'Erdoğan'ın her kanalda Fatihleri var'

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı'na İnternet Yasası'nı veto çağrısında bulunarak, "Fatih'i arayıp şunu şöyle yap diyen anlayış internete özgürlük getirebilir mi?" diye konuştu.

'Erdoğan'ın her kanalda Fatihleri var'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.02.2014 - 16:16

Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. İnternet yasasına değinen Demirtaş, yasanın AKP’nin çoğunluğu ile Meclis’ten çıktığını ve Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Gül’ün onayını beklediğini anımsatarak, BDP olarak yasaya ilişkin eleştiri ve önerilerini görüşmeler sırasında ortaya koyduklarını belirtti.

Demirtaş, “AKP, Cumhuriyet tarihi boyunca bütün hükümetlerin yaptığı sansür anlayışını kendisi açısından da hak görmesi nedeniyle yasayı çıkardı. Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrıyı tekrarlıyorum. Cumhurbaşkanlığı makamı bu tarz durumlarda demokrasi içinde bir emniyet sibobu görevi görüyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu yasanın fişleme hakkı tanıyan maddelerinin tümü ile veto edip parlamentoya geri göndermesi çağrısını yineliyorum” dedi.

Demirtaş, AKP’nin mevcut “darbe anayasasını” bile ihlal eden yasalar çıkardığını kaydederken, Cumhurbaşkanı Gül’ün bunu onaylaması durumunda suça ortak olacağını vurguladı. Demirtaş, Cumhurbaşkanı’nın veto etmesini beklediklerini kaydederek, tek parti ve çok partili dönem ile darbe dönemlerinde yapılan uygulamaları anlattı.

Demirtaş, bu dönemlerdeki hükümetlerin ortak uygulamalarının ise medyayı baskı altına almak olduğunu belirterek, “Padişahlardan son padişah Erdoğan’a kadar bu değişmedi. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde medya özgür olamadı. Haber alma hakkı bir hak olarak görülmedi. 2007 sonrasında bütün bu süreçlerin en amansız ve zalimce sansür uygulamaları hayata geçirildi. Erdoğan iktidarı döneminde olduğu kadar hiçbir dönemde doğrudan müdahale yaşanmadı. Fas’ta televizyon izlerken bile ülkedeki herhangi bir kanalı doğrudan telefon açacak kadar hiçbir dönem sansür arayışı gelişmedi” dedi.

“YASAYA NE GEREK VAR O ZAMAN”
Demirtaş, şöyle konuştu: “‘Çok arzulamamıza rağmen sizi çıkaramıyoruz’ diyen program yapımcıları ve bize sansürü anlatan genel yayın yönetmenleri var. Başbakan’ın Fatih’leri bunları yayınlamıyordu. BDP’nin grup toplantılarını TRT dahil hiçbir kanal canlı yayınlamaya cesaret etmez. TRT bizim vergilerimizle çalışıyor ama bizden 40 kat daha fazla AKP yayını yapmış. BDP’nin konuşmalarını TRT’de ana haber bülteninde bile göremezsiniz. Babalarının çiftliği gibi idare ettikleri TRT’den bahsediyorum. Erdoğan’ın her kanalda Fatihleri var.

Hiçbir dönem bu kadar pervasız olmadı. Bizzat rüşvet parası ile kanal satın almak yetmedi bunlara. AKP’nin onlarca ulusal, yüzlerce yerel kanalı vardır. Bizzat AKP talimatı ile çalışan kanallardır bunlar. Gayri resmi olarak sahibi AKP’dir. Bu yetmiyor muhalefetin sesini kısması için, muhalefetin AKP teşhirinin duyulmaması için geri kalan medyayı da sansür ile baskı altına alıyorlar. 90’larda gazete binalarını bombalıyorlardı. Gazetecileri katlediyorlardı. Fatihi arayıp şunu şöyle yap diyen anlayış internete özgürlük getirebilir mi?”


Demirtaş, AKP’nin istihbarat kökenli bir bürokratını TİB’in başına getirdiğini belirterek, bunu hırsızlık ve rüşvet ile ilgili ses kayıtlarının internete düşmesi durumunda bunu engellemek için yaptıklarını belirtti. Erdoğan’ın grup toplantısında Baykal ve MHP kasetlerine değinmesini hatırlatan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Kendisinin yarım saatte engellediğini söylüyor. O zaman bu yasaya ne gerek var. Hemen arkasından ise ‘Bu yayınları durdurmamız 5 gün sürüyor’ diyor. Hangisi doğru? Kendisi düştüğü çelişkinin farkında değil. İnternette kadınların ve çocukların istismarını engellemek istiyorsanız bu zaten yasalarda şu anda var. Derdiniz bu değil. Derdiniz ortaya çıkan ses kayıtlarının ve görüntülerin toplum tarafından hızlı bir şekilde öğrenilmesini engellemek. Kişilik haklarını korumak isteseydiniz. Partimizin hukuk dışı dinlenmesine ilişkin tape kayıtlarının medyaya servis edilmesini engellerdiniz. Arkadaşlarımız daha gözaltındayken tape kayıtlarını akşam televizyondan izliyorduk. Benim yaptığım konuşmalar suç içermemesine rağmen televizyonda servis ediyordunuz. Bunları engellemek için yasa çıkardın mı? Yok. Şimdi telaşın neden?”

“Paralel devlet ile yıllardır el ele bize ne zulüm yaptığınızı unutmayacağız” ifadesinin kullanan Demirtaş, “Bakanlar Kurulu sonrası sözcü çıkıyor ve ‘Paralel devlet ile ilgili herhangi bir soruşturma yapmadık’ diyor. Suç değilse herkes kendine kursun. Suç ise soruşturma niye yok. Herkes kendine bir tane kursun. Biz de istiyoruz devlet. Suç değilse bizde istiyoruz. Yok suç ise ki yasalara ve anayasaya göre bütün bu yapıların tamamı suç işlemiştir o halde bunun belgesi ile açıklayıp savcıya teslim edeceksin” dedi. Demirtaş, hükümetin “Paralel yapı” ile birlikte çalıştığını bundan dolayı soruşturma açamadığını söyledi.

Demirtaş, “Bu paralel yapının il toplantılarında AKP’liler var. Yeri geldiğinde vali, imam, savcı ve bürokrattan oluşuyor. O yüzden soruşturma açamıyor. Halen mağduriyet üzerinden konuşuyorlar. Şu anda sen zalim konumundasın mazlum değilsin” şeklinde konuşurken, seçimleri işaret etti ve 30 Mart’ın yaklaştığını ve sayılı günün çabuk geçeceğini söyledi.

“ADIM ATMAYAN HÜKÜMET”

Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın seçim akşamı yanında sağlık görevlisi bulundurması gerektiğini çünkü tansiyonlarını yükselteceklerini dile getirirken, "Halk BDP ve HDP’nin adaylarının etrafında kenetlenecek. Yöntem budur. 17 Aralık’tan bu yana binlerce görevli yer değiştirildi. Parlamentoya yağmur gibi AKP’yi koruma yasaları getirildi. Kendi güvenlikleri için bütün bürokrasi ve parlamento harıl harıl çalışıyor. Ama 1 yıldır yürüttüğümüz çözüm sürecinin güvenliği adına tek bir yasa bile çıkarmıyorlar. Yani yeniden çatışmanın olmaması çocukların ölmemesi için yasa çıkarmıyorlar. Kendi çocukları için ise günlerdir uğraşıyorlar. Aylardır söylüyoruz. Çözüm süreci koptu kopacak. Sabırlar taştı. Verdiğin sözler var. İmralı’da değil kamuoyunda verdiğin sözler var. ‘Barışı getireceğiz’ dedin. ‘Biz 21 Mart’taki bildirinin arkasındayız’ dedin. Peki 1 yıldır gerilla sınır dışında bekliyor. Bunlar sonsuza kadar orada mı duracak. Hani bunun yasası. 16 defa İmralı’ya gitmişiz hani bunun yasası. Müzakere edeceğiz demişsiniz hani bunun yasası. Çözüm sürecinin güvenliği, yurttaşın güvenliği AKP’nin umurunda bile değil. O seçim atlatmanın derdinde. Kendi güvenliği için binlerce yer değiştirme yapıyorlar" şeklinde konuştu.

Demirtaş, savaşta yaşamını yitiren her canın kendileri için önemli olduğunu vurgularken, halkın çocukları için yönetmeliklerin bile değiştirilmediğini ancak kendi çocukları için ise her şeyi yaptıklarını söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti:

“Biz çözüm süreci bitmez diye canla başla çalışıyoruz. Bu şekilde gidebilecek mi? Göreceğiz. Süreç kopmasın diye hükümet ile her gün görüşüyoruz. Çaba sarf ediyoruz. Buna karşılık AKP ise tek bir hasta tutsağın serbest kalması için bile kılını kıpırdatmıyor. ‘Ne süreci süreç mi var ortada’ diyenler de var. Biz AKP’nin kerameti hürmetine bu sürece girmedik. Türkiye’ye demokrasi gelsin, gençler ölmesin, halklar özgür olsun diye bu sürece geldik. BDP bu süreci bitirsin diye bize baskı yapacağınıza AKP adım atsın diye ona baskı yapsanız belki adım atardı.

AKP kendi eli ile süreci bitirirse bakalım ne olacak. Bu süreçten bir şey çıkmaz diyenleri en önde görmek isteriz. Kiminiz PKK saflarında kiminiz ordunun saflarında savaşmaya hazır olun o halde. Bu kadar savaş sevdalısı iseniz. Yok ‘biz savaş istemiyoruz’ diyorsanız baskıyı hükümete yapacaksınız. Süreci bitir diye Kürtlere değil süreci sürdür diye AKP’ye baskı yapacaksınız. Adım atmayan hükümettir. Baskı görmesi gereken onlardır. Bir gün süreç biterse sizin baskınız veya provokasyonlarınızdan değil AKP’nin adım atmamasından bitmiş olacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon