Eski ÖSYM Başkanı Ali Demir'in ifadesi ortaya çıktı

ÖSYM’deki FETÖ yapılanmasına ilişkin operasyon kapsamında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan eski ÖSYM Başkanı Ali Demir, ifadesinde “Benim dönemimde ÖSYM tarafından yapılan sınavların sorularının sızdığı iddiasını asla kabul etmiyorum. Hiçbir sınavın sorusu sızmamıştır” dedi.

Ankara’da nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği tarafından “elektronik kelepçe takmak suretiyle konutu terk etmeme” şeklinde adli kontrol şartı getirilen Ali Demir, hâkimlik ifadesinde özetle şunları kaydetti:
“FETÖ örgütü üyesi değilim, hayatımın hiçbir döneminde bağlantım olmadı. Herkesçe malum olduğu üzere FETÖ tarafından soruları sızdırıldığı iddia edilen 2010 yılı KPSS sınavından sonraki dönemde 2010 yılı eylül ayında ÖSYM Başkanlığı’na atandım. Başkanlığa başladıktan itibaren bu örgütün yarattığı tahribatı gidermeye çalıştım. Bunlarla mücadele ettim. O dönem örgüte yakın olan medya yayın organlarına bakıldığında aleyhime çok sayıda yayının olduğu, hakkımda karalama kampanyası yürütüldüğü görülebilir. Görevim süresince bir numaralı hedefim ÖSYM Başkanı olarak sınav güvenliğini temin etmekti. Benim dönemimde 6114 sayılı yasa çıkartılarak ÖSYM’nin sağlam bir yapıya oturtulması sağlandı. İlk defa sınav güvenliğinin öneminin vurgulanması ve soruların sızdırılmasının suç olduğu bu dönemde gerçekleşti. 1 Nisan 2011’de üçlü kararname ile ÖSYM Başkanlığı’na asaleten atandım. Tüm işlemlerimi devletin tüm kademeleriyle uyum halinde yaptım.”

‘Üyeliği’ reddetti
Demir, kendi döneminde ÖSYM tarafından yapılan sınavların sorularının sızdığı iddiasını asla kabul etmediğini belirterek şu ifadeyi verdi:
“Hiçbir sınavın sorusu sızmamıştır. En üst düzeyde önlemleri bir başkan olarak aldım. Bu sınav sorularının sızdırıldığına dair somut delil de bulunmamaktadır. ÖSYM bilişim altyapısında yapılan incelemeler yanlı değerlendirilmekte, güvenlik amaçlı alınan kayıtlar dışarıya sızma olarak gösterilmektedir. FETÖ tepe yönetimindeki 5 kişiyle 121 adet telefon irtibatım olduğu hususu benim ÖSYM Başkanlığım öncesindeki döneme aittir. Bu görüşmeler öğretim üyesi olarak işimizle ilgili akademik konularda yapılan ya da bayram kutlaması şeklinde insani temaslardır. Bu örgüt üyeliğini asla kabul etmiyorum. 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminden hemen sonra bu darbeye karşı durdum. Eşim ve büyük kızımla canım pahasına nöbetlerde yer aldım.”