri de eğitim etiğidir. Keza etik olmasa şu sözdeki gibi istenmedik durumlar oluşabilir: “Çoban ol dedik kurt oldu, bekçi ol dedik hırsız oldu.”
Günümüzde geleceğe ancak kaliteli bir eğitim sistemi ile hükmedilebilir. Eğer eğitim sisteminiz sağlıksızsa hükmedilen olursunuz. Buradan kaliteli bir eğitim sistemi oluşturmamız gerektiğini anlıyoruz. Ama eğitimde kaliteyi artırmak için önce eğitim politikasına yön verenlerin kaliteli olması gerekir. Bu anlamda eğitimin kalitesi ve niteliği eğitimin etiği ile de doğrudan orantılıdır.
Tarihsel Süreç İçerisinde Dünya Eğitimine Biz Yön Verdik!
Kökenleri Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu ve Osmanlı eğitim sistemlerine dayanan eğitim sistemimiz daha güçlü olmak zorundadır. Biz, İngiliz filozof Francis Bacon’un 1600’lü yıllarda söylediği “Bilgi güçtür.” sözünü, 1069’da Kutadgu Bilig’de “Bilgi kimde ise o kişi büyüklük bulur. Bilginin anlamını bilen hastalıktan uzak olur…” şeklinde söyleyen Yusuf Has Haciplerin olduğu bir eğitim sisteminden geliyoruz. Büyük Selçuklular döneminde kurulmuş olan Nizamiye Medreselerinin günümüz üniversite yerleşke düşüncesinin temeli olarak uygulandığı bir eğitim sisteminden geliyoruz. Bugün bile birçok ülkede halen daha çözülememiş olan fırsat eşitliği ve herkese okuma hakkı ilkesi SELÇUKLULARDA büyük oranda çözülmüştür. Eğitimin yalnızca bir sınıfın malı olarak kalmamasını ve bilgi edinmenin herkes için gerektiğini orta çağda Selçuklular uygulamıştır. Osmanlı eğitime o kadar önem verirdi ki; Sahn-ı Seman Müderrisleri törenlerde sancak beylerinin önünde yer alırlardı. Biz böyle bir eğitim tarihinden geliyoruz.
Eğitim Etiğinin Çökmesi Demek Eğitimin Çökmesi Demektir.
Tarihte devletlerin yıkılmasının ana nedenlerinden biri eğitim sistemlerinin çökmüş olmasıdır. Buralarda eğitim etiğinin de çöktüğünü görüyoruz. Neler mi olmuştur? Eğitimde yolsuzluklar, haksız yükselmeler… Eğitim etiğinin çökmesi demek eğitimin çökmesi demektir. Unutmayalım hepimiz aynı gemideyiz. Bir ülkede eğitim çöker ve çürürse her şey çöker ve çürür. Biz etiği ve eğitim etiği güçlü bir tarihten geliyoruz. Orduları sefere giderken içinden geçtikleri bağlardan üzüm alıp, üzümlerin yerine altın keseleri asan bir neslin çocuklarıyız. Esnafı yanlış bir iş yaptığında PABUCU DAMA ATILAN bir AHİLİK esnaf ahlakından geliyoruz. Biz ‘Âlimin ayağının altından sıçrayan çamur parçası, bizim için şereftir’ diyen bir kültürden geliyoruz. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi sonrası, o benim hocamdır deyip, Akşemsettin’i işaret ederek çiçekleri ona verdirtmiştir. Bugün İstanbul’da bir öğretmen öğrencilerine ellerine idam ipi vererek ‘adam asmaca’ oynatmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’ten Adam Asmacaya. Nereden nereye…
Hiç ilgisiz yerlerde yersiz x-ray cihazları ve özel güvenlik korumaları görünmektedir bazı eğitim binalarında. Bu kişiler neyden korkmaktadırlar? Kötülük yapanlar korkarlar. Kime ne kötülük yapıtınızda korkuyorsunuz? Görev yaptığınız yerler eğitim yuvaları. Unutmayalım kötülükten nitelikli eğitim ve eğitimin etiği ile korunulur. Eğitim tarihimizde küfürler eden yöneticiler de vardır. Düşünün ki, bir eğitim yöneticisi literatürde bile olmayan küfürleri aleni ediyor, etrafındaki eğitim yöneticileri de çıkarları gereği sanki bu normalmiş gibi davranıyorlar. Çocuklarımız bunlara mı emanet? Oysaki bizim örf, adet ve geleneğimizde eğitim etiğine ve bu bağlamda özgürlük ve nezakete dair pek çok örnek vardır. Örneğin Selçuklu medreselerinde öğrenci ve müderrislere idari ve bilimsel özerklik olduğundan buralarda büyük bilim adamı ve şairler yetişmiştir. Kanuni mecelle kanununa aykırı olarak Şair Baki’yi kendisine yazdığı kaside nedeniyle terfi ettirince Rumeli Kazaskeri tarafından eleştirilmiştir. Örneğin Osmanlı’da medreseye müderris alım sınavı bir kazaskerin denetiminde HERKESİN gözü önünde yapılırdı. Birileriyle özel ilişkilere gerek yoktu. Nerelerden nerelere…
Eğitimde etik, eğitimin hedef, değer ve süreçleri açısından ele alınmak zorundadır. Eğitim etiğinin pek çok boyutu vardır. Biz yukarıda söylenenlerin ışığı altında örneklerle öğrenci, öğretmen, yönetici ve müfettişlerin etik tutumları üzerinde durmaya çalışacağız.
Öğrenci Etiği
Eğitim sisteminin varlık nedeninin öğrenci olduğunu düşünürsek, etik tartışmalarının merkezine de onu almalıyız. Doğal olarak, diğer tüm eğitim paydaşları öğrencilerin haklarını kullanmalarını ve sorumluluklarını öğrenerek içselleştirmelerini sağlayacak bir eğitim ortamı yaratmak zorundadırlar. Öğrenci hak ve sorumlulukları etik değerlere uygun bir eğitim hizmeti vermenin olmazsa olmazıdır.
Öğrencilerin okullardaki başlıca hak ve sorumlulukları; eğitimde fırsat ve olanak eşitliği, öğrenme hak ve özgürlüğü, her türlü ayrımcılıktan korunma hakkı, her türlü tacizden korunma hakkı, yasal sınırlar içinde düşüncelerini açıklama özgürlüğü, kendisine ait gizli bilgilerin uygunsuz biçimde açıklanmasından korunma hakkı, güvenli ve sağlıklı bir çevrede öğrenim görme hakkı vb. şeklindedir. Unutmayalım; Gençler Geleceğimiz Geleceğimiz Gençlerdir.
Öğretmen Etiği
Öğretmenlik mesleği etiği ilkeleri; profesyonellik ilkesi, hizmette sorumluluk, adalet, eşitlik, sağlıklı ve güvenli bir ortamın sağlanması, yolsuzluk yapmamak, dürüstlük, doğruluk ve güven, tarafsızlık, mesleki bağlılık ve sürekli gelişme, saygı ve kaynakların etkili kullanımı vb. şeklindedir. Bir öğretmen, sadece iyi bir öğreten değil aynı zamanda yaşama biçimi ve davranışlarıyla da öğrencilerine örnek olandır. Öğretmenlere etik ilkelerini benimsetmek ve sürekli hatırlatmak amacıyla “öğretmen antları” vardır.
Anlıyoruz ki öğretmen sınıf içinde bütün öğrencilere adil davranmak zorundadır. Örneğin öğretmen bütün öğrencilere aynı zamanı ayırarak adil olmalıdır. Öğretmenin başarılı öğrencilere daha fazla zaman ayırması eşitlik değildir. Öğretmenler iyi meslek grubundan velilerin çocuklarına daha ilgili davranabilmektedirler. Milli Eğitim Bakanlığımızın getirdiği güzel uygulamalardan biri olan destekleme ve yetiştirme kurslarına rağmen, bazı öğretmenler öğrencileri özel derse teşvik edebilmektedirler. Ayrıca ders verilen öğrencinin sınavı yine aynı öğretmen tarafından yapılıyor. Öğretmenler kendi ders kitabını veya materyalini öğrencilere zorla satabilmektedirler. Pahalı hediyeleri kabul edebilmektedirler. Dönem dönem öğretmenler tarafından bazı öğrencilerin şiddete ve cinsel tacize maruz kalması tüm bir öğretmenlik mesleğine genellenmemelidir.
Eğitim Yöneticileri Etiği
Eğitim Yöneticileri Acıkmak Yerine Erdemli Olmalıdırlar!
Sokrates’e göre; insanlar her zaman her yerde acıkmışlardır, ama her zaman her yerde erdemli olamamışlardır. Bu nedenle aslolan erdemli olabilmektir. İşte eğitim yöneticileri de görevlerini yerine getirirken yasalara uymak kadar etik ilkelerine de uymalıdırlar. Yani acıkmak yerine erdemli olmalıdırlar. Filozofun dediği üzerede erdem bir insani zorunluluktur.
Eğitim yöneticilerinin meslek etiği ilkeleri; eğitim felsefesine uygun bir vizyon geliştirme, güçlü bir etik liderlik uygulaması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması, etkili öğretimin bir ödev olarak görülmesi, toplum ilişkilerinin geliştirilmesi, bütün grupların hakları arasında denge kurulması ve kararlarda belirleyici olarak okulun üyeleri için doğru olan kararı almak vb. şeklindedir. Eğitim yöneticisi alanındaki yükselmelerde yeteneğe, diplomaya özen gösterilmezse, ayrıcalık tanıma ve kayırmaya dayalı yükselmeler olursa, ciddi eğitimcilerde istek kalmaz. Cahille gerçek eğitimci, işin yapanla yapmayan arasında fark olmalıdır. Unutmayalım ki EĞİTİMLİ İLE EĞİTİMSİZ ÖLÜ İLE DİRİ KADAR FARKLIDIR.
Eğitim yöneticileri; ırk ayrımı yapamaz. Dinsel ön yargılarla yaklaşamaz, yönettiklerine mobbing yapamaz, kendisine yalakalık yapanlara yanlı davranamaz, eş dost- akraba- partililerini kafasına göre işe alamaz, özel hediyeleri kabul edemez, makamının gücünün eğitim dışı işlerde güç oluşturmak için kullanamaz. Günlük hayatımızda sahte faturalarla okulun mobilya, kömür ve temizlik paralarını üzerlerine alan yöneticiler de görülmektedir. Yöneticiler Atatürk’e ve parti genel başkanlarına hakaret edenlerin yükseldiğini gördükçe, liyakatin ve kuralların olmadığını düşünüp, ilişki odaklı yükselip kadrolarını asaleten almak istiyorlar. Okul müdürlerinin haksız yere keyfi olarak görevden alınması ve mahkeme kararlarının uygulanmaması da eğitim yöneticilerini demoralize etmektedir.
Eğitimde Etik Dersi Almayan Hiç Kimse Eğitimin Hiçbir Aşamasında Görev Yapmamalıdır. ÖNCE ETİK…
Eğitim yöneticileri bürokrasi içinde KURALLARI değil, kendi KRALLIKLARINI ilan edebilmektedirler. MEB’i ve görev yerlerini babasının çiftliği sananlar, insanları bir gecede keyfi olarak ülkenin öbür ucuna sürüp, geri getirip kendilerince “güç oyunları” oynayabilmektedirler. İhalelere fesat karıştıranları mı, para karşılığı merkezi sistem sınavlarında öğrencilerin puanlarını yükseltip iyi liselere yerleştirenler mi dersiniz, önemli birilerinin eşi diye kanuna aykırı görevlendirme- tayin-atama yapanları mı dersiniz, devletin okul ve arazilerini rüşvet karşılığı özel okullara satan ve kiralayanlar mı dersiniz, yirmi dört saat özel okul temsilcisiymiş gibi şu bakan senin bu bakan benim diye özel okul SAHİPLERİYLE gezip tozan iş takibi yapanlar mı dersiniz, belirli özel okul ve yayınevlerinin deneme sınavlarını okullarda zorla yaptıraranlar mı dersiniz , eğitimin etiğine aykırı pek çok şey vardır eğitim tarihimizde. Etiğin de ötesinde HUKUKUN BUNLARI UNUTMAYACAĞI unutulmamalıdır. Sizi Utandıracak, Gerçekten Utandıracak Hiçbir Şey Yok mu? Eyyy Etiksizler!!!
Eğitim Müfettişleri Etiği
Denetlemeyen, Soruşturmayan Aciz; Denetletmeyen, Soruşturmayan Acizdir!
Eğitim müfettişleri denetim ve yönetim gibi önemli bir iş yapmaktadırlar. Müfettişler kurumların en önemli sorun ve sırlarını tespit edip çözerler. Müfettişlik meslek etiği ilkeleri; denetledikleri kişilere değerli ve saygın davranmak, denetlemelerde gizlilik ilkesine uygun davranmak, denetlenenlerle özel ilişkilerden kaçınmak vb. şeklindedir. Eğitim müfettişleri eğitimde denetleme gibi çok önemli bir kontrol mekanizması işlevine sahiptirler. Köklü olan bu mesleğin zarar görmesi bütün eğitim sistemini sekteye uğratır. Bu o kadar önemli bir mekanizmadır ki; eğitim tarihimizdeki eğitim yolsuzlukları ve sürme gibi pek çok taht kavgası müfettişler maşa olarak kullanılarak üstü kapatılarak yapılmıştır.
Bürokraside KRALLAR değil KURALLAR Olmalıdır!
Sonuç itibariyle bir ülkenin eğitim niteliği eğitim etiği ile orantılıdır. Eğitim etiği bütün yönleriyle büyük bir önem arz etmektedir. Bunun yönetici ayağı en önemli kısmıdır. Yöneticinin çevresi geniş olabilir, sorun değil, ama çevresi çapıyla orantılı değilse sırıtır. Makamlara böyle kişileri getirmek eğitim etiğiyle örtüşmez. Eğitim yöneticisi atamaları liyakat merkezli objektif kurallara göre olmalıdır. Ünlü sosyolog Max Weber’in Bürokrasi Kuramına göre bürokraside KRALLAR değil KURALLAR vardır. Daha iyi bir eğitim kural ve ilkelerle mümkündür. Bize sadece zeki, akıllı ve nitelikli değil aynı zamanda AHLAKLI çalıp çırpmayan, bütün enerjisini ihalelere değil işine veren EĞİTİM YÖNETİCİLERİ lazım. Yoksa hırsızlar da zeki olabilir. Aksi takdirde adı kirli ilişkilere bulaşmış eğitim yöneticilerinin terfi ettirilmesi, liyakatin ve yükselme kurallarının uygulanmaması gerçek eğitim emekçilerinin şevkini kırmakta ve ne yaparsam yapayım zaten yükselemem duygusuyla atalete itmektedir. İnsanlar eğitimdeki haksız yükselme ve sürgünler karşısında güçlülerin haklı olduğu değil, haklıların güçlü olduğu bir eğitim sisteminde yaşamayı en doğal hakları olarak istemektedirler.
Bir Zekiden İnsanların Üzerine Bombalar Yağdıran Bir Terörist Yaratabilirsiniz.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Ana Muhalefet Partisi CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve MEB Müsteşarı Yusuf Tekin EĞİTİM ETİĞİNE gereken önemi verip bu konuda gerekli hassasiyetleri göstermelidirler. Bize kadar olanlar eğitimi anlamaya çalıştılar, biz eğitimi anladık, artık eğitimi değiştirmek istiyoruz. Yani söylemden çok eylem ön plana çıkmalıdır. PISA 2015 sonuçlarının vesile olduğu eğitim tartışmalarından bir kez daha anladık ki; bu ülkenin eğitimini daha da ileriye götürecek uzman ve eğitimcileri vardır. Etik yoksa çok zeki biri atom bombası yapıp insanları öldürebilir ya da bir zekiden insanların üzerine bombalar yağdıran bir terörist yaratabilirsiniz. İşte bu ince çizgiyi aşmanın en önemli yollarından biri eğitim etiğidir. EĞİTİM ETİĞİNDEN gidilmeyen yolun sonu karanlıktır…
Eğitimci- Yazar
Şahin AYBEK
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!