Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın: ‘Vefa olmazsa beka olamaz’

Başbakan Yardımcısı ve eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, “Kurucuya, kurucu değerlere ve başkente özen gösterilmesi gerekir. Bu, devletin bekası için gereklidir. Eğer bu değerlere vefa göstermiyorsanız, bekanız da olamaz” dedi.

Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın:  ‘Vefa olmazsa beka olamaz’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.12.2019 - 10:09

Ankara Kulübü Derneği ve Ankara Enstitüsü Vakfı’nca Atatürk’ün Ankara’ya Gelişinin 100. Yılında Ankara Paneli düzenlendi. Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki panele eski başbakan yardımcılarından Murat Karayalçın, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Bilsay Kuruç ve Dernek Başkanı Dr. Metin Özaslan konuşmacı olarak katıldı. Özaslan, 27 Aralık tarihinde Milli Mücadele Projesi’nin hazırlıklarının başlatıldığı ve Ulu Önder Atatürk’ün Samsun’dan başlayan Anadolu yolculuğunu Ankara’ya gelerek tamamladığını söyledi. Özaslan, “Ankara’nın bir diğer adı varsa o da cumhuriyettir. Ankara’ya mandacılar hiçbir şekilde girememiştir. Atatürk bu nedenle Ankara’yı seçmiştir” dedi.

‘İKİ İRADE HİÇ AYRILMADI’

Karayalçın ise 27 Aralık’ta Mustafa Kemal Atatürk’teki egemenlik iradesi ile Ankaralı Seymenler’in Kuvayi Milliye ve cumhuriyetçi iradesinin birleştiğini belirterek, “Bu iki irade Dikmen sırtlarında buluştu ve hiç ayrılmadı” diye konuştu. Tarihçilerin, yeni bir devletin kurulurken “ulus, ülke ve egemenlik” ögelerinin mutlaka olması gerektiğini dile getirdiklerini belirten Karayalçın, bu ögelere “kurucu, kurucu değerler ve başkent” unsurlarının da eklenmesi gerektiğine dikkat çekti. “Ulus, ülke ve egemenlik kendiliğinden bir araya gelmiyor. Birinin bunları bir araya getirmesi gerekiyor” diyen Karayalçın, şunları kaydetti:

“Bir kurucu ve mutlaka ‘felsefe’ olmalı. Ayrıca, tüm bunların toplandığı bir merkez olmalı. Bunlar devletin temelleri olan ögelerdir. Kurucuya, kurucu değerlere ve başkente özen gösterilmesi gerekir. Bu, devletin bekası için gereklidir. Eğer bu değerlere vefa göstermiyorsanız, bekanız da olamaz.”

‘ANKARA KOLAY ELEŞTİRİLİYOR’

Kurucu değerler, kurucu ve başkent üçlüsünde en çok karalanan ve saldırılanın başkent olduğunu söyleyen Karayalçın, “Kurucu, arkadaşları üzerinden eleştirilse de en azından şimdilik doğrudan eleştirilemiyor. Kurucu değerler her ne kadar hedef alınsa da anayasa ile güvence altında olduğu için eleştirilemiyor. Ama en risklisi, başkent olan Ankara. Yapılmak istenen tüm eleştiriler, Ankara üzerinden gündeme getiriliyor” dedi. Karayalçın, yabancı misafirlerin İstanbul’da ağırlanması ve hükümet tarafından önemli toplantıların İstanbul’da yapılmasının bunlara örnek olacağını belirtti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Biz Ankara’nın köhneleşmiş ruhunu, sağır dilsiz tepkisiz hantallığını, ağır bürokratik havasını değiştirdik” sözlerini anımsatan Karayalçın, “Bunların hiçbiri doğru değil. Bir Ankaralı olarak bunu kabul etmiyor ve tümünü iade ediyorum. Burada asıl hedef ‘şehir’ olan Ankara değil. Ankara sadece kolay eleştiriliyor” dedi. Ankara’nın tarih boyunca kucaklayıcı bir kent olduğuna dikkat çeken Karayalçın, “Dünyada hoşgörünün fotoğrafını çekmek isteyenler Ulus’a gelip Hacı Bayram Cami ile ile Augustus Tapınağı’nın birliğine bakmalıdır” diye konuştu. 

‘MEYDANLAR BÜFELERLE DOLU’

Son 25 yılda Ankara’nın hem ihmal hem de tahrip edildiğini belirten Karayalçın, “Toplumsallaşmak ve hemşerileşmek Ankara için çok önemli. Bunun için ise insanlarla bir araya gelmeniz gerekiyor, Ankara’nın yolları tümüyle otoyola dönüştü. Ankaralılar birbirlerini ancak AVM’lerde görebiliyor. Ankara’nın zaten az olan meydanları ise tümüyle büfelerle dolduruldu” dedi. Tahribatın en ağırının ise Atatürk’ün mirası olan Atatürk Orman Çiftliği’nin yağmalanması olduğunu dile getiren Karayalçın, “Hepimizin gözünün önünde, 10 milyon turist gelecek diye yapılan ama kimsenin gitmediğini alanlar yapıldı. İller Bankası bir gecede yıkıldı. Ankara’nın sarnıcı hava gazı fabrikası yıkıldı. Artık Ankaralılar olarak 27 Aralık’ı farklı kutluyoruz, Ankara yeni bir dönemin içine girdi. Hep birlikte kurucumuza, kurucu değerlerimize ve başkentimize sahip çıkacağız” dedi. 

‘ANKARA NEOLİBERALİZMDEN PAYINI ALDI’

Prof. Dr. Keleş ise Türkiye’nin çağdaşlaşması ve kentleşmesi için en önemli örneğin Ankara’nın cumhuriyetin kenti olarak inşa edilmesi olduğunu belirtti. Ankara’nın da, son yıllarda “sermayenin sınır tanımaz egemenliği olan neoliberalizmin etkilerinden payına düşeni aldığını” dile getiren Keleş, tüm bunların hukuk kılıfına uydurulan “kent planları” ile yapıldığını kaydetti. Keleş, “Atatürk Orman Çiftliği’ni yoğun yapılaşmaya açan aracın adı da bir plandır. Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan bir kent planında, AOÇ, ‘Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı’ olarak ilan edildi ve sonrasında olanlar oldu. Cumhuriyetin kent kimliğini oluşturan Ankara’nın son yıllarda uğradığı bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Ankara’ya yeni zararlar verilmesini istemiyorsak, sessiz kalmamak zorundayız” dedi. 

‘DEVRİMCİ ANKARA’NIN ÖDÜLÜ CUMHURİYET’

Prof. Dr. Kuruç ise mücadelelerin kente kişilik kazandırdığına dikkat çekti. Ankara’nın 3 farklı aşamada incelenmesini gerektiğini belirten Kuruç, “Milli Mücadele Ankarası, Devrimci Ankara ve Başkent Ankara; birbirini tamamlayan birbirine geçen üç perdedir” dedi. Ankara’nın ber kent olmaktan öte siyasi bir kavram olduğunu belirten Kuruç, “Yeni bir tarihi kimlik inşa etmek için mutlaka devrimci bir kent lazımdır. Ankara, devrimin karargâhıdır” dedi. Kuruç, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde iktisadi bağımsızlık olduğuna da dikkat çekti. Bu bağımsızlığın merkezi olarak da Ankara’nın seçildiğini dile getiren Kuruç, şunları kaydetti:

“Cumhuriyetin ilanı, Ankara’nın tarihsel mücadeledeki en büyük ödülüdür. Devrimci Ankara’nın, devrim madalyasını takmasıdır. Fakat devrimin simgelerini silmek ve yok etmek isteyenlere karşı; Ankara, Cumhuriyetin simgelerini canlı tutmaya mecburdur. Bir kent, ayarını tarihin yaptığı bir zaman birimi içinde, o kente bir kişilik sahibi olma payesini veriyorsa, devrimciliğini sürdürür.” ANKARA


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler