Fabrika gibi cezaevleri

Kadıköy’deki Ceza İnfaz Kurumları Ürün ve El Sanatları Fuarı’nda tutuklu ve hükümlülerin ürettiği ürünler satılıyor. Çeşitlilik de, kalabalık da şaşırtıcı.

Fabrika gibi cezaevleri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.04.2017 - 19:51

Kadıköy'de iskelelerin bulunduğu sahil boyu, günün hiçbir saatinde eksilmeyen kalabalığını da aşmış. Meydan, koridorlar şeklinde standlar kurularak bir fuar alanına dönüştürülmüş: “Hoşgeldiniz” diye yazmışlar giriş kapısına, “Welcome” yabancı ziyaretçiler için.

İçerisi o kadar kalabalık ki, on okul çocuk getirilmiş TÜYAP Kitap Fuarı’na benziyor, yaz mevsiminde bir cumartesi günü Gülhane Parkı ya da. Ortalıkta köfte dumanları, neşe içinde oradan oraya koşturup İzmir Fuarı gibi standlardan broşür toplayan çocuklar. Peki neredeyiz? Ceza İnfaz Kurumları Ürün ve El Sanatları Fuarı’nda. Ellerinde bir örnek cezaevi bez çantalarından üçer beşer taşıyanlar dolaşıyor ortalıkta. Denizli Bozkurt Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu, Rize L Tipi Ceza İnfaz Kurumu, Diyarbakır E Tipi Ceza İnfaz Kurumu, İzmir, Elazığ, Mardin derken bir Türkiye haritası çıkıyor; 59 cezaevinde üretilenler satılıyor burada. Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu’nun tutuklu ve hükümlüleri “topluma kazandırmak” amacıyla açtığı atölyelerin mahsulü. Gümüş gerdanlık da var, beyaz erkek atleti de. Baston da mevcut, saten perde de kestirilebiliyor. Salamura zeytin için kuyruk olmuş; el işi masa örtüleri, sandalyeler, bakır sahanlar, erkek gömlekleri, şekerpare, mantı, deri mont... Her cezaevinin standında oranın personeli bekliyor. Bu biraz kermes havası katıyor; onlar da bir tür turnede olmaktan memnun gibi. Ayrıca üretim kısmından gelmeleri “müşteriyle” ilgilenme biçimlerini de değiştiriyor. Bazısı atölye sorumluları, bazısı kendisine “gardiyan” denmesinden yılmış ceza infaz koruma memurları. Bu konuda o kadar dolular ki, laf illa oraya geliyor.

‘Bizde terör yok’

Bir personele “Cezaevlerinin sayısının artması mı ürün çeşitliliğini bu kadar artırdı?” diye soruyorum. Gülüyor, “Öyle demeyelim” diyor. Başka bir görevli “Hükümetin en sevdiği şeylerden biri cezaevi açmak, daha da artar” diyor. Bir başka erkek memur cezaevlerinin artık filmlerde görülen koğuşlu, karanlık yerler olmadığını, üretilen, fabrika gibi yerler olduğunu söylüyor gururla. Bu “fabrika gibi” tabirini birkaç kez daha duyuyorum. Tutuklu ve hükümlüler bu satıştan nasıl faydalanıyor? Maaş aldıklarını, sigortalarının yapıldığını söylüyorlar. Türkiye’de cezaevi, tutuklu ve hükümlü sayısının rekor düzeyde olduğu bir dönemde bir tür cezaevi AVM’sindeyiz sanki. Hem kamu kurumlarının kimi ihtiyaçları, hem de 2010’dan sonra özel firmalar için cezaevlerinde böyle çalışan tutuklu ve hükümlülerin sayısı gittikçe artıyor. Yolda olan cezaevleri de düşünülürken, tutuklu ve hükümlü emeği üzerinden dönen ekonominin ve bu “fabrika gibi düzenin” de hesaba katılması gerekiyor. Bir memura bu ürünleri daha çok adli tutuklular mı yapıyor siyasiler mi diye soruyorum, cevabı tahmin edilir olsa da. “Onu merak ediyorsanız bizde terör yok” diyor. Peki “terör” suçuyla cezaevinde olan biri istese dahi çalışamıyor mu? “Bize uyumlu insan lazım, siyasiler öyle olmuyor” diyor, “yine de isterse görüşülür.” Yağlıboya resimlerin satıldığı bölümde resmi yapanın adını öğrenip öğrenemeyeceğimizi soruyorum, “Soyadını veremem” diyor görevli. Duvarlarda uçsuz bucaksız manzaralar, süzgün yüzlü kadınlar, fırtınada yan yatmış gemiler, atlar... Fuar yarın akşama kadar Kadıköy’de.

Müşteri memnuniyeti anketi de var

Standlardan biri İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne ayrılmış. Sergilenen aletlerden biri de elektronik kelepçe. “Bununla yaşamak neye benziyor?” diye soruyorum görevliye. Şevkle anlatmaya başlıyor; “Her durumda cezaevine girmekten iyidir” diyor, kelepçenin nasıl takıldığını, sinyal veren cihazı, ev hapsi için kullanılan aleti, onun alkol üflemeli versiyonunu, bir mağazada ürün tanıtır gibi anlatıyor. Onu merakla dinleyişimiz bir tuhaf geliyor bana. Bütün bunları duyduktan sonra arkamdan görevliye seslenen adamın “Sigarayı bıraktırmak için bir alet var mı?” sorusu bile kimseyi yadırgatmıyor. Gülerek “Öyle bir alet olsa biz de bırakırız” diyor görevli. Görevliyi birlikte dinlediğimiz aile, ayağına elektronik kelepçe takılmış, kıyafetleri hırpani erkek mankeni geçip başka bir standa doğru yol alıyor. Her yerde kredi kartına beş taksit imkânı sunulmuş. İndirim isteyenlere fiyatların uygun olduğu hatırlatılıyor. Çıkarken doldurmak üzere bir “Müşteri Memnuniyeti Anketi” bile hazırlanmış. Her şey, herkese çok normal geliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler